Giriş

213 Words
Puslu Londra havası, genç kadının hissettiği duyguların gökyüzüne bir yansımasıydı adeta. Yağmur her an, ağırlığını kaldıramadığı için parçalanan bulutların arasından yer yüzüne dökülecek, ortalığı sele çevirecek gibiydi. Zorlukla tuttuğu göz yaşlarını biraz daha zapt etmek için gözlerini kırpıştırdı. Sokak ortasında ağlamaya başlayıp kendini rezil etmeye hiç ama hiç niyeti yoktu. Slvya, hastaneden çıkana kadar bir bebek sahibi olmak istemediğini düşünüyordu. Adımları taş yolu, artık hızlanmış olan yağmurun damlaları ise yanaklarını döverken aklında dolaşan tek bir düşünce vardı! O da asla bir ailesinin olamayacağıydı. Kulaklarında tekrar tekrar duyduğu ses ise "Bir an önce hamile kalmayı denemenizi öneririm!" diyordu. Sese kulak verebilecek bir durumda değildi. Aynı iş yerinde çalıştığı nişanlısı Miles, onu en yakın arkadaşı Karen ile aldatmış, annesi yakın zamanda vefat etmişti. Kimsesi olmaması yeterince sorun değilmiş gibi bir de nasıl olduğunu bile anlamadan yıllarını verdiği işten kovulmuştu. Anne olmak isterdi. Büyük bir ailesi olmasa da her zaman ileride çocukları olacağını düşünmüştü. Büyük olmayan ama lüks bir daire, iki çocuk ve yakışıklı bir koca... Tabii yıllar sonra... Şu an bir bebek istese bile sorumluluğunu alacak durumda değildi. Bunun yanında artık maddi gücü de bir bebeği yetiştirmek için elverişli değildi. Hepsini halletse bile çok büyük bir sorun vardı: Ortada bir baba adayı yoktu! Londra'da başlayıp İtalya, oradan da Sicilya'ya uzanan bir hikaye:  Siyah Afyon çiçeği...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD