Yetişkinler için uygundur.
----------------
İçeri girene, hatta yatak odasına geçene kadar gözünü bile açmamıştı. Kolundan sıyrılan adam onu kendine çevirdiğinde gözlerini rüyadan uyanırcasına kırpıştırarak ona çevirdi. Dudağını ısırırken vazgeçmek aklında bile yoktu: Adam onu kucaklayıp hiç de nazik olmayan bir şekilde duvara yapıştırdığında da üzerindeki gömleği yakasından tutup yırtarken de...
Ne yabancı bir ülkede ne yabancı bir evde ne de bir yabancının kollarında oluşu önemli değildi. Tek bir şey için hareket etti: onun vahşi sevişmesine ayak uydurmak için.
Aynı çabuklukla adamın gömleğini çekiştirdi, dudağını hırpalayan sert dudaklara aynı sertlikle cevap verdi, bacaklarını beline doladı ve sıcaklığında eridi. Yatağa düştüğünde dağılan saçlarını yüzünden çekerken göreceği mükemmellik karşısında hazır değildi; tamamen çıplak kalan adam, onu soyunca utançla bakışlarını kaldırdığında, o kahvelerde göreceği hayranlığa da hazır değildi.
Adam, onunla tekrar tekrar sevişiyormuş gibi hayranlıkla vücudunu süzüp her santimini öperken, ellerini çarşafa geçirerek gözlerini kapadı. Klimanın etkisiyle serin olan odada yankılanan kısa inlemelerin kendinden geldiğini fark ettiğinde dişlerini dudağına geçirse de dakikalar aktıkça bu imkansızlaştı. Teninde gezinen hoyrat eller daha önce hissetmediği kadar hoş ve şiddetli duyguların esiri olmasına sebep oluyordu.
Adamın dudakları göbeğinin çevresinde gezinirken ayak parmakları kıvrıldı. Çarşafı avuçlayan parmakları siyah saçlara kaydı ve ne yaptığını bilmeden onu daha aşağılara yönlendirdi.
Bacaklarını tutup yavaş yavaş öperek ayak bileğine kadar inerken onun her tepkisini takip eden adam, başını yana yatırdı. Gözlerine bakarak bacağının iç kısmını da öpüp dişlediğinde genç kızın nefesi kesildi. Böyle basit bir hareketin bu kadar etkili olacağını bilemezdi. Parmaklarından kasıklarına doğru giden bir elektrik akımına kapılmış gibiydi. Verdiği tepki adamı memnun etmişti. Yüzünde daha önce gördüğü anlık gülümseme tepkisiyle birlikte görünüp kayboldu. Adam onu bacağının iç kısmından göğüslerine kadar öpücüklere boğarak yol alıp üzerine yerleştiğinde başını kaldırdı.
Slvya, kendini verdiği, ismini bilmediği adamın bir daha görmeyeceğine emin olduğu yüzünü hafızasına kazımak, bu anı hiç unutmamak için cesurca gülümsedi.
Bacaklarının arasına girip sıcaklığında gezinmeye başlayan parmaklarla ürküp ilkin bacağını kapatsa da dudaklarını esir alıp, ağzını keşfeden adam sayesinde ürkekliğinden kurtuldu. Bacakları kendiliğinden aralandığında adamın ağzının içine zevkle inlemeye başladı. Tüm sinir uçları aynı noktada toplanmış onu delirtmek için el birliği yapıyormuş gibiydi. Gözlerini istemese de kısarak başını yumuşak, aynı adam gibi nefis ve ferah kokan yastıkta geriye savurdu. Kimin duyacağını önemsemeden inledi. Adamın dudakları dudağından ayrılıp boynunu ve göğsünü bulduğunda inlemesi yakarışa dönüştü ve bu tatlı eziyet onu içinde hissettiğinde anlık bir acıyla bölündü.
--------
Silvia, hastaneden çıkana kadar bir bebek sahibi olmak istemediğini düşünüyordu. Adımları taş yolu, artık hızlanmış olan yağmurun damlaları ise yanaklarını döverken aklında dolaşan tek düşünce vardı: o da asla bir ailesinin olamayacağıydı.
Kulaklarında tekrar tekrar duyduğu ses ise "Bir an önce hamile kalmayı denemenizi öneririm!" diyordu.
Sese kulak verebilecek bir durumda değildi; işten kovulmuştu, bir bebeğin sorumluluğunu alacak kişilikte olmamasının yanında, artık maddi gücü de elverişli değildi.
Hepsini halletse bile çok büyük bir sorun vardı:
Ortada bir baba adayı yoktu!