Serseri

1973 Words
Engin Yeni bir güne erkenden başlasam da evimde oyalandım. Kahvaltı için anne ve babamın evine geçecektim. Onlara göre sabah erken uyanmasını beceremiyordum. Bir de bir türlü abimle zamanında işe gitmemiştim. İlgisiz davranarak istediğimi daha kolay elde ediyordum. Kimse işini hakkıyla yapan birine yaklaşmazdı. Erhan ile de bu sayede yakın olmuştum. Bir yerlere gitmek istediğimi, ama abimin bilmesini istemediğimi söylemiştim. Biraz ısrar sonucunda benimle takıl demişti. Nereye gideceğimizi söylemese de kumar oynamaya götüreceğine eminim. Hem benim sayemde para sıkıntısı da yaşamazdı. Bu da benim işime yarardı. Sporumu bitirip duşa girip çıktım. Dolabımı açtığımda yine rahat kıyafetler seçtim. Tişört altı paltolon sonrası birkaç eksesuar ile tamamladım. Gözlüğümü şekil verdiğim saçlarımın arasına kondurduğumda aynadan kendime baktım. Bence gayet başarılı olmuştum. Arabamın anahtarını ve cüzdanını aldıktan sonra evimden çıktım. Tüm aile aynı bahçenin içinde yaşıyorduk. Tabi öyle küçük bir arazi olmadığı için evler arası da yakın değildi. Arabama bindiğimde diğer eve geçmek için sürdüm. Kapının ilk girişinde abimin evi vardı. Adamın dışarıda çok işi olduğu için kapıya yakın ben olayım demişti. Ben zaten yıllarca burada olmadığım için sıkıntı değil demiştim. Annem ve babam ise en arkaydı. Doğanın içinde evlerinde keyif yapıyorlardı. Ortada kalan ise ben olmuştum. Tabi kimse evime gelmediği için sıkıntı değildi. Bekar olunca yanlarına giden hep ben oluyordum. Arabayı durduğumda bahçe ile ilgilenen Fırat koşturarak geldi. Başkasının işimi yapmasını sevemediğim için kendim indim. Önümde hazır ola geçen adama "Günaydın." dedim. Tabi saat çoktan öğleni geçtiği için biraz şaşırmıştı. -Hoş geldiniz küçük bey. Abim evin büyüğü olunca otuz yaşına bile gelseniz evin küçük beyi oluyordunuz. Gülümserken "Hoş bulduk. Bizim güzeller nerede?" dedim. -Öğlen çaylarını içiyorlar. Serada olduklarını anlayınca eve girmek yerine yana yöneldim. Babam eve çekilince annem de çiçekleri seviyor diye birlikte yetiştirmeye başlamışlardı. Küçük bir alanda başladıkları iş git gide büyümüştü. Burada olmasam da hep fotoğraf attıkları için biliyordum. Babam bir de içine keyif alanı yapmıştı. Kitaplık ve oturma alanı ile süslemişti. Rengarenk bir dünyanın içinde olmak gibiydi. Buradan çıkmadan hayatının en güzel anlarını yaşıyorlardı. Seraya adanın attığım anda bizimkileri görünce kollarımı açtı. "Benim aşıklarım nerede?" Annem anında bana dönerken babam gülerek bakıyordu. -Oğlum! -Bu saatte gelen oğlumuz. Annem evladına kıyamazken babam ilk lafını söylemişti. Önce güzelimi kollarımın arasına aldım. Yanağından kocaman öptüm. -Benim güzelim nasıl? -Annenin üstünden o kollarını çek. O benim güzelim. Daha sıkı sarılırken "Artık benim." dedim. Babamın anneme olan aşkı hiçbir zaman değişmemişti. Böyle takıldığımda bile "Engin çek o ellerini." diye kızardı. -Alper çocuklaşma. Oğlumuz o. -Gitsin kendine sevgili bulsun ona sarılsın. Sen benimsin İlkbal. Kahkaha ile güldüm. "Karısını oğlundan kıskanmakta bir yere kadar. Kaç yaşına geldin hala mı?" Tabi adım atınca annemi bıraktığım gibi geri adım attım. Alper bey kızmıştı. Annemi kendine çektiği gibi birde gözlerimin içine bakıp sarılmıştı. Adam baya baya nisbet yapıyordu. -Sen hala burada ne yapıyorsun? -Kahvaltı yapmaya geldim baba. Adam artık benden bıkmıştı. Bu da yüzüne çok net yansıyordu. Bu serseri ile ne yapacağım dediği kesindi. -Oğlum millet öğlen yemeği yiyor. Ne kahvaltısı? Annem kocasına bakıp "Olsun Alper. Oğlan acıkmış. Ben hemen hazırlarım." dedi. Ah benim ilkbalım hiç oğullarına kıyamazdı. İlk polis olmak istiyorum dediğimde de beni vaz geçirmek için en çok o dil dökmüştü. İzin vermeyeceklerini anlayınca da yurt dışına gitmek istediğimi söylemiştim. Normalde bizden bir dakika ayrı kalamazdı. Sırf kararımdan vaz geçirdiğini sanıp babamı ikna etmişti. Zaten babam da hayır diyecek biri değildi. Polis olmadıktan sonra her şey yapabilirdim. Sınırsız kredi ile istediğin yere git demişti. Onların sağladığı olanaklar sayesinde yıllarca görevimi rahatça yapabilmiştim. Oğullarının gizli görevde olduğunu bilseler neler olurdu hiç düşünmedim. Şimdi ise ailemin içine gizli sızan bir polistim. Büyük ihtimal bu olayın sonunda öğreneceklerdi. En kötüsü ise abim de bu işin içindeyse bir evlatları diğerini içeri atan kişi olacaktı. O yüzden bu olayın içinde olmadığını düşünmek istiyorum. -Hep sen şımartıyorsun bu adamı. Otuz yaşına geldi hala biz bakıyoruz. Babamın sitemi annemin telaşla gidişini izlerken çay köşelerine geçtim. Annemin yerine oturdum. Babam da gelip oturunca uyarılarına kendimi hazırladım. Geldiğim günden beri hiç bitmemişti. -Engin oğlum gezmek eğlenmek senin de hakkın, ama ne zaman çalışacaksın? Yaklaşıp elini tuttum ve önce öptüm. Telaşında haklı olsa da aslında oğlu çalışıyordu. Korkmasına gerek yoktu. -Kahvaltı yapayım hemen gideceğim. Önce üstüme baktı. "Bir takım elbise giyseydin." Sıkılıyormuş gibi geri çekildim. Anladığı için "Böyle kimse seni ciddiye almaz." dedi. -Sevmiyorum baba. Hem patron ben değilim. Abim de gayet düzgün giyindiğine göre ben rahat olabilirim. Gülümsediğinde "Tabi abinin arkasına saklan." dedi. Gerçekten de öyleydi. Üniversiteden beri tüm işi o yürütüyordu. Doğan abim kırkına dayanmıştı. Aliye yengem ile mutlu bir evliliği vardı. İki tane de evladı vardı. Anneme göre çoktan yol almıştı. Ben ise hala geziyordum. -Bir de şu evlilik durumunu düşünelim. Hemen ikinci konuda gelince "Var mı düşündüğünüz biri?" dedi. Adam bu tepkiyi beklemediği belliydi. Şaşkınlığını atınca heyecanla "Varda sen görüşür müsün?" dedi. Yaşım otuz olmuştu ve olmaz demiyordum. Hem polis olduğumu öğrenmeden önce istediklerini yaparsam daha çabuk kabul etmelerini sağlardım. -Annenin arada uğradığı bir mağaza vardı. Oranın sahibi baya hanım kız. Önce o tanıştı. Sonra da ailecek görüşmeye başladık. Baya baya hazırlık yapılmıştı. İtiraz etmeden "Bir tanışırız." dedim. Babam ayağa kalktığı gibi "Annen bunu duymalı." dedi. Bir şey söylememe izin vermeden de koşarak gitti. Büyük ihtimal benim kahvaltı işi kalacaktı. Annem duyduğu gibi telefona sarılıp kızla görüşme ayarlayacaktı. En iyisi şirkete gidip yiyecek bir şey bulmaktı. Seradan çıkıp arabaya yürüdüğümde Fırat kapımı açmış beni bekliyordu. Bindiğim gibi ayrıldım. Varana kadar yapacaklarımı düşündüm. Elimden geldiğince hızlı olmalıydım. Önce hesaplardan başlamak en iyisiydi. En son gelen bilgiye göre Haluk'a çelik bizim fabrikadan gitmişti. Zaten ondan sonra ortaya çıkıp aileme dönmeye karar vermiştim. Önce kimin verdiğini bulmalıydım. Şirkete varınca biri koşturup kapımı açtı. "Hoş geldiniz Engin Bey." Anahtarı uzatıp ayrıldım. Karakterimden çıkmamalıydım. Ne kadar aykırı bir tip olursam o kadar rahat ederdim. Şirketten içeri girdiğim anda tüm gözler bana döndü. Özellikle kızların bakışlarını görünce gözlüğümü çıkarıp gülümsedim. Tabi anında değişen bakışlar arasında asansöre bindim. Abimin katına basıp yukarı çıktım. Kapılar açılınca karşımda Pınar vardı. Aşağıdan haber verildiği belliydi. Olabildiğince gülümserken "Hoş geldiniz Engin Bey." dedi. Yanından geçerken "Nasılsın Pınar?" dedim. Adını bilmeme mutlu olduğu çok belliydi. Bu kız işeme yaracağı için önemliydi. -Teşekkür ederim efendim. Siz nasılsınız? Masasının önüne gelince oturması için sandalyesini gösterdim. Tabi utandığı için çekinerek bakıyordu. Elini tuttuğumda şok olmuş bakıyordu. Önce dudaklarıma götürüp öptüm. Göz göze geldiğimizde "Zaten akşama kadar koşturuyorsun." dedim. Yönlendirdiğimde otursa da baya heyecan yaptığı kızaran yüzünden belliydi. Eğildiğimde "Abim yalnız mı?" dedim. Kız hipnoz olmuş gibi bana bakıyordu. Yani bu işte yakışıklıysan bir kızı etkilemek çokta zor olmuyordu. Yıllarca görevimde bunun ekmeğini çok yemiştim. Sonuçta iş için yapıyordum. -Yanında Erhan Bey var. Sonunda konuşabildiğinde cevabı almıştım. "Ben onun yanına geçerken senden küçük bir iyilik isteyebilir miyim?" Hızla onaylanan bakışları görünce "Malum herkes iş yapmamı istiyor, ama ben sıkılıyorum. Sen şöyle bana oyalanmam için birkaç dosya ayarlasan." dedim. -Tabi hemen. İstediğiniz bir alan var mı? Hemen mail olarak isteyebilirim. Abimin sekteri olduğu için her şeye rahatça erişebilirdi. İsteyen ben olmadıkça da sıkıntı çıkmazdı. Onu da garantiye almak için "Yalnız aramızda kalacak. Eğer başarırsam babama ve abime sürpiz yapmak istiyorum. Bu yüzden mail değil dosya olarak istiyorum. Sırrımı saklar mısın?" dedim. Bu istek onu daha da heyecandırmıştı. Sonuçta patronun kardeşi onunla özel bir şey paylaşıyordu. Karşımda yağ gibi erirken "İkimizin arasında mı?" diye emin olmaya çalıştı. Biraz daha eğilirken "Senden başka kimseye güvenemem." dedim. Kız nefes almayı unutmuştu. Geri çekildiğimde iş çekişini duymamak mümkün değildi. Kaşlarımı kaldırıp cevabını beklediğimi belli ettim. -Kimse duymayacak. Siz merak etmeyin. -O zaman finalsal dosyalarını istiyorum. Abime hesaplardan anladığımı göstermek istiyorum. -Başaracaksınız. Ben size güveniyorum. Hemen samimiyet kursa da gülümseyerek teşekkür ettim. Yanağından küçük bir makas almayı da unutmadım. -O zaman hazır olunca sendeyim. Hızla telefona sarılırken bende abimin odasına doğru yürüdüm. İlk işimi hallettiğimi göre sıradakine geçelim. Kapıyı çalmadan direk daldığımda Erhan ile oturuyordu. O kızmadan önce "Günaydın!" diye bağırdım. Kapıyı kapatıp karşısındaki koltuğa kendimi attım. Erhan'a baktığımda göz kırptım. Sonuçta onunla da gizli bir arkadaşlık kurma yolundayım. -Engin ne günaydını? Hem o kapı neden çalınmıyor? Abime baktığımda kızmaya çalışsa da pek beceremediğini gördüm. "Ama ben yeni uyandım." Etrafa baktığımda "İçecek ne var?" dedim. Geldiğim gibi adamın burnundan getirmiştim. -Doğan, ben hallederim. Bir kahve ister misin? -Erhan, kahvaltıda yapmadım. -Bu saate kadar Abimin tepkisine gülümsedim. Erhan ayağa kalktığında "Ben çıkayım. İşlerim var. Hem Engin'in kahvaltısını söyleyeyim." dedi. Bana döndüğünde "Odana bıraktırırım." dedi. Bu seni orada bekliyoırum demekti. Bakışlarım ile onayladım. Beni abimle yalnız bırakınca da hızla önünde ki sandalyeye geçtim. -Kardeşini özledin mi? Kaşlarını çatmaya çalışsa da sonunda gülmüştü. "Lan daha dün gördüm. Senin neyini özleyeyim?" Üzülmüş gibi baktım. -Yıllar sonra evime döneyim. Gördüğüm muameleye bak. Aliye yengeme söyleyeceğim. Hatta yeğenlerime de anlatacağım. -Hemen de şikayet et. Evlenecek yaşa geldin, hala çocukça davranıyorsun. -Aynen babamlar bana birini bulmuş. Abim şaşkın bakıyordu. Biraz ciddi bakmaya çalışırken "Belki bende evimin erkeği olurum." dedim. Tabi ikimiz aynı anda güldük. -Acaba hangi kızın başını yakıyorsun? -Ben değil annemiz ve babamız yakıyor. Bu oğullarının adam olacağını düşünüyorlar. Abim ciddileşirken dertli bakmaya başladı. Ele avuca sığmayan kardeşi için üzülüyordu. Gayet sakin şekilde "Engin sen benim tek kardeşimsin. Ne istersen onu yapabilirsin. Bugüne kadar sana kimse karışmadı. Yıllardır yurt dışındasın. İstediğin zaman geldin, istemediğin zaman aylarca ortalıktan kayboldun. Genç olduğun için gezmek senin hakkın, ama artık annem babam da bir düzenin olduğunu görmek istiyorlar. En azından bu konuda onları üzme." dedi. Mesleğim geri onları çok ihmal etmiştim. Buradan gittiğimden beri de serseri gibi bir izlenim verdiğim için bu konuşmayı anlıyordum. Şu anlık aynı devam etmek zorundaydım. Yine de "Zaten istedikleri kızla görüşeceğim." dedim. En azından uslu durmaya çalışıyor gibi görünebilirdim. Böylelikle çok peşime de düşmezlerdi. Belki de kızı gerçekten severdim. -O zaman işleri de ciddiye almalısın. Yine sıkılırken "O konuda biraz zaman gerekiyor. Ben sen değilim." dedim. Yine kardeşine kıyamayıp tamam dedi. Zaten hiç kızamazdı. Ayağa kalktığımda "Ben odama geçeyim. Bakayım güzel uyuyabiliyor muyum?" dedim. Yine şaşkın bakan yüze öpücük atıp odadan çıktım. Pınar'ın etrafa baktıktan sonra telaşla bana döndüğünü görünce masaya yaklaştım. "İstediğiniz hazırlanıyor. Odanıza mı getireyim." -Yalnız olduğumda yanıma gel. Onda da göz kırpıp odama geçtim. Sonunda Erhan ile baş başaydık. Koltuğa geçtiğimde getirdiği kahvaltıya gömüldüm. -Akşam gidiyor muyuz? Yüzüne baktığımda biraz tedirgin gibiydi. Vaz geçmesin diye "Bana söz verdin. Gecelere akacaktık." dedim. -Başımı belaya sokacak gibisin. Senin kim olduğun ortaya çıkarsa abin ile karşı karşıya gelirim. Anlaşılan abimden gizli kumar oynuyordu. Benim bildiğimden de daha haberdar değildi. "Sen merak etme. Beni sen bile tanıyamıyacaksın." -O zaman akşam attığım adrese gel. Zaferle yumruğumu havaya kaldırım. "İşte benim Erhan abim." Tabi anında gaza gelip sevindi ve odadan çıktı. Seni öyle bir avucumun içine alacağım ki ne sorsam cevap vereceksin. Bu şirketten o damlarla iş birliği yapan kim? Tek tek bulacağım. En önemlisi de kardeşimi vuran kişiyi yakalayacağım. Sonra da hepinizi içeri tıkacağım. Kahvaltı işini halledip masanın başına geçtim. Akşama çok kalmamıştı. Bilgisayarda oyalanmak için açtım. Kapı çalınca biraz rahat oturup gel dedim. Pınar içeri süzüldü. Gülümseyerek karşıma geldi ve istediğim dosyaları önüme koydu. -İstedikleriniz burada. -Bu kadar hızlı gelmesini beklemiyordum. Gülüşü büyürken "Her zaman hazırda bekletiyorlar." dedi. Ayağa kalktığımda dikkatle beni izliyordu. Masanın diğer tarafına geçip önünde durdum. Bakışlarından onu yine heyecanlandırdığım belliydi. -Bildiğim kadarıyla Erhan abinin de sekterisin. İkisini de idare etmek zor olmuyor mu? Şimdi bende sana iş verdim. Acaba birini mi istesem? Telaşla "Hiç gerek yok. Zaten Erhan Bey bana çok iş vermiyor. Çoğu işini kendi hallediyor. Yani yorulmam." dedi. -Kendi yapıyor. Neden bir sekreter istemiyor? Biraz düşündükten sonra "Kapısının önünde birinin olmasından hoşlanmadığını duymuştum. Zaten çoğu zamanda abinizin odasında oluyor." dedi. Sekreter olmayınca programını da bilmiyorlardı. -Yani her işi birlikte yapıyorlar. -Abiniz genelde şirket işleri ile daha çok ilgileniyor. Erhan Bey ise fabrikaları geziyor. İş bölümü bu şekilde. İyice öğrenmek için "Yani abim üretim ile ilgilenemiyor." dedim. Kız onayladığında sevinsem mi bilemedim. Sonuçta buradan çelik gittiyse bu onun bilgisi dışında olabilirdi. Yine de iyice emin olmak zorundaydım. -Çıkabilirsin Pınar. Yalnız kalınca telefonumu aldım. Amirimi aradığım gibi açtı. "Dosyaları aldım." -Çıkışta şoförün gelmiş olacak. Adı Mustafa. Ona ver. -Tamam. Üstünde bir şey olmasın. -Merak etme temiz gelecek. Telefonu kapattığımda geriye akşamı beklemek kalmıştı. Bir daha kardeşimin yanına gittiğimde ona güzel haberler verecektim.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD