Leman herkes yerlerine yerleşirken Cemre’ye döndü. “Son dakika Mert Bey’i de çağırdık sıkıntı olmaz değil mi?” Nişanlım geliyor demese ikna edemezdi. Oluşan gerginliğin heyecanı ile de kapıya baktı.
Cemre aslında kocasının gelmesini istemiyordu. Leman ile Serkan hakkında konuşmak istiyordu. Bu yüzden “Dün akşam söylediklerim aklıma takıldı. Beyler gelmeden konuşalım mı?” dedi.
Leman uzakta oturan ve Çiçek’e baktıktan sonra Sedef’in olduğu masaya döndü. Serkan’ın olmadığını görünce istemsiz keyfi kaçtı. Mert gelmeden bu masa da olmalıydı. Bakışları Cemre’yi bulduğunda bir cevap beklediğini gördü. Yalancı üzüntü ile bakmayı ihmal etmedi.
-Tabi konuşalım canım. Bende her an bir olay çıkacak diye ödüm kopuyor. Serkan bu nereden çıkacağı belli olmaz.
Cemre duyduğu ile tedirgin gözlerle etrafa baktı. Bir zamanlar dostu dediği adamın yaptıklarından sonra hesap sorma hakkı olsa da karşılaşmak istemiyordu. Bu saatten sonra konuşacak bir şeyleri kalmamıştı.
Leman her an doldurmaya devam edecekti. Serkan’ın ne olursa olsun bu masaya geleceğini biliyordu. Sonuçta onun eski sevgilisiydi ve Cemre’nin yanındaydı. Dayanamayacağını çok iyi biliyordu.
Serkan ise kendini lavaboya attığında elini yüzünü yıkamış kendine gelmeye çalışmıştı. Aynadan kendine baktığında kötü bakışlarını sabit tutmaya çabalasa da aklının bir köşesinde Cemre vardı. Okul yılları beyninin içinde dönüp duruyordu. Her şartta yanında olan neşe dolu arkadaşını kaybetmişti. Ne kadar zorlasa da özlüyordu. Kararlı gözlerini kendine sabitledi.
-Serkan sen kötüsün. Şu anda plandan sapamazsın. Çık ve herkesin gözünde ki kötü adam olmaya devam et.
Nefes aldığında üstünü düzeltti. Artık hazırdı. Lavabodan çıktığında kendi masasına yönelmek yerine Cemre ve Leman’ın olduğu masaya yöneldi. Sedef ile istediği konuşmayı yapamamıştı. Bunun farkında olsa da Mert gelmeden önce eski arkadaşı ile biraz vakit geçirmek istiyordu.
Sedef sonunda geliyor derken yönünü görünce şaşkınlıkla izledi. Gittiği masayı görünce de ayağa kalkıp neler olacağını izlemeye başladı.
Çetin istediği ortam oluşunca hiç fırsatı kaçırmadan Çiçek’e “Bak kimler burada?” dedi. Dönen gözleri dikkatle izledi. Ne olursa olsun Çiçek’in gözünde Serkan’ın yok olması gerekiyordu. Leman’ın dediği gibi bir şey varsa buna izin veremezdi.
Çiçek gördükleri ile yıkıldı. Artık değiştim diyen adam bu muydu? Hala Cemre’yi rahatsız ettiğine inanamıyordu.
Duru da patronunu izlerken kendi masası yerine başka masaya yöneldiğini gördü. Adamın etrafında hep bir kadın vardı. Neler olduğunu deli gibi merak etse de kapının önünde ayrılamıyordu.
Serkan ne kadar planına sadık kalmaya çalışsa da kendini bulan gözler ile zorlandı. Bir tek onun yanında en iyi adam olmak istemişti. Canı ne kadar yansa da susmuştu. Ellerinden kayıp gitmesi bu yüzden ağır gelmişti. Kimse için bu kadar farklı olmamıştı. Gerçek Serkan’ı tanısa gider korkusu ile onun yanında her şeye tamam diyen anlayışlı adam olmuştu. Tabi sonuç yine değişmemişti. Daha acısı tek arkadaşını tamamen kaybetmişti.
Cemre masaya yaklaşan birini fark ettiği anda kafasını kaldırdığında Serkan’ı gördü. Daha az önce Leman’ın söylediklerinin üstün gelmişti. Bakışları anında öfkeye dönerken “Selam.” demesini kabul edemiyordu. Güvendiği, dostum dediği adam bu değildi. O hastane odasından öğrendiklerinden sonra hayatından silmişti.
Leman ikili arasında ki bakışmayı keyifle izliyordu. Mert’e kapıdan girerse tam olacaktı. Çiçek’te bu sahneyi izleyince bir taşla birçok kuş vurmuş olacaktı. Bırakılmak, nefret edilmek neymiş bunu fazlasıyla yaşayacaktı. Neyi varsa kaybetmesini sağlayana kadar da durmayacaktı.
Serkan o bakışlarda ki nefreti görüyordu. Leman’ın istediği olurken bir kez olsun konuşsun umuduyla “Nasılsın?” diye sordu. Kızsın, bağırsın ama bir kere tepki versin istiyordu.
Cemre daha fazla sessiz kalmaya dayanamadı. “Gider misin? Seninle konuşacak bir şeyim yok.”
-Ben sadece…
Devam edemeden Mert’in sesi ortalığı inletti. “Burada ne oluyor?” Serkan döndüğünde göz göze geldiler. Sinir olsa da adamın dediği gibi Leman onları karşılaştırmıştı. Yine de karısına yaklaşmasını kabul edemezdi. Yaklaşırken Cemre ayağa kalktığı gibi kocasını tuttu.
Serkan tepkisiz kalırken Leman’ın istediği olmasını sağlıyordu. Kötü adam olmak zorundaydı. “Eski bir arkadaşıma selam veriyorum.” Bilerek Mert’in damarına basıyordu. Oysa çoktan onların hayatından çıkmıştı. Bu olayın içine de sürüklemek istemezdi. Okları kendine çevirip düşmanın hedefinden çekilmelerini sağlamalıydı.
Mert beklediği işareti alınca karısını aşıp Serkan’ın yakasına yapıştı. Olayları izleyen Çiçek telaşla yaklaştı. Çetin de yanına geldiğinde kavgadan uzak tutmak için kolunu kavradı.
Duru koşturarak yaklaştığında iki erkek arasına girmek istediğinde patronunun 'sakın' diyen parmağını gördü. Son anda durmak zorunda kaldı. Yakasına yapışılmasına neden izin verdiğini anlamıyordu.
Serkan ise Mert’in devam etmesini bekliyordu. Leman’ın inanması için şimdi duramazdı. Biraz yardımcı olmaya karar verdi. “Yoksa hala benden korkuyor musun? Korkma sadece arkadaşça selam verdim.”
-Serkan yeter! Canım lütfen gidelim.
Mert bile bile yaptığını o gözlerde görmüştü ve daha fazla ileri gitmek istemiyordu. Serkan’ın beklenti dolu bakışlarına karşılık yakasını bıraktı. Yine de izleyenlere istediğini farklı bir şekilde verecekti.
-Bir daha sakın karıma yaklaşma. Yoksa seni yok ederim.
Serkan vurmayacağını o gözlerde görmüştü. Madem kavga ile devam edecekti, o zaman eşlik edecekti. Sinir eden bir şekilde gülerek ortamı daha da germeye odaklandı. “Hadi ama bu beni durduracak büyük tehdit gibi durmuyor. Hem sen bana ne yapabilirsin?”
Cemre bir zamanlar değer verdiği kişinin bu halini izlerken hayretler içindeydi. Çiçek ise daha kötü durumdaydı. Daha fazla sessiz kalamayacaktı.
-Sen bu kadar kötü müydün?
Serkan plana odaklandığı için bir şeyi gözden kaçırmıştı. Hızla döndüğünde hayal kırıklıkları ile dolu bakışları gördü. Çiçek’e kendini anlatmaya çabalarken her şeyi kendi eliyle yıkmıştı, ama geri adım atarsa hedefine ulaşamazdı. Bile bile bu plana düştüğüne göre duramazdı. O bakışlar üzse de “Evet buydum.” dedi.
Çiçek biraz olsun değiştiğini düşünürken her şeyin yalan olduğunu görünce hayal kırıklıkları ile doldu. Kolunu tutan elin üstüne parmaklarını koydu. Serkan’ın gözlerine bakarken “Gidelim canım.” dedi. Bir an olsun onu anlamak için kendini zorlamıştı, ama değmezmiş.
Serkan yaptıklarının karşısında tepkisini anlasa da öylece gitmesine izin veremedi. ‘Çiçek’ diye bağırarak peşine takıldı. Duru da arkasından koşturduğunda durdurmaya çalıştı, ama boşuna gibiydi.
Cemre arkalarından bakıp kaldı. Bir anda ne olduğunu hiç anlamamıştı. Mert ise arkadaşının doğru söylediğini görmüştü. Serkan gerçekten başkasını sevmeye başlamış gibiydi. Önüne döndüğünde keyifle izleyen Leman’ı yakaladı. Karısının elini tutarken “Bir daha seni de eşimin yanında görmeyeceğim.” dedi. Bu konu burada kapanmalıydı yoksa Serkan’ın planı umurumda bile olmazdı.
Leman her şey tam istediği gibi giderken konunun ne zaman kendine geldiğini anlamadan telaşla baktı. “Ama Mert Bey.” diye başladı, ama kararan gözler korkarak susmasına neden oldu.
-Derdin neyse git Serkan ile çöz. Yoksa Şenol her şeyi öğrenir.
Leman daha çok kötü olmaması için geri çekildi. Cemre ise kocasının bildiğini anlayınca utandı. Daha önce söylemediği için kesin kızacaktı. Kocası elini çekince birlikte ayrıldılar.
Leman bu kadar ilerlemişken durmayacaktı. Eline telefonu alıp ihtiyacı olan aramayı yaptı. Karşı taraf açtığı gibi de “Bu gece başlıyoruz.” dedi. Yaptıklarından sonra Mert’in hedefi kendi değil sadece Serkan olacaktı. Planı kusursuz olduğu için tekrar masaya oturup nişanlısını beklemeye devam etti. Cemre’ye dediği gibi öyle hemen gelmeyecekti. O saate kadar restorandan vakit geçirebilirdi. Şu anda dışarısı karışık olduğu netti.
Serkan kendini restorandan dışarı attığında Çiçek’e yetişmeye çalışsa da çokta arabaya binmişti. Koşarak yaklaştığında Çetin önünü kesti.
Duru birkaç adım geride kalırken bir yandan gözü etraftaydı. İş yapacakları adamlar gelmek üzereydi. Telaş ve korku ile ne yapacağını bilmeden izliyordu.
-Önümde çekil!
Çetin karşısında ki rezil adamın isteğine güldü. “Çekilsem bile Çiçek seni dinleyecek mi? Az önce zaten her şeyi gördü.”
-Bu seni ilgilendirmez.
-Gayet de ilgilendirir. Çiçek benim karım olacak ve ondan uzak dur.
Serkan arabanın içinde izleyen Çiçek olmasa bir güzel ağzının payını verirdi. Bir adım yaklaştı. “Onunla evlenemeyeceksin. Boş hayaller kurma.”
Çetin karşısında ki adamın öz güvenine ayar olsa da onun ağına düşmeyecekti. “Buna sen mi engel olacaksın?” Biraz düşünüyor gibi yaptıktan sonra da “Gerçi bu sende alışkanlık galiba. Daha önce de Cemre’ye aynı şeyi yapmışsın. Milletin karısına sarkmak gibi bir huyun mu var?” dedi.
Serkan duydukları karşısında daha fazla duramadı. Yakasına yapıştığı gibi “Sen bunu nereden biliyorsun?” dedi. Yaptıklarına bir mazeret bulmayacaktı, ama kimin söylediğini öğrenecekti.
Duru iki adam burun buruna gelince telaşla yaklaştı. Patronunu geri çekerken “Serkan Bey lütfen.” diyerek durdurmaya çalıştı.
-Duru çekil!
Serkan öfkeyle kolunu kurtarmaya çalıştığında Duru savruldu. Bu sahneyi gören Cemre kıza yardım etmek için adım atsa da Mert durdurdu. Karısı baktığında “Karışmayalım.” dedi. Arabaya yönlendirip bindikleri gibi ayrıldılar.
Çiçek ise arabada gördüğü şeyle hızla indi. Duru’ya yaklaştığında tuttuğu eline baktı. Kızın canı acıdığı belliydi. Hala umursayamayan Serkan’a “Bir dur artık.” diye bağırdı.
Serkan sesle döndüğünde sekreterini ve Çiçek’i gördü. Geri çekildiğinde ikisine yaklaştı. “İnsanlara zarar vermeyi bırak. Bir kere olsun etrafına bak.” Tek suçlanan olmaya alışkındı, ama her seferinde Çiçek’in ağzından bu kelimeleri duymak ağrına gidiyordu.
-Sende aç gözünü ve etrafında ne dönüyor bir gör.
Çiçek karşısına dikildiğinde “Benim etrafım seni ilgilendirmez. Şimdi dön zarar verdiğin insana bak. Tabi becerebilirsen.” dedi. Hızla tekrar arabaya bindiğinde Çetin de bindi.
Serkan giden arabanın arkasından Duru’ya döndü. “Neden aramıza girdin?”
-Ben sizi korumak istedim.
Telaşla sarf ettiği kelimelerden sonra “Senden bunu isteyen olmadı. Tek yapman gerek o kapıdan durmaktı.” geldi. Elinin acısı bile hafif kalıyordu. Sinirini ondan çıkaran adama “Sizi düşünen de hata.” dedi.
Serkan mahvolan planı yüzünden çok sinirliydi. Laf anlatmakla da uğraşmayacaktı. Arabasına doğru yürüyünce Duru da peşine takıldı.
-Serkan Bey nereye gidiyorsunuz?
-Sana ne..
Duru daha hızlı koşmaya çalıştı. Önüne geçebildiğinde “İş görüşmeniz var.” diye hatırlattı. Olaylar can sıkıcı olsa da gidemezdi. Adamlar gelmek üzereydi.
-İptal et.
Konuşamadan kolundan tutulduğu gibi yana çekildi. Önce eli şimdi kolu. Kesin kızaracaktı. Durduramadan arabaya atladığı gibi çekip gitmişti. Bu hiç iyi olmamıştı. Bir çözüm bulmaya çalışsa da aklına bir şey gelmiyordu. Telefonu çıkardığında titreyen eliyle aklına tek kişi geldi. Ona ulaşmak için hemen hastaneyi aradı. Danışma açtığı gibi de “Erdem Bey ile görüşmem lazım. Duru derseniz sevinirim.” dedi. Telaşla yolu izlerken telefonun bir an önce bağlanmasını bekledi.
-Efendim Duru.
Sonunda sesini duymanın mutluluğu ile “Erdem hocam yardımınıza ihtiyacım var.” dedi. Olayları kısaca özetledikten sonra adamlara ne diyeceğini sordu.
Erdem hızla sarf edilen kelimeleri tam anlamasa da kızın sıkıntıda olduğunu gayet iyi anlamıştı. Yerinden kalkarken sadece geliyorum dedi. Serkan’ın söylediği buluşma gerçeklemişti, ama ne olduysa ortalığın karıştığı belliydi. Öylece gitmeyeceğini biliyordu. Durumu öğrenme işini sonraya bırakıp hemen harekete geçti.