Uzun zaman sonra

1686 Words
Duru adamın hiç düşünmeden sarf ettiği kelimelerin utancıyla peşine takıldı. Bir kızla böyle konuşulur muydu? Hem onun neyine aşık olacaktı? Kendini beğenmiş, ukala ve kalasın tekiydi. İnsanı sinir ediyordu. Hakkında ne söylediğinse daha fazlası vardı. Adam tam sinir bozucuydu. Dışarı çıktıklarından arabaya doğru yürüdüğünü gördü. Yanında telefonundan başka bir şey yoktu ve nereye gittiklerini hiç anlamamıştı. Ayağını vuran ayakkabılar yüzünden de yürümek iyice işkence olmuştu. -Serkan Bey… Kulağına ulaşan topuklu ayakkabı sesi arkasından koşturduğunu gösteriyordu. Durup döndüğünde acı içinde yaklaşmasını izledi. Sorunu çözmek basit olsa da inatla devam etmesini saçma buluyordu. Madem bu tarz seviyordu, adam akıllı bir ayakkabı giyebilirdi. Sekreterinin ayağında ki ayakkabıya kafa yorması komik gelince dinliyorum bakışı attı. Patronunun sırtına daha rahat konuşuyordu. Adam böyle dönünce hem unutuyor hem de az önce söyledikleri yüzünden donup kalıyordu. Sekreterinin konuşmayacağını anlayınca cebinden anahtar çıkardı. Attığında telaşla tutma çabasını izledi. Anlamayan bakışlar kendini bulduğunda “Direksiyona geç.” dedi. Ağzı açıldığı gibi şaşkın bakmasına sinir olmak yerine artık gülüyordu. Kızın her tepkisi ayrı komik gelmeye başlamıştı. Duru telaşla “Ben mi kullanacağım?” diye sordu. Tamam ehliyeti vardı ve cv’sine yazmıştı, ama sadece cüzdanında duruyordu. Ehliyeti aldıktan sonra hiç araba kullanmamıştı. Sekreter olarak da işine yarayacağını düşünmemişti. -Ben mi sana şoförlük yapacağım? Evet kapımı aç. Seni bekliyorum. Arabayı gösterdiğin de Duru’nun hareketlerini daha dikkatli izliyordu. Korku dolu adımlar ile yaklaşıp arka kapıyı açmasına izin verdi. Yavaş hareketlere tahammülü olmasa da şu anda hiç sorun yapmıyordu. Arka koltuğa oturmayı düşünmese de uğraşmaktan kendini alıkoyamıyordu. -Öne oturacağım. Adamın inadına yaptığını düşündükçe dişlerini sıkıp gülümsemeye çalışıyordu. Baştan söylese olmuyor muydu? İlla gıcıklık yapmaya devam edecekti. Arka kapıyı kapatıp önü açtığında binmesini bekledi. Asıl derdi ise nasıl araba kullanacağı olduğu içinde acele etmiyordu. Serkan açılan kapıya adım attığında tutup durdu. Aralarından sadece kapı vardı. O gözlerde neyin telaşı olduğunun gayet farkındaydı. Kızın maddi durumunu görmüştü. Bir arabası yoktu ve ehliyeti kullanmadığı ortadaydı. Bile bile üstüne gidiyordu. Kollarını kapının üstüne koyduğunda Duru’nun şaşkın bakışlarına karşılık gülümsedi. Adamın ciddi hali ayrı bu alaya alan hali ayrı sinir bozucuydu. Sabırla ne diyecek diye beklerken geri de çekilmedi. Sonuçta her fırsatta dibine yaklaşan oydu. Ağzını bir açabilse ‘yoksa siz mi bana aşık oldunuz?’ diye laf sokacaktı. Tabi bunu ancak kafasının içinde yapabilirdi. -…Gidelim. Patronun dediğini kaçırdığını fark ettiğinde çok geçti. Adam çoktan ön koltuğa yerleşmişti. Ne demişti? Sorsa, kesin kızardı. Kapıyı kapatıp diğer tarafa geçtiğinde nasıl öğreneceğini düşünüyordu. Sekterinin her hareketini kaçırmadan izliyordu. Telaşlı haliyle yan koltuğuna oturduğunda anahtarı taktıktan sonra giydiği kalem eteğini çekiştirdiğini gördü. O kemerini takmaya çalışırken kendi de navigasyona adresi girmeyi ihmal etmedi. İşini bitirdiğinde Duru hala aynaları kontrol ediyordu. Bilmediğini çok belli olsa da bekledi. Nerede pes edecek merak ediyordu. Duru defalarca arabanın her yanını etrafını kontrol etti. Direksiyona ve ayağının altında ki pedallara baktığında anahtarı tuttu. Derin bir nefes aldığında korkusunu saklayarak patronuna döndü. -Gidiyorum. Serkan yolu gösterdiğinde hala navigasyona bakmadığını görüyordu. Tek derdi arabayı sürmek olduğu belliydi. Yüzünü incelerken sıkılan dudaklar ve titreyen eller kendini fazlasıyla ele veriyordu. Araba hala aynı yerde durunca “Öğlen yemeğine yetişir miyiz?” dedi. Uzun zamandır hiç bu kadar keyif almamıştı. Aslından sinir olması gerekirken gülmesi de ayrı olaydı. Patronun kızdığını sanıp panikle gaz verse de nereye gideceğini bilmiyordu. Fazla basmanın paniği ile de ayağını çektiğinde araba istop etti. Şimdi yandık diyerek yana baktığında adamın gülerek izlediğini gördü. İyice sinir olurken “Serkan Bey ben sekreterim. Özel şoförünüz değilim.” diye isyan etti. Kızsa bile umurunda değildi. Sonuçta ne yapacağını bile söylememişti. Elleri titrerken gelecek tepkiyi bekledi. Serkan yine sesi yüksek çıkınca tek kaşını kaldırdı. O gözlerde korktuğu kadar cesur olma çabasını görüyordu. İnsan zayıf olamazdı ki yanında çalışan kimsenin herkesin güçlü olmasını isterdi. Yeri geldiğinde lafını söyleyebilmeliydi. -En son ne zaman araba kullandın? Cevabı bilse de konuşmasını istiyordu. Aynı cesurlukla kendini savunmasını duymalıydı. Kararsız bakan gözler çekinerek “Ehliyet aldığım zaman.” dediğinde yine güldü. Duru her saniye alay ettiğini düşünüyordu. O gülüş kalplere zarar olsa da canını sıkıyordu. Kendini tutamayıp “Bilmiyorum.” dedi. Kemerini çözeceği anda elinin üstünü kavrayan parmaklar ile durdu. Kafasını kaldırdığında fazla ciddi bakan gözler sanki içini okuyordu. Yutkunmaya bile korkarken hareket edemiyordu. -Tekrar çalıştır. Zihni darmaduman olmuş haliyle dediğini anlamak zaman alıyordu. Elinin üstünde ki parmakların yaydığı sıcaklık kalbine ulaşmak için koşturuyor gibiydi. Beyni bu adama kapılamam derken kalbi tam tersi her saniye daha da farklı bir atışa hazırlanıyordu. Gerçekten böyle bir adama kapılıyor muydu? Serkan kendini izleyen gözlerin değiştiğini görüyordu. Üstünde ki etkiyi görecek kadar zekiydi. Oysa kıza iki gündür çektiriyordu, ondan nefret etmeliydi. Genelde böyle olurdu. Elini çektiğinde kızın hayalinde ki adamı bitirmek için sert tavrına dönüş yaptı. -Sür! Sakın hata yapma ve çabuk ol. Duru bir anda gerilen hava ile arabayı çalıştırdı. Kalbine ayar verirken onun hakkında duyduklarını ve iki gündür yaptıklarını tekrar etti. Böyle bir adam sevilmezdi. Yavaşça yola çıktığında navigasyondan gelen sesle bir anlık şaşırdı. Patronun girdiğini yeni fark ederken yana baktığında yolu gösteren kızgın gözleri görünce hemen kafasını çevirdi. Serkan sürüşünden gerilmeye başlasa da kendini tutuyordu. Yardım etme duygusu onu rahatsız etse de yapmayacaktı. Tam tersi davranıp “Bir an önce araba kullanmayı öğren. Merak etme maaşın ona göre ödenir.” diyerek diğer tarafa baktı. Duru duyduğu ile yana baktığında tek hissettiği kızgınlıktı. Az önceki isyanını ‘para’ ya bağlaması çok çirkindi. Ne kadar maddi zorluk için çalışsa da bu şekilde söylenmesi çok üzücüydü. Kafasında ki o adam yok olurken sadece önüne baktı. Böyle bir insana kendini anlatmaya çabalamak boşunaydı. Zar zor mağazanın önüne vardıklarında Serkan beklemeden indi. Duru’yu beklemeden dükkana girdiğinde sabah saatleri olduğu için boştu. Duru da arkasından içeri girdiğinde patronun yanında durdu. Gelen kıza “Mağazanın müdürü ile görüşeceğim.” dediğinde ne yapmaya çalıştığını hiç anlamadı. Kız yolu gösterince birlikte yürüdüler. Önüne gelen adamın elini sıktıktan sonra “Mağazanızı bir saat kapatmak istiyorum.” demesiyle ağzı yine açıldı. -Tabi efendim buyurun yardımcı olalım. Serkan sekterine döndüğünde bakışlarını görse de “Hemen başla. Önce ayakkabılardan kurtul.” dedi. Duru arkasından gideceği anda yanında duran kız buyurun deyince kendini bir acayip hissetti. Ne yani onun için koca mağazayı mı kapatmıştı? Etrafında ki birbirinden kaliteli elbiselere bakarken çoktan önüne birçok ayakkabı gelmişti. Aklı, kalbi karma karışık adamın ne yaptığını kafa yormakla meşguldü. Serkan işini bitirip döndüğünde bir çalışan eşliği ile kabinlerin olduğu yere vardı. Hayatında kimseyle alışverişe gitmemişti. Kendi kıyafetleri bile özel gelirdi. Vakit kaybetmemek için mağazayı da özel hale getirmişti. Mesele işini bir an önce bitirmekti. Açılan kapı ile döndüğünde Duru’nun çıktığını gördü. Daha önce üstündekine göre daha iyi görünüyordu. Dizinin üstünde duran eteği çekiştirirken yanına yaklaştı. Duru hiç rahat değildi. Hem pahaydılar hem de rahatsız hissediyordu. Etek çok kısaydı ve üstüne giydiği de bedenini fazla sarıyordu. Patronu dibinde bitince dik durmaya çalışsa da üstünde gezinen gözler utandırıyordu. Önüne gelen ayakkabı ile biraz uzaklaşmayı düşünürken Serkan’ın “Değiştirin.” demesiyle baktı. Hiç ne düşündüğünü sormuyordu. Üstündeki kıyafetleri bile beğenmemişti. Serkan yine topuklu getirdiklerini görünce “Daha rahat bir ayakkabınız yok mu?” dedi. Duru ilgisini şaşkınlıkla izlerken neden bu kadar takıldığını anlamıyordu. -Bu kıyafetin altına bu tarz daha güzel olur. Kız doğru söylese de Serkan “Siz dediğimi yapın.” dedi. Duru daha fazla sessiz kalamayacaktı. -Serkan Bey bunlar çok fazla. Sekreterine döndüğünde saatini gösterip “Ne alıyorsan çabuk ol.” diyerek uzaklaştı. Hala durduğunu görünce de kızgın bakışları sayesinde harekete geçmesini sağladı. Duru tavsiye edilen birkaç kıyafet ve ayakkabıyı aldığında ödemeyi yapan patronunu sadece izledi. Mağazadan çıktıklarında konuşamadan direk direksiyonun başına oturduğunu gördü. Elindekileri arka koltuğa koyup öne geçti. -Ben kullanmayacak mıyım? Serkan arabayı çalıştırıp yola çıktı. Kendini izleyen gözlerin farkında olsa da cevap vermedi. Gaza basıp restorana vardı. Duru yol boyunca konuşmayan adama bir daha soru sormadı. Bir anda değişiyordu ve ne düşündüğünü hiç anlamıyordu. Onun için yaptıkları için teşekkür etmek istese de buz gibi oluşan hava yüzünden tek kelime edemiyordu. Arabanın durması ile Serkan yan koltuğa baktı. Yola çıkarken sorduğu soruya karşılık “Sen sürsen yetişemezdik.” dedi. Cevap vermeyi sevmese de havada kalan konuşma nedense rahatsız etmişti. Duru saniyelik şaşkınlıktan sonra anladı. Bu kadar geç cevap gelse de mutlu oldu. Gülümseyerek “Haklısınız.” dedi. Serkan bir süre o gözlerde oyalandı. Bu kızda bir şey vardı ama adını koyamıyordu. Sakar, saf ve beceriksiz olduğunu görse de aklında yer eden bir durum vardı. Bir sekretere bu kadar kafa yormak saçma gelince de kemerini çıkardığı gibi indi. Çok oyalanmıştı. Artık aklını toplamalıydı. Sekreteri yanına gelince “Benim görüşmem bitene kadar gözün kapıda olsun. Adamlar gelince bana mesaj çek.” dedi. Beklemeden devam edip restorana girdi. Duru da arkasından içeri girdi. Kapının yanında bekleyen garson patronuna yer gösterirken orada beklemeye karar verdi. Böylelikle gelen adamları yakalayabilirdi. Bir yandan patronun nereye gittiğine baktı. Güzel bir kadının masasına yaklaştığını gördü. Kadın ayağa kalkarken gülümsemişti. Adamı süzerken yiyecek gibi bakıyordu. Kim olduğunu merak ederken içinde ki hoşnutsuzluğu yok etmeye çalıştı. Serkan elini uzattığında “Sedef, nasılsın?” dedi. Parmaklarını kavradığında istediğini almak için dudaklarına götürüp öptü. Birden gelen buluşma isteği şaşırttığı kadar hoşuna da gitmişti. Elini hala tutan adama bakarken “Seni görmek daha iyi geldi.” dedi. Birlikte oturduklarında bu buluşmanın öylesine olmadığını biliyordu. Sonuçta o bir Dilmen’di. Serkan kendini süzen gözlere güldü. “En son doktora böyle bakıyordun.” Sedef duyduğuna daha çok güldü. “Beni ablan ile karşı karşıya getirme.” Duru ikiliyi izlerken gözlerini o masadan alamıyordu. Kulağına ulaşan “Leman Çevikol adına rezervasyonumuz vardı.” sesiyle döndü. Göz göze geldiklerinde o yüzde gördüğü tehlikeli gülüş gerilmesine neden oldu. Yanında duran kadına baktı. Garsonun yönlendirmesi ile de patronun tersi istikamet bir masaya yerleştiklerini gördü. Serkan konuşmadan önce mekana göz ucuyla bakıyordu ki ilk Leman’ı gördü. Arkasından yürüyen Cemre’yi görünce saniyelik kaldı. Arada geçen zaman üstüne bir ağırlık gibi çöktü. Kalbinde ki aşk yok olup gitse de onunla geçirdiği zamanları özlemişti. Her şeyden önce arkadaşım diyebildiği tek kişiydi. Sedef karşısında ki adamın daldığını görünce nereye baktığını merak etti. Restoranda gözünü gezdirirken Cemre’yi gördü. -Ünlü iş adamı Mert’in eşi değil mi? Serkan zorla dönebildiğinde aslında Cemre ile bir kere olsun konuşma isteği ile dolmuştu. Dinlemeyeceğini bilse de arkadaşlık hatırına selam vermek istiyordu. Devam etmeye çalışsa da olmadı. Onu görünce bu kadar etkileneceğini hiç düşünmemişti. -Bana biraz izin ver. Sedef birden kalkan adama ne olduğunu merak etmişti. Arkasından izlerken kapıdan giren Çiçek ve Çetin’i gördü. Şaka gibiydi, ama mekan baya harekeleniyor gibiydi. Sanki herkes anlaşarak buraya gelmişti.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD