Dengeleri Bozan Kişi

2348 Words
Yıldız sabahtan beri ortalarda görünmeyen Ediz’i bulmak için hastanenin içinde gezmeye başladı. Telefonunu da çıkarıyordu ki elinde çayla geldiğini gördü. Gülümseyerek durduğunda yanına gelmesini bekledi. -Biraz kaçamak. Bakışları ile onaylayıp bardağın birini aldı. Birlikte bahçeye çıkıp bir banka oturdular. Yıldız eline ulaşan sıcaklığı iyice hissetmek için bardağı daha sıkı tuttu. Etrafa bakarken Ediz’e söylemedikleri aklında dönüyordu. Onun arkasından iş çevirmek hiç hoşuna gitmiyordu. Daha fazla da saklamak istemiyordu. Konuşmaya hazır olduğu anda döndüğünde gülümseyerek kendini izleyen gözleri gördü. Bir an kalırken “Daha ne kadar kıvranacaksın?” sorusu geldi. Soruyu anlamaya çalışırken de “Serkan Bey sonunda kanıtları topladı mı?” eklendi. Ağzı açılırken “Sen…”dedi, ama devam edemedi. Güldüğünü görünce sinirle bakmaya çalışsa da pek mümkün olmuyordu. -Her şeyi biliyorsun. Ediz yanında çalıştığı adamın neler yapabileceğini en iyi bilen kişiydi. Sakin kalması ve bu kadar rahat davranması hiç mümkün değildi. Aklında kesin bir şey vardı. Yıldız’ın ortadan kaybolmaları ve bilgi toplamak için ağzını araması anlamasını sağlamıştı. Yine de ses etmemişti. Sabırla konuşmasını beklemişti. -Biliyorum, ama neden planların dışında kaldığımızı merak ediyorum. Yıldız kızmadığını görünce rahatladı. Yine de önce o kısmı halletmek istiyordu. “Senden gizli işler çevirdiğimi düşünmeni istemem.” Ediz biraz uğraşmak için “Yapmadığımız şey değil. Belki bende yapıyorumdur.” dedi. Anında çatılan kaşlar fazlasıyla davetkardı. Hiç ortamı olmasa da yaklaşıp dudağının kenarını öpüp uzaklaştı. Yıldız konuştukları konudan sapmak üzereydi, ama hemen toparlandı. “Benden ne gizliyorsun?” -Sen her şeyi anlatırsan bende anlatırım. Gözlerini kıstığında ağzından kaptıklarından daha fazlası olduğunu görüyordu. İyi bir pazarlık olduğu için kabul edecekti. “Duru karşı tarafın adamıymış. Serkan Bey ilk gün araştırmamı istedi. Biliyorum, ama kanıtı olsun dedi. Ben pek ihtimal vermemiştim. Şaka gibi. Ne dese aynen çıktı. Şimdi de kızı kovmak yerine kendi planı için kullanacak. Haber işinde de çok rahat. Sanki bekliyormuş gibi. Umursamıyor.” Nişanlısının anlattıklarını dinlerken Serkan’ın planını az çok anlamıştı. Tabi tam emin olamıyordu. Bu adamın sağı solu belli olmazdı. Yıldız’ı kullanmasını da anlamıştı. Kendi doktora yakındı ve onu uzak tutuyor gibiydi. Çıkan sonuç gülümsetirken “Bu adam ciddi ciddi Erdem Beyi düşünüyor gibi.” dedi. Yıldız söylediklerini hatırlayınca pek ihtimal vermedi. “Senin ve doktorun doğal davranması işine yarıyormuş.” Ediz hayır anlamında kafasını salladı. Serkan gibi birinin bunu kabul etmesini beklemek saçma olurdu. Nişanlısının dediği gibi olsa daha çok planın içine çekerdi. Şu anda tüm oklar ona dönmüşken çaresizmiş gibi davranırdı. Bunların hiçbirini yapmıyordu. -Neyse sonuç ne? -Neden hep ben konuşuyorum? Yıldız kendi ağzından laf alındığını anlayınca gardını aldı. Nişanlısı yaklaşmaya çalışınca araya mesafe koydu. “Sende bana bilgi vermelisin.” Ediz aralarında ki değişik ilişkiyi seviyordu. “İnsan sevdiği adama böyle davranır mı?” Kızmaya başladığını görünce “Hem sen suçlusun. Bak kavga çıkarmadım. Anlayışla karşıladım. Soru sormakta benim hakkım değil mi?” dedi. Yıldız haklı diyordu ki gözlerini tekrar kıstı. “Sen var ya hiç az değilsin. Böyle yaparak benim ağzımdan laf alıyorsun. Bundan sonra konuşmuyorum.” Dönüp çayını içip onunla ilgilenmedi. Anında yanına yaklaştığını bilse de yüzüne bakmayacaktı. Serkan Bey buna yaşlanmış mı demişti? Adam kurnazdı ve fark etmeden insanın ağzından her şeyi alıyordu. Zaten kendi aklını da böyle almamış mıydı? Ediz sevdiği kadının saçlarının arasına parmaklarını geçirdiğinde yavaşça geriye itti. Biraz yaklaştığında “Sana Çetin ile ilgili bilgi vereceğim desem.” dediğinde anında kendine dönünce fırsatı kaçırmayıp bir kere daha dudaklarını öptü. Nazını, atarını, aklına her şeyine aşıktı. Dudaklarından ayrılmadan “Biz ne zaman evleneceğiz?” demeyi de unutmadı. Artık bir tarih koysalar hiç kötü olmazdı. Yıldız konu birden değişince dudağında ki ıslaklık ile geri çekildi. Gözleri buluştuğunda aşkla bakan bakışların bunu gerçekten istediğini görüyordu. Alacağı bilgi biraz bekleyebilirdi. Kalbinin sahibine yaklaştığında “Bu bir teklif mi?” diye sordu. Ediz isteğini anlayınca gülümsedi. Gözleri sevdiğinin dudaklarında “Özel bir anda daha farklı bir teklif istersen onu da yaparız.” dedi. Oluşan gülümseme içini yakarken telefonun çalması hiç iyi olmadı. Neden her seferinde bu oluyordu? Yıldız daha çok güldü. “Sence bizim için bu mümkün mü? O da aceleye gelmesin.” Sinirle telefonu çıkarırken “Kapatacağım bunu göreceksin.” demesi hiç inandırıcı gelmiyordu. Ekranı gördüğü gibi toparlanması da kanıtıydı. Kimin aradığı belliydi. -Buyurun, Erdem Bey. Dinlendikten sonra geliyorum diyerek kapattığında hala izlemeye devam ediyordu. Sonuna göz göze geldiklerinde “Hani tamamen kapatacaktın?” diye takıldı. Ediz ne demek istediğini bilse de bir kere daha dudaklarını öpüp kalktı. “Doktor, Alara Hanımın yanına gidecek. Bugün büyük gün ve çok heyecanlı.” Yıldız da kalktığında gideceğini anlayınca elini tuttu. “Peki Çetin işi ne olacak?” -Sonra konuşacağız. Elini bıraktığı gibi içeri koşan adamın arkasından güldü. Daha az önce evlenelim dediğini bile unutmuş gibiydi. Bu hallerine alışmıştı. Söz konusu Dilmen’ler ise hayatlarının sakin olması pek mümkün değildi. “””” Serkan gösterilen kapıdan içeri girdiğinde kendini bir acayip hissetti. Bir zamanlar ortadan kaldırmak istediği adamın ayağına gelmişti. Hatta kabul etmese de birlikte yol alıyorlar gibiydiler. Geçmişte olanları unutmak kolay değildi, ama durumlar çok değişmişti. Mert de aynı duygular içindeydi. Ayağa kalktığında odasına giren adama doğru yürüdü. Elini uzatıp karşılamak onu rahatsız ediyordu. Ne eskisi kadar nefret ediyor ne da onu anlıyordu. Sadece duruma göre hareket ediyordu. İki adam saniyelik birini izlediler. Birbirlerini zorlamakta istemiyorlardı. Serkan ondan bir af dilemiyordu. Çünkü yapılan şeylerin özrü olmazdı. Hayatlarından çıktığını bilmesi yeterliydi. Bir tek arkadaşını merak ediyordu, ama onu da sormaya fırsat vermeyeceğini biliyordu. Mert ise geçmiş ile ilgili bir açıklama beklemiyordu. Şu ana odaklanıp koltukları gösterdi. Oturmadan önce de nezaketen “Bir şey alır mısın?” diye sordu. Serkan otururken soruya gülümsedi. “Böyle bir açılış beklemiyordum.” Mert de karşısına oturduğunda yüzünde küçük bir gülümseme oluştu. “Bende ayağıma kadar gelmeni beklemiyordum.” Serkan eskiden olsa sorgusuz kendi inandığı ile hareket eden adamdan çok farklı birini görüyordu. Gerçi o zamanlar hastaneye gelip kafa tuttuğunda da bunu hissetmişti. Demek ki insanlar değişiyordu. -Benimle konuşmak isteyeceğini düşündüm. Mert arkasına yaslandığında karşısında oturan adamı biraz gözlemledi. Eski Serkan yoktu. Dünkü haber onun işi olmadığını zaten anlamıştı, ama tavrı daha da emin olmasını sağlıyordu. Asıl suçluyu tespit etmek içinde “İşin arkasında Leman mı var?” diye sordu. Konuyu uzatmadan bir sonuca varmalıydı. -İlk aklına gelenin ben olacağını sanıyordum. O gözlerde ki emin tavrı görüyordu. Bir konuşma ile de ona güvenmesi pek mantıklı değildi. O haberde yazanları en iyi bilen kendi olduğuna göre neden tuzağa düşmediğini bizzat duymalıydı. Mert güldü. “Sen olsan şu anda çekinmeden söylerdin. Bir de beni sinir etmeye çalışırdın.” Tanıdığı adam bunu yapardı. Serkan tam dediği gibi olacağı için güldü. Eski düşmanı tarafından bu kadar iyi bilinmek güzel geldi. “Evet ben değilim. İşin arkasında da Leman var, ama hedefi aslında benim. Seninle de aramızı bozup bizi düşman yapmaya çalışıyor.” -Aranızdaki kavga beni ilgilendirmiyor. İstediğim cevabı aldığıma göre ben kendi yolumdan giderim. Serkan buna hakkı olduğunu bilse de daha iyi bir tavsiyesi vardı. “Şimdi sen nişanlısına gidip yaptırdığı haberi söyleyeceksin. Hatta benim eski sevgilim olduğunu ve bilerek eşine yaklaştığını anlatacaksın. O da yetmeyecek adamın iş hayatına büyük darbe vuracaksın.” Mert yapacaklarını aynen anlatan adama acı olsa da şaşırıyordu. Zeki olduğunu bilse de bu kadar sağlam tespit biraz rahatsız ediciydi. -Buna hakkım yok mu? -Sonuna kadar var. Serkan diklenmek yerine söyleyeceklerini kabul etmesi için farklı bir yöntem deniyordu. Kendi içinde yeni olsa da şu anda orta bir yolda buluşmak zorundaydılar. Mert de fark edince şaşırdı. Onunla böyle konuşmak değişik gelmişti. Onun aklından farklı bir şeyin döndüğü de belliydi. “Sen ne yapardın?” Serkan istediği noktaya gelince “Bekleyelim.” dedi. Anlamayan gözleri görünce planını açıkça söylemeyi sevmese de yapacaktı. “Leman elindekileri teker teker kullanacak. Bizim aramız gerginleşiyor mu diye de takip edecek. Şimdi sen harekete geçersen acıyla hepsini aynı anda ortaya sürecek ki bu pek iyi olmaz. Hem daha çok size zarar verir. Senin özel durumun ve daha fazlası iş dünyasını karıştırır. Haldun Beyin kaybını umursamayacağını biliyorum, ama yıpranırsınız. Ben bunun yerine bu haberlerin hepsini yerle bir edecek bir adım atmanı teklif edeceğim.” Mert aklından geçenleri duymak için sessiz kaldı. Devamında “Kimse duymadan ablam ile tekrar ortak olur musun?” demesini hiç beklemiyordu. -Bunun nasıl bir faydası var? -İki şirket arasındaki anlaşma bozulma nedeni benim olduğumu yazacaklar. Hatta daha ileri gidip sebebin… Burada durmak zorunda kaldı. Kendi adına eski arkadaşının adını kocasının önünde anmak kolay olmuyordu. Hem söyleyecekleri hiç hoş şeyler olmadığı için sinirleneceğini de biliyordu. Planı için ortamı germeyi hiç düşünmüyordu. Mert her zaman rahatça konuşan adamın durduğunu ilk defa görüyordu. Söylediklerinin gidişatını da anlamıştı. Canı sıkılırken “Yani…” diyerek devam etmesini istedi. -O haberleri de hemen kaldırsak da peşine düşeceklerdir. İşte tam bu anda bizim şirket ile tekrar birleştiğini ve bunun çok uzun zamandır olduğunu söyleyeceğiz. Hatta hastaneyi de ablama düğün hediyesi olarak verdiğini açıkladığın anda o haberler asılsız olacak. Sonuçta hastanenin yönetiminde ben varım. Aramızda sorun olsa bunun mümkün olmayacağını herkes anlar. Yani Leman’ın yapmak istediği her şey yalan bir dedikodudan başka bir şey olmayacak. Gerisini de bana bırak. Teklifime ne diyorsun? Mert karşısında ki adamın zekasının korkutucu derecede fazla olduğunu görüyordu. Söz konusu Serkan ise akla gelmeyecek planlar her an devreye gire bilirdi. Daha sonrasında ne yapacağını sormak istemiyordu. Zamanında anlaşmanın bozulmasını zaten istemediği içinde teklif cazip geliyordu. Alara ile ortak olmak demek her zaman kazanmak demekti. Hem dediği gibi bu saçmalıkları ustalıkla ve sıkıntısız şekilde çözmüş olacaklardı. Bir zamanlar nefret ettiği adamla anlaşma yapmak acayip olsa da mantıklı davranacaktı. -Tamam. Serkan sorgusuz gelen onaya birazcık şaşırdı. Açık konuşmaktan çekinmeden “İlk anda hayır dersin diye düşünmüştüm.” demeden geçemedi. Sonuçta iyi bir geçmişleri yoktu. Mert toparlandığında karşısındaki adama ilk defa ciddi bir tavırla baktı. “Aslında demem lazım. Erdem nedense senin değiştiğine dair beni ikna etmeye çalışıyor. Dün gece haberden sonra senin için verdiği çabayı hiç hak ettiğini de düşünmüyorum. Arkadaşım fazla iyi niyetlidir. Senin yüzünden üzülürse sakin kalamam gibi. Yine de ona inandım. Bir de dün gördüklerim diyelim. Artık başka bir savaşın içinde gibisin. Bu da beni ilgilendirmiyor. Yine de içine çekiliyorum. Bu yüzden de an makul olanı kabul etmek gibi düşün. Bundan fazlası yok.” Serkan duydukları karşısında istemsiz olarak etkilenmişti. Doktor ve Mert’in arasında ki güven acayipti. Bir de adamın ona sahip çıkması vardı ki bu kendini kötü hissetmesine neden oluyordu. Oysa bunları hiç düşünen biri değildi. Nedense doktoru üzemeyecekmiş gibi de hissediyordu. Alışkın olmadığı duygular ile ayağa kalktı. Konuyu değiştirmeliydi. -Anlaştığımıza göre ben gideyim. Mert de kalktığında bir an durgunlaştığını görmüştü. Kapıya doğru yürürken eşlik etti. Çıkmadan önce “Umarım bu sefer sevdiğin kişiye zarar vermeden sevilirsin.” demeden edemedi. Serkan döndüğünde duydukları karşısında şaşkındı. Şu anda boğaz boğaza olmaları gerekirken bu neydi? Karşılaştığı tavrı sorgularken biryan da kalbinde ki sevdiği kişiyi düşünüyordu. Tekrar kalbini saran, duygularını karıştıran kişi kimdi? Cevap hızlı gelmeyince bir şey demeden önüne döndü. Kapıyı açacağı anda yine durdu. Kızacağını bilse de sormadan gitmek istemiyordu. Belki bir daha bu fırsatı yakalayamazdı. Mert gidemediğini görünce bekledi. Kendine dönüşünü izlerken değişen bakışları izledi. Ne söyleyecekse ilk defa kararsız kaldığını görüyordu. Ondan beklenmeyen birçok yönüne şahit olmuştu. Kendine aşırı güvenen adam yok olmuş gibiydi. -Bir sorun mu var? -Bir konu daha var, ama yanlış kanıya varmanı istemiyorum. Mert tavrına gülerken “Sen böyle düşünür müydün?” dedi. Sıkıntılı bir tebessümden sonra “Söz konusu Cemre olunca değişiyor. Sadece eski bir arkadaş olarak sormak istiyorum. İyi mi?” gelmesini hiç beklemiyordu. Karısını sorması kıskançlık duygularını körüklese de bekleyen bakışlar samimi gibiydi. Ondan nefret etse de her zaman dürüst olmuştu. Yaptıysa yaptım demişti. -Gerçekten sadece arkadaş olarak mı soruyorsun? Serkan hiç düşünmeden “Evet” dedi. Bunu kimseye söylemezdi. Devam edip “İnanmanı beklemiyorum, ama o benim tek arkadaşım. Hani sen doktora gözü kapalı güveniyorsun ya işte bende ki karşılığı o.” dedi. -Senden nefret etse bile mi? -Haksız diyemem. Bunu da ancak Serkan kabul ederdi. Mert daha fazla uzatmadan “Gayet iyi.” dedi. Sessiz onaylayıştan sonra kapıdan çıkışını izledi. Anında değişen tavra hiç yabancı değildi. Özüne dönmüştü. Etrafa baktığını görünce “Birini mi arıyorsun?” diye sordu. -Sekreterim ile gelmiştim. Mert sorduracağı anda Ateş koşturarak önlerine geldi. Çalışanını aradığını tahmin etmişti. “Duru Hanıma çıktığınızı haber vereyim.” Umut’tan aldığı bilgiyle ismini söylemişti. -Kendi nerede? Serkan ortadan kaybolmasını tek bir sebebe bağlıyordu. Anlaşılan asıl patronuna haber veriyordu. Yine sinir olurken “Umut ile yanda ki fırına kadar gittiler.” cevabını hiç beklemiyordu. Öfkeyle “Kalsın, kendin bulurum.” dediği gibi asansöre doğru yürüdü. Mert ve Ateş ani çıkış ile kalırken arkasından izlediler. Mert az önce gördüğü adamdan çok farklı birini görüyordu. -Abi, bu sana bir yerden tanıdık geliyor mu? Anlamayan gözlerle Ateş’e baktığında gülerek onu gösterdiğini gördü. “Sen ne demek istiyorsun?” -Bu adam fazla sinirli. Bir ara Ferman Beyle görüştürelim mi? Belki o da değişir. Mert tek kelime etmeden odasına döndü. Serkan’ın o seanslarda düşünmek bile güldürüyordu. Şirketten çıktığı gibi sağına soluna baktı. Fırın denilen yeri ararken bulması uzun sürmedi. Arabasına atlayıp ayağına çağırması gerekirken nedense yürüdü. Yaklaştıkça masa da oturan Duru ile Umut’u gördü. Keyiflerin gayet yerinde ve güldüğünü görünce yumruğunu sıkarak içeri girdi. Hiçbir şeyden habersiz konuşan ikilinin yanına yaklaştığında ortamda ki samimiyet onu fazlasıyla sinir etmişti. -Keyifler yerinde mi? Duru duyduğu sesle nasıl ayağa kalktığını bilemedi. Karnı doyduktan sonra yukarı çıkacaktı, ama Umut ile konuşmaya dalmıştı. Patronu ile yaşadığı olayları dinlemek çok tatlı gelmişti. Mert Beyi görmeden hayran kalmıştı. Adam karısına çok aşıktı. Yani Umut’un bahsetti adam öyleydi. Düşüncelerden hızla sıyrılırken “Serkan Bey ben…”dese de yine lafı kesilmişti. -Gidiyoruz. Umut bir hışımla gelen adamın yaptıklarını görünce Duru adına çok üzüldü. Peşinden gideceği anda “Seni arayacağım.” dedi. Bir ara numarasını alması iyi olmuştu. Serkan gibi birinin yanında çalışıyorsa fazlasıyla desteğe ihtiyacı olduğu belliydi. Duru tamam diyerek hazırlattığı poşeti de alıp koşturdu. Dışarı çıktığında hızla giden adama yetişmeye çalıştı. Arabaya bineceğini düşünerek daha da hızlanmıştı ki döndüğü gibi durmak zorunda kaldı. Anlaşılan görüşme iyi geçmemişti. Fazla öfkeliydi. Gerçi hala bir şey yemediği içinde olabilirdi. Elinde tuttuğu poşeti gösterip “Sever misiniz bilmiyorum, ama sizin içinde aldım.” dedi. Gülümsemeye çalıştığında sakinleşmesini umut ediyordu. Serkan bir poşete bir de o gülümsemeye baktı. Az önce başka bir adama böyle gülüyordu. İnsanları kandırmakta ustaydı anlaşılan. Bir adım attığında aralarında kalan paketi umursamadan gözlerine bakmaya devam etti. İçinde tutamadığı öfke mantıklı davranmasına engel oluyordu. Bu yüzden de kendine çok kızıyordu. Oysa soğukkanlı ve planlarını kusursuz bir şekilde ilerleten bir beyni vardı. Dengesini bozan kişi sekreteri miydi?
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD