Biliyor

1756 Words
Serkan yol akıp giderken yan koltuğunda elinde poşet ile oturan kızı düşünüyordu. Bu kadar kızması, anlık çıkışlar yapması ve dengesiz davranması hiç mantıklı değildi. Gerçekleri bilmek bu kadar etkileyebilir miydi? Neden soğukkanlı kalamıyordu? Aksi gibi ona karşı sert davrandıkça içinde bir huzursuzluk da oluşuyordu. Bunların hiçbiri hoşuna gitmiyordu. Gaza bastığı gibi aklında ki yere vardı. Durduğunda ona bakmadan “İn.” dedi. Duru hiçbir şeyini çözemediği adama döndü. Soğuk, aşırı sessiz ve insanı geren bir havası vardı. Sabahtan beri tek lokma yememişti. Kesin bu yüzden aşırı sinirlenmişti. Ona aldıklarına da dokunmamıştı. Sonunda sesini duyunca şaşkın gözlerle bakarken etrafa da baktı. Saniyelik düşünmeden sonra dün akşam kaldıkları eve getirdiğini gördü. Adam bir kere geldiği yeri bile bulabilecek kadar iyi hatırlıyordu. Buna takılmayı bırakıp “Neden buraya geldik?” diye sordu. Daha mesaisi bitmemişti ve yanında kalmak istiyordu. Beynin içinde dağılan ses deli olmasına neden olacaktı. Hangi ara bu kadar tutarsız davranmaya başlamıştı? Yalnız kalıp aklından geçenleri tartması gerekiyordu. Öğlenden sonra iş olmadığı içinde Duru’nun gözünün önünden kaybolmasını istiyordu. Onu kullanacağım derken saçma davranıyordu. Kendi kontrolünü kaybedemezdi. -Evine git. -Serkan Bey daha mesaim bitmedi. Öfkeyle döndüğünde “Bitti!” dediğinde sanki başka bir konudan bahsediyordu. Duru korkuyla geri çekildiğinde bu arabadan inerse onu bir daha göremeyecekmiş gibi hissediyordu. Ona karşı ne kadar acımasız davransa da o gözlerde başka bir şey vardı. Biraz yaklaşmasına izin verse onun için her şeyi yapardı. Konuştuğu anda daha çok kızacağını anlayınca çaresizce elinde ki paketi arka koltuğa koydu. Döndüğünde izleyen gözlere “Lütfen aç kalmayın.” dedi. İsteksiz şekilde indi. Kapıyı kapattığı anda gaza basıp gidişini sadece izleye bildi. İçini huzursuz eden bir şey vardı, ama adını tam koyamıyordu. Asıl evine gitmeden önce mecburen Leman’a mesaj çekti. Sonra neden haber vermedin diye azar yiyebilirdi. Gelen cevap 'bekle geliyorum' olunca sahte evine girmek zorunda kaldı. Serkan direk hastaneye geçti. Belki en doğrusu onu kovmaktı. O zaman planına farklı devam ederdi. Yeni bir yol çizmek onun için zor değildi. Asıl zor olan kovmaktı. Arabayı durdurduğunda derin bir nefes aldı. Kendine ne yaptığını sorsa da cevap vermekten de kaçıyordu. Arabadan ineceği anda gözü arkayı buldu. Duru’nun bıraktığı paket ona bakıyordu. Her seferinde bir şey yemesi için ısrar ettiği anları hatırladı. Saniyelik yaptıklarına inanmak istese de Leman’ın tuttuğu biri olması gerçeği engel oluyordu. Kesin onun aklı ile hareket ediyordu. Yoksa ‘bıktım bırakıyorum’ demesi gerekiyordu. O pakete uzanamayınca önüne dönüp arkasına yaslandı. İşe girdiği andan beri ona yaptıklarını düşününce bu kadar dayanması bile mucizeydi. Paraya bu kadar çok mu ihtiyacı vardı? Sabah yaptığı ekstra ödeme aslında bu yüzdendi. O anda kendisine gösterdiği tavrı gözlerinin önüne geldi. Aklını o kadar çok karıştırıyordu ki hangisi gerçek hangisi oyun ayırt edemediğine inanamıyordu. Oysa insanların her hareketini, düşüncelerini kolaylıkla çözdüğünü düşünürdü. Fazla kafa yorduğunu fark edince arabadan indi. Kapısını kilitleyip devam edeceği anda bir şey engel oldu. Arka kapıyı açtığında koltuğun üstünde duran paketi aldı. Kapıyı kapatıp hastaneye yöneldi. Direk odasına geçtiğinde paketi masanın üstüne koydu. Kendini de sandalyesine attığında gözü paketin üstündeydi. Bir anda kapı açılınca toparlanıp kim geldi diye baktı. Doktoru görünce pek şaşırmadı. -Hadi seni bekliyoruz. Konun ne olduğunu bilse de "Neden?" diye sordu. Bir anda aklında Mert’in söyledikleri dönüyordu. Erdem cevap vermek yerine yanına doğru yürüdü. Kolunu tutup kaldırdı. Konuşarak ikna etmek mümkün olmayacağını artık biliyordu. Serkan da her fırsatta sürükleyen adama laf söylemeden de edemiyordu. "Beni her olayınızın içine çekmekten vaz mı geçsen." -Olmaz. Yeğenin cinsiyetini öğreneceğiz. Senin de olman lazım. Elimizde kardeş olarak bir tek sen varsın. Serkan duyduğuna istemsiz güldü. Odadan çıkınca kolunu çekip karşısına geçti. Sert görünmeye çalışsa da bu adama işlemiyordu. Ne dese umursamıyordu. Bir de son zamanlarda yardım etmeye çalışması vardı ki ona karşı istemsiz tavrı değişiyordu. Oysa bu olayın uzağında kalması onun için en doğru olandı. -Kız ya da erkek ne fark eder? Erdem'in aklında günlerdir dönen bir konu vardı. Bunu konuşabileceği kişi de Serkan'dı. Karısını en iyi tanıyan ve neyi sevdiğini bilen biriydi. Bu yüzden de "Erkek olursa koymak istediğim bir isim var." diye konuya giriş yaptı. Serkan karın sancısını anlayınca "Kendi babanın adı mı?" dedi. Ablasının bu adamla evlendiğinden beri değiştiğini düşününce pek hayır diyeceğini sanmıyordu. Yoksa ona sormadan karar alma derdi. -Onu belki ikinci oğlana düşünürüz. Vural babanın adını koysak ablan nasıl tepki verir? Karısının, babasının kaybından sonra kendini suçladığını unutmamıştı. Ne kadar belli etmese de babasının varlığını aradığının da farkındaydı. Belki iyi gelir diye oğulları olursa adını koymak istiyordu. Serkan'dan bir cevap beklerken durgunlaşması gözünden kaçmadı. Karısının dediği gibi kardeşi de içinde yıkılsa da dışından asla yansıtmayan biriydi. Annesinin el bebek büyüttüğü, babasının da istediğini aldığı bir tanecik oğluydu. Bu yüzden de yenilgiyi ya da kaybetmeyi kabul etmiyordu. Büyümemiş bir erkek çocuğu gibiydi. Mert ve Cemre'den sonra yaptıkları da bunun kanıtıydı. Doğru demiyordu, ama onu anlamaya çalışıyordu. En azından ablası ile arasında olan savaşı bitirmişti. Sonunda anlamış gibiydi. Serkan babasının adını duyunca kalbinde bir sızı hissetti. En son bakışı gözlerinin önüne geldi. Doktor nereden vuracağını çok biliyordu. Annesini de böyle etkilemişti. Adamın içi dışı iyilik doluydu ve bu dünyaya fazla gibiydi. -Güzel olur. Kendine gelmek için önden yürüdü. Erdem peşine takıldığında ortamın havasını değiştirmek için "Peki kız olursa ne koyalım?" diye sordu. Soruları ile onu bunaltmak daha iyiydi. -Bana neden soruyorsun? Bir an önce doktorun odasına varmaya çalışırken "Sen dayısısın. Senin de fikrin önemli." demesiyle durdu. Döndüğünde tüm samimiyeti ile onu izleyen doktor aklını karıştırıyordu. Aynı biri gibi. -Doktor gerçekten benden hiç nefret etmiyor musun? Öyle plan yapabilen ya da ince hesaplar bilen biri değildi. Düğünden beri arkadaşı olma çabasının altında ne var duymak istiyordu. Başkası olsa belki kandırırdı, ama bu adam yapamazdı. Erdem soruya güldü. Dediği gibi bu adam büyümemiş çocuk gibiydi. "Yüzüne bir tane indirmek istediğim zamanlar geride kaldı." -Ne değişti? -Sen değiştin. Hem daha önce de dedim. Biz aileyiz ve ben senin abinim. Serkan sinir olurken "Abim değilsin." diye başlasa da "İstersen uzatmayalım. Sonuçta sana yardım ediyorum." demesi ile susmak zorunda kaldı. Aslında yaptığı bir şey yoktu. Kendi planında hareket ediyordu. Yine de doktorun çabası, Mert’e söyledikleri elini kolunu bağlıyordu. Gülerek “Eline düştük yani.” diyerek ona istediğini verdi. -Aynen öyle. Doktorun keyifle yolu göstermesine gülümseyerek devam etti. Ethem'in odasının önüne gelince kapıyı çalıp girdiler. -Şimdi tamam olduk. Başlayalım mı? Alara kocasının baya baya kardeşini getirdiğini görünce gülümsedi. Yine ne yapmış etmiş getirmişti. Yerinden kalkıp doktorun gösterdiği yere geçtiğinde gelen hemşire hazırlanmasına yardım etti. Serkan ablası sedyeye yattığı anda merak etmeye başlamıştı. Heyecanla ekrana bakarken bebeği gördüğü anda güldü. Orada küçücük bir beden vardı. Gerçekten dayı oluyordu. Acayipti, ama hissettiği mutluluktu. -Oğlumuz gayet iyi görünüyor. Serkan ekrana bakmaya devam ederken doktorun dediklerini hatırladı. Erkek olduğuna göre Vural geliyordu. İkisinin mutluluğu ve birbirlerine aşkla bakmaları çok değişikti. -Kalp sesini de dinleyelim. Sonra da büyümesine bakalım. Odayı dolduran sesle yüzleri güldürdü. Serkan sanki bir yere yetişmeye çalışır gibi hızla atan kalbi dinlemeyi sevmişti. Ethem bebeğin sağlığı hakkında bilgi verdikten sonra muayene bitti. Her şeyin yolunda olduğunu öğrenince de odadan çıktılar. Serkan fazla duygusallaştığının farkındaydı. Bu yüzden "Ben işimin başına geçiyorum." diye kaçmayı denedi. Erdem hızla engel oldu. "Bugün mesailer bitti." Dilmen kardeşlerin bakışları kendini bulunca hemen açıklama geçti. -Anneler yemeğe bizi bekliyorlar. Bebeğimizin cinsiyetini merak ediyorlar. -Abla sen bunu biliyor muydun? Alara kocasının fikrini sevmişti. "Hayır, ama güzel olur." -Gecenin sonunda da sürprizim var. Erdem isim konusunu herkesin içinde duyurmak istiyordu. Handan annesinin de onayı gerekiyordu. Kendi annesinin de mutlu olacağına emindi. Bir tane daha oğlu olduğunda da annesinin gönlünü alırdı. Alara kocasının tatlı sürprizlerini çok seviyordu. Elini sıkıca tuttu. "O zaman gidelim." Serkan ortamda oluşan aşk atmosferini şaşkınlıkla izliyordu. Özellikle de ablasını. Onu böyle görmeye hala alışamamıştı. -Sen bu adamla tanıştığında beri işi aksatıyorsun. Erdem "Bunu sen mi söylüyorsun? Daha iki gün önceye kadar çalıştın mı acaba?" dedi. -Bu adam bana laf sokup duruyor. Alara tatlı atışmalarını sevse de ayakta uzun durmak yorucu oluyordu. "Tartışmaya evde devam edelim mi?" Erdem karısının istediğini hemen yerine getirirken Serkan peşlerine takıldı. Gelmiyorum deme gibi bir seçeneği olmadığını biliyordu. Anlaşılan tüm gece doktoru çekecekti. “””” Duru akşama kadar Leman’ı beklemek zorunda kalmıştı. Yabacı olduğu evin içinde çok yapabileceği bir şey de yoktu. Sıkıntıyla otururken sonunda kapı çaldı. Hızla açmak için kalktığında önce kim geldiğine baktı. Beklediği kişi olduğunu görünce de hemen açtı. En azından görüşme sonrası annesinin yanına gidebilirdi. -Hoş geldiniz. Önünden geçen kadının ayakkabısını çıkarmadan içeri girişini şaşkınlıkla izledi. Kendi evi olmasa da hiç hoşuna gitmedi. Kapıyı kapatıp peşinden odaya girdi. Koltuğa oturan kadını izledi. Karşısına geçip oturduğunda konuşmasını beklediğini anladı. -Sabah Sedef Hanım geldi. Restoranda buluştuğu kadın. Devam edemeden Leman araya girdi. “Neden geldiğini öğrenebildin mi?” Duru mecburen odada kaldığı anları hatırladı. O kadınla yakınlığı aklına geldikçe kıskanmadan yapamıyordu. Hakkı olmadığını bilse de kendine engel olamıyordu. “Serkan Bey ona Çetin’i sordu. Onun hakkında bilgi almaya çalışıyor gibiydi.” Bu zaten bilinen bir konuydu. Leman kendi adı ve Çetin’in adı çok geçebilir demişti. Zaten ayrıntı da konuşmamışlardı. Asıl canını yakan Çiçek olayını ise söylemek kolay değildi. Çünkü Leman bu adamın kimi sevdiğini öğrenmeni istiyorum demişti. Çiçek dediği anda Serkan’ın canını yakacaktı. Başkasını sevse de onun üzülmesini istemiyordu. -Bunları senin yanında mı konuştular? Duru onayladıktan sonra da “Daha sonra da Mert Soydan’a gittik.” dedi. Orada da ne görüşüldüğünü bilmediği için rahatça söyledi. Yaptığından rahatsız oluyordu, ama en az zararla çıkmaya da çabalıyordu. Leman sinirle güldü. Dudaklarını stresten dolayı ısırdığında anlaması uzun sürmedi. “Serkan senin kim olduğunu öğrenmiş.” Onun önünde konuşacak kadar ileri gitmişti. Üstüne de Mert’in yanına giderken peşinden sürüklemişti. Bunun tek bir anlamı olurdu. Kendi planı için tuttuğu kızı kullanıyordu. Zekasının sınırı olmadığını bilse de bu kadar hızlı çözmesi hiç iyi olmamıştı. Hemen plan değişikliği yapmalıydı. Duru ise şok içinde bakıyordu. Öğrenmiş miydi? İçini bir korku ve suçluluk duygusu kapladı. Onun gözünde bir haindi. Bu yüzden de o kadar sinirli davranmıştı. Bitti derken gerçek miydi? Onu bir daha göremeyeceğinin telaşıyla kıvranırken Leman “Her şeyi itiraf ediyorsun.” demesiyle kaldı. Göz göze geldiklerinde kadının istediğinin masum bir itiraf olmadığını anlamıştı. Kim olduğunu söyleyerek onu kandıracaktı. -Leman Hanım siz dediniz. Bu adam çok zeki. Kim olduğumu da hemen bulmuş. Buna inanır mı? Asıl yapmak istediği bu olsa da gerçek olmayacaktı. İtiraf ederken Serkan’ın güvenini kazanacak, ama arkasından yine iş çevirmeye devam edecekti. Buna dayanması daha zordu. Zaten kalbi ile kabul ettiği işin arasında kalmıştı. Leman yeni planını bulmuştu. Madem Serkan her şeyi bildiğini sanıyordu, ortaya çıkması kendi istediği zamanda olacaktı. Bu da ona her şeyin kontrolünün onda olmadığını gösterecekti. Gülerek doğrulduğunda “İnandıracaksın.” dedi. Zeki adamların hesap etmedikleri bir şey vardı. Serkan’ı da oradan vuracaktı. Nasıl diyen gözlere “Neden bu teklifi kabul etmek zorunda kaldığını kendini acındırarak anlatacaksın. Biraz ağlarsan da kesin inanır.” dedi. Duru zaten ağlamak üzereydi. Bunun numarasını yapmasına gerek bile yoktu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD