Yumruk

1773 Words
-Beyler burada ne oluyor? Ediz nişanlısının sesini duyunca ellerini havaya kaldırarak döndü. “Ben hiçbir şey yapmadım.” Aralarını yeni düzelmişken kendini hiç tehlikeye atmaya niyeti yoktu. Hele nikah tarihi için peşinde koşarken bu hatayı yapamazdı. Yıldız sevgilisinin gözlerinde ki telaşı görünce daha çok merak etti. Arabaya atılan Alpaslan sonrası Koray’a baktı. Gözleri Ateş ve Umut da bulunca kollarını bağladı. Bu dökülün demekti. Ateş ağzının içinde “Bu da korkak çıktı. Daha az önce adamı ben döveceğim demiyor muydu?” dedi. Umut gülmemek için kendini tutuyordu. “Seninki burada olsa sanki farklı davranacaksın?” Koluna sert bir yumruk yese de susmayacaktı. “Aysima’yı arayayım mı?” Ateş en sert bakışlarını yollasa da Umut aldırış etmedi. Yıldız sessizlik uzayınca sinirlenmeye başlamıştı. “Evet beyler bekliyorum.” -Güzelim işimizin peşindeyiz. Başka ne olabilir? Leman’ın planlarını bozmak dışında ne yapabiliriz? Ateş de yaklaştığında “Aslında sizin patronunuzun bitmeyen düşmanlıkları ile uğraşıyoruz. Bu adam hayatımızdan ne zaman çıkacak?” diye isyan etti. Serkan’ı tanıdıkları günden beri dertten başka bir şey görmemişlerdi. Abileri yengeleri ile gayet mutluydu. Ne zaman bu adamın ismi geçse sıkıntı da başlıyordu. Ediz haksızsın diyemiyordu. “Konu bu sefer farklı. Hem Mert Beyle de araları iyi gibi.” diye ortamı yumuşattı. Koray arabasının kapısını kitleyip yaklaştı. Konuşmayı duyunca araya girmeden edemedi. “Serkan’dan bahsediyoruz. O değişmez. Abinin hayatından uzak dursun yeter.” Gelirken hazırladığı dosyayı Ediz ve Yıldız’a uzattı. -Abi benden araştırmamı istedi. Ben ağırdan aldım. Bu işi abiyi karıştırmadan çözün. Yıldız uzattığı dosyayı aldı. Biraz baktığında çoktan ellerine geçenlerle aynı olduğunu gördü. “Bunlar bizde var. Mert Bey ne yapacak?” Onların da planını öğrenmek iyi olurdu. Koray dosyayı geri alırken ellerinde olmasına hiç şaşırmadı. “Serkan Bey her zamanki gibi biliyor yani. Peki ne yapmayı düşünüyor?” Bunu Ateş ve Umut da merak ediyordu. Ediz ve Yıldız işte tam olarak bunu bilmiyorlardı. Sessizlik uzayınca Ateş “Adamın her şeyi sorun.” dedi. Kendi işlerine bakmak en iyisiydi. -Koray sen adamı konuştur. Bir de ayaklarını kır ki bir daha Mert abiye yaklaşamasın. -Orası net zaten. Koray gideceği anda Yıldız “Umut sana bir şey soracağım. Duru ile ne konuştun?” diye sorunca durdu. Mevzuyu farklı anlarken gülerek “Ne o sevgilin mi var?” diye takıldı. Umut itiraz edemeden Yıldız “Yalnız onun da Leman’ın elamanı olduğunu bilmeni isterim.” dedi. Tüm gözler ona dönerken haliyle hepsi şaşkındı. -Duru yani Serkan’ın sekterinden mi bahsediyoruz? Ateş bile buna inanamamıştı. Umut konuştukları anları düşününce buna ihtimal veremiyordu. Yıldız “Size de Mert Beyden bilgi almak için yaklaşıyor olabilir.” dediğinde ağzından “Senin gibi..” çıkıverdi. Ediz ne yaptın sen diyerek bakarken Umut çoktan pişman olmuştu. Yıldız ise buna takılmıyordu. Zamanında yapmıştı. -Evet benim gibi. Amaç Serkan Beye zarar vermek. -Bırakın versin. Zaten bunu hak etmiyor mu? Sadece abiyi karıştırmasın yeter. Koray’ın çıkışına Ateş ve Umut destek oldu. Ediz oralar çok karışık olduğu için “İsterseniz bunu doktora da söyleyin.” dedi. Erdem’in adı geçince ortam değişti. -Neyse ben işime bakıyorum. Gelecek olan peşime takılsın. Koray hızla uzaklaşınca Ediz nişanlısına döndü. Dudaklarından küçük bir öpücük aldı. “Bende neler öğrenebilirim bir bakayım.” -Dikkatli olun. Leman adamın kaybolduğunu anlarsa sıkıntı çıkabilir. Ediz onayladığı gibi uzaklaştı. Umut ve Ateş de abilerinin yanına döndüler. Yıldız olanları Serkan’a söylemden önce topladığı her şeyi arabasına koydu. Leman’ı bitirecek bilgiler hazırdı. Sadece uygulamaya geçmek kalmıştı. Çetin ise sonraya kaldığı için bekleyecekti. “”” Leman karşısında ki kızın anlattıklarına sinir olmuştu. İtiraf etmek hiç işe yaramamıştı. Kovulması da bilgi akışını kesmişti. Yine de aklına yatmayan bir durum vardı. -O gece seni hemen kovmadı. İki gün bekledi ve bugün hastaneye döndüğü gibi ilk işi seni kovmak mı oldu? Duru zaten iyi değildi. Gördükleri ve yaşadıkları yüzünden artık konuşmak istemiyordu. Üstünde gezinen şüphe dolu bakışlar yüzünden “Herkesin hastaneye geldiğini biliyorsunuz. Ortalık karışınca benim yüzümden olduğunu sandı.” dedi. Leman yumruğunu sıkıp ayağa kalktı. Öfkesi sesine yansırken “Bana ne olduğunu düzgün anlat.” diye bağırdı. Çiçek ve Çetin ile neler konuşmuştu? Bunu öğrenmeliydi. Çetin yüzünden zaten planı alt üst olmuştu. Daha fazla oyalanacak zamanı yoktu. Birde Serkan’ın canının yandığını görmemek daha da hırslanmasına neden oluyordu. Duru bir şey vermezse peşini bırakmayacağını biliyordu. İkisi birlikte olduğu içinde sonunda konuşacaklarını düşünüyordu. Saklamak bir şeyi değiştirmeyecekti. -Çetin Bey bir fotoğraf gösterdi ve aranızdan çekiliyorum dedim. Leman kahkaha ile güldü. Bu kahramanlık mıydı? Kendi elleri ile Çiçek’i ona mı vermişti? Ne yani aralarından çekilip bir de mutlu olmalarını mı sağlayacaktı? Hangi fotoğraf olduğunu bildiği içinde “Tamam yeter. Bundan sonra bir işime yaramayacağın belli. Beni tanımıyorsun ve hiç görüşmedik. Sakın seni bir daha görmeyeyim.” dedi. Bundan sonrasını kendi halledecekti. Madem Çetin işine yaramıştı daha etkili kişileri oyuna dahil etme zamanı gelmişti. Bakalım o zaman Serkan ne yapacaktı? Duru ayağa kalktığında bittiğine bile sevinemiyordu. Yine borçları ile baş başa kalmıştı. Daha acısı ise Serkan’ın hayatında da çıkmıştı. Ayrılmadan önce tutulan evin anahtarını bıraktı. Kapıdan çıkmadan önce Leman “Bu arada ağzını açtığın anda annen ve abin için hiç iyi olmaz. Malum hala borcun bitmedi.” diye uyardı. Kadının gözlerine baktığında tehdidi çok net anlamıştı. Zaten öyle bir saçmalık yapmayı düşünmediği içinde sessizce ayrıldı. Leman telefonu eline aldığında konuşmayı yine kayıt ettiği için durdurdu. Belki işine yarayabilirdi. Kızı uyarsa bile işini sağlama almak için Alpaslan’ı aradı. Telefonu açılmayınca mesaj kısmına geçti. “Tuttuğumuz kız ayrıldı. Konuşmaması için borçluları ile konuş.” Bunu hallettiğini düşünerek asıl planına geçiş yaptı. Artık büyük bombayı patlatma zamanı gelmişti. Telefonunda aradığı kişiyi bulurken Alpaslan’a gönderdiği mesajı Ediz’in okuduğundan haberdar değildi. O mesaj aynı anda Yıldız’a da ulaşmıştı. Geriye bir tek kişinin görmesi kalmıştı. “””” Serkan koşar adımlar ile odasına girse de boş olduğunu görünce durdu. Etrafına bakarken Duru’yu kime soracağını bile bilmiyordu. Yan binaya koştururken telefonunu çıkardı. Ararken bulmak için bulduğu her yere baktı. Telefonun kapalı olduğuna dair sesi duyunca durup en son gönderdiği mesaja baktı. Yazdıkları ona hiç ulaşmamıştı. İçinde bilmediği bir telaşla etrafa baksa da Duru’dan tek bir iz yoktu. Tekrar hastaneye döndüğünde gitme ihtimali aklına gelse de belki bir yerlerdedir diye umut ediyordu. Erdem’in kapısının önünden geçeceği anda kapı açıldı. Doktor ile karşı karşıya kalınca “Duru’yu gördün mü?” diye sordu. Yıldız da tam bu anda gelmişti. İkisini bir arada bulmuşken olanları anlatamadan Serkan ona da bakıp “Duru’yu gördün mü?” diye sordu. Bir an önce bulup konuşması gerekiyordu. Yıldız gelen mesajı uzattı. “Ediz ve diğerleri…”diye başlamadan telefon eline tutuşturulmuştu. Serkan ben gidiyorum diye koşturduğunda Erdem ile birlikte şaşkınlıkla bakıp kaldılar. -Yıldız ne oluyor? O mesaj ne? Doktorun sorusu ile döndüğünde ona göstermek o kadar kolay değildi. Duru’yu kendi halinde bir kız sanıyordu. Hatta ona da yardımcı ol, zorlanıyor demişti. Üzülmesini istemediği için telefonunun ekranını kapattığı gibi cebine attı. -Önemli bir durum değil Erdem Bey. Buna pek inanmamıştı. Serkan gördüğü gibi gittiğine göre baya önemli olmalıydı. “Siz yine benden bir şeyler saklıyorsunuz. Ediz ve diğerleri diyordun. O konu ne?” Doktordan saklanan çok fazla konu vardı. “Erdem Bey siz canınızı sıkmasanız. Biz Serkan Beye yardımcı oluyoruz.” -Biliyorum, ama ilk defa telaşlı gibiydi. Kötü bir durum olabilir mi? Adamın kalbi sevgi doluydu. Serkan için endişeleniyordu. Gülümseyerek “Sizde biliyorsunuz ki Serkan bey telaş yapmaz. Milleti telaşlandırır.” dedi. -Doğru diyorsun. Sen yine de bir durum olursa bana haber ver. Yıldız odasını gösterirken girmesini bekledi. “Siz hiç merak etmeyin. Ben takipteyim. Bir isteğiniz olursa da bana söyleyin.” Doktoru ikna etmenin rahatlığı ile de gülümseyerek kapısını kapattı. Yüzü hemen değişirken Ediz’e son durumu haberdar etti. Kötü olan ise Serkan’ın nereye gittiğini bilmiyorlardı. “”””” Yol boyunca telefon kapalı olsa da aramaya devam etmişti. Leman’ı yazdığı mesaja göre onun verdiği evde olamazdı. Yaşadığı mahalleye vardığında cv’sinde yazan adresi buldu. Arabayı evin önüne park edip indiğinde bilmediği sokakta etrafa baktı. Telefonu ile son kez denedikten sonra karşısında küçük bahçe içinde ki müstakil eve döndü. Böyle kapıya dayanmak istemese de Duru’yu bir an önce görmesi gerekiyordu. Adım atmıştı ki “Kime baktınız?” sorusu ile durdu. Sesin geldiği yöne baktığında üç tane tip karşısında duruyordu. Önde duran göz işareti ile hayrola dediğinde cevap vermek için uğraşmayacaktı. Önüne döndüğünde “Kendim bakarım.” dedi. Devam edemeden “Şşşşş” diye önü kesildi. Meraklı tip canını sıkarken sabırsız olduğu içinde uğraşmak istemiyordu. Bir adım çekildiğinde baştan aşağı süzdü. Normalde muhatap bile olmayacağı biriydi. Kime kafa tuttuğunu bilmeden yüksekten davranma tavrı da komikti. Anlaşılan böyle mahallerde gelenler önce bu tiplere hesap veriyordu. -Sana kime baktın dedim? Daha sinirli konuşan tipe sırıttı. Elleri cebini bulurken üstünlüğü kendine aldı. Tepeden baktığı adama “Sana ne.” dedi. Duru ile konuşamadığı her saniye zaten geriliyordu. Daha fazla engel olmadan aradan çekilmeliydi. Arada ki mesafe kapanırken diğer iki tipte gelmişti. Yine sağlı sollu çevrilmişti. -Seni baştan uyarayım. Bana dokunursan yanarsın. -Hadi ya.. Bir nasıl olacak göstersene. Gıcık tip yakasını tutunca ittirdiği anda “Abi!” diyen sesle durdu. Hızla baktığında Duru’yu görmeyi hiç beklemiyordu. Az önce diklenen tip onun abisi miydi? Karşısında duran adamı yerle bir etme isteği maalesef sönmek zorundaydı. Telaşla kendine dönen gözleri görünce “Sadece konuşuyorduk.” dedi. Bunu yaptığına inanamıyordu, ama Çiçek olayından sonra bir de abi eklenemezdi. -Ben seninle ne konuşacağım? Hem sen kimsin? Serkan yumruğunu sıktığında mecburen gülümsemeye çalıştı. Duru ile olan kan bağına şükür etmeliydi. Yoksa yapacağını biliyordu. Duru kapısının önünde Serkan’ı görmenin şaşkınlığını yaşayamadan abisi ile kavga ederken bulmuştu. Yaklaşırken “Sizin burada ne işiniz var?” dedi. Hala kırgın, kızgın ve üzgündü. Hem her şey bittiğine göre konuşacak bir şeyde kalmamıştı. -Sen bunu tanıyor musun? Serkan konuşmalarına izin vermeyen abiye baktığında sabrının sınırında olsa da sakin kalmaya çalışıyordu. “Sizin adınız neydi?” -Ne yapacaksın? -Abi! Kardeşinin uyarı dolu bakışlarını görse de adama gıcık olmuştu. Ukala ve kendin beğenmiş bir tipi vardı. Elini uzatırken “Darcan.” dedi. Tuttuğu gibi de iyice sıkmayı ihmal etmedi. “Bu kızın abisiyim. Şimdi neden buradasın konuşsan iyi olur.” Serkan duyduğu isim ile sabah olanları hatırlaması da uzun sürmedi. O kapıdan kovduğu kadında Duru’nun annesiydi. Böyle bir hata yaptığına inanamıyordu. Üstüne elini sıkmaktan kıpkırmızı eden adamda abisiydi. Anlaşılan pek iyi bir tanışma olmamıştı. Kimsenin ne düşündüğüne takılmasa da bu abiyi aşamadan Duru ile konuşamayacağını görüyordu. Elini kurtarabildiğinde “Patronuyum. Konuşacağım.” dedi. Duru gördüklerinden sonra istemediği için “Ben istifa ettim.” diye çıkış yaptı. Darcan bu tipin sorun çıkardığına emindi. Serkan’ı üstüne yürürken “Duydun, hadi ikile.” dedi. Patron olması umurunda bile değildi. Serkan konuşmalarına izin vermeyen abiye döndü. Duru’yu bırakıp bir yere gitmeyi düşünmüyordu. Hem her şeyin sebebi olan kişi karşısındakiydi. Bu yüzden “Kardeşinin senin borçların yüzünden neler yaptığını biliyor musun?” dedi. Darcan duyduklarına deli olurken yakasını tuttuğu gibi kendine çekti. Kardeşinin para karşılığı kötü bir şey yaptığını sanmıştı. Bunu kullanan kişinin de patron bozuntusu olduğunu düşünerek yumruğu geçirdi. Ona dokunduysa kimse elinden alamazdı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD