Leman, Çetin sayesinde öğrendiği şeyler karşısında şaşkın olduğu kadar elinde bu kadar bilgi olduğu için sevinçliydi. Gökçe’nin ülkeden ayrılmadan önce Serkan ile arasının bozulması ikilinin işine yaramıştı. Birlikte yaptıklarını planları ve daha öncesinde olanları da bildiği kadarını anlatmıştı.
-Vay be Serkan Bey neler yapmış?
Çetin de duyduğundan beri şaşkındı. Hem kendine hem de cici annesine içecek doldurduktan sonra yanına oturdu. Bardağı eline verdikten sonra “Yalnız adam hiç az değilmiş. Mert’in böyle bir rahatsızlığının olduğunu bilmesi ve dosyasını doktorundan çakmak büyük olay. Araba korkusunu kullanmak ve boşanmalarını sağlamak. Bebek olmasa Cemre ile kesin evlenirdi.” dedi.
Leman içkisini içerken duyduklarını en iyi şekilde kullanacağı yeri düşünüyordu. Öyle bir şey yapmalıydı ki tüm nefret Serkan’ın üstünde toplanmalıydı.
-Aklından ne geçiyor?
Çetin ile göz göze geldiğinde “Yaptıklarının aynısını ona karşı kullanacağız. Yalnız hızlı olmalıyız. Serkan çok tehlikeli.” dedi. Ondan intikam almak istese de aklını hafife almaması gerektiğini de biliyordu. Zaten Çetin’inden duyduğu hikaye de bunun kanıtıydı. Gökçe ile bir olup ablasına karşı olabilecek bir adamdan bahsediyorlardı. Yani kimseye acımadığını çok belliydi.
-Orası kesinde ben bir şeyi merak ediyorum. Ablası ve eşi ile nasıl bu hale geldi?
Çetin davet gecesinde doktorun Serkan’ı nasıl koruduğunu görmüştü. Adamın annesinin kalp krizi geçirmesine neden olduklarını öğrenmişti. Üstüne ablasının da evliliğini neredeyse bitiriyormuş. Şimdi ise sanki bunlar hiç yaşanmamış gibi davranıyorlardı.
-Serkan bu, suçtan sıyrılmasını iyi bilir.
-Bu dediğin doğru olsa da ablasının elinden sıyrılması bence kolay değil.
İkisinin de çözemediği nokta burasıydı. Alara kardeşi bile olsa durmayacak biriydi. Leman işin içinden çıkamayınca “Neyse biz plana geçelim.” dedi. Nişanlısı gelmeden bir an önce konuşmaları gerekiyordu.
-Dinliyorum.
-Serkan’ı her yerden sıkıştıracağız. Biz bu akşam Mert’e gittiğimiz an büyük ihtimal öğrenecek. Hatta ben sana diyeyim çoktan öğrenmiş bile olabilir.
Çetin şaşkın bakarken “Nasıl?” dediğinde Leman güldü. “Sen Alara’dan korkuyorsun, ama sana tavsiyem Serkan’ı da hafife alma. Mert konusunda bile Alara araya girmese sence kaybeder miydi? Ben sana diyeyim, kaybetmezdi.”
Çetin ciddileşirken “O zaman adımlarımızı dikkatli atmalıyız.” dedi.
Leman da aynı fikirdeydi. Bu yüzden devam etti. “İşte önce Mert ile arasını bozacağız. Orada ki gerginlik arasında hastaneyi hedef alacağız. Bu sayede doktor ile de arası bozulacak. En büyüğünü de Alara da yapmalıyız. Onunla ilişkisi bozulursa tamamen yalnız kalır.”
-Bu akşam ortaya gitmen aralarının bozulmasına yeter mi?
Leman içkisini keyifle içerken “Yeterli değil. Biraz daha körükleyeceğiz. Sen benden haber bekle. Serkan hastaneden çıktığı anda plan devreye girecek. Tabi bu arada sana dediğim anda Çiçek ile orada olmaya çalış.” dedi.
Çetin bir şeyi anlamıyordu. “Çiçek ne alaka?”
Leman’ın gülüşü artarken içkisini bitirdi. İzleyen gözler arasında bardağını sehpaya koydu. “Sen kabul etmesen de Serkan seninkine yanık. Bunca olay içinde ikisinin arasını da kötü yapmalıyız. Çiçek’in gözünden tamamen düşmeli. Hatta senin işi de hızlandıralım. Baban ile ben konuşurum. Büyük bir nişan bence çok güzel olur.”
Çetin evleneceği kişiye başkasının ilgi duyduğunu duyunca sinir oluyordu. “İşte orada dursun. Çiçek’e yaklaşırsa plan dinlemem.”
Leman öfkesine karşılık gülümsedi. Bugün hastaneye Yıldız ile tanışması için yolladığı Alpaslan işini iyi yapmış küçük bir kaos oluşturmuştu. Çiftin bahçede tartıştığı anı telefondan izlediğinde hoşuna gitmişti. Daha sonra Çiçek’i kontrol etmesini söylemişti. Şu anda gittiği yönü bildiği içinde telefonunu açıp son gelen fotoğrafı açtı. Uzattığında Çetin’in bakışlarına karşılık “Sevgilin şu anda Serkan’ın evinde.” dedi. Ayağa kalkacağı anda da kolunu tuttu.
-Leman bırak! Hem bana nasıl söylemez? O eve gitmekte ne? Söylediklerimi anlamadı sanırım.
-Sakin ol!
Çetin hiç olmayı düşünmüyordu. Kolunu kurtarıp ayağa kalktığında direk telefonunu çıkardı. Çiçek’i aradığında evin içinde dolaşarak açmasını bekledi.
-Efendim.
Sesini duyduğu anda uzatmadan “Neredesin?” dedi.
Çiçek karşısında Serkan, telefonun ucunda Çetin olsa da gülümsemeye devam etti. Aynı sakinlik ile “Arkadaşıma geldim.” diye cevapladı.
-Çiçek seni bir kere daha uyarıyorum. Yaptıklarının ortaya dökülmesini ve o çok sevgili arkadaşının sıkıntı yaşamasını istemiyorsan beni zorlama.
Çiçek nerede olduğunu bilmesine şaşırmadı. Serkan’ın bakışları arasında oyunculuğunu kullanarak “Çok kalmayacağım. Erkenden yanında olurum canım.” dedi. Bunu yapmak zorundaydı. Karşısında ki gözler yıkılırken de telefonu kapattı.
Çetin öfkeyle telefonunu çarpacağı anda Leman durdurdu. Kendi planı için Çiçek’in orada olması işine yarıyordu. Serkan ona ne kadar çok bağlanırsa o kadar çok üzülmesini sağlardı. Tabi bunu Çetin’e söylemek büyük riskti.
-Bu kız beni deli edecek. Tamam babamla konuş. Şu nişanı duyurma işini çabuk yapalım. Asaf amca ile de konuşacağım. Bu evlilik konusu uzamayacak.
-Tamam bende dedim.
Çetin hala burnundan soluyordu. Çiçek’e aşırı aşk ile bağlı olmasa da onu başka erkeğe kaptıracak değildi. Hele Serkan gibi birine. Ne kadar zeki ya da tehlikeli olsa da buna izin vermeyecekti.
Leman biraz sakinleştiğini görünce kendine dönmesini sağladı. “Her şey yolunda, sıkıntı yok. Sen sadece benim dediğimi yap.”
-Eğer sonunda Çiçek ile evlenmezsem sende babamı unut.
Sinirle çekip giden üvey oğlunun arkasından izlerken bunca sene sonra bunun olmasına hiç izin vermeyi düşünmüyordu. Hem intikamını alacaktı hem de Şenol ile evlenecekti.
“”””
Karısı odadan ayrıldığı anda Serkan’a yaklaştı. “Benden sonra Duru ile ne konuştun?” Kıza iyi davran diyemeden “Senle ne alaka?” sorusu geldi.
-Kız gündüz yanıma geldi. Ne yapacağını bile söylememişsin.
Serkan çıkmadan önce yaşananları hatırlayınca “Kız fazla saf, beceriksiz ve sekreterlik adına sanki hiçbir şey bilmiyor. Fazla gözüme battı.” dedi.
-Kızı sorgusuz işe alan sensiz. Şimdi kovacak mısın? Hem senin yüzünden eli ayağına dolaşıyordur. Az anlayışı olsan.
Serkan sinirle baktığında “Hala işime karışıyorsun doktor. Hem sen ablamı oyalamayacak mıydın?” dedi.
Erdem rahat bir şekilde “O iş tamam.” dediğinde Serkan’ın gülüşü sen öyle san demekti. Tedirgin gözlerle bakarken “Şu anda büyük ihtimal çalışma odasında Ediz’i sorguya çekiyordur.” geldi. Karısının bunu yapma ihtimali çok fazlaydı. Hızlı ayağa kalıp odadan çıktı. Koridora vardığında Ediz’in çıktığı odayı görünce de “Neler oluyor?” diye sordu.
Serkan oturduğu yerden duyduğuna güldü. Ablasını oyalamak öyle kolay mıydı? Ediz’in “Her şey yolunda” sözünden sonra sessizlik oluşunca yanına çağırdı. Odaya girmesi ile de “Ablam ile ne konuştunuz?” diye sordu.
Ediz artık herkese ayrı hesap verir hale gelmişti. Serkan’ın durumun ciddiyetini anlaması için Alara ile konuştuğunu olduğu gibi aktardı. Sonunda da “Şu anlık müdahale etmeyecek.” dedi.
Ablasının işine ve aileye zarar gelmedikçe bekleyeceğini biliyordu. Zaten o zamana kadar da kendi hallederdi. Ediz’e gidebilirsin dediğinde aynı anda odaya Çiçek girince toparlanıp ayağa kalktı. Onu görmenin sevincini saklamaya çalışsa da bunca yorgunluğu içinde nefes almak gibiydi. Yüzünde ki ifade değişirken “Hoş geldin.” dedi.
Çiçek arkadaşının ricası üzerine gelse de Serkan ile aralarında oluşan değişik durumdan da pek memnun değildi. Yine de eskisi gibi içten yaklaşıp gülümsedi.
-Hoş bulduk. Nasılsın?
-Gayet iyi. Görüşemedik.
Davet gecesi kolları arasından çekilip alınsa da kaldığı yerden devam edecekti. Daha hiçbir şey net değildi ve o kalbi kazanabilirdi. Zor olduğunun da farkındaydı.
Çiçek konuyu değiştirmek için oturalım mı diye sorduğunda Serkan tabi dedi. Tamda o anda Çetin aradı. Serkan konuşmayı dikkatle izlerken Çiçek ne kadar normal olsa da karşıdan gelen sesin siniri ona ulaşıyordu. Kapatırken söylediği ‘canım’ kelimesi moralini fazlasıyla alt üst etse de“Çetin ne diyor?” diye sordu.
Çiçek açık konuşmalarına alışkın olsa da onunla kendi ilişkisini konuşmak istemiyordu. “Hastanede işe başlamışsın. Hayırlı olsun.”
Konuyu değiştirme sebebini bilmek canını daha çok sıkıyordu. Bu yüzden “Dans ederken konuşmamız yarım kaldı.” diyerek asıl konuya geri dönmeye çalıştı.
Çiçek hala gülümsemeye çalışsa da sınırları zorlanıyordu. Kalbini kırmadan konuyu kapatmasına da izin vermiyordu. Bir kere daha “Alıştın mı?” diye sorduğunda aslında uzatma demek istemişti.
Serkan tam tersi o konudan başka bir şey düşünmüyordu. “Ne kadar daha kaçacaksın?”
-Ben kaçmıyorum. Sen anlamıyorsun.
Sonunda konuşmaya ikna edince “Neyi anlamıyorum?” dedi. Cemre’yi açık açık duygularını söyleyip üstüne gitmediği için kaybetmişti. Çiçek’te de aynı hatayı yapmamak için üsteliyordu. Bu sefer daha netti. Kaçmıyordu ve yaptıkları ile yüzleşmeye de hazırdı.
-Yanlış yolda olduğunu anlamıyorsun.
“Daha yolu hiç denemedin. Beni tanımıyorsun bile.” dediğinde anında gelen “Tanıyorum!” tepkisine sinirle güldü.
-Ablamın anlattığı Serkan’ı tanıyordun. Sevdiği kıza takıntılı olduğumu ve bu yüzden ayırmaya çalıştığımı düşünüyorsun. O da yetmemiş intikam peşinde koştuğumu sanıyorsun.
-Bunların hepsini yapmadın mı Serkan!
-Yaptım, ama neden yaptığımı sana anlattım. İlk defa birine duygularımı açtım. Senin düşüncelerine saygı gösterdim. İlk defa senin için değişmek istedim.
Çiçek’i ikna etmek umuduyla biraz yaklaştı. Samimi olduğunu görmesi için göz bebeklerinde bir süre oyalandı. Orada kendini bulmak istiyordu. Kalbi onun yanında huzurluydu ve yüzünde bir gülümseme oluşuyordu. Bunları sevdiği içinde kaybetmek istemiyordu. Kendini izleyen bakışların altında “Neden bana bir şans vermiyorsun?” diye sordu. Ona gerçek Serkan’ı göstermek istiyordu. Sevdiği zaman değişen ve her şeyi yapabilecek biri olduğunu görmesini sağlamalıydı. O zaman kalbini açacağından emindi.
Çiçek daha önce olsa önüne eğilir şakasına takılırdı, ama bunu yaptığı anda Serkan daha da umutlanacak gibiydi. Bu yüzden net olmak zorundaydı. Onunla vakit geçirmek güzel olsa da fazlası yoktu.
-Bende sana nedenlerimi söyledim. Hayatımda aşk aramıyorum.
-Çetin var ama.
Bu daha çok canını sıkarken “O neden senin hayatında? Biri ile evleneceksen yanında ben olayım.” dedi.
-Sen daha çok gençsin.
Kaçmak için sunulan saçma bahane sinirlerini bozarken “Bu mu yani?” dedi.
-Evet bu. Ben ablan ile aynı yaştayım. Yanımda olgun birinin olmasını istiyorum.
Daha fazla uzatmadan kalkınca Serkan öylece kaldı. Resmen ikinci kez ret ediliyordu. Ayağa kalktığında konuşamadan Çiçek” Biraz daha uzatırsan giderim.” dedi. Kelimeler ağzının içinde kalırken susmak daha ağır geldi. Gerçekten adam yerine konmuyor muydu?
“”””
Leman ve Şenol misafir oldukları eve adım atıkları anda Mert ve Cemre onları karşıladı. İki adam selamlaşırken Cemre kocasının söylediği kızı inceliyordu. Tanışıyormuşsunuz dese de kızı çıkaramadı. Bir de neden bu kadar yaş farkı olan biri olduğuna takılmıştı. Üstünde fazla durmadan gülümseyerek karşıladı.
-Hoş geldiniz.
Leman sevinçle yaklaştı ve samimi şekilde sarıldı. Erkekler ikisini izlerken Cemre biraz şaşırmıştı. Geri çekilen kızı izlerken “Hoş bulduk. Nasılsın?” demesini izledi. Fazla cana yakın olunca gülümsedi.
-İyiyim. Buyurun.
Mert de Şenol’a yol gösterince hep birlikte oturdular. Leman etrafa bakarken “Kızınız yok mu?” dedi. Sanki hep görüyor gibi davranması karşısında Cemre “Uyuyor.” dedi. Kocası ve misafiri konuşurken biraz mahcup Leman’a yaklaştı. Kız gerçekten yakın davranıyordu, ama hatırlamamıştı.
-Mert tanıştığımızı söyledi. Beni yanlış anlama, ama nerede karşılaştık.
Leman soru samimi gelince aynı içtenlik ile gülümsedi. Kocalar duymadan “Biraz özel konuşalım mı?” dedi. Yapacaklarından önce Cemre’nin güvenini kazanmalıydı.
Misafirin isteği değişik gelse de gözleri onayladı. Ayağa kalktığında kocasının gözleri kendini bulunca “Yemeğe kadar bahçeyi gezelim. Leman’a çiçekleri göstereceğim.” dedi.
-Tamam canım.
Leman istediğine ulaşmanın mutluluğu ile Cemre’yi takip etti. Dışarıda biraz yürüdükten sonra konuya giriş yapmak için “Nişanlımın yanında konuşmak istemedim.” dedi.
Cemre baktığında neler olduğunu anlamak için bekledi. Bu sırada hala nerede tanıştıklarını bulmaya çalışıyordu.
Leman hiç uzatmadan “Ortak arkadaşımız Serkan.” dedi. Anında değişen yüzü görünce yalanlı telaşla “Sakın beni yanlış anlama. Onunla bir ilişkimiz kalmadı. Sadece seni kendime yakın buldum.” dedi. Merak etmesini umuyordu ki gözler istediğini veriyordu.
-Yakın derken?
Cemre duyduğu isimle kızla nerede karşılaştığını düşünmeyi bıraktı. Serkan onun için büyük bir hayal kırıklıydı. Güvenini, dostluğunu ve verdiği değeri yıkmış gitmişti. Döndüğünü biliyordu. Kocası ile temiz bir sayfa açmış olsa da karşılaşmamayı umuyordu.
Leman istediği ortam oluşurken “Cemre ben sana karşı dürüst olmak istiyorum. Ben Serkan’ın senden önce ki sevgilisiyim.” dedi. Özelikle ‘senden’ önce demişti. Şaşkın gözleri görünce “Size hiç söylemedi değil mi?” dedi.
Cemre bunu ilk defa duyuyordu. Serkan hayatında birinin olduğunu bilmiyordu. Kızın dediğini duyunca da “Ben onunla sevgili değildim. Biz sadece arkadaştık.” dedi.
-İşte ben bunu ilk zamanlar bilmiyordum. Güzel giden ilişkimiz bir anda bitti. Bana başkasını seviyorum dedi.
Leman kendini iyice mağdur gösterirken üzgün gözlerle baktı. “Bunlar geride kaldı. O zamanlar sevdiği kişi sen olduğunu duyunca çok sinirlenmiştim. Yalan değil seninle konuşmak istediğimde beni tehdit etti. Sevdiğim adam gitmiş tamamen farklı biri gelmişti.” Korku dolu gözlerle izlerken duyduklarını kullanarak “Oysa seni de kandırmış. Serkan gerçek yüzünü çok iyi saklıyor. Asla yapmaz dediğin bütün kötülükleri yapabilecek kadar acımasız biri.” dedi.
Cemre sevdiği adama yaptıklarını hatırladıkça hayır diyemiyordu. En iyi arkadaşı sanırken arkasından çevirdiği işler yüzünden neredeyse birbirlerini kaybedeceklerdi. Aklı karışırken “Peki bana neden bunları anlatıyorsun? Bunlar artık eskide kaldı.” dedi.
Leman istediği yere varınca Cemre’yi olayların içine çekmek için harekete geçmeye hazırlandı. “Alara’nın düğününe katıldığımızda onunla karşılaştık. Beni görünce çok sinirlendi. Eşim eşinle de konuşunca beni tehdit etti.”
Cemre şok içinde “Hala mı?” dedi. Bu adam neden akıllanmıyordu? Kendi de Mert’i seçtikten sonra ablasına ve Erdem’e baya çektirmişti. Kocası sayesinde bütün olaylardan haberdardı.
Leman yalancı ağlama ile elini tuttu. “Bunları başkasına anlatamazdım. Onun gerçek yüzünü bir tek sen biliyorsun. Tekrar Mert’i rahatsız ederse dikkat etmenizi istiyorum.” Korkmuş ve tedirgin bakarken Cemre’nin içine de şüphe düşürmüştü. Son olaylardan sonra sakinleştiğini düşünürken tekrar ne olmuştu da harekete geçmişti.
-Aynı hatayı yapacağını sanmam.
-Davette eşin ile konuştuğumuzu görünce sakın aramızda ki ilişkiyi söyleme ve onlardan uzak dur diye uyardı. Bunu demek istemiyorum, ama ablası da evlenince tekrar uğraşacak gibi.
Cemre’nin iyice canı sıkılırken “Emin misin?” dedi. Artık bu saçmalıkların bitmesini istiyordu. Kocası ve kızı ile mutluyken Serkan da kendi yoluna bakmalıydı.
-Maalesef eminim.
Leman amacına ulaşırken planının ikinci kısmına geçme zamanı gelmişti. Cemre büyük ihtimal kocasını korumaya çalışacaktı. Bu sırada Serkan ile de küçük bir karşılaşma sağlamalıydı ki Mert ile düşmanlık başlamalıydı.