Neler Oluyor?

1864 Words
Çiçek döndüğünden beri hiç mutlu değildi. Ankara’ya geri dönmek istiyordu, ama Çetin yüzünden İstanbul da kalmıştı. Serkan’a evleniyorum dese de asıl istediği gitmekti. Fırsatını bulsa her şeyi geride bırakıp kaçacaktı. Salona girdiğinde günaydın diyeceği anda ailesi ile oturan Çetin’i gördü. Her fırsatta bu evde olmasına alışmış olsa da aralarında ki durumlardan olayı görmek istemiyordu. Çetin ise sonunda Çiçek’i görünce ayağa kalktı. Kollarını açıp yaklaştı. “Günaydın aşkım.” Kolları arasına aldığında yüzü değişsin diye “Biraz gülümse.” dedi. Geri çekildiğinde dudaklarını göstererek yardımcı oldu. Çiçek yalancı sırıtıştan sonra “Günaydın.” dedi. Ailesinin yanına geçtiğinden durumdan gayet mutlu olduklarını görüyordu. Tek çocuk olmak ve ailenin geleceği omuzlarına yüklenmesi hiç hoşuna gitmiyordu. Gerçi ailesi biz ikinizi yakıştırdık ne dersin demişti. Onları da suçlamak istemiyordu. Zorlamamışlardı, ama Çetin bunu fazlasıyla yapmıştı. -Kızım nasılsın? Babasının sorusu ile düşüncelerden sıyrıldı. Kafasını kaldırdığında ilgili bakışlarını gördü. Aslında sevdiği adamı kaybettiği günden beri babası hayata devam etsin diye uğraşıyordu. Acısına saygı gösteriyorlardı, ama mutlu olmasını da istiyorlardı. Kaybettiği adam geri gelmiyordu ve onun yerini de kimse doldurmuyordu. -İyiyim baba. Çetin elini tutup kendisine bakmasını sağladı. “Sen gelmeden önce baban ile konuştuk. Önce onların iznini aldım, ama senin onayında önemli.” Dün akşam Serkan’ın evine gitmesi ile işler hızlanmıştı. Ailesine de baktığında baya hevesli olduklarını görünce önemli bir konu olduğunu anladı. Çetin’e döndüğünde elini tutması ses etmeden dinlediğini belli etti. -Aramızda ki ilişkiyi artık duyurmak istiyorum. Babam buna çok sevindi. Sende tamam dersen hemen harekete geçeceğiz. Geldiğinden beri bunu fazlasıyla istediğini görüyordu. Bu adım ile düğün işi daha da ciddiye binecekti. Bir yanı evlen zaten Çetin de seni sevmiyor dese de bir yanı çekip gitme planları yapıyordu. Nehir kızının sessiz kaldığını görünce küçük bir telaşla ‘kızım’ diyerek kendisine bakmasını sağladı. Çetin’i kabul etmiş olsa da çok hevesli değil gibiydi. Kocası ile de konuştuğunda zaman ver demişti. Kızının gerçekten mutlu olduğunu görmek istiyordu. Şimdi istemiyorum dese elinden geleni yapardı. Çiçek gözler üstünde olduğu için gülümsedi. Babasına bakarak “Sevgilimle özel konuşabilir miyim?” dedi. Sorun olduğunu düşünmemeleri sağladıktan sonra Çetin’in elini bırakmadan kalkmasını sağladı. Birlikte bahçeye çıkınca tuttuğu eli bıraktı. Ailesi görmesin diye iyice uzaklaştıktan sonra dönüp Çetin’i bekledi. O bakışların kızgınlığını görse de sakince yaklaştı. Ailesinin yanında bozmasa da şu anda özel konuşmalarına şüphelendiğine emindi. -Çetin önce benimle konuşman gerekmiyor muydu? Dün akşam yüzünden sabaha kadar uyuyamamıştı. Aklını meşgul eden o lanet soruyu sormadan yapamayacaktı. Leman yüzünden de iyice gerilmişti. -Serkan ile aranda ne var? Birden gelen soru ile afallarken cevap veremedi. Bu durum Çetin’i daha da sinir etti. -O adamla gazeteye çıkan haberler elimde. Bana bunu yaptırma Çiçek. Her seferinde bununla tehdit edilmek sabrını zorluyordu. Dibine yaklaşıp “Tamam elimizdekileri birlikte dökelim. Bakalım kim daha çok yanıyor?” dedi. Alara için kendini tutsa da fazla zorlanıyordu. Gerekirse canını acıtmaktan çekinmezdi. Çetin dibindeki gözleri izlerken bunun bir blöf olmadığının gayet farkındaydı. Hakkında dökülecek olanlar babası ile arasında büyük sorunlar oluşturacak olsa da asıl gerginliği Çiçek’i kendine bağlayacak bir şeyin kalmamasıydı. O zaman bu evlilik olmazdı. Ona deli gibi aşık olmasa da kaybetmemekte istemiyordu. Bu yüzden geri adım atacaktı. Yüzü değişirken gülümsedi. -Tamam sakin olalım. Tansiyonlar yükselmesin. Çiçek kendini kurtarma derdiyle değiştiğini düşünüyordu. Geri çekilirken “Bir daha beni bununla tehdit etme.” diye uyardı. Çetin bu sefer soruyu farklı yöneltti. “O zaman bana neler oluyor anlat.” Biraz olsun araları iyi olsun istiyordu. Çiçek ona hiçbir şey anlatmak istemiyordu. Bu yüzden konuyu değiştirdi. “İçerde bahsettiğin konuya gelelim.” Çetin yaklaşmak istese de izin vermiyordu. Bu durum canını fazlasıyla sıkıyordu. “Hep böyle mi davranacaksın?” Bir an önce konuşup gitmek isterken sorusu ile yüzünü inceledi. Değer veriyormuş havalarına güldü. “Yapma Çetin benimle neden evlenmek istediğini ikimizde biliyoruz. Koltuğunu sağlamlaştırmak istiyorsun. Yoksa beni seviyor musun?” Dediği doğru olsa da tavrı hoşuna gitmemişti. Konuşacağı anda mesaj sesi ile telefonunu çıkardı. Gelen mesajı okuduktan sonra keyfi yerine geldi. -Bunu öğlen yemeğinde konuşalım. Seni almaya geleceğim. Çiçek ne oluyor diyemeden Çetin uzaklaştı. Serkan ortaya çıkıyordu ve Çiçek onun ne olduğunu bizzat görecekti. “”””” Serkan çıktıktan sonra Mert arkadaşına döndü. “Bu ne söylüyor?” Erdem bilse açıklama yapacaktı. Karısı gibi kardeşi de başlamıştı. Ne kadar sorsa da anlatamayacağını biliyordu. “Bilmiyorum, ama dediğini yapsan.” Mert sinirle gülerken “Boğazına zaten yapışmak istiyorum. Yine de onun dediğini neden yapıyorum? Erdem bu adama güvenilmez. Neler yaptığını sende biliyorsun.” dedi. Arkadaşı ablası ile evlendiği için değişmiş olabilirdi, ama kendi adına aynı durum söz konusu değildi. -Biliyorum. Mert gerçekten bu sefer farklı. -Neyi farklı? Yine Cemre’nin peşinde olma ihtimali bile var. Bu adamdan kurtulamayacak mıyız? Erdem arkadaşının sinirlendiği görünce sakinleşsin diye yaklaştı. Kendisine bakmasını sağladı. “Bak derdi Cemre değil. Artık onu unuttu. Hatta şu sıralar başka bir kızın peşinde.” Rahatlaması ve inanması için bekledi. Mert buna hiç ihtimal veremiyordu. Bu yüzden “Serkan ve sevmek? Hala inanamıyorum.” dedi. Erdem böyle olmayacağını görüyordu. Omuzlarından tutup “Bana inan. Sana ya da bir Cemre’ye yanlışı olursa gel bana hesap sor. Şu anda senden sadece isteğim onun dediğini yap. Yani dediği gibi Leman ile bir ortama gelirsen ve Serkan gelirse yakasına yapış.” dedi. Mert arkadaşının ısrarını görünce biraz düşündü. Ellerini çekince önce oturdu. Serkan’a zerre yardım etmek istemese de Erdem’in bakışları zorluyordu. -Tamam ama bir şatla. Bana neler dönüyor adam akıllı anlat. Bu Serkan’ın hiç hoşuna gitmeyecek olsa da Mert’i ikna etmek için bildiği her şeyi söyledi. Sonunda bir umut baktığında düşündüğünü gördü. -İşin içinde Serkan varsa olay eksik olmuyor. Adamın düşmanı olması çok normal. Herkesin kuyruğuna basıyor. -İşte siz bu olayın dışında kalın diye uğraşıyoruz. Mert buna güldü. “Adamlar bizimle başlamış. Dün gece evime misafir oldular. Karımın arkadaşı olduğunu söyledi. Serkan’ın eski sevgilisi çıktı. Cemre de bana bir şey demedi.” Aklına bir şüphe düşünce ayağa kalktı. -Ben gidiyorum. Tam çıkacağı anda “Peki yardım edecek misin?” sorusu ile durdu. Döndüğünde “Merak etme yakasına yapışırım.” dedi. Hızla çıktığında Erdem ikna etmenin mutluluğu ile gülümsedi. Mert dışarı çıktığı gibi Koray’ı aradı. Şimdilik yapacak olsa da kendi önlemini alacaktı. Telefon açıldığında “Sana işim düştü.” dedi. -Buyur abi. -Bana Şenol Çevikal ve Asaf Akan hakkında ne varsa buluyorsun. Özellikle Şenol’un nişanlısı ve oğlu hakkında en ince ayrıntıyı istiyorum. Koray görevini anladığı gibi tamam diyerek işe koyuldu. Mert kapanan telefondan sonra da karısını aradı. Evden yeni çıkmış olsa da sesini duymak istiyordu. Bu konuyu da yüz yüze konuşacaktı. -Canım! Cemre bu kadar çabuk arama beklemediği için biraz şaşırmıştı. Bir yandan da Leman’ın söyledikleri yüzünden tedirgindi ve her an Mert’in canını sıkacak bir durum olacağının korkusunu yaşıyordu. -Ne yapıyorsun güzelim. -Kızımla vakit geçiriyoruz. Sen ne yapıyorsun? Bir sorun yok değil mi? Cemre ağzını aramaya çalışırken Mert’te de durumlar aynıydı. Telefonda konuşmak istemese de karısının bir şey demesini bekliyordu. -Yok canım. Bugün ne yapacaksın evde misin? Cemre kahvaltı sonrası gelen telefonu hatırladı. Kocasının şüphe etmesinden çekinerek “Öğlen yemeğinde Leman ile buluşacağım.” dedi. Daha dün akşam birlikte oldukları için nerede çıktı diyebilirdi. Oysa Mert az önce duyduklarının olmaya başladığını duyunca sırıttı. Serkan’a inanmak istemese de söyledikleri çıkıyordu. Bakalım onun dediği gibi oraya çağrılacak mıydı? Şu anlık ses etmeyecekti. -Tamam canım. Güzel vakit geçirin. Cemre rahat bir nefes alırken teşekkür edip telefonu kapattı. Serkan ne yapmaya çalışıyor daha fazla bilgi alıp ondan sonra Mert ile konuşacaktı. “””” Serkan artık hareket geçtiği için keyfi yerindeydi. Madem istiyorlardı o zaman durmayacaktı. Hem Leman’a hem de o Çetin’e gerekli cevabı verecekti. Çiçek sessiz kalsa da onunla evlenmesine izin vermeyecekti. Odasına adım attığı anda Duru’yu gördü. Elinde kahve ile beklediğini görünce yaklaştı. Bardaktan çıkan dumanı görünce dibinde durdu. Duru yine üstünde gezinen bakışlar yüzünden nefes alamadığı gibi yutkunmak istese de korkuyordu. Hem bu kadar dibine girmesine gerek var mıydı? Ellerini cebine koyması ile daha gerilirken ne gelecek diye bekledi. -Ne zaman yaptın? Sanki anından cevap vermesi gerekiyormuş gibi hızla “Şimdi yaptım.” dedi. Adamın kalaslığı insanı deli ederdi. İşkence eden bakışlar ve elini bile kıpırdatmadan nefesini kesmek gibiydi. Kahveyi masaya koyacağı anda “Bir daha yap.” demesiyle durdu. Elinde ki kahve ile dönmüştü ki şaşkınlıktan dökecekti. Bileğini kavrayan parmaklar ve diğer elle alınan fincan ile öldüğünü düşünüyordu. Kalbi deli gibi atarken patronun gözüne bakmaya korkuyordu. Kesin kızacak derken “Kendini yakacaksın!” tepkisi ile hızla kafasını kaldırdı. Kızgındı, ama ona değil gibiydi. Gördüğüm gerçek mi derken “Bu kadar sakar olmak zorunda mısın?” sorusu ile yine yere çakıldı. Bir an onu düşündüğünü mü sanmıştı. Kendine gülerken patronuna yakalanmanın utancı ile eliyle ağzını kapattı. Bileği hala onun parmakları arasındayken de aklı pek çalışmıyordu. Serkan güldüğüne inanamıyordu. Bileğini bıraktığında öfkeli gözlerle izledi. Sonunda elini ağzından çekince kızmak istese de işe yaramayacağını düşünüyordu. Kız anlamıyordu. -Yer ayırdın mı? Duru konu kahveden restorana gelince telaşla “Efendim sabah size söylemeye çalıştım,…”dedi, ama yine gerisi gelemdi. Sözü kesilirken “Onu da mı beceremedin?” sorusu geldi. İzin verse de bir cümlesini tamamlasaydı. -Serkan Bey! Ben ne zaman konuşacağım? Sonunda gelen çıkış ile güldü. İşte istediği tamda buydu. Korkak ve pısırık insanlardan hiç hoşlanmazdı. Duru ise şaşkınlıkla izliyordu. Bir anlık sinirle patlamıştı, ama patronu kızmak yerine gülüyordu. Bu adam kesin deliydi, ama gerçek şu ki yakışıklı deliydi. İnsanı çıldırttığı kadar bağımlılık etkisi vardı. -Konuş. Fazla daldığını alayınca toparlanıp kendine gel dedi. Ciddi bir ifade ile bakmaya çabalasa da adam gülümsedikçe pek kolay olmuyordu. -Bugüne daha önceden ayarlanan bir iş görüşmeniz varmış. Sabah söylemeye çalıştım, ama olmadı. Bende ikisini de aynı yere ayarladım. Tabi saatleri farklı ayarladım. -İş görüşmesi yapacağım kişi kaçta gelecek? Serkan ortalığın karışacağını biliyordu. Adamlara denk gelmeden bitirmeli ve işine bulaştırmamalıydı. Hesap sormamıştı. Oysa bana neden söylemedin diye kızabilirdi. Duru da korkuyla bunu beklese de sakin karşılama sayesinde rahatladı. “Bir saat sonrasına ayarladım.” -O zaman sende benimle geliyorsun. Adamlar geldiğinde işim bitmemişse oyalayacaksın. Duru kendini gösterdiğinde tepki veremeden “Yalnız şu üstünü değiştir. Özellikle o ayakkabılardan kurtul.” demesiyle ayağına baktı. Acıttığı için kurtulmaya çalışsa da ne giyecekti? Serkan’ın gözüne fazla takılmıştı. Kendine işkence yapıyor dese de kızaran topuğunu gördükçe sinir oluyordu. Yüzüne aval aval baktığını görünce ‘hadi’ diyerek hareket geçmesini bekledi. Duru adamın isteklerine yetişemiyordu. Kendini ne sanıyordu? Eve gitse bile öğlene zor yetişirdi. İstanbul trafiğinde evine varmak kolay mıydı? Tabi her şeyi ağzına hazır gelen beyefendi için bunu söylemek kolaydı. Dik durmaya çalışıp derdini anlatacaktı. -Değiştiremem! Serkan’ın tek kaşı kalkarken tepki yine hoşuna gitti. Sekreterine yaklaşırken keyfi git gide yerine geliyordu. Korkak ve ürkek kız damarına bastıkça açılıyordu. Bu da daha fazla üstüne gitme isteği doğuruyordu. Duru yine dibine giren adamın gözlerine bakamıyordu. Çoktan dediğine pişman olsa da geri adım da atamıyordu. -Neden? Serkan’ın gülerek sorduğu soru Duru’ya alay etmek gibi geliyordu. Kafasını kaldırdığında adamın ağzının dibinde olmak kalbine zarar olsa da siniri daha ağır bastı. -Kıyafetim yok. Ayakkabımda yok. Serkan biraz daha eğildiğinde kıza fazla yaklaştığının farkında olsa da sınırlarını zorlamak istiyordu. Gözlerinde ki gördüğü öfke devam etme zevki veriyordu. Bu kızla uğraşmak bu kadar hoşuna gideceğini hiç düşünmemişti. Stres atmak gibiydi. Duru ise fazla yakınlık yüzünden siniri buhar olup uçmak üzereydi. Birini öldürmek isterken nasıl etkilenebilirdi. Kendine kızsa da gözlerinin içine bakan adam aklını fazlasıyla bulandırıyordu. -Beni takip et Yüzünün yakınından geçen nefes ile üşümüştü. Beyefendi uzaklaşsa da dengesini alt üst etmişti. Serkan hala durduğunu görünce durdu. “Ne o bana aşık mı oldun?” demesiyle kendine dönen gözler aşırı komikti. Kıpkırmızı yüzü geride bırakıp kapıdan çıktı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD