6

1477 Words
Zehra hakkında hiçbir şey bilmediğini öğrenmek, yaptığı işin nasıl da bencilce olduğunu bir kere daha fark etmesine sebep olmuştu. Her gerçek için bu söz konusu olmayabilirdi ancak bazı gerçekler şaşırtıyor ve insanı sarsıyordu. Duygularının etkisiyle aldığı kararın, gerçekleştikten sonra gözüne bu kadar basit görünebilmesi Aras’ı şaşkına çevirmişti. O ilk an, her şeyin en çok canını yaktığı ve gerçeği öğrendiği ilk zaman, Çisem ve Utku’ya duyduğu kızgınlık öyle kuvvetliydi ki aklına gelen intikam şekli yetersiz olsa bile yapabilecekleri içinde en iyisiydi. Onları gerçekten incitebileceğini, bunun mantıklı olabileceğini ve nihayetinde her şeyin sona ereceğini düşünmüştü. Onlara bakıp acı çektiklerini ve belki de pişman olduklarını görecek ve rahatlayacaktı. Oysa yaşananlar, tahmin ettiklerinden farklıydı. Düğüne kadar düşünmediği ne varsa ansızın aklına düşüp duruyor ve yanında ufacık görünen narin karısına bakarken intikamının anlamsızlığı yüzüne çarpıyordu. Çisem ve Utku pişman olmuş muydu, onu bile bilmiyordu. Aras onları öylece bırakıp gittikten sonra neler olmuştu? Zehra ve Osman amcası konuşurken kızın ilk kez gergin görünmediğini, gülümseyişinin içten olduğunu görerek bir parça daha pişmanlığın yüreğini sardığını hissetti. Aras evliliğin gerçek olmasını kabul etmişti ancak Zehra’nın bu kararı içtenlikle onaylayabileceğinden emin değildi. Hem gerçek bir evlilik yapmamışlarken nasıl olup da evliliklerinin gerçek olmasını sağlayabilirdi ki? “Ne dikiliyorsun orada?” Baston, o hiç sevmediği çirkin baston, bir kez daha dizini dürttüğünde irkildi. “Git de dondurma getir bize Aras.” “Peki Osman amca, kızma.” Adama gülümseyip ikisini yalnız bıraktı. Mutfağa girdiğinde karşısına çıkan çalışanlarla kısa sohbetler ederek biraz oyalandıysa da beş dakika içinde yanlarına dönmüştü. Elindeki tepsiyi masanın üzerine yerleştirip karşılarına oturdu. Osman amca tahmin ettiğinden bile fazla sevmişti besbelli Zehra’yı, hala sohbet ediyorlardı. “Ne konuşuyorsunuz yarım saattir?” “Gelinimle benim aramda.” Karısı yaşlı adama dondurma tabağı ve kaşığını verirken gülümsedi. “Bana kızdığını biliyorum Osman amca ama biraz abartıyorsun bence.” “Ne demek abartmak?” Adam dondurmasından bir kaşık alırken kaşları çatılıydı ve bu haliyle bir hayli komik görünüyordu. “Aniden bir telefon geliyor ve bir bakıyoruz, paşamız evlenmek istiyormuş. Nerede görülmüş böyle şey? İnsan önce gelir, bana haber verir, müstakbel gelinimi getirip el öptürür.” Onaylamayan bir ifadeyle başını iki yana sallarken “Sen adam olacaksın da ben göreceğim!” diyerek nefeslendi. Aras, Zehra’ya baktı göz ucuyla. “Haklısın Osman amca.” “Ben hep haklıyım.” Bunun ardından yine onu yok sayarak konuşmaya başlamışlardı. Zehra’nın evin en küçüğü olduğunu, tarih bölümünü geçen sene bitirdiğini, en küçük ağabeyiyle çok iyi anlaştığını, Tuğra isminde bir yeğeni olduğunu, denizi çok sevmesine rağmen evleri Mut’ta olduğu ve onun aksine babası sevmediği için denize hasret kaldığını, yeşil rengini çok sevdiğini onlar konuşurken öğrenmişti. Kız ona karşı gerçek halini yansıtmıyordu besbelli ve Aras bunun şaşırtıcı olmaması gerektiğinin de bilincindeydi ama o Osman amca ile içten bir şekilde konuşurken öylece durmuş şaşkın bir halde kızı izliyordu. Adamın dondurmayı üzerine dökmesinin ardından sakince bir peçeteyle silip ona bile belli etmemiş, sorduğu her soruyu geniş bir tebessümle yanıtlamış, Aras hakkında bir şeyler söylediğinde dahi olumsuz tek kelime etmemişti. “Ben biraz dinleneyim artık.” Osman amca ayaklanırken düşünmeyi bir kenara bırakıp onunla birlikte oturduğu yerden kalktı. “Gel de yardım et bana Aras.” diye seslenmesi üzerine koluna girip diğer eliyle bastonuna tutunmasını bekledi. “Kızım sen otur dinlen burada, Aras beni odama götürsün.” “Tabii Osman amca…” “İstediğin bir şey olursa Tarık’a seslen, hiç çekinme.” “Çekinmem.” Aras adamla birlikte yürümeye başladığında Osman amca kolunu bir süre sıkıp beklemiş ve nihayetinde, besbelli Zehra’nın duyamayacağına karar verdiğinde, konuşmaya başlamıştı. Söylediği her kelimenin ardından utanç içinde kaçmak istiyordu fakat adamı bırakıp da gidemiyordu. “Annen bana her şeyi anlattı seni yalancı çocuk.” “Osman amca…” “Sus, bir de bahanelerini dinleyemeyeceğim. Şu kızcağızı böyle çirkin bir oyuna alet ettiğine inanamıyorum. Sende akıl namına bir şey yok mu?” Mutfağın içinden geçip restoranın üst katına, Osman amcanın evi olarak kullandığı kısma yöneldiler. Merdivenleri çıkmaya başladıklarında yaşlı adam her basamakta duraklayıp derin nefesler alıyor ve söylenmeyi de ihmal etmiyordu. “Zehra’yı üzersen seni affetmem.” Herkes de Zehra’yı savunur oldu, diye düşünürken sessizliğini korudu. “Deden şu yaptığını görse bacaklarını kırardı.” Yutkunarak adama baktı Aras. Son zamanlarda her şey Aras’a karşı düzenlenen bir oyun gibiydi. Bir şeyler yapıp Aras’ın canını yakalım, bir şey söyleyip pişman edelim, bir şey olsun da yıkıp geçelim. “Allah akıl fikir versin sana, tek duam bu.” Son basamağı çıktıklarında yaşlı adam onu kovarak karısının yanına gönderdi. Aras aşağı inerken sakinliğini koruduğu için biraz olsun rahatlamış hissediyordu, en azından Osman amcayı terslememişti. Mutfaktan ikisi için atıştırmalık bir şeyler alıp bahçeye çıktığında Zehra’nın masadaki eski püskü kitabı karıştırdığını görebiliyordu. “Acıktın mı Zehra?” “Hayır.” Kız ona cevap verirken başını kitaptan kaldırmamıştı. Aras Osmanlı Türkçesi bilmiyordu ancak Osman amcası gibi Zehra için de aynı durumun söz konusu olmadığı ortadaydı. Yaşlı adamın kızı sevmeme ihtimali yoktu besbelli. “Kitap ne hakkında?” “Şiir şerhi.” “Hım…” Aras kızın karşısına oturup kitabın yıpranmış cildine baktı. “Burayı sevdin sanırım?” “Evet. Getirdiğin için teşekkür ederim.” Şimdi başını kaldırmış, kitabı bırakıp gülümsemişti. Bu çok da içten sayılmayacak bir tebessüm olsa da dünkü gibi kızgın ve nefret dolu görünmediği için haline şükretti. “Mut denize çok uzak mı?” “Aslında çok uzak sayılmaz ama aşmak için çaba göstermediğinde, her yol ulaşılmaz değil mi?” Gözlerini kızın dalgınca denize çevirdiği gözlerine dikerek başını salladı. “Babanla aranız iyi değil sanırım?” Zehra ona dönerek kaşlarını çattığında “Haddim olmadığını düşünüyor olabilirsin ama merak ettiğim için sordum. Sonuçta benim karımsın.” diyerek aklından geçenleri dile getirdi. Bu, bir parça olsun hafifleyen gerilimlerinin tekrar güçlenmesini sağlamış olacak ki Zehra gözlerini denize çevirirken kaşları birbirine biraz daha yaklaştı. “Mükemmel bir aile olduğumuzu söyleyemem.” “Kimse mükemmel değil zaten.” Merakla kızın konuşmasını bekledi. Ne demek istiyordu acaba Zehra? “Babam…” dedi usulca, iç çekerek gözlerini Aras’a çevirdi. “Pek da hayal ettiğim babaya benzemiyor.” “Nasıl yani?” Omuzlarını silkti kız zarifçe. Bu hareketiyle gözüne daha ufak görünmüştü. “Farklı bir karakteri olmasını çok isterdim.” “Ama neden?” Karısıyla sessizce bakıştıkları yarım dakikanın ardından Zehra pes etmiş gibi iç çekti. “Bak… Mesela ben denizi çok seviyorum, sürekli yakınında olmak istiyorum ama o bu isteğimi gerçekleştirirse şımaracağımı düşünüyor. Dilerdim ki beni mutlu ettiği için isteklerimi dikkate alabilen bir babam olsun. Oysa hayatta her istediğimiz olmuyor.” Söyleyecek bir şeyler ararken başını salladı usulca. Basit bir örnek olduğunu biliyordu ama kızın söyleyişinde, gözlerinde öyle bir hayal kırıklığı vardı ki Aras onun içine attığı yüzlerce anısı daha olduğundan emin olmuştu. Nihayet konuşabildiğinde gülümsüyordu. “Şimdi denize yakınsın ve istersen her zaman yakınında olabilirsin.” Çocuk avutma gibi miydi bilmiyordu ama Zehra sesini çıkarmamıştı. “Hatta tüm gece burada durabiliriz, Osman amca sorun etmez.” Zehra tek kaşını kaldırdığında güldü. “Tamam, benim burada olmamı biraz sorun edebilir ama seni mutlu edecekse gerçekten sorun etmez.” Kızın ela gözleri tekrar denize çevrildiğinde dudaklarında küçük bir tebessüm vardı. “Böyle bir teklife hayır diyebileceğimi sanmıyorum.” *** Akşam yemeği için ızgara hazırlanmış, restoran kapatıldığı için bahçede tüm çalışanlarla birlikte yemek yemişlerdi. Normalde Tarık hariç herkes restoran kapatıldığında gidiyordu ancak bu kez bahçe sessizleştiğinde saat gece yarısına yaklaşmıştı. Osman amca birkaç saat önce odasına çıkmış, Tarık da ortalık toplandıktan sonra onları yalnız bırakmıştı. Aras dışarıda uyumanın çok da arzuladığı bir şey olduğunu söyleyemezdi ama Zehra hamakta uyumak istediğinde kıza bunun duyduğu en saçma şeylerden biri olduğunu söylemek yerine, ince bir yorganla üzerini örtmesini önermişti. Yaz bile olsa gece gece öylece yatmasına müsaade edecek değildi. Zehra pikeyle idare edebileceği konusunda ısrar ettiğinde hamağa yerleşmesine yardım edip kitabını kucağına bıraktı. Bu haliyle kurduğu çadırın içine yerleşen küçük bir çocuk gibi görünüyor, göğe bakıp gülümseyen yüzü Aras’ın böylesi saçma bir fikre bile ses çıkarmasına mani oluyordu. “Uyuyamazsan içeri geçeriz, tamam mı?” “Tamam ama istersen sen hala içeri gidebilirsin.” “Gerek yok. Ben çardakta uyumaya bayılırım.” Kız ona şaşkınca bakarken gülümsedi. Aras esasında uykusuna çok düşkündü. Rahat bir yatakta, yumuşak bir yastıkla yatmadığı sürece uykusunu alamazdı ama kız bunları elbette bilmiyordu. “Gerçekten sorun değil. İstersen içeride yatabilirsin.” “Burada kalmayı tercih ederim.” Zehra’yı yalnız bırakıp beli, omzu ve boynunun daha ne kadar ağrıyabileceğini düşünerek çardağa oturdu. Arkasına yaslanıp kızı izlerken onun kitabı keyifle okuduğunu görebiliyordu. Aras Kadı Burhâneddîn’in yazdığı bir şiirden -evet, kitabı karıştırmış ve Türkçe yazılan kısımlara göz gezdirmişti- değil keyif almak, anlayabileceğini bile düşünmüyordu ama Zehra onu şaşırtmayı başarmıştı bir kez daha. Derin nefesler alarak bakışlarını göğe çevirdi. Zehra şüphesiz tanıdığı herkesten farklıydı. Gerçekten Çisem’den tamamen farklı birini bulabileceğini düşünmemişti lakin içtenlikle dile getirdiği şey olmuştu sanki. Her yönüyle bambaşka bir insandı karısı. Aras kızın uyuduğunu fark edene kadar olanları düşünüp durmuştu. Her şeyin biraz karmaşık ve anlamsız olduğunu biliyordu ancak bir yandan da kendini daha sakin hissediyordu. Evet, intikam planı pek de umduğu gibi gerçekleşmemişti ama içinden birilerinin evini başına yıkmak da gelmiyordu. En azından bu bir adım sayılabilirdi.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD