Hani derler ya insan en çok sevdiğine kırılır diye işte ben de en çok Hakan'a kırılmıştım. Annem ve babamın nasıl karakterde olduklarını bildiğim için artık onlara kırılmayı uzun zaman önce rafa kaldırmış ve anlık acılarımdan sonra hemen toparlar olmuştum kendimi...
Hakan' ın evinden çıkalı yaklaşık bir yada iki saat falan olacaktı. Sahile gelmiş ve kendimi toparlamak için deniz kokusunu içime çekmiştim ama bu bile içimdeki karanlığı alıp götürmemişti. Masmavi sonsuz denizle olan bakışmamızı sonlandırarak oturduğum banktan uyuşmuş bacaklarım ile zar zor kalktım.
Uyuşmuş adımlar ile paytak paytak yürürken gördüğüm tanıdık yüz ile kaşlarım çatıldı.
Hakan'ın babaannesi Asife teyze tıpkı benim daha demin oturduğum gibi bir banka oturmuş ve denizi seyrediyordu. İstemsizce içimde bir korku peydah olurken yanında ve çevresinde kimseyi göremem ile birlikte yanına doğru gittim.
Alzheimer hastası bir kadının tek başına burada ne işi olabilirdi ki? Ya kaybolduysa?
Telaşla yanına otururken, benim oturmam ile korku ile irkilen kadına bir tebessüm gönderdim. Gözleri beni tanımak ister gibi süzerken ben ise ılımlı bir ses ile " Asife teyze, beni hatırladın mı?" Diye bir soru yönelttim.
Açıkçası bu tarz bir hastalığa hiç maruz kalmadığım için nasıl yaklaşmam gerektiğini bilmiyordum.
Asife teyzenin bakışları yüzümde gezerken gözlerinin içinin parladığını görebiliyordum. Sanırım beni tanımıştı.
Yaşlı ve buruşuk eli havaya kalkıp yanağımı bulurken çatallı bir ses ile " Ah kınalı kuzum, insan evladını hiç tanımaz mı? " demişti.
Beni kızı sanması garibime giderken ilk başta ne diyeceğimi bilemedim ama onu eve götürmem daha doğru olacaktı.
" Eve gidelim ister misin?" Diye sorarken biraz da korkuyordum. Hakan dışında onu ailesinden hiç kimsenin numarası bende yoktu. Ne yapsam diye düşünürken, yanağımı biraz daha sevip cevap veren yaşlı kadına döndüm.
" Hadi gidelim annecim, bir daha da buralara kaçma emi... Baban bu sefer sadece seni dövmek ile kalmaz kardeşine de vurur. Yapma bir daha emi güzel kızım." Sözleri dudaklarımın bükülmesine sebep olurken olumlu manada başımı salladım.
Gözümden bir damla yaş kayıp giderken Asife teyze gülümseyerek gözyaşımı silip bana sarıldı.
Dayanamayarak ona sarılırken, anne kokusunu içime çektim. Biraz böyle durduktan sonra Asife teyze telaşla " Hadi kalk kızım, Kaan evde tek başına bir şey gelir." Demişti. Telaşı bana bile yansırken ilk önce ben kalktım ve koluna girerek destek oldum.
Sahil ile ev arası 15 dakika yürüme mesafesi idi ama onu yürütmek istemediğim için kolundan destek olarak yavaş adımlarla kaldırıma çıktık. Ben bir taksi görme umudu ile yanıp tutuşurken Asife teyze gülen gözler ile beni izliyordu.
Sanki bir şeyini kaybetmiş ve bulmuş gibi bir gülümse yüzünde hakim iken içimi sıcacık etmişti.
Dayanamayarak bende ona gülümsedim. Bitkin bir ses ile " Neden artık yanıma gelmiyorsun, yoksa o hayırsız kocan sana kötü mü davranıyor? Ah benim bahtı kara kızım..." sözleri hüzün dolu iken gülümsemesi kayboldu ve ağlamaya başladı. Kolunu istemsizce daha sıkı tutarken aklının tekrar karıştığını anladım.
Allah' tan yardım dilerken çaresizce etrafa bakıp duruyordum. O sırada Hakan'ın arabası son sürat gelip yanımız da ani bir frenle durdu.
Daha bir kaç saat önce görüşmemize rağmen olduğundan daha bitkin ve korku solu bir halde idi.
Tamam yanından giderken tüm yol boyu ona beddua ettiğimi kabul ediyorum ama istediğim şey kesinlikle bu değildi.
Hakan telaşla yanımıza gelirken hızla babaannesine sarıldı.
" kurban olduğum, aklımızı aldın. Nerdesin sen! Annem ortadan kayboldu diyince başına bir iş geldi sandım." Sesinde ki korkuyu ben bile hissediyordum.
Kendimi geri çekerken ortadan kaybolmak istedim. Sonunda Hakan geri çekilip bana kısa bir bakış attı. Ben ise kırgın ve öfkeli idim o yüzden yüzüne bakmaya bile gerek duymadan kafamı çevirdim.
Asife teyze ise bu gerilime son vererek " Aaa Hakan ne kadar büyümüşsün oğlum, liseye mi geçtin! Seni hayırsız, bak teyzen Gonca'yı buldum. Öp hadi teyzenin elini." Demiş ve beni utandırmıştı.
Hakan ise " Tamam babaanne." Diyerek elimi tutup öptü ve yavaşça başına koydu.
Gözlerim kocaman açılırken şuan komedi tiyatrosunda bir başrol gibi idim.
Elimi öptüğü yer karıncalanır iken içimde ki gülme isteğini zar zor bastırdım. Resmen kamera şakası gibi bir durumun içinde idim.
Hakan " Hadi babaanne gidelim artık." Derken bir kolu onu yönlendirmeye başlamıştı bile.
Ben olduğum yerde kalırken Hakan' ın Asife teyzeyi arabaya bindirmesini seyrettim. Hakan ise arabanın kapısını kapatıp bana döndü. " Sende bin lütfen, sensiz gitmez." Sözleri normal tonda çıkarken alayla gülümsedim.
" Hayret bağırmadan cümle kurabilir miydin ?" Cevap bile vermesini beklemeden omzuna çarparak hızla arka tarafa bindim.
Her ne kadar binmek istemesem de Asife teyze için bunu yapmıştım.
5 dakika içinde eve vardığımızda Hakan ile aynı anda arabadan inip babaannesine yöneldik. Onun yardım etmesine izin verirken ben köşede beklemeyi tercih ettim. Hakan babaannesinin koluna girmiş eve doğru götürürken ben ne yapacağımı bilmez bir şekilde arkada kalmıştım. Ta ki Asife teyze bana doğru konuşana kadar.
" Gonca, kızım gelsene evine." Sözleri gitmemden korkar gibi idi. Onu üzmemek için bende onlarla giderken etrafta ki insanların yanlış anlamasından korkuyordum zaten başım boktan kurtulmaz iken bide başıma yeni bela almaya gerek yoktu.
" Tamam geliyorum, anne." Deyip bende arkalarından adımladım.
Beraber eve girdiğimiz de koltuklara geçip oturduk. Ben diken üstünde iken yanıöda ki Asife teyze saçlarımı sevmek ile meşguldü. Hakan ise karşı koltukta bizi izliyordu.
Mutfakta ki Zeynep teyze ve kızı koşarak bize doğru gelirken telaşla yakındı. " Anne ödümüz patladı, neredesin sen!" Derken bir yandan da yaşlı kadının hemen yanına oturmuştu.
Gerçekten korktuğu her halinden belli idi. Onları böyle görmek içimin cız etmesine sebep olurken, hallerine üzülmeden edemedim. Gerçekten yaşadıkları zor bir durumdu.
Zeynep teyzenin beni fark etmesiyle kaşları çatılmış ve neler olduğunu anlamaya çalışır bir şekilde bir bana, bir de Hakan'a bakıyordu.
Hakan gözleri ile sonra diye işaret yaparken ben Asife teyzeye döndüm. " Anne, hadi uyu artık bugün çok yoruldun." Demiş ve yanağına bir öpücük kondurmuştum.
O da bana sulu bir öpücük ile karşılık verirken " Tamam annecim." Demişti.
Hakan' ın kız kardeşi yanımıza gelerek babaannesini oturduğu yerden kaldırdı.
" Hadi babaanne gidelim." Dedi ve yavaş adımlar ile onu salondan çıkardı.
Zeynep teyze onlar gözden kaybolur kaybolmaz bize sorusunu yöneltti. " Neler oluyor?"
Hakan sıkıntı ile " babaannem, züleyha'yı halam sandı. Olan bu..." demiş ve bana kısa bir bakış atmıştı.
Gözlerimi ondan kaçırırken ona fazlası ile kırgın idim.
" Ah Gonca... Acısını hep içinde yaşıyor, gayet normal."
Zeynep teyzenin sözleri kafamı karıştırırken " Nasıl yani?" Diye sormadan edemedim.
Zeynep teyzenin suratında bir hüzün hakim iken " Gonca Murat'ın yani kocamın ablası... Erken yaşta vefat etti. " demiş ve derin bir iç çekmişti.
Herkesin derdi kendine büyüktü. Bizim evde ki dert ile bu evde ki dertlerin farklılığını düşünürken Hakan'ın ayaklanması ile ona döndüm.
Hiçbir şey söylemeden mutfağa geçişini izlerken bacağıma konan el ile hızla Zeynep teyzeye baktım.
Minnetle " Teşekkürler kızım, Allah senden razı olsun." Demişti.
Gülümseyerek karşılık verirken " Ne demek Zeynep teyze, duymamış olayım!" Demiş ve konuyu kapatmak istemiştim. Yerimde huzursuzca kıpırdanırken bir an önce buradan gitmekteyim saniye geçtikçe artıyordu.
Boğazımı temizleyip " Ben artık gitsem iyi olur." Demiş ve ayağa kalkmıştım.
Zeynep teyze benim ile birlikte ayağa kalkarken " Bu arada sana da hayırlı olsun kızım, Melahat senin aile tanışma yemeğin olduğunu söyledi. Sahi nişan ne zaman?" Demesi ile olduğum yerde kalıp dişlerimi sıktım.
Demek Hakan bey bundan kudurmuş idi. Sesimi sakin bir tonda tutmaya çalışıp " öyle bir şey yok Zeynep Teyze, annemin yanlış aktarması sonucu ortaya çıkan bir yanlış anlaşılmadan ibaret sadece... Dün gelen insanlar da babamın iş yaptığı aile ve adam zaten nişanlı benim nişanlanmam söz konusu dahi olamaz." Demiş ve üstümden bir yük atmıştım.
İstemsizce bakışlarım mutfağa doğru kayarken, Hakan ile göz göze gelmemiz saniyelerimi almıştı. Annesinin şaşkın nidası ile bakışlarımı hızla ondan çektim.
" Ay nasıl yani, eh kadın milleti biri bin yapar işte! Pardon kızım. "
Önemli değil der gibi elimi havada salladım. " Önemli değil, ben artık gideyim." Dedim ve hızla evden çıktım.
Bizim ev yerine kuzenime giderken, arkamda bıraktığım adamın duydukları ile pişmanlık içinde kavrulmasını istiyordum.