SEVGİ ZENGİNİ- 3.BÖLÜM

1547 Words
"Nasıl olsa bulacaktır diye, her görüşümde aynı sesle seslendim Uçak, babama selam söyle!" &&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&& 1 yıl sonra "Anne hadi artık n'olur geç kalacağız vallahi, öğretmen çok kızacak." Orta okuldan mezun oluyorum bugün, yıl sonu gösterisi var hem de. Öğretmen aileleriniz de gelsin deyince annemi darlıyorum bir haftadır. Babam işte olduğu için gelemeyecek ama annem ve Ayşe ablam gelecekler. Şiir okuyacağım hem ben. Dinlemesinler mi beni. Vallahi dağıtırım ortalığı gelmezlerse. Ablam biraz tripli bana. Geçen yıl köyde yaşadığımız olayı anlatmıştım ya size şu öpüşme mevzusu. Unutur muyum hiç asla asla asla. Epey bir düşündüm kime sorayım diye. Bir gaflette bulunup ablama sordum öpüşmek nasıl birşey sen biliyor musun diye. Aman Yarabbim açtı ağzını yumdu gözünü. Yok efendim çocuk değil baş belasıymışım, kimsenin kardeşi böyle şeyler sormuyormuş, ben nasıl böyle anormal olmuşum. Terbiyem de kalmamış utanmam arlanmam da yokmuş. Ne kadar kötü bir çocuk olduğumla ilgili daha bir sürü güzelleme dinledim. Sanırsın öpüşmek ne diye sormamışım da karşısına geçip uygulamalı göstermişim. Zönk yani. Kalmadı o eski anlayışlı ablalardan yaa. Bak o sürüm iyiydi sanki, bu yeni nesil ablaları nasıl desem biraz terelelli. Ne dedim sanki. Bilmiyorum demek çok mu zor ya da sen küçüksün anlamazsın gibi klişeleri de mi bilmiyorsun hanım. Ama bence öpüşmek nasıl bir şey biliyor, şimdilik kapattım o konuyu ama elbet öğreneceğim bu öpüşmek ne menem bişeymiş. &&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&& Nihayet evden çıkmış okula gelmiştik, önce konuşmalar yapıldı, koro şarkı söyledi ben şiirimi okudum (ayıptır söylemesi çok güzel şiir okurum). Tören bitince de öğretmenim annemle konuşmak istedi. "Sultan Hanım, Zeynep çok başarılı bir öğrenci, eğitim hayatına devam etmesi çok önemli lütfen arkasında durun." Saliha öğretmen annemle konuşurken kızarıp bozarmıştım. Övülünce utanan kafiledenim ben. Takdir belgesi almış ayrıca bölgede yapılan seviye tespit sınavında bölge beşincisi olmuştum. Tüm bu övgü bu sebepleydi. Annem yüzünde ki gururlu tebessümle dinliyordu öğretmenimi. "Elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz Saliha hocam okumak istedikleri sürece arkalarında olmaya devam edeceğiz. Babası da çocuklarının okumak istemesinden her zaman memnuniyet duyar, sizlerin de emeklerine sağlık. Sizlerin sayesinde bu başarıları." Annemin sözleriyle memnun olan Saliha öğretmen beni tekrar tebrik edip vedalaştı bizimle. Sonrası sekiz yılımı geçirdiğim okulda arkadaşlarla biraz höykürerek ağlamalı bir veda seremonisi yaşadık. Annem ve ablam törenden sonra eve gitmiş ben arkadaşlarla biraz daha kalmak istediğimi söylemiştim. Kızlarla saatlerce sohbet ettik hem yaşadığımız yılları hem gelecek hayallerimizi konuştuk. Erkekler pek dahil olmadılar sohbete nedendir bilmem. Karnesini alan sanki burada hiç bir iz bırakmamışçasına çıktı gitti. Biz kız tayfası biraz fazla duygusalız galiba. Nihayetinde tüm sınıf bir fotoğraf çekindikten sonra dolu gözlerimizle ayrılmıştık okuldan. Sekiz senemi geçirmiştim bu okulda, güzel günlerim ve değerli arkadaşlarım olmuştu. Ayrılmak elbette çok zordu.Bir parça burukluk normaldi yani. Hayat yepyeni bir bir yol çiziyordu şimdi önümde. Kulağa biraz ağır geliyor ama büyüyordum artık. Büyümek belki güzeldir henüz tam bilmiyorum, zamanı gelince anlayacağım ama çocuk olmak müthiş birşey onu biliyorum işte. Çocukluğuzu yaşamanıza izin veriliyorsa hele bu dünyalara bedel. Sen çocuksun karışma denmemesi, sen anlamazsın denmemesi, biz büyükler konuşurken sen lafa karışma denmemesi nasıl harika bir duygu anlatamam. Böyle söyleyip üzmek yerine, bu zihniyetle yetişmek neyi nerede yapacağını bilmek demek oluyor zaten. Birgün anne olursam kendi ailem gibi bir aile olacağım çocuklarıma. Kendime sözüm olsun. Fen ve Anadolu Lisesine giriş sınavının sonucu açıklanmış çok güzel bir puan almıştım. Sınav günü tam bir fiyaskoydu. Aşırı heyecanlanmış oturup ağlamaya başlamıştım odamda. Sanki bildiğim ne varsa silinmiş de o sınavdan sıfır çekecekmişim gibi. Sanki daha sınava bile giremeden " hayır giremezsin sen uygun değilsin diyeceklermiş gibi." Annem, babam abim, ablam hatta ikizler bile beni sakinleştirmek için uğraşmış sonra abim beni odaya çekip "Bak güzelim heyecanlanman çok normal, bu senin için önemli bir sınav ama sen kendini biliyorsun ne kadar başarılı olduğunu bunun gibi kaç tane sınavda derece yaptığını hepsini biliyorsun ancak hiçbiri önemli değil biliyor musun sen bu sınavda istediğin sonucu alamasan bile herhangi bir liseye giderek de cok çalışıp tıp fakültesini kazanabilirsin. Kendine güven ve şu anın tadını çıkar emin ol bi daha 14 yaşında olmayacaksın ve emin ol bi daha bu sınava girmeyeceksin" dedi. "Ben daha 13 yaşındayım" dedim sanki konu buymuş gibi. "Küçül de cebime gir bir ay sonra 14 olacaksın işte" dedi. Birinci ayda doğmak yasaklanmalı. Bu konuşmadan sonra heyecanım yatışmış, gözlerimi silmiş Aslan abime sıkı sıkı sarılmıştım. Canım ailem de bana destek olmak için hep birlikte sınava götürmüştü beni. Annem elinde yasin kitabı ben çıkana kadar okumuş sürekli, o raddeye gelene kadar okunan dört bin dört yüz kırk dört tefriciyeler 41 yasinler gırla gitti. Sınava girmeden okunmuş pirinç yediğimi söylememe sanırım gerek yok. Okunmuş pirinç yemeyeni sınava almıyorlar. Net bilgi. &&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&& O zamanın üzerinden 4 ay geçmiş sonuçlar açıklanmış ve ben Ankara Fen Lisesine iyi bir sıralamayla girmiştim. İki hafta sonra da okullar açılacaktı. Açıkçası aşırı heyecanlıyım. Arkadaş edinme konusunda hiçbir zaman zorluk yaşamadım ama lise biraz gözümü korkutuyor. Nasıl insanlarla okurum, bana bu ne kazandırır çok bilmiyorum ama her ihtimali düşünüp ben derslerime odaklanmaya ve hedefime sağlam adımlarla ilerlemeye kararlıyım. Ne diyordu Yunus Emre "Mevla görelim neyler neylerse güzel eyler." Benim cephemde bunlar olurken aile eşrafı da sabit kalmadı elbette. Canım babam çalışmaya devam ediyor gık demeden. Canım annem saçını süpürge etme derdinde. Evde 5 tane sıpa olunca kadıncağız akşama kadar fır dönüyor evin içinde. Gerçi ablamın hakkını yemeyim yardımcı oluyor anneme. Ben biraz şeyim ev işleri konusunda. Tembel. Bunda biraz annemin biraz da ablamın suçu var aslında sen okuyorsun biz yaparız sen dinlen biz yaparız senin de yapmak zorunda kalacağın günler olacak bu günlerin tadını çıkar vs. vs. Hal böyle olunca da pek girişken değilim bu konularda. Onların böyle yapması bende mahcubiyet de oluşturduğu için daha çok asılıyorum derslerime. Bol bol kitap okudum bu tatilde de mesela. Şeker portakalını okudum en son. Diyordu ki bir yerde "Borcum ne, Zezé?" "İki yüz kuruş." "Niye o kadar az? Herkes dört yüze boyuyor." "Bir gün iyi bir boyacı olursam o kadar isterim. Henüz olmaz." Bu babamın bize hep anlatmaya çalıştığı şeydi aslında. Bu sebeple sanırım biz hakkımız olmayan hiçbir şeyi istemedik bu güne kadar. &&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&& Aslan abim okulunu bitirdi, bir ay önce de atandı Niğbolu Lisesine. Atandığı haberini ailecek gelen zarfla öğrenmiş tam anlamıyla yumak olmuştuk birbirimize sarılmaktan. Küçük gecekondumuz cennet olmuştu bize. Annemin gözyaşları babamın gururlu ve dik duruşu hiç çıkmaz aklımdan. Babam emekliliğe hak kazanmıştı aslında ama masraflar sebebiyle çalışmaya devam ediyor kaldığı mesailerle dengeyi sağlamaya çalışıyordu. Abim atandıktan sonra babamla abimin odasına geçmişlerdi, abim babamla konuşmak istediğini söylemişti çünkü. Annem ve ablam mutfağa geçmiş yemek hazırlıyordu, ikizler sokakta oynuyorlardı, ben peki. Meraklı Melahat o konuşmayı duymazsa çatlar orta yerinden biliyorsunuz dışarı çıkıp abimin penceresinin önüne tünedim. Yaz günü havalar sıcak, cam açık ohh değme keyfime bir çekirdeğim eksik bir de sarı kolam. "Baba artık atandım ve çalışacağım bizim için yıllardır heba ettin kendini her şeyimiz tamam olsun diye herşeyinden feragat ettin, artık dinlenme zamanı, evet daha 43 yaşındasın benden bile fitsin ama emekliliğe ayrılmanın zamanı geldi bence." "Aslan oğlum ben çalışmaktan şikayetçi değilim ki senin atanman gerçekten hepimiz için çok güzel oldu. Sen cok çalıştın çok emek harcadın bileğinin hakkıyla geldin bu günlerine. Ama kazandığın senin paran. Ve ben istiyorum ki dilediğince harca yarın bir gün evlenip yuva kuracaksın birikimini yap yetemediğin yerde ben arkandayım." İkisi konuşmaya devam ederken hem gülüp hem ağlıyordum pencere önünde. Ne büyük nimet böyle bir aileye sahip olmak. Tekrar teşekkür ederim Allah'ım. "Baba ne demek senin paran, bizim evimizde ne zaman senin benim oldu, şimdi bu dediğin laf mı?" Abim sitemle konuşmuştu babamla biraz da mahçup. Kendi parasını kazanıyor olunca babama denk olduğunu düşündüğünü zannetti babamın sanırım, utanmıştı. "Lütfen emekliliğe ayrıl. Senin emekli maaşın benim maaşım derken rahat rahat geçiniriz Allah'ın izniyle." Babam belki karşısındaki adamın artık büyüdüğüne emin olduğundan belki oğlunu kırmak istemediğinden kim bilir belki de gerçekten buna ihtiyacı olduğundan daha fazla itiraz etmedi abime kabul etti. Babam çok değil 1 sene sürebilecekti bu saltanatı keşke daha çok sarılabilseydim. Ablam ve annem akşam yemeğini hazırlamış sofraya oturmuştuk. Ağabeyimin atanma haberi sevinciyle onun sevdiği yemeklere öncelik verilmişti. Şehriyeli pirinç pilavı, mercimek çorbası, karnıyarık tabiki cacık. Annemin kendi elleriyle yaptığı vişne kompostosunu da söylemezsem olmaz. Yemeklerimizi yerken babam ağabeyimle yaptığı konuşmayı detay vermeden paylaşmış ve emekli olmaya karar verdiğini söylemişti. Başta annem olmak üzere hepimiz çok sevindik bu habere. Evet evet annem çok sevindi, şimdi nasıl ya kadın dediğin erkeğin gündüz evde olmayanını sever dediğinizi duyar gibiyim ama bizde pek öyle değil. Çok başka bir bağ var aralarında, eşlik halinden daha öte babam mesela anneme çok nadir ismiyle hitap eder papatyam diye seslenir anneme hep, bu nasıl güzel nasıl naif bir hitaptır bilemezsiniz. Kendime bir söz daha verdim beni babamın annemi sevdiği kadar seven bir adam bulmadıkça evlenmeyeceğim. Kavun sanki de koklayacağım. Neyse orasını karıştırmayalım şimdi. Ne diyordum hah artık babamın evde olması demek bizimle daha fazla vakit geçirmesi annemle daha uzun sohbetler edebilmesi demek çünkü. Biz babasından çekinen, arkasından iş çeviren evlatlar olmak zorunda kalmadık hiç. Öyle güzel anne baba oldular ki bize. Kısıtlı imkanlarımız içinde sevgi zengini olduk. Yemekten sonra çaylar içilmis ablam ağabeyim seviyor diye limonlu kek bile yapmıştı.Televizyonda hababam sınıfı vardı ailecek kahkalarla izledik, uykum geldiği için ben biraz erken geçtim odama. Ve tabiki ablamın kasetlerine dadandım yine. Bu defa Sezen Aksu vardı fonda. "Aman aman yandım aman Kurşun gibi izler Son bakışta ki o gözler Kaldı aklımızda Aman aman acı yüzler kurşun gibi izler Son bakışta ki o gözler kaldı aklımızda" Bunlar nasıl şarkılar yahu olmayan aşkımın ızdırabını yaşıyorum resmen....
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD