Valla doğru duydunuz cırcır oldum. Ama nasıl olmak. Beni perişan etti iki gün. Canım babacığım merkeze inip muz ve siyah kola almış da onları yiyip içince kendime geldim. O kadar bahçede beni bekleyen meyve var ben yattım. Çok üzgünüm çook. Ama bilirim ben onların gönlünü almayı hele bir ayaklanayım, teker teker ilgileneceğim minnoşlarımla.
2 günlük zorunlu ve sorunlu istirahatin ardından şükür kendime geldim. İshal olmak gerçekten berbat birşey. Sanki bir mengene vardı da karnımı sıkıştırıyordu iki yandan. Canım annem geldi gitti su taşıdı bana. Çok sıvı kaybı olurmuş ishal olunca sürekli su içerek takviye almak gerekirmiş. Tabi toparlanır toparlanmaz koştum bahçeye. O kayısılar incirler aman da aman sanki yolumu gözlemişler. Ben çılgınlar gibi meyvelere dalmışken kahramanımı gördüm. Aşağıda kollarını birleştirmiş ayaklarını uzatmış tahta sandalyeye oturmuş gülerek beni seyrediyordu. Ağaca çıkınca biraz değişiyorum doğru. Meyvelerle sohbet etmek çok keyifli oluyor. Sanki kiraza halini sormazsam ya da dutun yapraklarını sevmezsem vefasızlık yapacakmışım gibi hissediyorum. Herkes ve herşey ilgiyi sever. Kirazlar da.
"Sen de ister misin kahramanım" dedim babama doğru.
"Öyle iştahla yiyorsun ki meyve sevmeyene de yedirirsin sen prensesim" dedi. Kıkırdadım öyle deyince tişörtümün önünü katlayıp ona da meyve doldurdum indim ağaçtan. O da iştahla yesin, mani olmuyorum ki kimseye. Dedemin meşhur lafı vardır yiyebiliyorken yiyin kızım der. Bir zaman gelecek yemek isteseniz de yiyemeyeceksiniz. Yaşlılığı kastediyor sanırım.
Ondan sebep yiyebiliyorken yemeli, konuşabiliyorken konuşmalı, sevdiklerimiz hala yanımızdayken bol bol sarılmalıyız. Gün gelip de mezarına konuşup cevap alamayınca toprağına sarılmak zorunda kalınca içi yanıp kavruluyor da elinden birşey gelmiyor insanın...
Günler olan hızıyla akıp geçmiş köyden ayrılmamıza bir hafta kalmıştı. Annemler tandırda yufka ekmek yapıyorlar öğlen yemeğinde yenmek için de gözleme hazırlıyorlardı ve olmazsa olmazım yağlı ekmek. Hemen yapmışlardı ben dahil diğer çocuklara, afiyetle yedik biz de vakit kaybetmeden.
Çocukluğunuza dair birşeyler hatırladığızda tadını hatta kokusunu aldığınız anılar vardır ya yağlı ekmek benim için o işte. Çocukluğum..
Mahalleye gelen elma şekerci gibi keçi boynuzu alabilmek için eskimiş leğen terlik biriktirmek gibi. Yazın zorla gittiğim ve şimdiyi düşününce iyi ki dediğim camide verilen yaz Kur'an kursu gibi. Bahçede arkadaşlarla yaptığım piknik, akşam ezanı okunana kadar sokakta oynamak gibi..
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
Hummalı hazırlıklar son hızda devam ederken bugün sırada dedemlerin halılarının yıkanması vardı. Babam halıları dışarı çıkardı beton zemine serilen halılar büyük titizlikle ıslatıldı. Babam ve abim çalıştıkları için sürekli kalamamışlardı. Son hafta gelmişlerdi ki bizi de alıp dönmek için.
"Deterjanları getir Zeynep fileleri de" dedi annem, koşar adım banyoya gidip arap sabunu toz deterjan ve bir kalıp sabun alıp çıktım. Annem,babam, abim ,ablam kahkahalarla halıları yıkamaya başladılar. Kahkahalarla diyorum çünkü halıyı mı yıkıyorlar birbirlerini mi yıkıyorlar belli değil. Bana da leğende paspas çiğnemek düştü, etrafa suları sıçrata sıçrata hopladım halıların üzerinde. Öyle kendimi kaybetmişim ki dengemi sağlayamayıp götümün üstüne düştüm. Bu sefer ben dudak büzmüş otururken diğerleri bana bakıp kahkaha atmaya başladı. Onlardan fayda gelmeyeceğini anlayınca götümü ova ova kalktım yerden.
"Hıh düşene gülmek çok günah. Allah cehenneme atarsa sizi görürsünüz dedim carlayarak."
Babam ciddi durmaya çalışarak baktı bana ama görüyorum dudaklarının içini kemiriyor işte. O da gülüyor bana.
"Prensesim hiç güler miyiz biz sana acıdı mı güzel kızım" dedi.
Yaaa gülüyorsun sanki görmüyor muyum dedim. Bıraktı işini geldi kucağına aldı beni kafamın üzerinden öptü.
"Mis kokulu kızım benim böyle ufak tefek kazalar olur, somurtup tüm gününü kötü mü geçirmek istiyorsun" dedi.
Cık gibi bir ses çıktı ağzımdan. O zamaaaaaaan dedi a yı uzatarak bir anda gıdıklamaya başladı beni. Az evvel somurtan ben değilmişim gibi kahkaha atmaya başladım. Diğerleri de gelince dakikalarca kendimizden geçe geçe güldük. O kadar güzel ki aileniz tarafından sarılmak sevilmek. Beni böyle bir ailede var ettiğin için teşekkür ederim Allah'ım.
Yoğun ve yorucu ama bana göre çok çok eğlenceli geçen 2 aylık köy ziyaretimiz bitmişti. Yine okul ve son senem olması sebebiyle çılgınlar gibi ders çalışmam gereken bir yıl beni bekliyor. Hedefim büyük malûm doktor olmak istiyorum bunun için de Fen lisesini kazanabilirsem muhteşem olacak. İnanıyorum kendime başarabilirim.
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&:&&&&
Ankara'ya geldik dün. Yorucu bir günün ardından getirdiklerimizi yerleştirmiş yemeğimizi yemiş banyo yaptıktan sonra odalarımıza geçmiştik. O kadar yorgundum ki yatağa girer girmez uyumuşum. Sağından soluna da mı dönmedin be kızım dedim kendi kendime sabah annem seslenmese herhalde akşama kadar uyurdum.
"Ya gönlümün sultanı nolur azıcık daha uyuyayım" dedim anneme ama elindeki güdümlü füze olma ihtimali yüksek terliği görünce adeta zıpladım yataktan. N' olmuş canım on sefer seslendiyse. Duymadık işte. Allah Allah... Henüz 40 yaşında olan anneler çocuklarını terlikle kovalamamalı bence. Hayır yani çok çirkin bir davranış. cık cık cık.
Köyde geçirdiğimiz iki ayda hem stres atmış hem yorulmuştum. Babam çalıştığı için hep kalmamıştı yanımızda, toplamda 20 gün kalmış sürekli git gel yapmıştı. Şimdi de okul alışverişi için Ulus Çıkrıkçılar Yokuşuna gidecektik. Alışveriş bir okul zamanı bir de bayram zamanı yapılırdı bizde. Önlüğüm, ayakkabım, kabanım vardı geçen yıldan onlar yeterdi ama botumun kenarı açılmış su alıyordu, geçen kış idare etmiştim ama bu sene edemeyecektim babam fark edince de biraz kızmıştı ona söylemedim diye ama kıyamıyorum ki ona da. Hepimize yetmeye çalışıyor, abim üniversitede zaten ablam dikiş nakış kursuna gidiyor. İkizler okulda evimiz kira derken kendisi 3 yıldır aynı montu giyiyor 2 senedir aynı ayakkabıyı giyiyor yaz kış hem de. Ya hu sen 12 yaşındasın bu kadar düşünme diyebilirsiniz ama ben de böyleyim işte. Anneme babama kıyamıyorum.
Aslan abim son sınıfa geçti bu sene Allah'tan. Okul bitince matematik öğretmeni olacak. O zaman babamın yükünü de alır hem üzerinden. 41 yaşında omzuna dünyayı yüklenmiş babam da biraz nefes alır belki böylece. Gerçi abim okuldan sonraları çalışıyormuş sanırım yazın da 2 ay çalıştı okul harçlığı için. Babama yükü olmuyormuş hatta bazen bana ve ikizlere de sarı kola ve çekirdek alıyor. Canım abim benim. Ben de okulum bitince, doktor olunca yani hepsine bakacağım inşaallah. Annem de babam da keyif çatacak ben ilgileneceğim herşeyle.
Babamın mezuniyetimi dahi göremeyecek olması sonraları çok koyacak bana ama olsun seni beyaz önlük içinde görmek için sabırsızlanıyorum prensesim, eminim muhteşem bir doktor olacaksın demişti bir keresinde. O istedi ya ben en başarılı doktor olmazsam babamın sözünü yerde kalmış sayarım. Kahraman babam, iyi ki onun kızıyım ben...
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
Yılın en sevdiğim ayı geldi. Ramazan ayı. Sizler de nasıl bilmiyorum ama bizim evde Ramazan ayı gelince herkes kendine ekstra çeki düzen verir. Oruç tutan da tutamayan da sahura kalkar, babama niye ikizler kalkıyor ki baba onlar tutmuyor ki demiştim bir gün o da bana
"Prensesim aileler birlikte yemek yerler onlar şuan oruç tutmuyor ama onlar da sofraya geliyorlar ki ailemiz beraber olsun onlar da sahura alışsınlar" demişti. Annem her sahurda gözleme yapar bize hiç üşenmeden, erkenden kalkar çeşit çeşit yapar. Bu da değişmeyen bir aile geleneği aslında. Ramazan deyince aklına gelen 3 şey ne deseler biri kesinlikle gözleme olur. Diğerleri de pide ve davulcu. Ilk hafta davet olmaz yani annemler kimseyi çağırmaz ailecek geçiririz 1 hafta sonrada boş geçen gün olmaz her gün birileri çağırılır iftara. Ne muazzam şey Ramazan'da o kalabalıkla ezanı beklemek. O ay içinde bir günde tüm mahalleli toplanır birlikte iftar edilir. Herkes birşeyler hazırlar en az yirmi tane yer sofrası kurulur ve herkes uygun olan yerlere oturur. Genelde özel gününde olan hanımlar yapar hizmeti. Bunun kadınlar arasında bir dili vardır ve erkekler bilmese de olur...
Canım Ramazan bereketiyle, kalabalığıyla, içimizde bıraktığı huzurla gitmeye hazırlanıyor artık ve yarın bayram arefesi. Babamın izni arefeye denk gelince bütün aile çıkıp bayramlık alacağız. Annem benim kıyafetim var, almana gerek yok dese de babam geçen bayramda kıyafet almadığını bildiği için itiraz kabul etmediğini gayet açık bir dille ifade etti.
Sahurdan sonra beni heyecandan uyku tutmadı, her bayram alışverişi öncesi yaşarım bunu. Yepyeni kıyafetler yeni çoraplar. Ayy çok heyecanlandım. Sabah erken çıkıldı yola çünkü arefe ve pazar olduğu için her yer kalabalık olur dedi babam. Çıkrıkçılar Yokuşuna geldik tabiki. Saat erken olmasına rağmen her yer çok kalabalık. Babam abim ve ikizler bir mağazaya girdi. Annem ablam ve ben başka bir mağazaya girdik. Ne kadar güzel şeyler var seçmek zor ama çok keyifli. Nihayet alışverişi bitirmiş eve dönüyorduk o kadar fazla kalmışız ki çarşıda iftara çok az zaman kalmıştı. Dünden kalan yemekler olduğu için rahattık. Abim siyah bir kumaş pantolon siyah bir gömlek almıştı ablam gri uzun bir etek ve o eteğin kapşonlu üstü. ikizler birer kot pantolon birer kazak almışlardı biri yeşil biri mavi. Ben de mor kadife bir etek onun tamamı mor güllerden oluşan gömleği ve mor yelek. Anneciğim bir tane penye bir tane etek almıştı. Babam da sadece bir gömlek...
Son iftarımızı da yapıp yorgunluktan uykunun kollarına bıraktım kendimi.
Sabah erkenden açtım gözlerimi saat daha 6. Ne yapayım uyuyamadım ama zaten ahali de kalkmıştı babam abim ve ikizler bayram namazına gitmişler annem de kahvaltı hazırlıyordu. Daha fazla dayanamadım giydim hemen bayramlıklarımı. Annem beni görünce güldü çok güzel olmuşsun kızım dedi ben de aynı gülümsemeyle cevap verdim ona.
Babamlar gelince ellerini öpüp bayramlaştık sonra beraber güzelce kahvaltı yaptık. Betül kapıya dayaninca da ikizleri de kaptığım gibi şeker toplamaya gittik. Bu sene son kez çıkıyorum artık yaştan dolayı şeker toplamak sanırım uygun olmayacak. Neyse onu da seneye düşünürüm. Bahse girerim döndüğümde bir çanta dolusu şekerim olacak.
Kapı kapı koca mahallede gezmediğimiz yer kalmadı. Bir çanta dolusu şekerin yanında bir de poşet doldurdum. Şimdi onları afiyetle yeme vakti.
Babamın bundan başka 2 bayram da daha olacağını bilsem bırakın şeker toplamak için evden çıkmayı, gece bile yanından ayrılmazdım..