.5.

925 Words
Zeynep'in içini dökmesi için zaman tanımış o rahatsız olana kadar sarılmaya devam etmişti. Zeynep uzun zaman sonra bir duygu boşalması yaşamıştı. Turan'dan uzaklaştı kafasını eğmedi asla, gözyaşlarını sildi. Gözyaşlarından yaşadıklarından utanmayı bırakalı uzun zaman olmuştu. "Kusura bakma lütfen ağlamama katlamak zorunda kaldın." Zeynep ondan biraz uzaklaşmış ona dönük oturmuştu. "Saçmalama benimle bunları paylaştığın için onur duydum." Zeynep gülümsedi. Çevrede gözlerini gezdirmeye başladı. Turan onunla konuşmak istiyordu. Ona karşı açılmışken daha fazla konuşmak daha fazla bir şeyler paylaşmak istiyordu. "Ailen nasıl?" Zeynep gelen soruyla ona döndü. "Babamı 4 sene önce kaybettik." "Başın sağ olsun" "Teşekkürler." "Annen peki" Zeynep ona doğru döndü. Birisiyle konuşurken onunla göz teması kurmayı seviyordu. "Annem hayatta ama genelde geziyor. Burası ona iyi gelmiyor babamın yokluğundan sonra o yüzden sık sık uzaklaşıyor." "Zor olmalı." "Zeynep başını salladı. Kenara koyduğu bardağını tekrar eline aldı. "Senin ailen nasıl?" Turan gülümsedi. "Trabzon'dayız hepimiz. Bütün aile birlikte yaşıyoruz." Zeynep şaşırdı. "Bütün aile derken?" "Babaannemler, amcamla ve bizimkiler." Zeynep şaşırdı. "Ooo ne güzel. Ama zor değil mi?" Cihangir biten bardağını doldurdu. "Ne açıdan zor değil mi?" "Bütün herkes bir evin içinde. Yanlış anlama ama hepsi ailen olsa bile insan kendi çekirdek ailesiyle zaman geçirmek ister." Cihangir gülümseyerek izliyordu onu. Gerçi ona ne derse desin gülümseyerek dinlerdi. Bu akşam ona bir adım daha yaklaştığını hissediyordu. "Birlikte yaşıyoruz derken herkesin ayrı evi var tabi ki. Herkesin evi yan yana büyük bir bahçenin içinde. Sadece yemekler birlikte yenir. Yemekten sonra isteyen oturur." "Hmmm. Öyle." Uzun zamandır oturmaktan bacakları ağrımıştı. Yarı uzanır bir pozisyon aldı. Altında şort olsa da kısa bir şorttu. Uzanır bir hal aldığında bacağındaki yara izi görünüyordu. Cihangir denizde de fark etmişti yara izini büyük bir iz değildi ama kendini belli ediyordu. Merakına engel olamadan sordu. "Nasıl oldu bu iz?" Zeynep bacağına baktı. İstemsizce eli yara izine gitti. Acı bir gülümseme belirdi yüzünde. "Hamileyken olmuştu. Az daha ölüyorduk." Cihangir'in kaşları çatıldı. O adamın bir şey yaptığı aklına gelmişti direkt. "O mu yaptı?" Zeynep bir an anlamadı neyi kast ettiğini. Düşününce Gökhan'dan bahsettiğini anladı. "Yok ya alakası yok onunla. Benim aptallığımdan olmuştu. Hamileliğimin son haftalarındaydım. Bir çiftliğe gitmiştik. Meyve bahçesinde gezerken ağaçta elmaları görünce canım çekti. Zaten toplanma zamanı gelmiş bahçeyi toplayıp temizliyorlardı. Ağaca merdiven dayalıydı zaten birkaç basamak çıkıp toplayayım dedim. İnerken başım döndü tutunamadım düştü. Düştüğüm yerde tırmık falan varmış bacağıma girmiş. Ben bayılmışım gözümü hastanede açtım." Cihangir yine sinirlenmişti ama bu sefer Zeynep'e. "İnanmıyorum. Bu kadar dikkatsiz olamazsın." Omuz silkti Zeynep. "Aşeren bir kadının neler yapabileceğini inanamazsın." Gülerek söylemişti bunu çünkü aklına hamilelik süreci gelmişti. Cihangir gülemedi nasıl böyle güçlü durduğuna inanamıyordu. Hafif esen rüzgarda saçları yine çıkışmıştı. Tokayı çıkarıp saçlarını tekrar toplamaya başladı. Bu sırada Turan'a döndü. "Hep ben anlatıyorum. Sen anlat birazda." Cihangir ona bakarken düşündü. "İnşaat şirketim var. Onun dışında bağ bahçe işleriyle uğraşıyorum." Zeynep o anlatırken kolundaki yara izini fark etti. "Seninki nasıl oldu?" Omzunu işaret gözleriyle. Cihangir de omzuna baktı. "Kurşun yarası." Zeynep'in gözleri büyüdü. "Nasıl?" "Askerdeyken araziye çıktığımız bir gün pusu kurmuşlar. Karargaha yakındık Allah'tan." Zeynep dehşetle dinledi. "Birisine bir şey oldu mu?" Şehit oldu mu diyemedi. "Yok yok sadece yaralandık." "Sevindim. İkimizde yaralanmışız." Turan bu cümleyi farklı anlamda düşündü. "Senin kadar değil." dedi bu yüzden. Zeynep gözlerine baktı sadece susarak onayladı onu. Büyük bir yudum aldı. Zeynep severdi birilerinin anılarını dinlemeyi o yüzden daha fazla soru sordu. "Askerliğini nerede yaptın? Zor muydu?" Cihangir hafifçe ona döndü. Kolunu arkalarındaki mindere koydu. Yarı uzanır pozisyonda olan Zeynep'in saçları şimdi parmaklarının arasındaydı. Bu fırsatı kaçıramazdı. Bir yandan konuşmaya başlarken diğer yandan minik dokunuşlarla saçını okşuyordu. Zeynep bu dokunuşları hissetmiyordu bile günün yorgunluğu ve içtiği şarabın etkisiyle uykusu gelmeye başlıyordu. "Mardin deydim. Acemi birliğinden sonra oraya gittim. Sınıra yakın bir karakoldu. Eğlenceli geçiyordu aslında. Bizim rütbemiz var sayılırdı." "Nasıl bir eğlence?" Merak etmişti. Bu sesine yansımıştı. O konuştukça Zeynep'in kahkahaları yükselmişti. O güldükçe Turan güldü. Üniversite yıllarından konu açılınca anlatma sırası Zeynep'e geçmişti. "Ya ev arkadaşım manyak bir şeydi. Bir kafede birisini görmüş nereden bulduysa çocuğu bulmuş. Bir poligonda çalışıyormuş. Tutturdu tanışıca onunla diye. O poligona gittik. İlk seferde göremedik. Tekrar tekrar ders almaya başladık. Bu çocukla konuşmaya başladı. Ama biz hala gidiyoruz. Neyse en sonunda tak etti canına açıldı. Sonra gitmeyi bıraktık çocuğun adını bile söylemeyi yasakladı. Hatta evde bir daha içinde silah olan bir film bile izleyemedik." Zeynep bir yudum daha aldı. Turan merak etti. "Neden? İstemedi mi çocuk onu?" Zeynep cıkladı. "Yok gaymiş. O da bizimle aynı amaçla gidiyormuş oraya. Birisinden hoşlanıyormuş polismiş arada geliyormuş oraya o yüzden orada işe girmiş." Cihangir gür bir kahkaha attı. Zeynep'te ona eşlik etti. Bütün gece böyle devam etti. Biri sustu diğeri anlattı. Ama susmayan tek şey kahkahaları oldu. Cihangir en son ne zaman bu kadar çok ve içten güldüğünü hatırlamıyordu. Cihangir yine bir şeyler anlatırken Zeynep'e döndü. Uyuya kaldığını görünce konuşmayı kesti. Bakakaldı. Ona doğru döndü. İzlemeye başladı. İzlerken düşüncelerine engel olamıyordu. Hayat ne kadar tuhaftı. Aylardır aradığı, hatta acaba hayal miydi dediği kadın şimdi yanında uyuyakalmıştı. Sabahtan beri onunla bir sürü şey yapmıştı. Anımsadığından daha güzeldi. Aynı zamanda bilmediği kadar cesur, güçlü, akıllı, zeki, komik, hayat dolu, cıvıl cıvıl bir kadındı. Tanıdığı kadına hayran kalmıştı. Tek başına dimdik ayakta durmuş. Bütün herkesle tek başına savaşmıştı. Yüzüne düşen bir tutam saçı hafifçe itti. Parmağı yanağında dolaştı. Gülerken ayrı güzel oluyordu. Kısılan gözleri, gamzeleri... Sabaha kadar onu izleyebilirdi ama burada uyursa her yeri tutulurdu. Uykusunun derinleşmesi için biraz daha bekledi. Sonra dikkatlice kucağına alıp Bora'nın yanına yatırdı onu. İkisininde üzerini örttü. Sessizce odadan çıktı. Kendide odasına gitti. Yatağa uzandı ve uykuya telim olana kadar bütün gece yüzünden gülüşleri eksik olmayan kadını düşünüp Allah'a onun mutlu bir hayatı olması için dualar etti.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD