Yine bir sürü hazırlık yapıldı. Saçım, makyajım, benden daha asil duran elbisem ile aynada kendimi tanımak bile zordu. Ve gece başladı. Rüzgar yanıma geldi. Alnımdan öptü..
' Çok güzel olmuşsun sevgilim. Ne kadar şanslı bir adam olduğumu herkese göstermeye hazır mısın?'
Şov şov şov. Elimi tuttu. Koluna koydu. Usul adımlarla ve alkışlar eşliğinde merdivenlerden usul usul indik. Ebru' nun ısrarıyla dans ediyorduk.
' En azından bir kez dans edin. Düğüne benzeyen bir beş dakikanız olsun. ' demişti.
İçeride tanıdığım bir kaç sima vardı. Tabii ki hepsini Gündoğdu şirketi sayesinde tanıyordum. Beni insan yerine koyan kimse yoktu. Ve tabii ki Güngör ve ailesi oradaydı. Beni görünce şaşkın ve memnuniyetsiz bir şekilde baktılar ama sonra kendilerini toplayıp gülümsediler. Güngör Ebru' nun yanına yapışmaya çalışıyordu ama Ebru sürekli her şeyin en iyisi olsun diye koşturup duruyordu. Davetliler ayaktaydı ama Ebru bütün gece ayakta kalmamam için bize masa hazırlatmıştı. Davetliler gelip tebrik ediyor ve masadaki kutuya bir şeyler bırakıyorlardı. Hiç sormadım bile ne olduğunu. Klasik müzik çalıyordu. İnsanlar sohbet ediyor, ikramları yiyorlardı. Bizde öylece seyirlik süs bebekleri gibi duruyorduk genelde. Bir adam yaklaştı.
' Ooo tebrik ederim yeğen. Seni de tebrik ederim gelin hanım. ' dedi.
Buradaki herkesten farklıydı. En azından daha samimi demek isterdim ama onda insanı rahatsız eden bir şey vardı. Elini uzattı.
' Ben bu yakışıklının dayısıyım. Gerçi anlamışsındır. Bana benzer zaten. '
Tip olarak o kadar da benzemiyordular ama yine de benzerlik vardı. Rüzgar' ın babası memnuniyetsiz bakıyordu. Elindeki kutuyu bana uzattı ve açtı. İçinde bir gerdanlık vardı.
' Rüzgar. Taksana gelin kızımıza. Dayın ne almış görsün başta baban olmak üzere tüm misafirler. '
Ortamdaki en görgüsüz olma ünvanını elimden biri almıştı.
' O kutuya koy dayı. ' dedi Rüzgar.
' Ben ne anladım bu işten? Ben buna bir servet döktüm. ' dediğinde Rüzgar onu kaşı gözüyle uyardı. Kutuya koydu ve bir köşeye gitti. Rüzgar' da peşinden gitti. Herhalde uyaracaktı dayısını. Ortamda alkol yoktu. Babam istemez alkol demişti Ebru ama bu adam kesin içkili gelmişti.
...
Yazarın anlatımı...
Rüzgar dayısının yanına gitti. En köşede bir yere geçmişti dayısı.
' Kız beklediğimden güzel yalnız. ' dedi.
' Güzelliği umrumda değil dayı. '
' Güngör ağzının tadını biliyormuş. '
' Niye içkili geldin dayı? Sen gittikten sonra babam yine anneme söylenecek biliyorsun. '
Dayısı garsonların birini dururdu. Meyve suyu aldı. Cebinden çıkardığı konyaktan döktü. Rüzgar' a uzattı.
' Babana başka türlü katlanamıyorum. Üzerine alınma ama zamanında da şu kızı şu herife vermeyin dedim. Dinlemediler. Neyse ki sen dünyaya geldin. Babanın katlanır tek yanısın. İçsene. Bugünü kutlamak gerekir. '
Rüzgar kadehi bitirdi. Masaya geri koydu.
' Bunların gerçek olmadığını biliyorsun. '
' Güngör kendi eliyle avcumuzun içine düştü. Bundan daha iyi bir koz olamazdı. Artık biz ne istersek onu yapmak zorunda. Bence bu kutlamaya değer. '
' Kız saf ve salak bir şeye benziyor. Önceleri iyi fikir gibi gelmişti ama artık emin olamıyorum. '
' Sen yola getirirsin onu Rüzgar. Zaten sana karşı koyabilecek bir kadın düşünemiyorum. O konuda da neyse ki bana çekmişsin. '
' Kız hamile dayı. '
' Zaten bu yüzden işimize yarayacak ya. Güngör belli ki bebekten vazgeçmek istemiyor ama babasının bilmesini de istemiyor. Zaten Ebru ile evlenmezse babası cidden evlatlıktan reddedecekti. Yani risk alamaz. '
' Hamile bir kadını etkilemeye çalışacağımı sanmıyorsun umarım. '
' Sende tehdit edersin Rüzgar. Elinde her şeyi yaptıracak bir koz var zaten. Ayrıca kızın alışveriş manyağı bir annesi var. Eğer onu biraz beslersen kıza senden ayrılmaması yönünde baskı yapacaktır. Ne Güngör' e gidebilir, ne de ailesine. Yani senin dediği yapmak dışında bir seçenek yok elinde. '
' Ona zarar gelecek bir şey yaptırmam yine de haberin olsun şimdiden. '
' Senden böyle bir şey istemem zaten. Biz hem dayı yeğen hemde ortağız. Sen ne dersen o Rüzgar. Ben bu imparatorluğu neden istiyorum? Beni terk edip annesiyle giden kızım için değil herhalde. Benim gözümde tek evladım sensin. Senin için kurşun atar, kurşun yerim. '
' Dayı kusura bakma ama sarhoşken cidden çekilmiyorsun. '
' Ayıkkende baban çekilmiyor. Yıllardır tutturdu helal kazanç diye. Ülkenin en zengini olabilirdik şimdiye kadar ama böylesi daha iyi. Babanı sevmem ama yine de ateşi akraba eliyle tutmak yerine Güngör salağıyla tutmayı tercih ederim. '
' Güngör yakında Ebru' nun kocası olacak. Belki çocukları olacak. Başta dediğim gibi dayı. Evet Gündoğdu şirketi lazım ama Güngör' ü harcamayacağım. '
' Yakında öyle güçlü olacağız ki ipten adam alırız sen hiç merak etme. Yolun çoğunu geçtik zaten. Geriye fazla bir şey kalmadı. Güngör' de bu işten karlı çıkacak. Onun baban gibi haram kazanç nutukları atacağını sanmıyorum. Kıza yaptıkları ortada. Gerçi kızda şanslı. Yani Güngör' den zenginsin. İstediği paraya fazlasıyla kavuşmuş olacak. '
' Orası öyle. Para için Güngör' le yatan bizim dediklerimizi yapar zaten. '
Güngör ve dayısı yıllardır ortak çalışıyor ve gittikçe yükseliyorlardı. Önlerindeki tek engel düzenli sevkiyat yapamamalarıydı. Bunun için tırlarla gemilere ihtiyaçları vardı ve bu Gündoğdu şirketinde bol miktarda bulunuyordu. Güngör babasından şirketi alamadığı gibi böyle bir işe girmektende korkmuştu ama Rüzgar eline büyük bir koz geçirmiş oldu Eylül' le evlenmeyi kabul ederek.
...
Eylül' ün anlatımı...
Rüzgar dayısı yanında uzun sayılacak bir süre kaldı. Yani en fazla yirmi dakika falandı ama babasının gözünde epey uzun olduğunun farkındaydım. Birini Rüzgar' ın yanına gönderdi. O bir şeyler dedikten sonra Rüzgar yanıma geldi. İçki kokuyordu.
' İçtin mi sen?' diye sordum.
' Sen bu evlilik mevzusuna kendini fazla kaptırdın galiba. ' dedi.
' Kendim için sormadım. Baban içkiden hoşlanmıyormuş. '
' Babam benimle ilgili hiçbir şeyden hoşlanmaz zaten. Bu kadar dert etme babamı. Ayda yılda bir göreceksin zaten. '
Güngör' ün ailesi geldi. Tebrik etti. Müsade istediler. Yavaş yavaş gidiyordu herkes. En sona Güngör kaldı.
' Çok güzelsin Eylül. ' dedi kısık sesle.
' Defol. ' dedim. Utanmıyordu da. Bütün gece Ebru' nun peşinde kuyruk gibiydi ama bana iltifat etmeye utanmıyordu. Geri çekildi. Bir an öyle bir baktı ki sanki acı çekiyordu. Sonra yürüyüp gitti. Beter olsun derdim ama işte kendiyle bir Ebru' yu da mutsuz eder diye sustum. Şu kadar kız içinde Ebru inci tanesi gibiydi. Elbise ne çok şık ne çok sadeydi. Ev sahibi ve görümce olduğu için belli bir şıklığı olması gerektiğini ama gecenin yıldızının ben olduğumu söylemiş ve benden daha fazla ilgi çekmemek için uğraşmıştı ama bence bu mümkün değildi. Her şeyden önce bir enerjisi vardı ve ben enerjimi çoktan kaybetmiştim. Misafirler Ebru' dan hatta benden bile daha şıktı. Genç kızlar yani. Ebru çoğunun amacının Rüzgar' a ne kaybettiğini göstermek olduğunu söylemişti. Sayılı' ların kızını da göstermişti. İçimden yaptığım espriden bile soğumuştum. Bunlar sayılı değil zaten toptanmış meğer. Annesi, kız, evli ablası ve gelinleri aynı toptan kesilmiş gibi ağır makyaj ve parlak elbiselerle gelmişti. Farklı renkler tercih etmeleri zevklerinin aynı olduğunu değiştirmiyordu. Kız güzeldi güzel olmasına ama havalıydı. Ortamdaki en cazip bekar olduğunu anlamamak mümkün değildi yalnız bize doğru bakıp bakıp sonra etrafa bakarak bak herkesin gözü bende mesajı vermeye çalışması çok iticiydi. Bir an yanına gidip onlar senden çok ailenin parasının derdinde gibi görünüyorlar demek istedim ama anlamayacağı belliydi. Sonunda herkes gitti. Sadece aile kaldı. Rüzgar babasının yanına gitti..
' Bizde gidelim artık. ' dedi.
' Daha balayı programı yapmadık. ' diye atladı Ebru.
' Gerek yok. İstemiyoruz biz balayı. ' dedi. Bende onu onayladım. Hiç otel, balayı süiti falan çekemezdim.
' Daha eviniz hazır değil. ' dedi babası.
' Evime ne yaptırıyorsun? Üstelik benden izinsiz. ' diye resmen kükredi Rüzgar.
' Evine bir şey yaptırdığımız yok. Babanla düzgün konuş. O evde oturacak halin yok. '
' Ne varmış benim evimde?'
' Açtırma ağzımı karının yanında. Uygun değil işte. Biz size ev aldık ama bir kaç tadilat gerekiyordu. '
' Teşekkür ederim ama evimden memnunum. '
' Ananın gördüğü yetmedi evine çat kapı gelenleri bir de karın görsün istiyorsun herhalde. Ayrıca o evden hayır gelmez. Çocuk büyümez o evde. Ne kazanıp aldığın parada hayır var ne de evin kendinde. Bilmiyoruz sanki fuhuş yuvasına çevirdiğini evi. Ağzımı bozdurma benim. Ailen olarak oğluma gelinime ev aldım. Konu kapandı. '
Rüzgar ne düşündü bilmiyorum ama sonunda kabul etti.
' İyi tamam. Oraya gideriz ama artık daha fazla burada kalmak istemiyorum. Bizde düzenimizi bilelim..'
' İyi şoför götürür sizi. Sude eşyalarınızı toplar getirir. '
Ebru hemen beni kenara çekti..
' Sen üzme kendini. Abim bekarken hevesini aldı. Ben inanıyorum onun sadık bir eş olacağından. Babamda abartıyor zaten. Sadece bir kere annemle gitmişlerdi. Havuzdan iç çamaşırı ile bir kız çıkmış. Babam bir türlü unutmadı kaç yıl oldu. Sen iki canlısın. Sıkma canını. ' dedi. Ebru' ya sarıldım ve gözümden bir damla yaş düştü. Ebru geri çekildi.
' Ağlama. Gerçekten abim iyi bir eş olacak ben eminim. '
' Sen çok iyisin. Dilerim çok mutlu olursun. ' dedim. Gözümden bir damla yaş daha süzüldü. Hamilelik beni iyice duygusal yapıyordu sanırım. Gerçi hamile olmasam da ağlardım. Güngör' ün pişkin hallerini görünce Ebru için daha çok üzülmüştüm. Her ne kadar arkasında ailesi olsa da herkes iyi bir eşe sahip olmak isterdi. Üstelik Ebru bunu hak ediyordu. Valizler gelince el öptük ve arabaya bindik. Rüzgar sinirle konuştu.
' Bir ev meselesi eksikti. Daha ne kadar hayatımı değiştireceksin acaba?' dedi.
' Ben ne yaptım? Sen kafayı mı yedin? Ev mi istedim ben? Seninle aynı çatı altında kalmak bile istemiyorum. ' dedim. Kısık sesle konuşuyorduk ama Rüzgar' a bağırmamak için kendimi zor tutuyordum.
' Güngör' le mi aynı çatı altında kalmak istiyorsun? Bütün gece gözünle onu takip ettiğini anlamadığımı mı sanıyorsun?'