YENİ EV

1487 Words
' Saçmalama. Onu falan takip etmedim. ' ' Gözüme mi sözüne mi inanayım?' ' Onu değil Ebru' yu takip ettim. Kız bütün gece koşturmaya devam etti. Ayrıca sen bana neyin hesabını soruyorsun? Kıskanıyor musun yoksa?' ' Saçmalama. Neyini kıskanacağım ama sonuçta benimde bir itibarım var. ' ' İtibar diye diye kafanıza taş yağacak haberin yok. Ne itibarmış. ' Her şeyin sonu itibara bağlanıyordu. Anladık zengin, çok zengin bir aileydiler ama bu kadar itibar düşkünüyse önce düzgün yaşamayı öğrenseydi. ' Benim soyadımı taşıyorsun. ' ' Bunu da ben tercih etmedim yalnız. ' Arabada kısık sesle dahi olsa müzik olması ve arabanın maşallahının olması sesimizin duyulmasını engelliyordu neyse ki. Hiçbir şey umrumda değildi de ailesi üzülmeyi hak eden insanlar değildi. Şoför onların şoförüydü ve gidip söyleyebilirdi duyarsa. Sonunda araba durdu. ' Geldik Rüzgar Bey. ' dedi. Arabadan indik. Eve hayran kaldım. Hiçbir zaman lüks meraklısı olmadım ama bu ev farklıydı. İki katlıydı. Çok büyük görünmüyordu. Tabii ki büyüktü de Rüzgar' ın ailesinin evinin yanında minicik kalıyordu. Bahçesi genişti ve bahçesinde gördüğüm kadarıyla bir kaç meyve ağacı vardı. Gece karanlığında bu kadar belli oluyordu. Sanırım havuz vardı ama ya kapatılıyordu ya da başka bir şey yapılıyordu ki yanında inşaat malzemeleri vardı. Evin görüntüsü taş ev gibiydi. Aklıma Aşk- ı Memnu taş ev gelmişti ki kendi kendime tövbe ettim. Bu nasıl benzetmeydi? Yine de çok güzeldi. Eve bayılma nedenim sanırım çok büyük ve gösterişli durmak yerine sıcak durmasıydı. Şoför anahtarları verdi. Bir kopyada bana verdi. Aldım. Ne kadar olduğunu bilmediğim bir süre bu evde yaşayacaktım sonuçta. Şoför; ' Henüz çalışanlarınız yok. Valizlere ben yardım edeyim. Aslında bir kaç güne seçilecekti ama...' dediğinde Rüzgar lafını kesti. ' Babama söylersiniz hiç uğramasın. O işi ben hallederim. ' ' Ama Rüzgar Bey. ' ' Ben hallederim dedim. ' ' Peki Rüzgar Bey. ' dedi ve valizleri içeri taşıdı. ' Eşyalarda henüz tamamlanmamış durumda değil. İç mimar yarın sabah gelecek ve eksiklerin büyük bir kısmını tamamlayacak. ' dedi. İçeri girdik. Salonda şömine vardı. Cidden bu da vardı yani. Ev soğuktu. Şoför gidip ısıtma sistemini çalıştırdı. Eve benden de Rüzgar' dan da daha fazla hakimdi. Salon döşeliydi. Şoför geri geldi. ' Mutfak için gerekli malzemeler yerleştirildi ancak yiyecek bir şey yok tabii ki. Siz bana liste verirseniz ben sabah erkenden..' ' Onu da biz hallederiz. ' dedi. Şoför sonunda gitti. Dayanamadım. ' Babanla ne derdin var senin?' ' Psikolog musun?' ' Ne alakası var?' 'Asıl sorduğun sorunun seninle ne alakası var. ' ' Adam senin için uğraşıyor ve sen sürekli tersliyorsun. Babasından ilgi görmek isteyen ne kadar insan var haberin var mı?' ' Ne yapayım Eylül? Çok istiyorsan babamı üzmemek onun dediği kişileri işe alalım. Onlar da dakika başı babama rapor geçeceği için her gece birlikte uyumak zorunda kalırız ne dersin? Gerçi belki işine gelir. Bilemiyorum tabii. ' ' Saçmalama. Ayrıca babanla arandaki sorun sadece bu evin çalışanları değil. Sürekli neden senin haram para kazandığını söylüyor. Karaborsacı falan mısın? Ya da tüccar? İnsanlara ucuza alıp pahalıya falan mı satıyorsun?' Rüzgar bir kahkaha attı. ' Senin kötülük anlayışın bile fazla iyi. Ne yapacağız biz seninle? Neyse zaten eninde sonunda öğreneceksin. Mafyayım ben. ' ' Ne! Ne mafyası?' ' Daha fazla detay vereceğimi sanmıyorsun değil mi?' ' Seninle de ciddi bir şey konuşulmuyor. İnanmadım ayrıca. Mafya böyle mi olur?' Rüzgar kendini kanepeye attı. Kollarını açarak üst kısmına koydu. Bildiğiniz yayıldı. ' Nasıl olur?' ' Ne bileyim ben. ' ' Bilmiyorsan niye bilmiş bilmiş konuşuyorsun?' ' Bilmiyoruz dediysek izledik, okuduk herhalde. Korumaları olur mesela, belinde silahı olur. Böyle iyi bir ailesi olmaz. Mafya babasının oğlu falan olur. ' ' Fena değil. Adamlarım evimde. Tanımadığım bir kadınla evlenmeye gidecekken yanımda taşıyacak kadar salak değilim onları. Kimseye güvenmem ben. Ne kadar az kişi bilirse o kadar iyi bazı şeyleri. Silahımı arabada bıraktım çünkü anneme sözüm var. O eve silahlı girmemeye çalışıyorum. Arabamda şimdilik babamlarda olduğuna göre kısa bir süre daha silahsızım için rahat olsun. Babası mafya olacak diye bir kural yok. ' ' Hala sana inanmıyorum. ' ' O da senin bileceğin iş. Ben yoruldum. Yatmaya gidiyorum. ' Rüzgar çıktı. Bende bir süre sonra peşinden çıktım. Ne yalan söyleyeyim, önce mutfağa baktım. Genişti. İçinde yok yoktu. Bir evde olabilecek bütün elektronik eşyalar alınmıştı. Bu kadar masraf yapmaları beni üzüyordu. Ev tamam ama eşyalar kullanılacaktı elbet. Yani ne kadar dikkat etsem de eve çalışanlar gelecekti. Çamaşır, bulaşık makinesi kullanmayın desem herhalde beni acımasız ve kaprisli görürlerdi. Böyle bir şey diyemezdim. Rüzgar gerçek bir evlilik yaptığında yenisini almak gerekecekti. Yukarıya çıktığımda baktığım bütün odalar boştu. Üçüncü odanın kapısını açtığımda tam bir yeni evli odasıyla karşı karşıya kaldım. Keşke sadece bu kadar olsaydı ama Rüzgar yatakta yayılmış yatıyordu. ' Sen benimle uyumak için dua falan mı ediyorsun?' dedi. ' Ona dua değil beddua denir yalnız. ' ' 1- A' dan arkadaşımız Eylül kız senin soyadın neydi? Neyse artık Soyluhan oldu. Eylül Soyluhan laf soktu. Hep birlikte alkışlıyoruz arkadaşımızı. Yalnız ufak bir detay var ki benimle aynı yatakta yatmak için bir kuyruk var. Babam o kuyruğu görme diye o ev olmaz diye tutturdu. ' ' Aman ne madah meziyet. Sahi şu erkekler önüne gelenle yatmakla neden övünür? Sadece karının göreceği hiçbir yer kalmadı bedeninde ve sen bunun övünülecek bir şey olduğunu düşünüyorsun..' ' Senin kaldı mı? ' diye sordu pat diye. Acımasızdı. Mafya olduğuna inanmıyordum ama kesinlikle iyi biri de değildi. Bir süre duraksadım. Sonra aklıma gelen soruyu sordum. Öyle ya hamile kadınlarla yatmam demişti. ' Bu kadar şeyine düşkünsün.' ' Neyime?' dedi alaycı bir şekilde. ' Çapkınlığına tabii ki. Çapkınlık yapmaya bu kadar düşkünsün de niye benimle evlenip kendine engel oldun?' ' Sana sadık olacağımı nereden çıkardın?' ' İtibar takıntından. ' ' O konuda endişe etme. Çapkınlık erkekliğin şanıdır. Onunla itibar bozulmaz. Fazla sadakatten bozulur bak. Hanım köylü derler. ' ' İğrençsiniz. Benim uykum var. Kay kenara. ' ' Alıştın bakıyorum baya. ' ' Ne demezsin. Bende bu duruma bayılmıyorum. Uzatma ki sinirim bozulup uykum kaçmasın. ' Öylece üstümdekilerle yattım. ' Yarın gidip sana kıyafet alalım. ' dedi. ' Evden getiririm. ' dedim. ' Rüzgar Soyluhan' ın karısısın. ' ' İyi ki sinir etme dedik. Anladık. İtibarın. Madem senin itibarın parasını da sen ödersin. ' Uykum kaçmıştı bile. Rüzgar götünü döndü ve uyudu. Sabah kalkıp boş boş oturdum. Açtım. Biraz param vardı ama çok azdı ve simit sipariş etmeyi düşünsem de adresi bilmiyordum. Aç halimle oturuyordum ki kapı çaldı. Önce tereddüt ettim ama sonra açtım. Burayı benimsemezsem iyice zehir olurdu hayat. Gelen şofördü. ' Bunları Ebru Hanım gönderdi. Meyve suyunu en yakın yerden sıktırıp hızla getirmemi tembihledi. Vitamini kaçmadan içecekmişsiniz. İç mimarda bir saate gelecek. Bugün akşama kadar mobilya ve beyaz eşya eksikleri tamamlanmış olur. Çocuk odası hariç. Oranının duvar kağıtları değişecekmiş. Ayrıca havuzun etrafının kapanması da bir kaç gün sürermiş. Bunları bildirmemi emrettiler. ' ' Teşekkür ederim. ' ' Başka bir isteğiniz var mı?' Peçete var mı desem ne olurdu? Ağlamak istiyordum. ' Teşekkür ederim yok. Bunlar yeterli. ' dedim. Meyve suyunu içerken paketleri açıyordum. Kahvaltılık her şey vardı. Çeşit çeşit peynirler, farklı kıvamda pişmiş üzerine not düşülmüş yumurtalar, salam, sosis, tereyağı, bal en az on çeşit reçel. Bu ailenin bu kadar düşünceli olması beni kahrediyordu. Çocuk odasını ve çocuk olacağı için havuz korumasını bile hesap ediyorlardı ve onların torunu bile değildi. Bilseler hiçbir şey yapmazlardı. Onları kandırmak içime oturuyordu. Rüzgar geldi ve kahvaltıya çöktü resmen. ' Ebru göndermiş. ' dedim. ' Akıllı kızdır. ' dedi. Ufacık bile vicdanı sızlamıyordu. Kahvaltıdan sonra iç mimar geldi ve Rüzgar bizim alışverişe çıkacağımızı söyledi. Biz evde bir şey olmadığı halde biri geldi mi başında dikiliyorduk beyefendi öylece bırakıp gidiyordu evi hiç tanımadığı insanlara. Arabaya bindik. Arabası gelmişti. Nasıl geldi anlamadım . AVM' ye geldik. Önce iç çamaşırı mağazasına girdi Rüzgar. ' Buranın acelesi mi vardı?' dedim. ' Alt katta alacaklarımızı alır arabaya koyarız. Her şeyi elimizde gezdirecek halimiz yok. Kırk kere de alışverişe gelmeyeceğime göre. ' dedi. Eninde sonunda alınacaktı. Kız yanımıza geldi.. ' Hoşgeldiniz. Tebrik ederim. ' dedi ve bizi en seksi iç çamaşırları olan yerlere götürdü. Alnımızda evlendik falan mı yazıyordu? Rüzgar kendimiz bakacağız diyerek kızı gönderdi neyse ki. Bir kaç tane varla yok arası takım aldı. ' Onları bana alıyorsan giymem. ' ' Yeni evliler böyle şeyler alır. İster odanda giy ister çöpe at ama almak zorundayız. ' ' Yeni evli olduğumuz alnımızda mı yazıyor?' Rüzgar cevap vermek yerine telefonu çıkardı. Bir şeyler yazdı. Bana çevirdi. ' Yuh. Baş sayfa mı bu?' ' Evet. Rüzgar Soyluhan ile evlendin. Bütün gazeteler manşetten vermiştir. Yani herkes yeni evli olduğumuzu biliyor. ' dedi. Dehşet içinde; ' Annem. ' dedim. Herkes biliyorsa annemde biliyordu ve ben onu çağırmamıştım. İşte şimdi yanmıştım. Annem hayatında en çok olmak isteyeceği yerde olamamıştı ve bunu kesinlikle benim burnumdan getirecekti. Elime geçeni almaya başladım. Ne olduğunun bir önemi yoktu artık. Aynı odada kalmayacaktık zaten. Tabii normal şeylerde aldım. Kendi tarzım şeyler. Bir an önce çıkmak istiyordum çünkü mağaza kafama çöküyor nefes alamıyorum gibi hissediyordum. Tam kasadayken telefonum çaldı. Korkarak aldım elime. Anne yazısını gördüm. Korktuğumun başıma bu kadar çabuk gelmesi gerekmiyordu. Şimdi ne yapacaktım? Annem bunun acısını hem benden hemde kardeşimden çıkarırdı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD