Beyaz gelinlikle merdivenleri indim. Ebru kolumu tutuyordu eteğine takılmamam için. Aşağıya inerken;
' Annemin babamın elini öp. Hoşlarına gider. ' dedi kısık sesle. Dediğini yaptım. Rüzgar' ın babası memnun bir ifadeyle baktı. Annesi ' Çok yakışmış. ' dedi. Rüzgar' ı bekliyorduk. Babası;
' Yanlış anlamazsan abin ya da erkek kardeşin var mı?' diye sordu. Bunun neyini yanlış anlayacaktım?
' Erkek kardeşim var. '
' Nasıl biri?'
' Yaşı küçük daha ama iyi uslu bir çocuktur. '
' Okula gidiyor değil mi?'
' Gidiyor. Özel bir okulda burslu olarak okuyor. '
' Maşallah, maşallah. Amacım sorgulamak değil ama kız halaya oğlan dayıya derler. Ben inanmazdım buna ama benim oğlandan sonra inanmamak mümkün değil. ' dediğinde Rüzgar' ın annesi ters ters baktı ama bir şey demedi. Ebru beni çekiştirdi..
' Hadi abim geliyor. ' dedi. Rüzgar takım elbisesiyle merdivenlerden inerken çok yakışıklı falan değildi. Daha önce gördüğüm Rüzgar' dı işte. Zaten takım giyiyordu. Bu biraz daha parlak duruyordu o kadar. Kitaplardaki kızlar gibi hayran falan olmadım yani. O sırada Ebru yine kulağıma dedikodu veriyordu.
' Babam haksız sayılmaz. Abimi dayım doğurmuş olsa anca bu kadar benzerdi huyu suyu. Dayım der zaten. " Ben doğurdum ablamın kucağına attım. " diye ama babam böyle şakalardan hoşlanmaz. ' dedi. Nedense dayıyı merak etmemiştim. Hatta sevmemiştim bile. Rüzgar beni görünce bir duraksadı. İşte kitaplarda dedikleri buydu herhalde. Bende olmamıştı ama onda olmuştu. Hoş onda zaten kitap başrolü gibi gizemli bir hava da vardı zaten. Benden başrol kız olmazdı işte.
' Çok yakışmış sevgilim. Kuğu gibi olmuşsun. ' dedi.
' Teşekkür ederim. ' dedim. Kuğu neydi yahu? İnsan madem oyun oynuyordu biraz yaratıcı olurdu. Gerçi benden başarılı olduğu kesindi. Ebru hemen dışarı sürükledi. Kapının önünde bir limuzin vardı.
' Hey öyle bakma. Bununla gezen görgüsüz kızlardan değilim. Sadece bugün için gelinlikle rahat et diye kiraladım. '
' Öyle olduğunu hiç düşünmedim ama gerek yoktu. '
' Olmaz mı? Bir sürü yere gideceğiz. Fotoğraf ekibinde saç makyaj için birileri oluyor ama yedek gelinliğimiz yok. Seni birine bile zor ikna ettik. O yüzden kırışmaması gerekiyor. '
Arabaya bindik. Rüzgar; ' Çok uğraşıyorsun. Eylül böyle şeylere gerek duymaz. Bu son olsun artık. ' dedi.
' Zaten fazla bir şey yapmıyoruz. Ayrıca sen anlamazsın. Kadınlar sonra bunları dert edebilir. Yakında benim düğünüm olacak , annemlerde evlat ayırmış gibi olmak ve Eylül boynu bükük kalsın istemiyor. ' dedikten sonra bana döndü.
' Yani kıskanırsın anlamında demedim. İnsan heves etmeyeceğini zanneder ama edebilir. Biliyor musun ben hep bir ablam olsun istemiştim. Yani insanın abisi olması da güzel ama görüyorsun benim abim biraz ketum. Hep böyleydi. O yüzden onun evlenmesini dört gözle bekliyordum. ' dedi. Ona gülümsedim. Kız kardeşimden kat kat iyiydi ama ona aynı şekilde karşılık veremiyordum. Karnımdaki bebeğin üvey annesi olmak üzereydi. Hiçbir şeyden haberi yoktu. Etrafımda kelebek gibi uçuşuyordu ve ben onun kanatlarını yakabilecek bir alevi karnımda taşıyordum. Güngör' e aşık olmasa bile bunu öğrenirse canı yanardı. Hem abisi hemde nişanlısı açısından.
Bir sürü yer gezdik. Harika manzalar vardı. İstanbul' da böyle yerler olduğundan bile haberim yoktu. Rüzgar' la nasıl pozlar vereceğimizi tarif ediyorlardı. Her poz için dakikalarca uğraşılıyordu. Eğer kendime bir düğün çekimi hayal edecek olsam bile böylesini hayal edemezdim. Fotoğrafları gösterdiklerinde ister istemez etkileniyordum. Rüzgar' dan değil, ortamdan ve üzerimdeki gelinlikten. Rüzgar poz vermekte iyiydi ve gözümün içine gerçekten seviyor gibi bakıyordu. Bu durum rahatsız ediyordu. Bir gerginlik oluşturuyordu.
' Evet. Şimdi biraz doğal pozlar verin. Üst üste çekim yapacağım. İçlerinden seçeceğiz. ' dedi. Bizde poz vermeye başladık. Saatler olmuştu ve bende az çok öğrenmiştim.
' Ailen çok iyi insanlar. '
' Seni ilgilendiren bir durum yok. '
' Nasıl yok? Ne kadar uğraşıyorlar görmüyor musun? Onları kandırmaktan hiç mi rahatsız olmuyorsun?'
' Hala seni ilgilendiren bir şey göremiyorum bu konuda. '
' Sürekli bana iyilik yapmış gibi üstten konuşmayı bırak. Gördüğüm kadarıyla bende sana iyilik yaptım. '
' Ne iyiliği?'
' Ailenin istediği kişiyle evlenmekten kurtardım seni. '
Rüzgar güldü ama alay dolu bir gülüştü bu.
' Ne sanıyorsun? Ailem üç gün şu kızla evlen dedi bende seni buldum ve kurtuldum mu? Ailem yıllardır bana kız gösterir ve gördüğün üzere yıllarca da evlenmedim. Yine konuşur konuşur susardılar yani. Bana zorla bir şey yaptıramaz kimse. '
' Sen bana mı aşıksın?'
' Ne?'
' Duydun bence. Yani evlenmeyi kabul etmeler, aşık aşık bakmalar falan. '
' Seni tanımıyordum bile. Şirkete bir kaç kez geldim. Onda da seni gördüm mü ondan bile haberim yok. Sekreterlerin yüzlerine bakmak adetim değildir. '
Konuşma tarzı ile bakışları çok tezattı. Hala poz veriyorduk ve hala aşık gibi bakıyordu ama sözleri zehirliydi. Ben onun gibi bakmakta zorlanıyordum ama neyse ki heyecanlı olduğum düşünülüyordu. Adam sanki oyuncuydu. Sözleri sinirimi bozmuştu.
' Ben artık bu oyuna tahammül edemiyorum. '
' Edemeyip ne yapacaksın?'
' Kardeşinin halini görmüyor musun? Gerçeği bilmeyi hak ediyor. '
' Sen ne gerçeğinden bahsediyorsun? Ne olacak sanıyorsun ki? Çık söyle. Güngör ne diyecek? Benimle yattı kalktı. Onunla evlenmek zorunda kalmam için hamile kalmış. Korunuyor diye biliyordum gibi laflar edecek. '
' Babası biliyor. '
' Neyi biliyor?'
' Güngör' ün benimle evlenmek istediğini söylediğini. '
' Sen gerçekten salaksın. Git istediğine söyle. Bir bekarlık hatası olarak görülürsün. Babam Güngör' e çok kızar. Bir süre güvenmez ama yine de evlilik olur. Nişan duyuruldu. Ailelerin itibarları var. Üstelik her şey Güngör ve Ebru nişanlanmadan önce yaşanmış. Olacak tek şey senin babası biliyor diye şahit gösterdiğin ama ne hikmetse bilmesine rağmen Ebru' yla Güngör evlensin diye ailemin kapısında yatan adamın seni çocuğu aldırmaya zorlaması olur. Çocuk aldırılır. Sende zengin para avcısı olarak unutulur gidersin. Kendinden ve karnındakinden başka kimseye zarar vermiş olmazsın yani. '
' Sen niye engel olmuyorsun? Sen her şeyi biliyorsun. '
' Neye engel olmamı istiyorsun? Ebru 23 yaşında. Evleneceği hiçbir erkek bakir olmayacaktır. Muhtemelen hepsinin geçmişinde bu zengin bununla bir evlensem hayatım kurtulur diye düşünen senin gibi bir kadın olmuştur. '
' Ben öyle biri değilim. '
' Zaten hepsi öyle biri olmadığını iddia eder. '
' Kardeşini elinle yakıyorsun. Kendi çocuğuna sahip çıkmayan adamdan Ebru' ya nasıl bir eş olmasını bekliyorsun?'
' Senin derdin bu değil mi? Çocuğa sahip çıkıp seninle evlenmedi diye bütün bu halin. Bozuldu bütün planların. '
' Ne istersen düşün benimle ilgili. Ben sana kardeşin diyorum. Kardeşin. Bak sen mutlu ol diye koşturup duran kardeşin. Beni daha bir kaç gündür tanıyor. Bu kadar şeyi benim için yapmıyor senin için yapıyor asıl. Azıcık bile için sızlamıyor mu? Hiç mi demiyorsun bu kıza bunları yaşattıysa bu adam kardeşime neler yaşatır diye?'
' Demiyorum. Sana inandım diyelim. Güngör öyle biri. Bu Ebru' ya böyle davranabilecek demek değil ki. Sen Ebru' yu kendinle bir mi tutuyorsun? Benim kardeşimi üzmeye cesaret etmesi için yüz tane yürek yemiş gelmiş olması gerekir. Böyle davranmayı geçtim üzmeye cesaret etmesi için. Onun arkasında Rüzgar Soyluhan var ki bana bile kalmaz. Babam anında Güngör' ü de ailesini de bitireceği için cesaret edemez. '
En son belimden tutup kendine çekmişti. Kendimi geri çektim.
' Ben çok yoruldum. Bu kadar yeter mi Ebru? ' dedim.
Ebru hemen yanıma geldi.
' Ya ben unuttum. Sen iyisin değil mi? Bebek iyi mi? Çok yordum seni.' dedikten sonra diğerlerine döndü ve teşekkür ederek bu kadar yeterli dedi. Eve döndük. Gece derin bir uyku çektim demek isterdim ama uyuyamadım. Söyledikleri beynimde dönüp durdu. Ebru' nun arkasında ailesi vardı. Benim kimse yoktu. Beni bir köşeye atmak kolaydı. Üstelik ben annesi istemiyor ama babası karşı değil diye düşünürken adam yüzüme gülüp kendine başka gelin bakmıştı. Tek şahidim Rüzgar' dı o da bana inanmıyordu. Her şeyi anlatsam Rüzgar' ın dediği gibi kendimden ve bebeğimden başka kimseye zarar vermeyecektim.
Sabah kahvaltısı sonrasında evde bir telaş başladı. Bir sürü insan geldi. Evde hazırlıklar yapılıyordu. Rüzgar' ın babası evliliğimizi duyurmak için davet verecekti ve hazırlıklar başlamıştı. Ebru her şeyi tek tek denetliyordu. Süslemeler vs yapıldı. Yiyecekler, içecekler seçildi. Çoğunun adını bile bilmiyordum. Rüzgar ailesinin bu kadar masraf yapmasına ses etmiyordu ve bu iyice sinirimi bozuyordu. Beni istemiyorlardı. Beni uygun bulamıyorlardı ama yine de insan gibi davranıyorlardı. Madem sormadan evlendiniz ne haliniz varsa görün dememişlerdi. Rüzgar' la konuşmaya çalıştım ama tek dediği; ' Bu kadar abartacaklarını bende bilmiyordum. Neyse bugün son. Yarın eve gideceğiz. ' oldu. Bu durumlar bitiyordu. Bu gece katlanacaktım ve bitecekti.