AYRILIK ZAMANI

1047 Words
Ayşe'yle bugün sözleşmişti Ali, dünkü gibi parkta buluşmak için. Geldiğinde Ayşe'nin ondan önce geldiğini gördü. Yanına oturdu. "Konuya gir bakalım, neden dün akşam yanımdan gittikten sonra hemen tersleştin?" "Ben ayrılmak istiyorum," dedi Ayşe. Ali bir an ne dediğini idrak edemedi, şaşkınlıkla ona bakıyordu. Ayşe'nin yüzünde tek bir duygu kırıntısı olmadığını görünce yüz ifadesi sertleşti. "Bunu söylemek bu kadar basit olamaz! Bir sorun var ve bunu söylemek yerine kaçmayı seçiyorsun!" Ayşe canını yakmıştı, ondan böyle birşey beklemiyordu. "Baban ilişkimizi istemiyor, benim ailem buna razı olmaz! O yüzden en doğrusu bitirmek, ailelerimiz için!" "Biz ne olacağız peki, aşkımız ne olacak? Ayşe bu kadar kolay varma bu karara, ucunda bizim geleceğimiz var. Ben ayrılmak istemiyorum, böyle şeylerle doldurma kafanı." "Ben istiyorum Ali! İş uzadıkça uzadı, artık bitirip rahatça yoluma devam etmek istiyorum!" Bunu dedikten sonra yerinden kalktı, Ali kolunu tuttu acıtmayacak şekilde. "Yapma Ayşe, ben seni gerçekten seviyorum. Senin için babam da dahil herkesi karşıma alırım, yeter ki tuttuğun eli hiç bırakma!" Ayşe zorlanıyordu onu bırakııp gitmekte, bir yandan da hem ailesi hem Ali için korkuyordu. Kolunu çekti, bakışlarını kaçırdı ondan. "Benim söyleyecek sözüm yok başka, bir an önce kabullenip yoluna bakmanı tavsiye ederim!" Sırtını dönüp yürümeye başladı, Ali sadece arkasından bakmakkka yetiniyordu. Ayşe giderken arkasından bağırdı. "Ben sevdiğim kadından bu kadar kolay vazgeçecek kadar şerefsiz bir adam değilim! Birşey var ve bunu öğrenene kadar durmayacağım, seni geri kazanacağım!" Bunları duyunca gözünden yaş aktı Ayşe'nin. Geri dönüp ona sarılmak için herşeyini verirdi, en azından son kez onu görmek istedi. Gözünü kurulayıp arkasını döndüğünde yıkılmış bir adam, onun arkasında da dün bindiği araba vardı. Babası demek ki güvenmek için takip ettiriyordu Ayşe'yi. "Vazgeç, daha fazla kurcalama!" Sesi duygusuz gelsin diye elinden geleni yapmıştı. Başka hiçbir şey demeden oradan uzaklaştı. Ali'nin içinde daralma oluyordu, sevgisinin bu kadar kolay biteceğini düşünmemişti. Güvendiği tek insan Ayşe'ydi ve o da hayatından gitmişti. Az önce kalktığı yere geri oturdu. "Ben pes edemem Ayşe, beni sevmediğine tam anlamıyla inanana kadar gitmeyeceğim. Bir sevgi bu kadar hızlı bitmez!" Aklında türlü düşünceler dolanıyordu, tek mantıklı cevap babasının kıza zorla birşeyler yaptırmak istemesiydi, bunu düşünmek bile zor geliyordu Ali'ye. "Terk edildin, değil mi?" Babasının sesini duyunca arkasını döndü. Yanına oturdu. "Bunu sen mi planladın, senin yüzünden mi ayrıldı benden?" Bunu sorarken bedeni kasılmıştı. "Ben birşey yapmadım, yapmama gerek kalmadı işte. Seni sevmiyor o kız, paran için beraberdi seninle!" "Sırf iftira atmak için elinden geleni yapıyorsun, ama Ayşe benimle param için birlikte değil. Biz birbirimizi seviyoruz, ayrılmak istemiyorum, ben onu geri kazanacağım!" "Boşuna heves etme," dedi yerinden kalkarken. En kısa sürede bu işi bitirecekti tamamen Ali'nin kafasında! Ali cevap vermedi, yüzüne bile bakmadı. Arabaya bindiğinde aklında planlar kuruyordu. Ayşe eve kendini attığında ağlıyordu, evde kimse yok diye düşünüyordu, ta ki annesiyle karşılaşana kadar. Annesi ağladığını görünce onu izlemeye başladı şaşkınlıkla. "Kızım, bu halin ne senin? Neden ağladın, yoksa Ali'yle kavga mı ettin?" "Anne, biz ayrıldık!" Bunu söyledikten sonra odasına geçti ağlayarak. Annesi de peşinden geldi. "Ne demek ayrıldık Ayşe, baban duysa ne der? Bunu duyunca adam kötü olacak, seni ya zorla evlendirmeye çalışırsa?" Bunu Ayşe de biliyordu, babası çok baskıcıydı ve onu zorlayacaktı bu konuda. "Biliyorum, ama derdin şu an bu mu gerçekten anne? Ya babamı bırak, biraz da beni düşün! Baksana, canım yanıyor şu an!" Annesi yanına oturdu, elini sırtına koydu. "Güzel kızım, neden ayrıldınız? Bak, ilişkiler de elbette sorun olur, ama bu ayrılığı gerektirmez." Ayşe yerinden doğruldu ve annesine baktı. "Babası beni istemiyor, tehdit etti Ali'den ayrılmam için. Ali'nin bundan haberi yok, olmayacakta." Annesi duydukları karşısında üzüldü kızı için. "Ne konuda tehdit etti peki?" "Zengin bir aile işte, canımızla etti." "Davul bile dengi dengine, sana başından söyledim bunlar bizi çok dışlar diye. En iyisi sen biraz dinlenip bir karar al. Bizi düşünme bu kararında, kendi geleceğini düşün. Eğer ayrılırsanız babanın ne yapacağını da düşün," dedi üzüntüyle. Ayşe sanki dalıp gitmiş gibiydi, göz yaşları akmaya devam ediyordu. Odadan çıktı. "Doğru, davul bile dengi dengine. Ben neyime güvenip onunla olmak istedim sanki!" Bu düşünce onu daha da kötü ediyordu, bir anlığına imkansız olmadıklarını düşünmüştü. Ali arabayı en yakın arkadaşı olan Yiğit'in evinin önünde durdurdu. Serra ve Yiğit gerçek bir düğün yapalı iki ay olmuştu. Evin kapısını çaldı, bir süre sonra Yiğit açtı kapıyı, Ali'yi görünce gülümsedi. "Hoşgeldin kardeşim, gel içeriye," diye davet etti onu. Ali'nin yüzünün solgun olduğunu görünce kaşlarını çattı. "Sorun çıkmış yine belli, yoksa baban mı yine?" "Ayşe, ayrıldı benden. Sebebini bilmiyorum, açıklama yapmadı." Böyle diyince Yiğit içeriye seslendi. "Serra, biz Ali'yle biraz dışarıda oturuyoruz, sen de gel müsait olunca." Serra elinde Ali Asaf'la yaklaştı. "Sorun mu var yoksa? Ali Asaf uyusun gelirim," dedi. Yiğit başını tamam anlamında salladı ve dışarı çıkıp kapıyı kapattı. Birlikte oturdular. "Sebebini tahmin etmek zor, ama bunu Serra sorup öğrenebilir, daha sonra bizde ona göre hareket ederiz." "Çok iyi olur araştırması, ama bunu benim sorduğumu belli etmesin. Bu olaylar düzelirse çok iyi olacak, düşünmekten başım ağrıyor artık. Kesin babam tehdit etti. Bir gün önce iyiyiz, öbür gün ayrılmak istiyor, var bunda birşey." "Baban yapar, yakıştırmıyor onu senin yanına. Eğer tehdit işi varsa merak etme, Ayşe'yi korumak bize düşer. Serra'ya babasından yüklü bir miras kaldı, bir sürü de evi var. Birine yerleştiririz, ben de koruma işini hallederim. Rahat rahat yaşarlar, siz evlendikten sonra zaten kimse karışamaz o zaman." "Sağol kardeşim, ilk önce neden böyle olduğunu öğrenmeliyiz ama." "Sorun ne?" Serra'ydı konuşan, gelip yanlarına oturdu. "Ayşe, Ali'den ayrılmış. Sebebini öğrenmek sana kalıyor Serra, pek birşey dememiş Ayşe." Serra, Ali'ye bakınca üzüntüsünü fark etti. "Hemen şimdi arayacağım," defi telefonuyla Ayşe'yi ararken. Telefonu hoparlöre aldı Ayşe açınca. "Efendim Serra?" Bunu derken onun da sesinden belliydi üzgün olduğu. "Ayşe, az önce Ali geldi buraya. Ayrıldığınızı söyledi, neden ayrıldın ondan? Bir sorun mu var?" "Serra, benden bunu anlatmamı bekleme. Özel bir sebep," dedi kısık sesle. "Bir sebebi var ve bunu anlatman gerek. Seni seviyordu Ali, sende onu çok seviyorsun!" Ali merakla dinliyordu ne diyeceğini. "Babası istemiyor olmamızı. Dün beni sıkıştırıp tehdit etti Serra, mecburdum ailem için." Ali bunu duyunca ayağa kalktı, telefona uzanmak istedi. Serra sus anlamında işaret yaptı. "Bu kadar kolay pes edilmez, biz sana bu konuda yardımcı oluruz, yeter ki ayrılığı getirme aklına." "Bilmiyorum Serra, benim kapatmam lazım. Annem çağırıyor, sanırım babam geldi," dedi. Vedalaşıp kapattı telefonu. "Babamın yaptığı belliydi, ama ben Ayşe'yi ikna edeceğim." "Ayşe'ye gerçeği belli edersen daha da uzaklaşır. Bu yüzden yavaş hareket etmen gerekiyor." Serra haklıydı, her ne yolla olursa olsun Ayşe'yi geri kazanacaktı!
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD