Karanlık Yollar ve Güven Oyunları

1298 Words
Şehir, bu gece farklı bir sessizlik içindeydi. Rüzgar, ince ince esiyor, İstanbul’un sokakları, tüm varlığını içeren o kara ve derin huzuru yansıtıyordu. Günlerdir süren gerginlik, artık herkesin damarlarında dolaşan bir sinir haline gelmişti. Selim Vural, her adımda biraz daha yaklaşan tehditlerin farkındaydı. Bir yandan, Selahattin Çolak ve Murat Yıldırım gibi eski dostların peşinden gelmesini bekliyor, bir yandan da içindeki hainlerin izini sürüyordu. Ama bu gece, her şeyin dönmesini beklediği an olacaktı. --- Selim’in ofisinin kapısı, geceyi sessizce yararak açıldı. İçeriye adım atan kişi, Emir’di. Selim, masasında harfleri ve belgeleri karıştırırken başını kaldırdı. “Emir, geldin,” dedi, gözleri soğuk ve odaklanmıştı. “Evet, Selim,” dedi Emir, ellerinde bir dosya tutarak. “Birkaç yeni gelişme var. Selahattin’in harekete geçtiğini ve bizden birkaç adım önde olduğunu düşünüyor. Ama seninle konuşmam gereken bir şey var.” Selim, dosyayı alırken suratında tek bir ifade belirdi: Soğuk, kararlı ve beklenen bir gerginlik. Emir devam etti: “Son birkaç saatte, Selahattin’in adamları şehre sızdı. Yarın sabah, bir harekât planlayacaklar. Eğer buna hemen karşılık vermezsek, stratejik noktalarımızı kaybedebiliriz.” Selim derin bir nefes aldı ve masasına döndü. “Bunu düşündük, Emir. Selahattin’in bir hamlesi daha olacağını bekliyorduk. Ama biz de onun her hareketine bir adım önde olmalıyız.” Emir, gözlerinde endişe beliren bir ifadeyle cevap verdi: “Peki, Selim. Ama senin... Biri seni kandırıyor olabilir. İçeriden bir sızıntı var.” Selim’in gözleri aniden keskinleşti. Emir’in söyledikleri, her şeyin boyutunu değiştirebilirdi. İçeriden bir ihanet, Selim’in en büyük korkusuydu. Gücünü sağlam tutmak, sadık bir ekip oluşturmak ona hep bir adım önde olma avantajını vermişti. Ama şimdi bir şeyler farklıydı. “Bunu nereden öğrendin?” diye sordu, sesindeki sertlik artarak. “Bazı kaynaklardan,” diye yanıtladı Emir, gözlerini kaçırarak. “Birinin şüpheli hareketler yaptığına dair bilgiler aldım. Ama şüphelinin kim olduğunu tam bilmiyorum. Yalnızca ipuçları var.” Selim, derin bir düşünceye daldı. “Bunu çözmemiz gerek, Emir. Eğer içeride biri bana ihanet ediyorsa, bunu hemen ortaya çıkaracağız. Ve o kişi, canını ödeyecek.” --- Gece ilerledikçe, Selim’in bürosunda yoğun bir hazırlık başladı. Emir ve adamları, geceyi geçirmek üzere stratejik yerlerde pozisyon aldı. Herkes sessizdi, fakat içlerinde bir gerilim vardı. Selim’in liderliği altında, her şeyin çok hızlı bir şekilde değişebileceğini biliyorlardı. O sırada, Murat Yıldırım şehrin arka sokaklarından birinde, karanlıkta yürüyordu. Selim’le geçmişte kurduğu güçlü bağ, her ne kadar güven ilişkisi oluşturmuş olsa da, Murat içsel bir çatışma yaşıyordu. Selahattin’in artan etkisi, Murat’ı rahatsız ediyordu. Selim’le olan dostluğunu riske atıp atmayacağı konusunda hala kararsızdı. Murat, sonunda hedefe ulaştı; o geceki toplantı yeriydi. Burada, Selahattin’in adamlarıyla bir görüşme yapması gerekiyordu. Onlar, Selim’in zayıf taraflarını araştırıyorlardı, ve Murat’a ihtiyaçları vardı. Selahattin’in güvenliğini sağlayan birkaç adam, Murat’ı içeriye aldı. “Hoş geldin, Murat,” dedi Selahattin, yüzünde soğuk bir gülümseme. “Bunu hep merak ettim. Selim’in seni bu kadar iyi tanımasına rağmen, nasıl oluyor da ona güveniyorsun?” Murat, suratsız bir şekilde cevap verdi: “Selim’le geçmişimiz farklı, Selahattin. Ama işin gerçeği şu: O, bu şehirdeki en güçlü adam. Bu yüzden ona güveniyorum.” Selahattin, Murat’a yaklaşarak sordu: “Ama ya sen? Sence bu güven gerçekten var mı, Murat?” Murat, bir an için duraksadı. Gerçekten de, Selim’in son zamanlarda gösterdiği davranışlar ve içindeki belirsizlik, onu rahatsız ediyordu. “Bunu zaman gösterecek,” diye yanıtladı ve hızla toplantıyı bitirerek odadan çıktı. --- Selim, gece boyunca ihanetin izlerini sürmeye devam etti. Saatler geçtikçe, bir ipucu buldu; o ipucu onu içeriye sızan hainin kimliğiyle karşılaştırıyordu. Bu kişi, Selim’in tam güvenebileceği biri değildi. Selim, sabaha karşı, bir kaç adım geriye çekilip, bütün bağlantıları değerlendirdi. Sonunda kararı verdi. İçerideki hain kimse, bir yalanın peşinden gitmişti. Bu gece, bu ihaneti sona erdirecek adımı atacaktı. Güven, Selim için her zaman en büyük gücüydü. Ama bu gece, güvenin kırılmasının bedeli ağır olacaktı. Ve Selim, kendi liderliğini test etmeye karar verdi. Kırılma Noktası ve Kanlı Hesaplaşma Şehir, geceyi yeniden yutmuştu. Havanın ağır kokusu, karmaşık bir sessizliğin arkasında bekliyordu. İstanbul'un arka sokaklarında, yeraltı dünyası her zaman olduğu gibi varlığını sürdürüyordu. Ama bu gece, bir şeyler farklıydı. Şehir, bilinçaltındaki gerilimi hissediyordu. Birçok plan ve karşı hamle arasında, bir ipuçları ağı doğuyordu. Selim Vural’ın gücü, hızla zirveye çıkarken, etrafındaki hainler de onu bekliyordu. Geceyi kıran ilk ses, Selim’in ofisinden geldi. Odaya adım atan kişi, Emir’di. Yüzündeki ifadenin soğukluğu, bir şeylerin ters gittiğini hemen belli ediyordu. “Selim,” dedi Emir, sesi titremeyen ama bir o kadar da sertti. “Bir şeyler var. Selahattin, bu gece hareketlenmiş gibi görünüyor. Bize ulaşmak için her yolu deneyecek.” Selim, gözlerini kaldırmadan masasında ne kadar düzenli bir şekilde yerleştirilmiş dosyaları inceledi. Konuşmak için odaklanmaya ihtiyacı vardı. Ama Emir’in bakışlarındaki endişeyi de göz ardı edemezdi. “Biliyorum. Bekliyordum. Ama biz de her adımımızı dikkatle atıyoruz. Onun planlarını bozacak hamleyi bulmalıyız,” dedi Selim, ve masanın altındaki çekmecesini çekerek gizli bir dosya çıkardı. “Bu gece, Selahattin’in oyununa karşı hamle yapacağımız gece olacak. Her şey yerli yerine oturmalı.” Emir, Selim’in soğukkanlı yaklaşımını görünce rahatladı, fakat yine de bir şeylerin kötü gidebileceği hissi her an sırtını okşuyordu. Bu gece, çok önemliydi. --- Selim’in ekibi, her bir adımda mükemmel bir planla ilerliyordu. Geceyi, düşmanlarının hamlesini engellemek için hazırladılar. Selim, her an tehlikede olduğunu hissetse de, uzun yılların verdiği deneyimle etrafındaki tüm tehditleri fark edebiliyordu. Geceyi geçireceği gizli toplantıyı son kez gözden geçirdi. “Herkes pozisyonlarında olsun. Hiçbir şey dışarıya sızmasın,” dedi ve ekibine son bir hatırlatmada bulundu. “Bir şeyler yanlış giderse, geri dönüşü olmayacak. Hepimiz bu oyunun içindeyiz.” Emir ve ekibi, karanlıkta yerlerini almadan önce Selim’in kararını beklediler. Her şeyin güvenli olması için her adım dikkatlice atılmalıydı. Ama içlerinden birinin düşmanı görüp görmediğini kimse bilmezdi. --- Bir yandan da Murat Yıldırım, şehrin diğer taraflarında bir başka toplantıya katılıyordu. Onun için her şey daha karmaşıktı. Selahattin’in yanındaki bu geceki hesaplaşmanın, Selim’in planını alt üst edebilecek bir noktaya ulaşabileceğini düşündü. Ama Selim’in adamları arasındaki hainin kim olduğunu öğrenmesi gerekiyordu. Murat, tüm dikkatini buna vermek zorundaydı. Selahattin’in karargâhına vardığında, her şeyin normal olduğunu düşündü. Ancak, çok geçmeden bazı işaretler fark etmeye başladı. Birkaç adamın garip bakışları, hızıyla gittiği odadaki garip izler, her şeyin başka bir yönünü gösteriyordu. Selahattin, Murat’ı karşılamak için gülümsedi. “Hoş geldin, Murat. Geceyi bizimle geçirmek istemez misin? Bu gece her şey yerli yerine oturacak.” Murat, garip bir huzursuzluk içinde cevap verdi: “Hadi görelim, Selahattin. Ama dikkatli ol. İşler bizim planımıza uymuyorsa, geri adım atmam.” Selahattin, Murat’ın yüzüne bakarak derin bir nefes aldı ve konuştu: “Sana olan güvenim büyük, ama bu gece her şeyin test edileceği bir gece. İçerideki hainlere, bu gece son verilecek. Ve senin işin de bu olacak, Murat. Gel, bana katıl.” Murat, içindeki şüpheyi bastırarak, Selahattin’in teklifine sessizce yanıt verdi. Ama bir şeyler ters gidiyordu. Bu gece, her şeyin kırılma noktasına gelmesi bekleniyordu. --- Saatler geceyi daha da karartırken, Selim’in ekibi, her yeri dikkatle izlemeye başlamıştı. Çeşitli araçlar, farklı noktalarda belirli alanlarda duruyordu. Şehirde bir şeyler dönecekti, ama ne zaman olacağı belli değildi. Bir an, Selim’in kulakları kesildi. Dışarıdan gelen silah sesleri, İstanbul’u sarstı. “Şimdi başlıyoruz,” dedi Selim, sesi kesik ama kararlıydı. “Herkes pozisyonunu alsın. Düşman geldi.” Silahlar patladı, duvarlar titreşti. Her şey kararmıştı. Selim ve adamları, hızlıca harekete geçti. Bu gece, Selahattin’in ve ekibinin darbesiyle, herkes bir noktada sınav verecekti. İçeriden gelen sızıntılar, her şeyin dönmesini sağlayan bir noktaya gelmişti. Murat, Selahattin’in yanında, hızlıca harekete geçti. Bu gece, sadece bir taraf galip gelecekti. Ve o galip, Selim’i tuzağa düşürebilir ya da her şeyin iplerini elinde tutan kişi olacaktı. Yavaşça çekilen silahlar, şehrin ortasında kanlı bir hesaplaşmanın başladığını haykırıyordu. --- Selim, düşmanlarının arasına girdiğinde, gözlerinde bir tek şey vardı: İntikam. Selahattin ve Murat arasında dönen bu oyun, her şeyin bitmesine çok yakın bir noktaydı. Gece, kanla, ihanetle ve gerginliklerle şekillenecekti. Selim’in hayatındaki bu kritik nokta, aynı zamanda tüm yeraltı dünyasının geleceğini de belirleyecekti. Ve gece sona erdiğinde, kimse kazananı kesin bir şekilde söyleyemeyecekti. Çünkü her şeyin ödediği bedel, çok ağır olacaktı. 3. Bölüm Sonu
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD