2. Bölüm: Yabancı

926 Words
#Zeli Her şey bu akşam bitecekti! Aras’ın evinde bulanan adamlarım onu alıp geleceklerdi. Aras’la burada kırk bir gün boyunca yalnız kalıp aşkımızı tazeleyecektik! Aras bana olan aşkını, tutkusunu yeniden hatırlayacaktı!.. Elimdeki telefon titreyince direkt açtım. “Yoldayız efendim!” “On dakikan var!” Telefonu kapatıp yerimden kalktım. Bahçeye çıkıp gökyüzüne baktım. Yaptığımdan şüphe duymayıp gülümsedim. “Yıldızların altında sevişmek ne hoştur nakaratı hayat bulacak sevgilim!...” Telefonuma baktığımda üç dakika kaldığını görmemle şifreleme sistemini aktive ettim. On dakika sonra tüm kapılar kırk bir günlüğüne kapanacak! Heyecanla beklerken bahçe kapısı açıldı. Kendimden taviz verip koşarak arabanın yanına gitmemek için yerimde durup kendimi sıktım. Adamlar bagajdan halıya sarılmış vaziyette Aras’ı çıkarırken gülümseyerek “Dikkatli ve hızlı olun!” diye uyardım. Onaylayıcı sesler çıkarıp halıyı omuzlarına alarak içeriye girdiler. Arkalarından içeriye girdiğimde “Nefes alacak şekilde sardınız değil mi?” diye dikkatle sordum. “Nasıl emrettiyseniz öyle yaptık.” Gönül rahatlığıyla elimle onlara kapıyı gösterdim. Evden çıktığımızda “Hiçbir şey bilmiyorsunuz!” dedim. Karga öne çıkıp “Zeli Hanım iki aylığına İtalya’ya dinlenmeye gitti. Bu süre zarfında şirketin başına sadece babası Erkam Bey’in geçmesine dair talimat verdi!” dedi. “Aferin, şimdi gidin!” Karga adamlara işaret verip araçlara binerek bahçeden çıktılar. Telefonumdan saate baktığımda tüm kapıların kapanmasına son on saniye kalmıştı. 10,9... Zaman dolduğunda Karga ve adamları bahçeden çoktan çıkmıştı. Dış kapının üzerine demir kapının kilitlenmiş olmasıyla elimde kalan son teknolojik aracı da zaferle duvara fırlatıp kırılmasını ve bu evden kırk bir gün dolmadan çıkışın engellenmesini teminat altına almış oldum. Ayağımla telefonun parçalarını bahçeye doğru ittirip gözden kaybolmalarını sağladım. Gözlerimi yumup derin nefes aldıktan sonra gözlerimi araladım. Kendime şans ve güç diledim. Adımımı içeriye doğru atıp evin içine girdim. Halıda sarılı durumda olan Aras’ın yanına çömeldim. Başı dışarıda olmasına rağmen gözleri bağlanmış ve istediğim gibi başına da şapka geçirmişlerdi. Elimi şapkanın üzerine koydum. “Kendinden bile çok sevdiğin saçlarına toz değmemesi için elimden geleni yaparken neden beni terk etmek istiyorsun?” Sorum cevapsız kalırken yerimden kalkıp köşede kalan yatağa doğru ilerledim. Aras uyanana kadar tavanı izleyerek uyandığında neler yapacağını düşünmeye kaldığım yerden devam etmek için yatağa girip uzandım... Ne kadar süre geçti bilmiyorum ama içimin geçip duyduğum ıkınma sesiyle uykumdan uyandığıma göre baya zaman geçmiş. Yerimde doğrulduğumda Aras halıda can çekişircesine hareket ediyordu. Yataktan kalkıp Aras’ın yanına gittim. Aras başını sağa sola sallayıp bir şeyler söylerken “Tamam sakin ol sevgilim geçti!” diye alayla konuştum. Konuşmam üzerine anlık durup tekrar boş boş debelenmeye başladı. “Beni özlediğinin farkındayım çünkü ben de seni çok özledim.” “III!..” diye kızgın sesler çıkaran Aras’la “Sakin kalmazsan seni çözmem!” diye ciddiyetle uyardım. Daha sert bir şekilde debelenmeye devam edince “Tamam o zaman, keyfin bilir.” diyerek yerimden kalktım. “Biraz daha ama bu sefer ayık kafayla halının içinde kal da aklın başına gelsin.” Garip garip sesler çıkarırken mini MP3 çalar veya airpods bluetooth kulaklıklığımı yanıma almadığım için pişman oldum. “Sonuçta onlarla evden kaçılmaz ama bu tür arızalı durumlarda kafa dinlenirdi.” Gürültü sesi çoğalınca “Susarsan seni çözeceğim. Susmazsan kırk bir gün boyunca halının içinde hayat sürersin!” diye bağırıp sesini bastırmaya çalıştım. Daha da denilenince başımı olumsuzca sallayıp yemek hazırlamak için mutfağa doğru ilerledim... Mutfakta beş on dakika kadar oyalandıktan sonra odaya geri geldiğimde Aras susmuştu. “Aferin sana sonunda susmayı başardın!” dediğimde yeni tepki vermedi. Bana küstüğünü düşünüp yanına çömeldim. “Sana bunu yaptığım için bana kızıyorsun ama bil ki göz göre benden gitmene gönlüm razı değil!” Yine ses vermeyince dayanmayıp yerimden kalktım. “Tamam susarak beni cezalandırılma!” Halının ipini hızlı hızlı çözüp geriye doğru giderek halıyı açtım. Kıpırdamadan duran Aras’la kaybetme korkusu içimi sararken “Aras!!!” diye bağırıp koşarcasına yanına vardım. Yüzünü avcumun içine aldığımda yüzünde hissettiğim sıcaklığa rağmen “Aras kendine gel!” diye bağırıp yüzünü sağa sola sallamaya başladım. Aras’tan ses gelmemeye devam edince paniğim daha da arttı. Başındaki şapkayla birlikte gözlerindeki bandajı çektiğimde gördüğüm yüzle korkum arttı. Karşımdaki yüze şaşkınlıkla bakarken “Bu Aras değil!” diyebildim. Şaşkın şaşkın yabancı yüze bakmaya devam ederken aklıma dank edenle başımı sağa sola sallayıp “Hayır katil olmuş olamam!” diye korkuyla bağırıp adamdan uzaklaştım. Adam kıpırdamadan durmaya devam edince içimi saran korkuya rağmen yerimden hareket etmek için kendimi zorladım. Ellerimi öne doğru yere yaslayıp dizlerimin üzerinde emekleyerek adama doğru ilerledim. Kalçamın üzerine oturup titreyen elimi sabitlemek için diğer elimle bileğimden kavradım. Elimi adamın yüzünde gezdirerek dudaklarının üzerinde korkuyla durdum. Parmak uçlarıma değen sıcak nefesle “Ahhh!” diye rahat bir nefes aldım. Rahatlamanın verdiği güçle elimi adamın boynuna doğru indirip karotis arterini yokladım. Nabzı düzenli bir şekilde attığını hissedince iyice rahatladım. Elimi nabzından çekip adamın neden tepki vermediğini anlamaya çalışırken halının üzerinde fark ettiğim kanla gözlerim kocaman açıldı. “Hayır, hayır Karga dikkat ettiğini belirtmişti!” diye bağırıp adamın başını kucakladım. Elimi saçlarında gezdirirken başının tam ortasında elime gelen düğümle panik durumunu es geçip adamı yüz üstü yatırdım. Saçlarını iyice aralayıp yaraya baktım. Fark ettiğim hafif kurumuş kanla pıhtısıyla “Karga bu adam yaşasın yoksa seni onun yanına gömerim!” diye öfkeyle bağırıp yerimden kalktığım gibi ecza dolabına koştum... İyi ki doktorluk mesleğine ilgilim olup alabileceğim ilk yardım ve diğer dersleri almışım. Adamın başının ortasındaki saçını kesip yarayı dezenfekte etmek için klorheksidin ve polivinil pirolidon-iyot kullandım. Yara derin ve ciddi olmasa da adamın bayılmasına neden olduğu için yaraya antibiyotik merhem sürüp sargı beziyle sardım. Şimdide içimdeki kötü ihtimali bastırmaya çalışarak adamın başucunda uyanmasını bekliyordum. Fakat adamdan nefes alışverişi dışında herhangi bir tepki alamıyordum. Evden çıkıp ambulans çağırmak istesem de boşa çabalayacağımın farkındaydım. Elimi yaranın üzerinde gezdirip “Lütfen sana bir şey olmasın!” diye fısıldadım...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD