Kapalı gözlerimi açmamak ve hıçkıra hıçkıra ağlamamak için kendimi tutmaya çabaladığım esnada açılan kapıyla ayaklarımın titremeye başladığını hissettim. Kalbim duracakmış gibiydi. Nefes almakta zorlanıyordum. Bedenim titremeye başladı. Neredeyse bayılacaktım. Gözyaşlarımın hücum ettiği gözlerim yanmaya başlamıştı. Ağlamamak için kendimi zorlasam da yumduğum gözlerimden gözyaşlarım sızıyordu. Kapının açılmasıyla, “Aç gözlerini, fındık” diyen Doruk’un sesiyle gözlerimi daha sıkı kapattım. Bu sandığımdan da yıkıcı bir durumdu. Gözlerimi açıp içeride göreceğim yatağın ardından gözlerine baktığımda ne diyecekti? Bu gece benim olmanı istiyorum mu? Bu istek katlanılacak bir şey değildi. Ben kendimle bayılmamak için savaş verirken Doruk sabırsız bir ses tonuyla, “Hadi, fındık” diye komut verdi. O