Dudakları büyük bir şefkatle dudaklarımda dans ederken alıp verdiği nefes yüzümde değdiği her noktayı yakıyordu. İtmem gerekiyordu. Bu duruma bir son vermeliydim. Ellerim onu göğsünden itip uzaklaştırmak yerine boynuna dolanıyordu. Aklım tamamen bir köşenin ardına kaçmış, gözlerini yummuş ve sinmişti. Yüzünü dahi göremiyordum. Bedenimin tüm kontrolü kalbimin elindeydi. O da bu anı sonuna kadar yaşamam için hiçbir tepkiye izin vermiyordu. Tüm vücudum alev almış, o koskoca bedenin gölgesinde kaybolmuştu. Dudakları dudaklarımdan ayrıldığı anda alnını alnıma yaslayarak fısıldadı: “Seni seviyorum, fındık. Anla artık!” Sesi o kadar derinden ve tükenmişçesine çıktı ki kalbim eriyip kollarına akmak istedi. İçim çağlarken bu cümleyle aklım nefesi kesilmiş bir şekilde gözlerini açtı. Yerinde doğrul