Bir haftadır hiç bir şey yapmadan geçiyordu. Kuzey abi bir süreliğine evde duralım dediği için bu durumdaydık. Bir yandan haklı bulsam da bir yandan da sıkılıyordum.
Kahvaltı yapılmış herkes bir köşeye çekilmişti.
-Abi bir şey mi oldu?
Kuzey abi daldığı yerden çıkıp bana baktı. Aklını karıştıran bir konu olduğu belliydi.
-Sizinle bir şey konuşacağım. Volkan iş teklifi ediyor.
Bu sözden sonra tedirgin olmuştuk. Volkan bizim alemden değildi. O daha büyük işler yapmıyordu ve daha tehlikeliydi. Sonunda büyük para kaldırsakta topun ağzında olabilirdik.
-Abi sen hep bu adamdan uzak dururdun. Nereden çıktı?
-Haklısın Oğuz, ama şu anda büyük iş yapıp büyük para kaldırmak daha mantıklı geliyor. Sonra bir süre yine ortada görünmeyiz.
Oğuz abisine baktı. Salih abi, Kuzey abiye güvendiği için "Benim için sıkıntı yok" dedi.
-Abim böyle diyorsa benim içinde sıkıntı yok.
-Geriye ben kaldığına göre, iş ne onu konuşalım.
Kuzey abi hepimizden onay alınca toparlandı. Bir tek Ali'yi bu işlerin dışında tutuyorduk. Sebebi tabi ki de okuduğu içindi. Bazen ısrar etse de Kuzey abi "Hayır" deyince bir şey yapamıyordu.
-Volkan'nın bir malına el koymuşlar. Sakladıkları yerden alıp getirmemizi istiyor.
-Yani mal kaçıracağız. Kendi yapmadığına göre baya tehlikeli olmalı.
-Evet Salih. Tehlikeli bir iş, ama yaparsak uzun bir süre uzak durabiliriz.
-Kimden çalacağız?
-Orasını bilmiyorum Oğuz. Kabul edince öğreniriz galiba.
- Şu Volkan denilen adamla konuşup keşif yapmalıyız.
Kuzey abi bana baktı. "Aslında bizi bekliyor. Gidince bunu sorarız."
Saatler sonra Kuzey abinin önderliğinde buluşma yerindeydik. İzmir'in ücra bir yerine gelmiştik. Arabadan indiğimde bizi bekleyen üç arabayı gördüm.
Biz dört kişiydik, o ise sayamayacağım kadar bir sürü adam ile gelmişti. Anlaşılan en önde duran da Volkan'dı. Yaşı tahminen kırk olduğu kadar hiçte tekin bir tip olmadığını her hali ile belli ediyordu. Bu tiplere alışkın olduğum için çokta taķılmadım. Diğerleri dağılmış olsa da bir tane sağında bir tane de solunda adam duruyordu. Büyük ihtimal en yakın adamlarıydı.
Gözlüklerden tam olarak yüzleri görünmese de, tipleri karşımıza çıkmayın diyordu.
-Sonunda kardeşlerin ile tanışabildik.
Sırayla hepimize bakarken gözü bende takıldı. Bir tek ben kız olduğuma göre normaldi.
-Salih ile beraber büyüdük. Oğuz kardeşi. Ayşe de kız kardeşimiz.
-Ayşe demek. Bu işlerde başarılı mı?
Pis bakışları ile beni baştan aşağı süzse de sert duruşumdan taviz vermedim.Bu kadar büyük iş daha önce yapmamış olsam da zor olacağını düşünmüyorum.
-İçimizde ki en iyisidir.
-Sen öyle diyorsan,tamam. Bizi takip edin.
Bunu beklemediğimiz için Kuzey abiye baktım. Abim" Arabaya" dedi. Mecburen binip takibe başladık.
-Nereye gidiyoruz abi?
-Bilmiyorum Oğuz? Öğreniriz birazdan.
İki araba bizim arkamıza geçince arada kalmış olduk. Sonunda geniş bir bahçenin içinde bir eve geldik. İşte bunu beklemiyordum. Madem buraya gelecektik neden o arazide buluştuk? Demek adamın taktiği buydu. Büyük kapı açıldı ve bir sürü korumalar olan bahçeye giriş yaptık. Arabayı park edilip indik.
-Burada kaç kişi yaşıyor acaba?
-Burası bir küçük şehir alır abi.
Salih abi bana bakıp güldü. Herkes içeri girince bizde onları takip ettik. Koca bir salonda sadece üç kişi vardı. Volkan koltuğuna kurulmuş, diğer iki adamı başında bekliyordu. Karşısına oturup beklemeye başladık.
-İşi biliyorsun Kuzey, ama bir kez daha tekrar edeyim. Hataya yer yok ,o depoda ki tüm mal bana gelecek.
-Anladım.
-Demir ve Tan size iş konusunda yardım edecekler.
Volkan ayağa kalkınca Kuzey abide kalktı. Sonunda sadece adamları ile baş başa kaldık.
Gözlüklerini çıkarmış olan iki adamına baktım. İkisi masanın başına geçip bizi beklediler. Basacağımızın yerin fotoğrafları,adres bilgileri ve bir kaç şey daha vardı.
-Malların bulunduğu depo burası. Bu gece bu iş bitecek.Bizim verdiğimiz kamyona malı yüklendikten sonra istediğimiz noktaya getireceksiniz.
Sert sesi ve ciddi duruşu ile konuşan Demir'di. Konuşma arasında birbirlerine seslenirken duydum. Demir, iri cüsseli tam korkulacak bir tip. Tan da onun kadar ürkütücü.
-Tamam,o zaman biz plan yapıp hazırlanalım.
-Biz size lazım olan eşyaları getireceğiz. Sizde ayarlamanızı yapın. Gece yarısı buradan çıkış yaparız.
İkisi odayı terk edince biraz olsun nefes aldım.
-Bu iş pekte kolay değil Kuzey. Nasıl bir yol izleyeceğiz?
-Haklısın Salih. Şurada repo etrafında kaç adamın olduğu yazıyor. Önce onları etkisiz hale getirmemiyiz. Gerisi de malı bir an önce kamyona yükleyip kaçmak.
-Abi on beş tane korumadan bahsediyor. Hepsini sessiz bir şekilde indirmeliyiz. Yoksa iş sarpa sarar.
Üçü de bana hak verdiği için derin bir düşünceye daldılar. Biz dört kişiydik ve karşımızda on beş kişi vardı.Volkan bu işi bize yaptırdığına göre ucunda neyin beklediği belli değildi.
-Ayşe haklı. İyi bir plan lazım.
-O zaman herkes sessiz bir şekilde dörder kişiyi halledecek. Bir tek Ayşe ,sen üç kişiye odaklan. Herkesin....
-Kuzey abi ben neden üç kişiyi alıyorum?
Sinirli bakışını görünce mecburen sustum.
-Yönleri işaretliyorum. Kamyon yaklaşmadan önce plakaları kapatıyoruz. Kıyafet olayına dikkat edin. Kimse kimliğini belli edecek bir iz bırakmasın.
-Tamam abi, o iş bizde.
Oğuz'a katılarak Kuzey abiye baktık.
~~~~~
Saatler sonra plan hazırdı. Kafam kazan gibi olmuştu ve baya acıkmıştım. Eve gidemeyeceğimize göre yemek olayını halletmemiz lazımdı.Ayağa kalkıp odadan çıkmak için yöneldim.
-Nereye?
-Acıktım abi. Şu adamlar bir bakayım.
Kuzey abi" Ben bakarım, sen otur" dedi. Bu seferde "Lavaboya gitmem lazım" dedim.
-Anlaşılan Ayşe sıkılmış.
-Tabi sıkıldım Salih abi,saatlerdir buradayız.
-Tamam, beni takip et.
Kapıdan çıkınca korumalar direk bize baktı.
-Demir nerede?
Koridorda Demir görülünce bekledik.
-Bir sıkıntı mı var?
-Lavabo nerede?
-Beni takip edin.
Merdivene doğru yönelmiştik ki Volkan "Kuzey konuşalım"dedi.
-Abi sen git, ben hallederim.
-Tamam güzelim.
Demir'in arkasına düştüm . Üst kata çıktık. İnsan bu evde kaybolur kardeş. Sonunda bir kapının önünde durunca Demir'e döndüm.
-Sen gidebilirsin. Ben gerisini hallederim.
-Az önce abin başından ayrılmıyordu, küçük hanım.
Alaylı bakışları ve konuşma şekline sinir oldum. O ise beni incelemekle meşguldü. Bu kadar uzun bakacak ne vardı acaba?
-Ben hallederim dedim!!
Cevap vermek yerine kapıyı gösterdi. Sinirle kendimi içeri atıp kapıyı kapattım.
Lavaboyu görünce kısa çaplı bir şok yaşadım. Bu kadar geniş banyoda ne yapıyorsunuz acaba?
İşimi halledip elimi yıkamak için çeşmeye yaklaştım. Adamlar ne yapacağını şaşırmış. Bütün çabalarıma rağmen nasıl su geldiğini çözemedim. Elimde köpük öylece kaldım. Bir bu eksikti zaten.Zar zor açtığım kapıdan Demir'e baktım. Duvara yaşlanmış bekliyordu. Benim halimi görünce anlamayan gözlerle baktı.
-Bu çeşme nasıl açılıyor?
Bir bana bir elime bakıp gülmemek için kendini sıktı. Vay be beyimiz gülebiliyormuş.
Yanımdan geçip içeri girince kenarda durdum. Yani bu kadar zor yapmak zorundalar mıydı? Çeşmenin altında elini gezdirdi,ama tık yoktu.Bir kaç dakika uğraşmasına rağmen hala su gelmemişti. Anlayacağınız sorun bende değilmiş. Sonunda o da pes edip telefonla birini aramaya başladı.
-Tan, üst kat lavaboda sıkıntı mı var?
-...........
-Oğlum niye haber vermiyorsunuz? Tesisatçı çağırdınız mı?
-.........
-Tamam.
Sinirle telefonu kapatıp bana baktı. Bense öylece bekliyordum.
-Çeşmede sıkıntı varmış, diğer banyoya geçelim.
Onaylanıp takip ettim. Zaten bir işim rast gitse şaşıracağım. Sonunda elimi yıkadığımda kendimi bir an önce aşağı atmak istedim.
Demir beni aynı salona getirdiğinde bizim için hazırlanan masayı gördüm. Bu kadar kısa sürede bu masa nasıl hazırlandı derseniz,evde sayamacağınız kadar hizmetçi varsa gayet kolaydı.
Volkan Bey masanın başında bizde masanın devamına oturmuştuk. Demir ve Tan yine beklemedeydi. Önümde ki masaya bakıp Oğuz'a döndüm. O da benim gibi masaya şaşkın şekilde bakıyordu.Böyle bir masa bir daha görmeyeceğim kesindi. Bakmayı bırakıp bir an önce yeme işine başladım, sonuçta akşam ciddi bir iş bizi bekliyordu..