Turan dan
Emir tek kaşını kaldırmış karşımda bana bakarken yutkundum. Normalde insan içinde görü geldiği zaman girdiğim tuhaf transtan çıkmam ve ne olduğunu etrafa belli etmemem kolaydı. Zaten genellikle yalnız olduğum ve kalabalık ortamdan kaçtığım için sorun yaşamıyordum. Ama şu an karşımda duran adam beni iyi tanıyordu. Onunla en son konuştuğum da telefonda iyileştiğimi ve ' onlara göre o garip translardan yada nöbetlerden ' kurtulduğumu söylemiştim.
" Geçtiğini söylemiştin ?"
Emir bana bakarken uzun bir nefes verdim.
" Tamam. Yalan söylemeyeceğim. Geçmedi Emir. Geçmeyecek de. Ben hasta değilim. Bu sadece farklı bir şey. "
" Nasıl farklı "
" Bunu sonra konuşalım mı ? Yol yorgunuyum . Hesabımızı yapalım. "
Emir gözlerini kısarak bana bir süre baktıktan sonra başını sallayarak önüne döndü. Bu konunun kapanmadığını biliyordum. Zamanı gelince yine açılacaktı.
&&&
" Tebrik ederim fıstığım. Artık resmi olarak üniversitelisin "
Duru gülümseyerek başını sallarken omzuna kolumu atarak kendime çektim. Kampüsten çıkarken elinde tuttuğu evrakları çantasına koydu.
" Şimdi seni eve bırakalım. Sonra da benim evrak işlerini halledeyim. "
Duru başını iki yana sallayınca yüzüne baktım. İşaret dilini bilmiyordum. Duru da öğrenmek istememişti. Susmak onun kendi tercihiydi. Başkalarına kendini anlatmak gibi bir sorumluluk istemiyordu. Ben zaten onunla geçirdiğim iki yılda her mimiğini ezberlemiştim. Ne demek istediğini anladığımda ilk önce karşı çıktım.
" Tek başına nasıl gideceksin eve Duru. Daha yolları bilmiyorsun "
Duru omzunu indirip kaldırınca gözlerimi devirdim.
" Ya kaybolursan ?"
Duru inatla yüzüme bakmaya başlayınca onu kararından vazgeçirmeyeceğimi anladım. Duru çok inatçı bir kızdı.
" Not defterin ve kalemin yanında mı ?"
Duru başını sallayarak çantasını açtı ve içinden çıkardığı küçük not defteri ve ona takılı duran kalemi gösterdi. Kabullenerek başımı salladım. Yine de durakta dolmuş gelene kadar bekledim ve onu bindirip öyle ayrıldım.
Çeviğin bahçesinden girerken içimi bir tedirginlik sardı. Uzun zamandır burada değildim. Eski arkadaşlarım burda mıydı yoksa branş alıp gitmişler miydi bilmiyordum. Çoğu ile iletişimi kesmiştim. Onlar beni arasalarda ben hiç birine geri dönmemiştim bir süre. Telefonuma gelen mesaj ile yeni görevini öğrenmiştim. Ancak bunu değiştirebilmek için konuşmaya gelmiştim bu gün. İşimin zor olduğunu biliyordum. Arkamda kimse de yoktu. Evet bu sektörde de torpil vardı. Benim sahip olmadığım.
Eski çalıştığım birimin binasına ilerlerken ayaklarımın titrediğini hissettim. Heyecanlıydım. Belki arkadaşlarımı görecek olmamdan belki başka bir nedenden . Yine de derin bir nefes aldım ve merdivenleri tırmandım. Binadan girdikten sonra karşıma yüzünü tanıdığım ama ismini çıkaramadığım biri geldi.
" Oo Turan hoş geldin "
" Hoş bulduk "
" Başlıyor musun işe ?"
" Yazım geldi . Nasipse hafta başı başlıyorum "
" E hadi hayırlı olsun. Geri dönmene sevindim "
" Sağolasın devrem "
Adam bana veda edip giderken dudaklarımı kemirerek ilerlemeye devam ettim. Tanıdığım ve tanımadığım bir sürü yüz gördüm. Sonunda komiserin odasına vardığımda üzerimi düzelterek kapısını çaldım ve içeri girdim .
" Merhaba komiserim "
" Turan ? Hoş geldin "
" Teşekkür ederim komiserim. Nasılsınız ?"
" İyiyim iyiyim. Sen nasılsın esas. Nasıl oldun ?"
" Bende çok iyiyim komserim "
Çeviğe ilk geldiğimden beri iyi anlaştığım Ali komiser gözleri gülerek bana bakarken yarım saat kadar sohbet ettik. En sonunda bir karın ağrım olduğunu anlayan adam tek kaşını kaldırarak bana baktı.
" Ee isteyeceğin bir şey var galiba. Hadi söyle de kurtul "
" Estağfurullah komiserim . Ben sadece bir şey rica edecektim. "
" Neymiş bakalım ?"
" Yeni görev yerim Cinayet masasındaymış . Ben -"
Ali komiser elini kaldırıp beni susturunca ağzımı kapattım.
" Bak Turan orayı istemiyorsun sanırım. Ancak bunu değiştiremem. Senin işin garanti. Durumun belli. Orada da zaten hemen görevler bekleme. Hafif işlerden başlatırlar seni. Büyük ihtimal kağıt işleri. İdari büroda olabilirsin. Yada Eğitim büroda. Orasını bilemem. "
Komiser konuştukça hayallerim sönerken mecburi başımı salladım. Adamın elinden gelen birşey olsa elbette yapardı. Beni sevdiğini biliyordum. Ama ben emniyetin gözünde psikolojik rahatsızlık geçirmiş bir personeldim. Sadece ayak işlerine verecekleri belliydi. Yine de bu cinayet masası yerine daha farklı bir yer olmalıydı. Bunun altında da farklı bir şey olduğunu düşündüm. Henüz bilmediğim bir şey.
Ali komiser ile vedalaşıp çevikten ayrıldım. Eve giden dolmuşu beklerken çalan telefonum ile arayana baktım. Emirin ismini görünce ise hemen cevapladım.
" Efendim "
"........."
" İreme zahmet olmasın "
" ........"
" Tamam tamam . Geliriz. Akşama görüşürüz "
Telefonu kapatıp cebime koyarken yaklaşan dolmuşa el kaldırdım. Eve gidene kadar üç gün sonra başlayacağım işte neler olacağını düşündüm. Sanki ilk defa çalışacak mışım gibi heyecanlıydım.
" Gelmişim 28ime bu heyecan ne arkadaş "
" Bir şey mi dediniz ?"
Yanımda oturan kız gözlerini açarak bana bakınca dışımdan konuştuğumu anladım.
" Hayır "
Kız başını sallayarak önüne döndüğünde bir süre sonra kolumda hissettiğim sürtünme ile tekrar kıza döndüm. Farkında değilmiş gibi koluma sürtünen kıza şaşkınlıkla baktım. Daha 18 yaşında vardı ya da yoktu. Durudan bile küçük görünüyordu. Başımı önüme çevirerek kolumu biraz daha kendime çektim. İnene kadar bana dokunmaya çalışan kıza hayretler içinde kaldım. Sonunda eve gelebildiğimde ilk işim Duruyu kontrol etmek oldu.
" Duruu ?"
Ayakkabımı çıkarırken seslenmeme karşılık gelen masaya vurulan tık tık sesi ile Durunun evde olduğunu anladım. Bu bizim için bir ritüeldi. Konuşamadığı için her hangi bir yere vurarak ses çıkarıyor evde olduğunu belirtiyordu yada evdeysek bir şeye ihtiyacı olduğunda bizi çağırmak için bir yerlere vurarak ses çıkartıyordu. Yine de odasına giderek kapıyı tıklattım. Çok geçmeden açılan kapı ile fıstığıma gülümseyerek alnından öptüm.
" Eve gelirken bir sıkıntı yaşadın mı ?"
Başını iki yana sallayan Duru kapıyı açık bırakarak odasına girince bende peşinden girdim.
" Akşam yemeğe davetliyiz haberin olsun "
Duru bana bakıp tek kaşını kaldırınca " Emir abinlere " dedim. Durunun yüzünde oluşan gülümseme benim " İrem ablan da seni çok özlemiş. Onu hatırlıyorsun değil mi ?" diye sormam ile solunca kaşlarımı çattım. Geçen sene bizim köye kadar gelip ziyaret eden Emir yanında İrem ile beraber gelmişti. Herhangi bir sorun olduğunu hatırlamıyordum.
" Ne oldu ? Yüzünü neden astın fıstığım ?"
Duru omzunu silkerek arkasını dönünce konuşmanın da kapandığını anlamış oldum. Odadan çıktıktan sonra kapanan kapı ile Durunun ilk defa ergen bir kız olduğunu fark ettim. Başımı iki yana sallayarak salona ilerlerken akşama kadar tembellik yapmayı planladım.
&&
" Hoş geldinizzz "
İrem neşeli bir şekilde bizi selamlarken önce bana sarıldı. Geçen seneden bu yana hiç değişmemiş gibiydi. Sonrasında beni bırakıp Duruya sarıldığında Durunun ona soğuk bir şekilde karşılık vermesi gözümden kaçmamıştı. İrem ise bunu fark etmemiş gibiydi. Ve onun aksine Emire sıkıca sarılan yiğenime şüphe ile baktım. Hep beraber içeri girdiğimizde donatılmış masayı gördüm. Ellerimizi yıkayıp direk masaya oturduk. Duru ile ben yan yana otururken Emir ile İrem de karşımızda yan yana oturdular. Yemek, İremin hiç susmadan konuşması ve Durunun surat asması ile geçti. En sonunda hep beraber salona geçtiğimizde İremin getirdiği çayları içtik. İrem de, sonunda geçen sene nişanlandığı Emir ile yapacakları düğün ile ilgili hayallerini anlatmaya başladı.
" Yani çok kabarık olsun istiyorum gelinliğim. Ee beş sene bekledim bütün hayallerimi gerçekleştireceğim. "
İrem başını Emirin omzuna yaslarken Duru cebinde taşıdığı not defterini çıkarıp bir şeyler yazmaya başladı. Hepimiz ona bakarken ben yanında oturmanın avantajı ile daha o yazarken kaleminden çıkanları okumaya çalıştım.
" Bir dergide okumuştum. Eğer bir erkek bir kızı iki seneden fazla bekletirse o kızla yüzde doksan evlenmeyecek demekmiş "
Okuduğum şeyle gözlerim kocaman açıldı ve Duru defterini ireme vermeden hızla yakalayıp aldım. Bütün gözler bana dönünce " Senin adına çok sevindiğini söylüyor " dedim. İrem gülerek Teşekkür ederken Duru gözlerini devirerek elimden defterini aldı ve cebine geri koydu. Geri kalan geceyi Duru somurtarak İrem sürekli bir şeyler anlatarak Emir ise susarak geçirmişti. Ben de Durunun bu halini anlayamamış ve başka bir terbiyesizlik yapmaması için tetikte durmuştum.
&&
Duru ile kahvaltı yaparken ilk günün heyecanı vardı üstümde. Durunun okulu haftaya açılacaktı. O yüzden bu haftayı evde tek başına geçirecekti. En azından gündüzleri. Yine de onun için endişe ediyordum.
" Ben gidiyorum fıstığım. Dolap dolu. Dışarıya çıkacak olursan haber ver. "
Duru not defterini çıkarıp bir şeyler yazarken kalkıp yanına gittim.
" Bu gün alış verişi gidecektim yaa. Kıyafet almam lazım "
" Ah doğru. Unuttum onu ben . Tek başına gidebilecek misin ?"
Duru başını iki yana sallayınca sıkıntıyla ona baktım .
" Ne yapacağız o zaman. İlk günden izin alamam ki fıstığım "
Duru tekrar kalemi eline alınca yazdıklarını okudum .
" Emir abi gelsin benimle ?"
" Emir mi? O da çalışıyordur bu gün duru. Adamı durduk yerde rahatsız etmeyelim. "
" Bir sorsan ?"
Duru gözlerime yalvarır şekilde bakınca dayanamayıp telefonumu çıkardım. Bir sormaktan zarar gelmezdi.
" Alo "
"........"
" Sana da günaydın kardeşim . Napıyorsun ?"
"........"
" Bende iyi. İşe gideceğim birazdan. Bu gün boşluğun var mı hiç ?"
"........."
" Süper. Durunun alış veriş yapması lazımmış. Ama tek başına gitmek istemiyor yani durumu biliyorsun. İstanbul'da da yeni henüz yer bilmiyor "
".........."
" Sağol kardeşim . Numarasını atarım. Mesajlaşırsınız "
".........."
" Görüşürüz "
Telefonu kapatıp bana hevesle bakan Duruya başımı olumlu şekilde sallayınca ellerini çırparak masadan kalktı. Onun peşinden bende mutfaktan çıkarken o odasına ben ise kapıya yöneldim.
&&
Oturduğum masa da sıkıntıyla iç geçirdim. Henüz öğle yeni olmuştu ama ben sıkıntıdan patlamıştım. Burada kimse beni tanımıyordu dolayısıyla geçmişini ve hastalığımı bilmiyordu. Üstler dışında tabi. Yaptığım iş ise tam anlamıyla ayak işleriydi. Yanımda benim gibi iki kişi daha vardı. Caner ve Göktuğ. İkisi de şimdilik iyi gibilerdi. Tabi insanları tanımak için zaman gerekiyordu.
" Çok acıktım lan. "
Göktuğ başını masaya koyarken onun yanına oturan Caner " Bende " diyerek onu onayladı. Açıkçası bende acıkmıştım. Ama bizden sorumlu olan ve benim eski devrem olan Taner komseri bekliyorduk. Ben köyde kendimi bulmaya çalışırken arkadaşlarım hayalleri için adımlar atmışlar ve çoğu da gerçekleştirmişti. Taner yaş olarak benden küçük olsa da başarılı bir polis olmuştu. Henüz 24 yaşında bir komiserdi. Ve ben onunla gurur duymuştum.
Şubeye adımı mı ilk attığımda Taner beni görmüş ve bütün katı " Turan " diye inletmişti. Bana sarılması ve odasına götürmesi ile herkes benim kim olduğumu merak etmişti elbette. Taner ile eski arkadaş olduğumuz ve onun komiser olarak yükselmesi benim ise gerilemem tabiki herkesin dedikodu malzemesi olmuştu. Henüz bir kaç saattir burdaydım ama şubedeki dedikodu ağı muazzamdı.
Polislerin dedikodu yapmadığını düşünemezdinizdiniz zaten ( )
" Turan hadi "
Tanerin sesini duymam ile ayaklandım. Caner ve Göktuğ da benimle birlikte ayaklandı. Hep beraber şubeden çıkarken bir kaç tane kötü bakan göz gördüm. Sanırım burada da mücadele etmemiz gereken kişiler olacaktı.
&&
Tanerin bizi getirdiği lokanta da yemek yerken etrafımızda ki masaların çoğunda bu gün şube de gördüğüm kişiler olduğunu fark ettim.
" Buranın yemeği süperdir. Bize de özel indirimleri var. Polislere yani. Sahibi güvenlik görevlilerine karşı hassas bir abi "
Taner konuşurken önümdeki kuru pilavı kaşıklamakla meşguldüm. Gerçekten de lezizdi.
Taner ve Göktuğ sürekli konuşurken Caner onların sohbetlerine ara ara katılıyordu. Yemeğin sonunda ellerimi yıkamak için lokantanın lavabosuna gittim. İhtiyacımı görüp ellerimi yıkarken başımı kaldırıp aynadan yansıyan aksime baktım. Siyah saçlarım yine dağılmıştı. Ellerim ile saçlarımı düzeltirken görüntü birden değişti ve kısa bir karanlığın ardından kendimi sarışın bir kadına bakarken buldum . Önümdeki kadın bana bakıp birşeyler söylerken ben onun yüzünden göğüslerine doğru süzdüm. Hareketlerimi kontrol edemediğimi zaten geçen iki yılda anlamıştım. Şu an bu hareketleri sergileyen de ben değildim. Başka birinin bedenindeydim ve tecrübelerime göre bunların hepsi suçluydu.
Karşımdaki kadın gün içinde yaptığı şeyleri anlatırken birden onu çektim ve dudaklarına yapıştım. Her ne kadar bunu yapan ben olmasam da bu eylem midemi bulandırdı. Sarışın kadın kollarını boynuma doladığında benimde kollarım onun beline gitti ve kendime iyice bastırdım. Ellerimden biri kadının göğsüne doğru giderken tıklanan kapı ile hırsla kadından ayrıldım. Kızgın bir sesle " Gel lan " diye bağırdıktan sonra açılan kapıya baktım.
İçeriye giren uzun boylu kalıplı adam başı önde selam vererek kapının önünde dikildi.
" Ne var lan. Rahatsız etmeyin demedim mi ?"
" Abi İrfan Sağlamın işi tamam "
Gerilen yüzüm birden gülümsediğinde bir ölüm haberi aldığımı fark ettim. Ve bu adam ölüm haberine sevinmişti. Ağzım açıldı ve dudaklarımın arasından "Güzel . Bizim malımızı kullanmak neymiş gördü it " kelimesi döküldü. Uzun boylu adam başını sallayıp odadan çıkarken gözlerim tekrar sarışın kadını buldu. Ona doğru yönelirken birden görüntü değişti ve kendimi erkekler tuvaletinde aynanın önünde buldum.
" Çok şükür "
Bir kere daha tanımadığım bir kadını öpmeye midem dayanmayacaktı . Başımı sallayıp lavabodan çıkarken aldığım kararı uygulamaya devam ettim. Ne görürsem göreyim anında unutacaktım. Yine öyle yaptım. Kapıyı arkamdan kapatıp ince koridora çıktım. Masaların bulunduğu kısma çıkacağım sırada göğsüme yapışan bir beden ile olduğum yerde kaldım. Çenemi gıdıklayan kahverengi saç hızla geri çekildiğinde çarpıştığım kişinin yüzünü de gördüm.
" Pardon "
Kadın bana bakarak gözlerini kocaman açınca bende gülümseyerek " Önemli değil " dedim. Çok güzel bir kadındı ve gözleri insanı kendine kitliyordu. Kendimi toplayıp kenara kaydım ve kadına yol verdim. Yanımdan geçip giderken burnuma dolan şampuan kokusu kısa bir an beni etkilese de adımlarımı hemen oturduğumuz masaya çevirdim.
Sandalyeme otururken Göktuğ gözlerini açmış bana bakıyordu .
" Ne ? Ne oldu ? "
" Sen kime çarptığını biliyor musun ?"
" Kime çarptım ?"
" Bahar komisere "
Göktuğ çok önemli birini tanıtırmış gibi vurgularken ben anlamaz bir şekilde ona baktım. Az önce bir komisere çarpmıştım hatta o bana çarpmıştı . Ee ne vardı bunda ?
" Yani ?"
Göktuğ ve Caner birbirine bakarak başını iki yana sallayınca Taner bana gülerek " Bakma sen bunlara. Bahar bekar ve güzel bir kadın olunca şubede de peşinden koşanlar var tabi. Bu ikisi de onlardan " diye bana açıklamada bulundu. Anladığımı belirtirken lokantanın içinde bir hareketlenme oldu ve içlerinde az önce çarpıştığım Bahar komiser de dahil bir kaç kişi hızla lokantadan çıktılar.
" Görev çıkmıştır. Doyduysanız kalkalım mı ?"
Taneri onaylayarak kalkarken içimde bir sıkıntı oluştu. Ne olduğunu anlayamasam da silkelenip kendime geldim.
&&
Akşama doğru çıkış saatini beklerken Göktuğ ve Caner ile muhabbet ediyorduk. Bizim ortak kullandığımız masa da otururken etrafa baktım. İçinde bulunduğumuz yer kapısı olmayan bir bölme ile salondan ayrılmıştı. Gelen geçeni görebiliyor ve seslerini duyabiliyorduk. Yine de az da olsa mahremiyet sağlıyordu. Bizim gibi iki bölme daha vardı bu katta. Kalan yerde ise üç oda vardı. Bu odalardan biri de Tanerindi.
" On dakikaya çıkarım ben kardeş . Kimse de tutamaz beni. "
"Aynen kardeşim. Kız bekliyor bir saattir. Kaçacak valla. Zaten zor ayarladım. "
Göktuğ kaşlarını kaldırarak Canere baktığında bende oturmuş ikisinin muhabbetini dinliyordum.
" Nerden buldun la kızı ?"
" 155 kardeşim "
" Haa. Ben sevmiyorum öyle ya. Duygusuz ilişki bana göre değil "
Caner elini sallayarak ayağa kalktığında gideceğini anladım. 155 bizim çevikte de meşhur bir koddu. Sadece polislerle birlikte olan kadınlardan bu şekilde bahsediyorlardı.
" Hadi ben kaçar. Daha fazla bekleyemeyeceğim. "
Caner kattaki merdivenlere yönelirken Göktuğ ile başbaşa kaldık. Göktuğ beden bir yaş büyüktü. Polis olmadan önce matematik öğretmeni olduğunu söylemişti. Böyle deli dolu karakterde birinin matematik öğretmeni olması tuhaf gelmişti. İnsan nedense matematik deyince bir ciddiyet bekliyordu. Aslında Göktuğun belki Duruya yardımcı olabileceği aklıma gelince Durunun öğlen attığı mesajı düşündüm. Sadece Emirin geldiğini ve beraber çıkacaklarını haber vermişti. Sonrasında bir daha mesaj atmamıştı. Elime telefonu alıp Duruya mesaj atmayı düşünürken Taner hızla kapısını açıp yanımıza geldi.
" Caner nerde ?"
" Çıktı komiserim "
" O zaman iş size kaldı. Öğlen bir ceset bulunmuştu. Tutanaklar dosyalanacak. İmzalar da var. "
Göktuğ ayağa kalkıp başını salladığında Tanerin elindeki kağıt yığınını aldı. Masaya yanıma koyarken Taner odasına geri döndü. En üstteki kağıdı alıp cesedin ismine baktım. İRFAN SAĞLAM ismini görünce birden olduğum yerde kaldım. Yutkunmak istedim ama tükürüğüm boğazımda kaldı. Daha bu gün görmüştüm. Ve boş vermiştim. Her zaman yaptığım gibi. Ama şimdi içimde oluşan bir his vardı. Ve bu his hiç hoşuma gitmemişti.
&&