Turan'dan
2 Yıl Sonra
Elimde sıkı sıkı tuttuğum çay bardağına bakarken aklımdan bir sürü şey geçiyordu. İlk aklımda olan şey ise geçen ay gelen misafirler ve söyledikleri idi. Kaza anı. Yaralılar. Şahit olduğum doğa olayı ve yanında gelen paranormal olay. Bütün bunların getirisi olan lanetim.
İkisinin de yaşadığına sevinmiştim. Beni bulup buraya kadar gelmeleri ise çok şaşırtıcıydı. Benimle görüşmek isteyenler onlar olduğunu bilmiyordum. Bilseydim sanırım yine de görüşmeyi kabul etmezdim. İki yıldır yaptığım gibi insanlardan kaçmaya devam ederdim.
" Off "
Oturduğum sandalyede pozisyon değiştirerek düşünmeye devam ettim. Bütün bu olayları sıralamaya koyarsak ilk görümü yaşadığım zaman mutfakta o duvarın dibinde kendime gelene kadar saatler geçirmiştim. Hayal mi görmüş yoksa doğa üstü bir olay mı yaşamıştım yada delirmiş miydim diye düşünmekten sabahı o duvar dibinde etmiş ve hiç bir cevap bulamadan öylece kalmıştım.
O gecenin sabahında yine uykusuz bir şekilde ne yapacağımı bilmeden koşa koşa Çeviğe gitmiştim. Taneri gördüğüm gibi nefes almadan gördüğüm şeyi anlatmıştım. O ise bana şaşkınca bakmış yorgunluktan rüya gördüğümü söylemişti. Onu inandırmaya çalışmamıştım. Tamam ben delirdiğimi düşünsem sorun yoktu. Ama başkaları da öyle düşünürse işte o zaman sorun olurdu.
Daha sonra ne yaptığımı düşündüm. Onu bırakıp Osmanı kenara çektiğimi hatırlıyordum. Ona da olanları anlatmıştım. Tepkisine baktığımda tanerden farklı olmadığını görmüştüm. Benim için bu yeterli gelmişti. Daha fazla ordan birine bu olayı anlatamazdım. Telefonumu çıkarıp Emiri aramıştım. Hemen Çeviğe gelmesini söylemiş ve sabırsızlıkla gelmesini beklemiştim. Geldiğinde ise onu kenara çekip gördüğüm şeyi anlatmıştım. O diğerlerinden farklı bir tepki vermiş ve hemen telefona sarılmıştı. Ne yaptığına bakarken bir tanıdığından doktor ismi öğrendiğini anladığımda hayal kırıklığı ile olduğum yerde kalmıştım. Emir kimseye bunları anlatmamamı ve bir doktorla görüşmem gerektiğini söylemiş ve iki yıldır almaya başladığım terapi seanslarını başlatmıştı.
O günden sonra Emir dahil kimseye bir şey söylememiştim. O gördüğüm rüyanın yada her neyse işte, üzerinden iki hafta geçmişti. Bir daha öyle bir şey yaşamamıştım. Emirin önerdiği doktor ile de bir kere görüşmüştüm. Doktor hanımda diğerleri ile aynı fikirde olmuş benim hayal ya da rüya gördüğümü söylemişti. Geçen iki hafta da işe gidip gelmiş önceden ne yapıyorsam onu yapmıştım. Ama bir gün çeviğin bahçesinde yürürken birden gözlerimin önündeki görüntü gitmiş ve kendimi çok farklı bir mekanın içinde bulmuştum. Bir şekilde yine başkasının bedeninde olduğumu biliyordum. Hiç bir kontrolümde yoktu ve ne yapacağımı bilmiyordum. Gözlerimin şahit olduğu ikinci ölüm ile kendime geldiğimde yere yatmış ve bir sürü insanı kendime bakarken bulmuştum . Başlarında ise Taner vardı. Ne olduğunu sorduğumda birden yere düştüğümü ve hareketsiz bir şekilde yattığımı söylemişlerdi. O gün ikinci görümü yaşamıştım. Birilerine anlatmak yerine bu sefer doğruca Emirin önerdiği ve daha önce bir kere gittiğim doktora , zeynep hanıma gitmiştim. Bütün olanları anlatmış ve yorumlarını dinlemiştim. Sonraki günlerde üç kere daha bu olayı yaşamıştım. Ve hepsi de arkadaşlarımın yanında olmuştu. Gördüğüm kanlı sahnelerin verdiği dehşet ve arkadaşlarımın hasta olduğuma dair yaptığı baskılar ve görevimi yerine getiremediğime dair üstlerimden gelen ihtar ile kendimi süresiz bir izinle köyümde bulmuştum.
Geçen iki yılda görüler ara ara gelse de onları yok saymayı öğrenmiştim. Ama geçen ay gelen misafirler yine gömdüğüm yada öyle zannettiğim düşüncelerimi su yüzüne çıkarmıştı.
Her şeyin başlangıcı olan kazadaki yaralıların yaşadığına sevinmiştim. Özellikle o kızın yani Nazlının iyi olması beni gerçekten sevindirmişti. Ama onları görmek başımdaki lanetin sebep olduğu geceyi hatırlatmıştı. Ne kadar onlardan kaçsamda beni sıkıştırmış ve konuşmuşlardı. Anlattıkları şeyler ise beni bambaşka şoklara sürüklemişti. O gecede olanlardan etkilenen tek kişi ben değildim. Yine de onların kendi tabirleri ile 'yetenek' bana göre 'lanet' olan bu güçleri bana verdiği gibi onlara zarar vermiyordu. Beni etkilediği gibi hayatımı etkilediği gibi etkilemiyordu.
" Turan "
Mahmut'un sesi ile derin düşüncelerimden çıkıp ellerimde sıktığım bardağı gevşeyeterek masaya bıraktım. Mahmut yanıma geldiğinde elimi ona uzatıp sıktım. O benim büyürken hem abim hem en yakın arkadaşım olmuştu. Benim aksime bu köyden hiç çıkmamış erken yaşta kaybettiği babası yüzünden aklını yitiren annesine bakmak için köyde kalmıştı. Üniversiteyi bitirip köyde tarlalara giden Mahmut benim gözümde dünyanın en fedakar adamıydı. Herkes annesini hastaneye yatırmak istese de Annesinin günde bir kere babasının mezarına gitmezse ağlamaktan helak olduğunu bildiği için onu köyden çıkarmamıştı. Gücü yettiğince eve doktor getirmiş ama kalıcı bir sağlık sorunu olmadığı için hastaneye yatırılmasına zaten gerek olmadığını öğrenmiş ve burada kendine bir hayat kurmuştu. Annesinin kimseye zararı olmasa da aklı dengesi yerinde olmadığından bazen evdeki eşyalara zarar vermesi ya da durduk yerde gülmeleri ve kendi kendilerine konuşmaları yüzünden hiç bir kız Mahmutu istememişti. Küçüklükten beri sevdiği kızda annesinin durumunu bahane edip onu reddedince Mahmut kızlardan ümidini iyice kesmişti. Buraya geldiğimden beri iki yıldır da her gün benim yanıma geliyordu. Ben yokken de duruyla ilgilendiğini biliyordum.
" Dalmışsın yine. "
" Öylesine "
" İki yıldır öylesine dalıyorsun zaten. "
Ona yaşadıklarımı anlatmamıştım. Bir kişinin daha bana deli muamelesi yapmasını istemiyordum.
" Şükriye Teyze nasıl ?"
" Aynı "
" İstersen Zeynep hanımla bir görüşeyim . Belki Şükriye teyzeye bir yardımı olur. "
Zeynep hanım ayda bir defa İzmir'e geliyordu . Bende şehire inip onunla görüşüyor ve terapimize devam ediyorduk. Ayda bir kere de olsa İstanbul'dan İzmir'e kadar gelmesi normal bir şey değildi. Emir kimle görüştüyse Zeynep Hanım'ın o kişiye bir minnet borcu vardı ve bu yüzden benimle ilgilenmeyi kabul etmişti.
" Annemi merkeze nasıl götüreceğim ki. Hayatta çıkmaz köyden "
" Şehire kadar geliyor belki köye de gelir. Bir saatlik yol."
" Bilemiyorum Turan. Kadın zaten şehir değiştirip geliyor . Birde ondan buraya gelmesini nasıl isteyeceksin ki ?"
" Haklısın. İyi niyetini suistimal etmiş gibi olurum. Zaten benden para da almıyor "
Mahmut başını sallarken Zeynep hanımı düşündüm. Başlardaki seanslarında ücret alsa da sonradan kabul etmemeye başlamıştı. Ben tabiki bunu kabul etmesem de Zeynep Hanım elimi tutmuş ve bana inandığını söylemişti . İlk anda ne olduğunu anlamasam da sonra dan anlattıklarıma inandığını anlamıştım. İlk şoku atlatınca ' Nasıl ' diye sormuş ve " Anlattıkların rüyalarıma girdi ve kendimi bu olayları araştırırken buldum. Üstelik doğa üstü olaylara her zaman bir ilgim vardı. Bir şekilde anlattıklarının doğru olduğunu biliyorum " diye cevabımı almıştım.
Zeynep hanım sırf anlattıklarımı dinleyebilmek için İzmir'e kadar geliyordu. Bana terapi veriyor kendi de anlattıklarımı araştırıyordu. Kendi aramızda küçük bir anlaşma yapmıştık. Bana asla araştırdıklarının sonuçlarını anlatmasını istememiştim o da anlatmamıştı.
" Telefonun çalıyor "
Titreyen telefonumu elime aldığımda yine o çocuğun aradığını gördüm. Nazlılarla buraya geldiğinden beri her gün beni arıyordu. İlk başlarda açmasamda sonradan neden aradığını öğrenmek için açmış ve niyetini öğrenmiştim. Israrla benimle arkadaş olmak istiyordu.
" Yine ne var Efe ?"
"......."
" Sana da günaydın Efe. Ne oldu ?"
"........"
" Ben de iyiyim Efe ne oldu ?"
"........"
"Hayır gelmeyeceğim "
"........"
" Gelirsem görüşürüz . Hoşçakal "
Telefonu masaya koyarken Mahmut sırıtarak bana bakıyordu.
" Ne var ?"
" Senin şu arkadaşın acaba Gay mi ?"
" Nerden çıktı bu ?"
" Ne bileyim. Adam ısrarla seni arıyor. Acaba geldiğinde seni beğenmiş olabilir mi diye düşündüm "
Mahmuta kaşlarımı çatarak baktım. O kadar ısrarlı aramaları sonucunda internette adını aratmış ve sosyal medya hesabına ulaşmıştım. Gördüğüm resimler ve kızların yorumları kesinlikle gay olmadığını göstermişti.
" Saçmalama oğlum ya "
Mahmut kahkaha atarak omzunu silkti.
"Tamam tamam . E ne istiyor yine peki ?"
" Aynı konu. İstanbul'a dönüp dönmeyeceğimi soruyor.
Mahmutun yüz ifadesi bu sefer ciddileşince iki günde bir yaptığımız konuşmanın yine yapılacağını anladım.
" Bitmedi mi tatilin artık Turan. Mesleğin orda duruyor. Başına ne geldi kimseye anlatamıyorsun. İki yıl oldu "
Derin bir nefes alıp verdim. Haklıydı ama kendimi hazır hissetmiyordum. İnsanların içinde yine o anları yaşamak istemiyordum. Zaman geçtikçe görüşleri kontrol altına almaya çalışmıştım ama yine de birileri birşeyler anlarsa deli damgası yemek istemiyordum.
" Burda iyiyim ben "
" Oğlum. Maaş almıyorsun. Annen Baba'nın emekli maaşı ile geçiriyorsunuz. Birde Duru var. Nereye kadar idare edeceksiniz. Üstelik Duru bu sene üniversite sınavına girdi. Yarın öbür gün sonuçlar açıklanacak. Kazanacağını biliyorsun. Kızı nasıl okumayı düşünüyorsunuz."
Parmaklarım ile alnımı ovarken Mahmut'un haklı olduğunu biliyordum. Maddi durumumuz gittikçe zorlaşıyordu. Maaş almamam kötü olmuştu.
" Duru canım burdayız "
Mahmut'un sesi ile başımı kaldırdım. Elindeki kovaya bakılırsa yine tarlaya gitmişti. Yanımıza gelip kovayı koyduğunda içindeki domates ve salatalıkları gördüm.
" Nasılsın fıstığım "
Duru elini göğsüne götürüp çekince yanımdaki sandalyeyi gösterdim. Büyüdükçe güzelleşen yiğenim sarı saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı. Yanağından makas alıp göz kırptım. O ise sadece gözlerini devirip başını telefona gömdü. Dört yıl olmuştu. Sesini duymayalı tam dört yıl. Doktorlar tamamen psikolojik olduğunu bir gün elbette konuşacağını söylemişlerdi. Konuşmaması dışında hiç bir sorunu yoktu. Normal çocuklar gibi okuluna gitmiş ve bitirmişti. Üniversiteyi kazanacağını ise hepimiz biliyorduk. Yüksek bir puan almıştı. İstanbulu istiyordu. Ve gidecekti.
" Ben kalkayım artık . Ayşe teyzemler ne zaman gelecek yayladan. İki ayı geçti gideli "
" Bu hafta gelecekler "
" İyi iyi annem arada Ayşe teyzenin sayıklıyor. Özledi herhalde "
" Hepimiz özledik "
" Hadi yarın görüşürüz. Durucum görüşürüz canım "
Duru Mahmuta el sallarken Mahmut arkasını dönüp bahçeden çıktı.
" Fıstığım acıktın mı ?"
Duru olumlu anlamda başını sallayınca kolumu kaldırdım. Hemen yerinden kalkıp kolumun altına girdi. Boştaki elimle de Durunun getirdiği kovayı alıp eve doğru yürüdük.
" Bu gün ne yapsın dayın sana bakalım ?"
Duru hızla başını iki yana sallayınca kırılmış gibi yüzümü astım.
" Aşk olsun ama. O kadar da kötü değil benim yemeklerim "
Duruya baktığımda resmen ' Evet o kadar kötü ' diyen yüz ifadesini görünce gıcık bir şekilde omzumu silktim.
" Olsun. Yine de ben yapacağım bu gün "
Evden içeriye girerken koluma vurup kaçınca " Merak etme zehirlenmeyiz " diye arkasından bağırdım. Hafif kıkırtısını duyunca bende gülümsedim. Onu gülümsetmeyi seviyordum. Çok az kahkasını duymuştum. Yine de bir gün eski haline döneceğine dair umudum vardı.
&&&
" Turan koş bakayım bi bu deli kız niye zıplayıp duruyor "
Annemin sesini duyunca odamdan çıktım. Seslerin geldiği odaya Durunun odasına girdim. Annem Duruya yatak olarak kullandığımız açık duran çekyata oturmuş ,Duru ise ellerini çırparak olduğu yerde zıplıyordu.
" Fıstığım ne oluyor ?"
Duru yüzündeki gülümseme ile elimden tutup açık olan bilgisayarın önünde durdurdu. Ekrana baktığımda okuduğum her cümlede benimde yüzümde oluşan gülümseme ile hızlıca yiğenime sarıldım.
" Dayısının bir tanesi. Biliyordum yerleşeceğini. Aferin sana "
Kendimden uzaklaştırıp alnından öptüğüm Duru bana gülümseyerek bakarken anneme döndüm.
" Anne torunun okulu kazanmış. Üniversite okuyacak "
Annem oturduğu yerden kalkıp torununa sarılırken onları izledim.
" Vay benim canımın canına. İki gözümün kuzusuna. Tuğbamın emanetine. Okuyacaksın hemi kızım. Büyük insan olacaksın. Vay benim Duruma "
Annem gözleri yaşlı bir şekilde Duruya sarılırken odaya giren babam " Hanım ne oluyor ?" diye sorunca sorusunu ben cevapladım.
" Duru hanım artık üniversiteli oldu baba "
" Benim güzel torunum "
Babam annemi çekip sıkıca Duruya sarılırken bu tabloya gülümseyerek baktım. Duru için yeni bir sayfa açılıyordu.
&&&
Akşam yemeğinden sonra Duru kız arkadaşları ile odasına kapandığında Babam beni bahçeye çıkardı. Benimle bir şey konuşacağını anlamıştım. Ama içimde hissettiğim huzursuzluk bu konuşmanın hoşuma gitmeyeceğini gösteriyordu.
" Durum artık İstanbul'da okuyacak oğlum "
" Evet baba "
" Hâlâ konuşmuyor yavrucak . Oralarda tek başına ne eder. Nasıl yaşar ."
" Baba -"
" Yurt çıkmış çok şükür ama yine de o koca şehre evladımı nasıl gönderirim. "
Babam karşımda üzgün bir şekilde durunca benimde canım acıdı. Aslında bende Duru için endişeleniyordum. Farklı bir şehirde okumak zordu. Onun durumunda daha da zordu.
" Baba bende farkındayım olanların. Ama ne yapabiliriz ki. Okuma diyemeyiz kıza "
" Asla. Benim torunum okuyacak. Mesleğini eline alacak. Kendi ayakları üzerinde duracak."
" Bende böyle istiyorum baba "
Babam yüzündeki sert ifadeyi silip üzgüncr bana baktı.
" Turan . Oğlum. Ne hastalığın var bilmiyorum. Bize söylemiyorsun. Ama sen böyle arada durup kalıyorsun ya. O zaman benim içimde fırtınalar kopuyor. Anan gibi gösteremiyorum belki ama sen benim oğlumsun. Kızımı zaten kaybettim. Sana da bir şey olacak diye -"
" Baba hayır. Böyle şeyler düşünme. Beni ,bizi nasıl sevdiğini koruduğunu biliyorum. "
" Oğlum. Duruyla sen de git. İşine geri dön. Hemde Duruma sahip çık. Sadece o zaman gözümüz arkada kalmaz. "
Babamın sözleri ile olduğum yerde kaldım. İstediği şey çok normaldi. Çok doğaldı. Duruyu düşündüm. Onun için bende endişeleniyordum. Yapabilir miydim. Mesleğime geri dönüp Duruya bakabilir miydim?
Babam sırtıma vurup yanımdan kalkarken ben bahçede olduğum yerde kaldım. Kafamda dönen bir sürü soru vardı. Saatlerce orada oturup düşündüm. Bu gecenin sonunda ise kararımı vermiş olarak yatağa girdim. Geri dönecektim. Her şeyin başladığı şehre geri dönecektim.
&&
Üç Hafta Sonra
" Her şeyini aldın mı ?"
Duru başını sallarken elimdeki bavullardan birini Mahmut aldı. Önümde duran üç bavul daha vardı.
" Kızım evi götürseydin. Bu ne böyle ?"
Duru omzunu silkerek annemle babama sarılırken gözlerimi devirdim. Mahmut " Uğraşma kızla . Genç kız o " diye onu savunurken Durunun üç benim bir tane olan bavulları Mahmut'un arabasına sığdırdık. Sonunda gidiyorduk. Mahmut bizi şehre hava alanına bırakacaktı. Bende ailemle vedalaştım.
" Hadi Duru "
Duru arabanın arkasına binerken bende mahmutla öne bindim. Annemin arabanın arkasından su döktüğünü gördüm. Hem gitmemizi kendi ayaklarımız üzerinde durmamız gerektiğini söylüyor hem de hemen dönelim diye su döküyordu.
Yolculuğun bundan sonrası hızlı geçti. Mahmut bizi hava alanına bırakıp vedalaşarak geri döndü. Bizde kısa bir beklemenin ardından uçağa bindik. Kısa süren yolculuktan sonra İstanbul'a vardığımızda derin nefesler aldım. Bu şehirden artık korkuyordum. Ama ne olursa olsun geri dönmüştüm ve korkmak yerine yaşayacaktım. Bavullarımızı alıp çıkışa doğru ilerlerken birinin adımı seslendiğini duydum.
" Turan. Turan. Hey "
" Emir "
Elimdeki bavulları bırakıp arkadaşıma sıkıca sarıldım . Her ne kadar sık sık telefonda konuşsak ta geçen sene köye yanıma geldiğinden beri bir daha görmemiştim.
" Kardeşim nasılsın ?"
" Ben iyiyim oğlum . Asıl sen nasılsın ? "
" İyiyim Emir. "
" Yoksa sen Duru musun ? Bir sene de ne kadar da büyümüşsün böyle "
Emir gülerek Durudan makas alırken yiğenimin yanaklarının hızla kızardığını gördüm. Emir de bunu fark edip gülerek bavullara baktı.
" Dört bavul mu ? Turan bu kadar eşyayı ne yapacaksınız ?"
" Ya sadece bir tanesi benim. Üçü de Duru Hanımın "
Duru iyice kızarınca daha fazla üstüne gitmedim ve üçümüz yürümeye başladık. Emirin arabasına binip, gelmeden önce konuştuğumuz ve bizim için ayarlanmasını istediğim eve doğru gittik. Emir sakin bir mahallede durunca hepimiz indik.
Önünde durduğumuz apartmana baktım. Yeni gibi duruyordu.
Beraber dördüncü kata çıktık. Emir anahtarı bana verince bende Duruya uzattım. Duru gözlerime bakıp avucumdaki anahtarı aldı ve gülümseyerek kapıyı açtı. İki artı bir güzel bir evdi. Duru ile ikimize yeterdi. Bavulları kenara koyup Emirin alıp döşettirdiği ikinci el eşyalara baktık. Hepsi gayet düzgün görünüyordu. Hesaplaşmayı mutlaka yapmalıydım. Duru ile odaları gezdiğimlkbizde birinde tek kişilik birinde çift kişilik bir yatak gördük. Duru tek kaşını kaldırarak bakınca Emir " Ne diyor ?" diye sordu.
" Yataklardan biri niye tek kişilik biri niye çift kişilik diye soruyor " dedim.
Emir haa layarak ona döndü. Durunun omzuna kolunu atıp göz kırptı.
" Ee dayın sonuçta erkek . Yarın öbür gün bi kızla eve geld-"
" Emir "
Konuşmanın gidişatını anladığımda anında Emiri sustursam da zavallı Duru yine kıpkırmızı olmuştu. Ama sanki sinirlenmişti de. Omzundaki kolu silkeleyerek bizden uzaklaştı ve bavullarından birini alıp kendi odasına sürükleyerek götürdü.
" Kızı utandırmasana."
Emir sırıtırken omzuna vurdum. Salondaki koltuklara ilerlerken " Gel şimdi şu hesabı yapalım. Ne kadar borçlandım sana " dedim.
Emir oflayarak yanıma oturdu. " Acelesi yok oğlum. " dediğinde ise " Zaten şimdi veremem. Maaşımı aldığım zaman vereceğim " dedim.
Emir başını sallarken birden gözlerimin önündeki Emir silindi ve ortam değişti.
Bir masanın arkasında oturuyordum. Önümde açık bir dosya vardı. Elimdeki kalemi parmaklarım arasında çevirip duruyordum. Kapı tıklatıldı ve odaya bir adam girdi.
" Abi istediğin bilgileri getirdim ."
Adam önüme başka bir dosya bıraktığında boştaki elimde çık işareti verdim. Adam çıktığında da hemen dosyanın kapağını kaldırdım. İlk sayfada bir fotoğraf vardı. Esmer bir adamın fotoğrafıydı. Diğer sayfayı çevirdim. Adamla ilgili bilgiler vardı ama daha sadece " İrfan " ismini okuyup tekrar evime geri döndüm. Gözlerimi bir kaç kere kırptığımda bana sinirli gözlerle bakan Emiri gördüm. Ona iyileştiğimi söylemiştim. Zaten işe de bu şekilde dönebilmiştim. Şimdi ise arkadaşım, önünde tekrar kriz geçirdiğimi sanıyordu.
Derin bir nefes aldım. Konuşmadan önce havaya çok ihtiyacım olacaktı.
&&