Pişman değilim ama bir kez daha sarılsaydım..."

2332 Words
"Hadi geç oldu. Yurda dönmeliyiz artık." diyen Kaya aslında sonsuza kadar sahil kenarında Tutku ile oturup süt mısır yiyerek yaşayabileceğini düşünüyordu. "Peki." diyerek yavaşça kumun üzerinde ayağa kalkarken Kaya nazikçe kollarından tutup önünde diz çöktü. Bacaklarına yapışmış kumları temizlerken Tutku gözlerini kaçırmıştı. "Ben halledebilirim."dediğinde Kaya başını olumlu anlamda sallarken yavaş yavaş işine devam etti. "Evet halledebilirsin..." diyerek kendi kendine mırıldandı ve yavaşça ayağa kalktı. Az önceki deli hareketleri yüzünden peruğu dağılmıştı. Bu yüzden yavaşça düzellti. "Başını ağrıtıyor mu?" diye sordu merakla. "Bazen ama sanırım alıştım." diye mırıldandı Tutku çekingen bir şekilde. " Dikkat etmelisin." dedikten sonra sırtındaki çantasını aldı ve kolunu omzuna astı. "Hadi gidelim, üşüteceksin." dedi. Beraber iki genç yürürken kısa kısa muhabbetler dönse de aralarında ikisi de karanlıkta, sokak lambalarının ışığında yıkanan kaldırımların üzerindeki devasa gölgelerinin keyfini çıkararak yürüyorlardı. "Oğlum sen balkondan mı atladı dedin?" diyen Anıl ile Asır sinirle dönüp genç adama baktı. "Kıçınla mı dinliyorsun? Koştu, koştu sanki havuza atlar gibi aşağı atladı." dedikten sonra sinirle saçlarını karıştırdı. "Deli oluyorum ya! Deli oluyorum! Nasıl bu kadar vurdumduymaz?" Asır'ın attığı milyonuncu volta nedeniyle başı dönen Berk gözlerini kapattı. "Asır, belki de bir problem vardır." dediğinde Asır Berk'in şaka yapıp yapmadığını görmek istercesine dönüp yüzüne baktı. "Benimle dalga mı geçiyorsun Berk?" dedi sinirle. "Bir problem olmasa neden kaçsın? " dedi yüzüne iki tane geçirmemek için yumruklarını sıktı. "O zaman sorunu araştırsak? Belki problemi bulabiliriz." diyen Anıl ile Asır derince nefes aldı. "Kaya denen it herif bile biliyor Anıl! O Kaya denen sümsük bile ne olduğunu bilirken biz neden bilmiyoruz?" dediği sıra Anıl anlamaz bakışlarını sinirden deliye dönmüş olan Asır'ın yüzünde gezdirdikten sonra imdat çağrıları atan gözlerini Berk'e çevirdi. Asır resmen deliye dönmüştü. Evet, oda arkadaşı kendisiydi. Onun Kaya'dan önce bilmeye hakkı yok muydu? Hatta Kaya ya ne lüzum vardı. Herşeyi bir tek kendisi bilse yeterdi. Sonuncu voltasına geldiği sıra aynadaki aksiyle çarpıştı. Kara gözleri resmen alev alev yanıyordu. Sanırım dumanı da beyninde tütüyordu... Kıskanmıştı! Tamam, kabul ediyordu. Kıskanmıştı işte. Salak adamı salak birinden kıs-kan-mış-tı! Oh be! Sonunda kabulleniyordu. "Geri gelecek mi dersin?" diyen Berk ile Anıl omuzlarını kaldırdı. "Bir çantaya eşya koyduğunu söyledi, gelecek olsa neden eşya alıp gitsin ki?" dediğinde Asır iyice delirdi ve kendini nefes almak adına balkona attı. Ellerini saçları arasına almış yüzünü gökyüzüne dönmüştü. Sımsıkı kapattığı gözleri, aldığı derin nefesleri ile kendini rahatlatmaya çalıştığı sıra duyduğu çıtırtıyla kaşları çatıldı. Hemen elleri balkon korkuluklarına dayandı ve aşağıdakilerin kim olduğuna bakındı. Aşırı güçlü olsaydı sanırım elindeki demir tuzla buz olurdu... "Gel." diyerek ellerini birleştirip kendisine basamak oluşturmuş olan Kaya'ya baktı. "Şaka mı yapıyorsun?" dedi gülerek ama genç adam hiç de şaka yapıyor gibi durmuyordu. "Sence? Her şeyden önce sen bir kızsın Tutku ve ben de bir erkek... Bunun en doğru şekli bu." dediğinde Tutku dudaklarını birbirine bastırıp ısırdı. "Peki." diyerek yavaşça yaklaştı ve ellerini omuzlarına koyup tek ayağı ile eline basıp kendisini yukarı ittirmesine izin verdi. Duvarın üstüne çıktığında Kaya da birkaç adım geri gitti ve koşarak duvara atladı. "Ben yaptığımda artistlik yapıyordun ama ..." diyerek iyiden iyiye sinirleri zıplayan Asır aşağıdaki ormantikliği tepeden tepeden izliyordu. "Güvenliği nasıl geçeceğiz?" dediğinde Kaya hafifçe güldü. "Bilirsin ben biraz yaramazımdır. Pek duramam kapalı yerlerde. " dedikten sonra genç kızın eline uzandı ve etrafı kolaçan ederken nazikçe tutup kendisine çekti. " Arkada kameralardan gözükmeyen bir kör noktada pencere var. Oraya hep bir kağıt sıkıştırıyorum. Böylece kaçmak ve girmek kolay oluyor. Zaten merdivenlerin olduğu yerde olduğundan direkt merdivenlerden çıkabiliriz." dedikten sonra önüne geldikleri pencereyi boştaki eliyle sertçe ittirdi. Yere düşen kağıdı eline alıp cebine attı. "Sen sinsi bir şeytansın!" diyen Tutku ise sessizce gülüyordu. "Biliyorum, hadi acele et." diyerek tekrardan ellerini birleştirdi ve genç kızı pencereden içeri attı. Ardından kendisi de pencereye atlayacaktı ki Tutku'nun kendisine uzattığı elini gördü. Ufak tefek şeyler devasa mutluluk yaratabilirdi. Bir bakışına, bir gülüşüne , belki de ufacık bir sözüne mutluluktan sarhoş bile olunabilirdi. Uzattığı eline bakarken Kaya ise mutluluğun nahoş tadından bir yudum alıp sarhoş olmuştu. Heyecanla elini tuttu ve o minik eliyle kendisini çekmesine izin verdi. Pencereden içeri atladıktan sonra tekrardan kağıdı sıkıştırdı ve genç kızın elini tutup kapıya doğru çekiştirdi. "Bu kısımda sessiz ve hızlı olursak yakalanmayız." dediğinde Tutku başını salladı. Bu onayın üzerine Kaya sessizce kapıyı açtı ve hızlı adımlarıyla merdivenlere yöneldi. İkisi birlikte ikinci katın merdivenlerine çıkmışlardı ki Tutku gördüğü güvenlik ile Kaya'nın tuttuğu elini hızla çekip yandaki merdiven boşluğuna soktu. Bir anda sırtı duvara yapışan Kaya şaşkınlıkla kendisine yaklaşmış olan genç kızın yeşil gözlerine baktı. Nefesi soluk borusundan yemek borusuna doğru yanlış bir yola sapmıştı... Sıkı sıkı tuttuğu elinin terlediğini, kalbinin kulaklarında attığını hissediyordu. Sanki karşısındaki kız onu bile bile öldürmeye çalışıyormuş gibi daha da yaklaşmıştı. Kaya gözlerini kırpmadan genç kıza bakarken sırtıyla birlikte kafasını da duvara yaslamıştı. Tutku başını hafifçe yana eğip merdivenlere doğru gelen güvenlik görevlisiyle telaşla geri çekildiği sıra Kaya rahatsızca kıpırdandı. "Tu-" "Lap!" diye ağzı üzerine kapanan elin ardından Tutku kaşlarını kaldırarak genç adımın gözlerine baktı. Gözleriyle sessiz olmasını söylüyordu ama Kaya ölürse zaten hiç konuşamayacaktı... Birkaç sessiz adımdan sonra gözden kaybolan görevli ile elini çeken Tutku kaşlarını çatarak Kaya'ya baktı. "Az kalsın yakalanacaktık." dediğinde Kaya yutkundu. "Tutku." dedi kaşlarını kaldırarak. "Senden hoşlandığımı biliyorsun, güvenlikçi değil ama senin hareketlerin beni öldürebilir." diyerek bir adım sağa attı ve genç kızın yarattığı ablukadan kurtuldu. Tutku, Kaya'nın kendisine karşı boş olmadığının farkındaydı ama böylesine bir cesaret ile karşısına geçip de açık açık söyleyebileceğini hiç düşünmemişti. Birinin kendisinden hoşlandığını anlamak ile onun ağzından duymak arasında çok farklı bir duygu geçişi vardı. Özellikle mavi gözlü bu adamın yaramaz bir çocuk gibi yaptığı serseri hareketlerinden sonra bir anda ciddileşmesi insanda zelzele etkisi yaratıyordu. Tutku, saf veya aptal değildi. Bir erkeğin ne şekilde bir kıza yakınlaşacağını veya hoşlantı belirtileri göstereceğini kestirebiliyordu ama asla bu adımları nasıl atacağını bilmiyordu. Dizilerde gördüğü gibi değildi. Anlık bir yanma hissi, beyninde tehlike çanları, yanaklarında karıncalanma ve karnı sıkılıyormuş gibi... Gözlerini kaçırarak kendisini bu düşüncelerden uzak tutmaya çalıştı. "Özür dilerim ,ben ... ben bunu düşünemedim." diye mırıldanmaya başladığı sıra Kaya uzanıp elini tuttu ve merdivenlere çekiştirdi. "Her söylediğimde böyle kızarıp utanacaksan sürekli söylerim." dedi gülerek. Odasının önüne gülerek geldikleri sıra koridora su gibi yayılmış beyaz ışık ile bakışlarını açık oda kapısına çevirdiler. Anıl, Berk ve Asır kollarını göğüslerinde birleştirmiş ikisine bakıyorlardı. Aslında ikisinin Birleşmiş ellerine... Asır bunu görür görmez arkasını dönüp odasına girmişti bile. "Gençler, gençler..." diyerek odadan çıkan Anıl kendi odasına yönelirken Berk'in omzundan tutup çekiştiriyordu. "Midem bulandı..." diyerek öğürdü. "Acele et Berk dayanamıyorum..." dediğinde Berk de yüzünü buruşturmuş eliyle gözlerini kapatsa da iki parmağının arasından gizlice bakıyordu. "Siz kafayı yemişsiniz..." Onların uzaklaşmasıyla kafasını kaşıyan Tutku hafifçe güldü. "Sanırım bu duruma alıştım." dediğinde Kaya omuzlarından tutup kendine çevirdi. "Sakın!" dedi kaşlarını havaya kaldırmış, ciddi bir ifadeyle güzel kızın güzel gözlerine bakıyordu. "Sakın alışma, kim olduğunu ve nereye ait olduğunu unutma." diyerek güldü ve peruğunu karıştırdı. Bunun üzerine somurtan Tutku da dağılmış peruğunu düzelterek iyi geceler dileklerinde bulundu. Odasına girip kapıyı kapattığı sıra omuzlarından tutulup da sırtı duvara çarpınca nefesi kesilir gibi oldu. "Ne yapıyorsun!?" diye bağırdı acının getirdiği öfkeyle. Asır, kararmış gözlerini aynı öfkeyle Utku'nun gözlerinde gezdirdi. "Asıl sen ne yaptığını sanıyorsun?" diyerek bağırdığı da Tutku onu ittirip kolları arasından çıkmak istedi. "Çekil şurdan! Zor kullanmak istemiyorum." diyerek tehdit ettiğinde Asır yalandan güldü. "Ne yaparsın balkondan mı atlarsın?" Omzuna bastırdığı işaret parmağını ritmik bir şekilde her kelimesini telafuz ederken vurdu. "Sabah tartışıp odayı terk etmene sebep olan adam ile el ele tutuşup gülüşerek geri geliyorsun? " Asır gözü dönmüş bir hâlde karşısındaki adam sandığı kıza bakıyordu. "Ya doğru!" diyerek omuzlarına ellerini koyan Tutku da sinirle onu ittirdi. "Sen oda arkadaşım olacaksın bir de!" diye bağırdı. "Ne oldu? Neden peşimden gelmedin? Onu düşmanım olarak gördüğüm hâlde gelip beni aradı ve buldu! Beni buldu! Anlıyor musun? Beni buldu!" dediğinde Asır sinirden deliye dönecek gibi hissetti. "Bak ne diyeceğim, biliyor musun? Siz birbirinize çok yakışıyorsunuz ya. Böyle tencere kapak, ekmekle tuz gibi böyle. O ayak sen sakız!" demesiyle Tutku sinirden gülmüştü. "Bu ne Asır? Yokluğumda bir sigara yakıp ergenliğine yolculuk mu yaptın?" Asır bu laflarla iyice kudurdu. "Bana bak! Onun yanında seni görmeyeceğim! Duydun mu? Seni o herifin yanında görmek istemiyorum?" Tutku hafifçe gülse de bu sinirin getirdiği ironik bir gülüşten öte değildi. "Ya sanane oğlum? Sanane? Ne varmış benim arkadaşlarımda? Kötü arkadaş seçiyorsam seni de arkadaş olarak ben seçtim!" Asır. İşte o an fark etti yüreği. Kendi sorunu yüzünden Utku'ya yapmaya çalıştığı şey neydi gerçekten. Bu kendi problemi, kendi acısı değil miydi? Kendi kıskançlığı yüzünden elin oğluna neyin kısıtlamasını getirmeye çalışıyordu? O da Berk ve Anıl gibi biri değil miydi? Neden zihnimize her bir sözü geçirip de sevda denilen illeti geçiremiyoruz. "Özür dilerim." diyerek ilk geri adımını da o an atmıştı. "Sanırım seni değil, ben kendimi çok yanlış tanımışım." diyerek arkasını döndü ve üzerindeki tütün kokan tişörtünü çıkartıp kenara attı. Tutku bu hareket üzerine gözlerini kaçırırken genç adamın az önce kavga eden kendisi değilmiş gibi gidip yatağına yatışını izledi. Çok ağır bir laf mı etmişti? Hayır. Hakaret bile etmemişti. Gece aşırı sessizdi. Asır saçma sapan rüyalar gördüğü uykusundan kalkarken kollarını açtı ve gerindi. Üstü çıplak yattığı için tüyleri diken diken olmuştu. Gece lambasının ışığıyla zar zor önünü görerek dolabına gitti ve bir kazak çıkarıp oflaya puflaya giydi. Gerisin geri yatağına döndüğü sıra kesilen elektrik yüzünden ayakları birbirine dolandı. Tutku gelen gürültüyle yatağından sıçrarken yerde sereserpe uzanan Asır'ı gördü. "İyi misin?" diyerek ayağa kalkmaya çalıştığı sıra Asır elini kaldırdı ve durmasını işaret etti. "İyiyim. Kalkmana gerek yok." dedi soğuk bir ses ile. Ayın ışığı direkt olarak odalarına dolduğunda dolayı Tutku Asır'ı net bir şekilde görebiliyordu ama Asır burnunun ucunu bile göremiyordu. Göremediğini belli etmemeye çalışarak çenesini dikleştirdi ve önce ayağıyla önünü yokladı. Tehlikeli bir şey olmadığına kanaat getirip bir adım attığında Tutku onun bu hâlini görerek güldü. Asır bir adım daha attı ve derince nefes aldı ama ayak parmağına dolanan bez gibi bir şey ile kaşlarını çattı. İkinci adımda iki ayağı da beze dolanmıştı. Tutku, Asır'ın uyumadan önce attığı tişörte dolanmış ayaklarını görünce sessizce kıkırdadı. Asır bu sesi duyunca hızla yatağına gitmek istedi ama yüz üstü yere düşerken buldu kendini. Bir yerlere tutunmak için ellerini kaldırdığı sıra Tutku "Hayır!" demeye kalmadan iki yatak arasındaki sürahiye eli giren Asır hem suyu başından aşağı dökmüş hem de yatağının ıpıslak olmasına sebep olmuştu. "Kahretsin!******" Ufak birkaç küfür, erkeksi homurtuların ardından Tutku gülerek yatağından kalktı ve genç adamın omuzlarından tutup kaldırdı. "İnat etme, bir şey göremiyorsun." Asır küskün bir çocuk gibi sırtını dönmek istese de yatağından dolayı daha da ıslanmıştı. "Gel bakalım." diyerek küçük bir çocukla ilgilenir gibi genç adamı kendi yatağında götürdü ve üzerindeki ıslanmış kazağı çıkardı. Banyodan hızlıca bir havlu ve dolanından başka bir kazak alıp önünde durdu. Islanmış boynunu ve omuzlarını silerken gülmeden edemiyordu. Asır, Utku'ya küs olmaktan ziyade uzak olmak istiyordu ama şu an sanki Utku kalbini elleri arasına almış slime gibi oynuyordu. Sıktıkça sıkıyormuş gibi hissediyordu. Genç kız güzelce ıslanmış vücudunu kuruladıktan sonra kazağını başından geçirdi ve saçlarını kurutmaya başladı. Asır bu masaj gibi gelen seans yüzünden uykusu geldiğini hissedince elini havluyu tutan ellere uzattı ve Utku'nun elini tuttu. "Yeter bu kadar. Uyuyalım." Genç kız elleri arasından alınıp kenara atılan havluya şaşkınca baktıktan sonra kendi yatağına kurulan adama daha da şaşırdı. "Burda mı yatacaksın?" diye sorduğu sıra elini tutup kendisine çeken Asır onu da yanına yatırdı. "Yatağım ıslandı ayrıca koskoca yatak sığamaz mıyız?" dediğinde Tutku pörtlettiği gözleri ile adama baksa da Asır hiçbir şey görmüyordu. Kendisi kız olduğunu biliyordu sonuçta değil mi? Derince iç çekti ve yavaşça kalkmak istediği sıra Asır kendi kendine bozuldu bu hareketine. "Tamam. Sen dur, ben koltuğa giderim." dediğinde Tutku kaşlarını kaldırarak adama baktı. "Kusura bakma da burnunun ucunu göremiyorsun, oraya nasıl gideceksin?" dedi bilmiş bilmiş. "Yatağını paylaşmayan sensin!" Beş yaşında iki velet karşı karşıya gelmiş, resmen tükürük yarıştırıyorlardı. "Asır saçmalıyorsun, rahat yat diye ben gitmek istedim." Tutku kendi mazeretinin mantıklı oluşuna şaşırdığı sıra Asır göz devirdi. "Hadi ordan! Öğretmen miyim ben? " diyerek elini uzatıp Tutku'nun koluna vurmaya başladı. "Ne yapıyorsun?" diyen Tutku şaşkınca kendisine vurup duran adama bakıyordu. Asır en son elini bulunca sertçe çekip yatağa uzandı. "Uyu!" Sessizliğin bir şarkısı vardır. Böyle gözlerini kapatırsan, ışıkları söndürürsen ve gönlünü açarsan duyabileceğin bir şarkı. Sözleri yok mesela, o an kalbinin ritmine bağlı bir şarkıya dönüşür sessizlik. Heyecanlıysan eğer yüksek bir bas kulaklarında atar. Dıp...dıp...dıp! Ritmik de olabilir senkronizasyonu bozuk da... Mesela o an ruhun eline bir piyano alır ya da bir gitar? Ayaklarınız hiç kıpırdamasa bile yattığınız yerden kalkar, kısa ama muazzam bir gezintiye çıkarsınız. Evet... Sessizliğin bir şarkısı vardır. Ve siz bunu sadece en değerli anlarda duyarsınız... "Çok güzelsin ama bir erkeksin..." diyerek gözlerini kapattı. Yavaş yavaş sırtını okşarken gözleri bir anda görmeye başlamıştı. O güzel gözleri nasıl da bir fener gibi parıldıyordu. Asır karanlıkta ilk defa birini, bir şeyi görüyordu. Onun gözlerini... En sonunda yavaşça yaklaştı ve gururunun boynunu tuttuğu gibi odanın en ücra köşesine fırlattı. Utku'nun ensesini tutup dudaklarına uzandığında kalbi ağzında atıyordu. Dudaklarını bastırdığı dudaklara bir süre kenetlenip kaldıktan sonra ellerini saçları arasından geçirip hafifçe sıktı ve iyice kendine çekti. İradesini ve tüm bilincini kaybetmişti... Sabahın ilk ışıklarıyla uyanan Tutku çalan alarm ile kaşlarını çattı. Bu kendi alarmı falan değildi. Asır gece uyurken yatakta ters dönmüş başı ayağının olduğu taraftaydı. Üstüne üstlük bir bacağına, yastığa sarılır gibi, sarılmıştı. Genç kız gözlerini ovuşturarak komodin üzerindeki Asır'ın telefonunu aldı ve sürekli çalan alarmı kapattı. Asır'ın tuttuğu bacağını çekmeye çalışsa da genç adam yaşam kaynağı sanki ayağıymış gibi asıldıkça asılıyordu. Sinirle ayağını çekip kurtardığında sarsılarak uyanan Asır yattığı yerden sıçramıştı. "Nerdeyim?" dedi etrafa kocaman olmuş zeytin gözleriyle bakarken. Tutku kaşlarını çattı. "Nerede olabilirsin? "dedikten sonra hemen elini kaldırıp lafını düzeltti. "Daha doğrusu nerede olmayı umuyordun?" Asır bu soru üzerine şaşkın bakışlarını etrafta gezdirdi. Yatakta ters yatıyordu, Utku'nun bacağına sarılmıştı... Tutku , Asır'ın saçma halinden bir şey anlamadığı için ayağa kalkacağı sıra çıplak ayağında bir ıslaklık hissetti. "Ayağım nasıl ıslandı ya?" diye homurdanarak yataktan kalktığı sıra kafasına dank eden Asır bir lama gibi etrafa tükürük saçarak lavaboya koşmaya başlamıştı. "Lan!" Sağa sola tükürüp bağıra bağıra banyoya girdiğinde Tutku az önce ne olduğunu idrak etmeye çalıştı. Genç adam ağzını musluğa dayamış çalkalarken ıslanmış yüzüne baktı. "Gerçekten rüyanda Utku'yu öptüğünü görmemiş gibi bir de Utku diye ayağını mı öptün?" Diyerek iğrenen bir ifadeyle aynadaki aksine baktı ve ağzını musluğa dayadı... "Gün geçmiyor ki ülkemde normal bir şey görülsün..."

Read on the App

Download by scanning the QR code to get countless free stories and daily updated books

Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD