8. Canla Örtülen Sır

692 Words
Gülbin'den, “BURADA DURUP SENİN ÖLÜM HÜKMÜNÜ BEKLEMEM!” Abim ölüm dediği anda hepimizin kanı donarken annem ayağa fırlayıp babamın önüne dikildi. “Ağam ne diyor Serhat.” Babam yüzünde bir kez bile görmediğim yenilgi dolu bir ifadeyle annemin omuzlarını tuttu. “Nasip buraya kadarmış Evinamin, ben birini öldürdüm..” Annem iki eli ile başına çalarken ben gözyaşlarıyla yanlarına koşup babama sarıldım. “Baba ne olur korkutma bizi, yapmadım de ne olur...” Yalvarıyordum ama böyle şeyin şakası olmayacağı için istediğimin mümkün olmadığını da biliyordum. Babam, annemle beraber beni de sarmalarken abime baktı. “Güçlü olmak zorundasınız. Herkesin size ihtiyacı var.” Abim daha fazla dinlemeden babamın göğsünden ikimizi de koparıp kolunu tutarak çekiştirmeye başladı. “Sen güçlü ol. Ben güçlü falan olmuyorum. Yeter artık zaman yok dedim size!” Babamı hükümden kaçırması mümkün olabilir mi diye amcama baktım ama onun gözlerinde derin bir umutsuzluk vardı ve sadece susuyordu. Babam, kolunu abimden kurtarırken tahammülsüzce konuştu. “Serhat! Bir yere gitmiyorum. Cinayeti ben işledim, cezasını da kendim çekeceğim. Zaferaniler aşiretimizin soyunu kurutsun mu istiyorsun.” Zaferanileri andığı anda korkum on kat artarken ellerimle ağzımı kapadım. Mümkün olan en korkunç ihtimaller sıraya dizilmişti sanki. Annem babamın yüzüne dehşetle baktı. “Sen kimi öldürdün ağam?” Ağaları Arhat abi babamın can dostuydu. Onun aşiretinden herhangi birini öldürmesi zaten korkunçken babam bin kat daha korkunç olanını söyledi. “Fırat’ı öldürdüm.” Hani Elif’le sözlenen Fırat, bizle yaşıt olan Fırat, Arhat abinin özbeöz kardeşi olan hani! Annem duyduğu isimle ayakta durmakta zorlanarak yalpalarken gidip koluna girecek gücüm bile yoktu. Olduğum yerde kalakalmış, babamın kendi oğlundan bile küçük Fırat’ı öldürmesini anlamaya çalışıyordum. Mervan amca, annemi alıp birbirine sarılarak ağlayan Delal ve Mihri'nin yanına oturttu. Eğer babam kaçar ve izini kaybettirirse büyük bir savaşın çıkacağı aşikardı çünkü Arhat abi, aşiretinin sadece malına zarar verenlere bile en ağır cezaları kesiyordu. Haksız diyemiyorduk ama kesinlikle merhametsiz olduğu bir gerçekti. Bizim aşiretimiz kimseye zarar vermediği için hiçbir zaman sürtüşme olmasa da diğer aşiretlerin korkulu rüyasıydılar. İnsanlar kazara bile olsa onların bir şeyine dokunmamak için canını dişine takıyordu. Babam hatırını kullanıp kaç kişiyi almıştı Arhat abinin pençesinden. Şimdi o kurtardıklarının topu beraber gelse babamı Arhat abinin gazabından koruyamazdı. Babam ve abim arasında tartışmalar hala sürerken avludan içeri amcalarım gelmeye başladı. Çoktan yatmış dedem babaannem de inerek neler olduğunu anlamaya çalışırken ben annemin yanına büzüşmüş, bizi bekleyen korkunç günler için gözyaşı döküyordum. Göz göre göre babamın öldürülmesini mi izleyecektik yada babam kaçıp gidecek ve tüm aşiretin üzerine belalar yağmaya mı başlayacaktı? Bir ağa, asla kendisi için yaşamaz, gerekirse aşireti için ölür. Onun canı, kendisine umut bağlamış yüzlerce kişi için fedadır, tabi aşireti de ağası için ölür. Şimdi bir oylama yapsak bence kimse babamın ölmesine razı gelmez, ceza neyse beraber çekelim der ama babam da bunu asla kabul etmez çünkü şimdiye kadar kimsenin ayağına taş değmesine izin vermedi. Babam amcalarımı ve abimi karşısına alıp konuşmaya başladığında her kelimesine dikkat kesildim çünkü onu bir daha dinleme şansım olacak mı bilmiyordum. “Birliğinizi bozmayın, her zaman birbirinizin arkasında durun. Berivan’ı yalnız bırakmayın. Kardeşimizin saçının teli bile bizim namusumuzdur. Onu sizlere emanet ediyorum.” Halam şimdi nerden çıktı diye düşünürken devam etti. “Serhat’ın yaşı çok genç ama ben onun karakterine kefilim. Desteğinizle...” Abim daha fazla dayanamadan yine babamın kolunu tuttu. “Yeter artık baba! Madem bana itimadın var, bırak seni saklayayım. Bu işi çözene kadar gizlensen yine yeter. Fırat’ı neden öldürdüğünü ortaya çıkaracağım, hüküm diye bir şey de kalmayacak.” Babam, sanki korkunç bir şey söylemiş gibi kolunu silkip abimden kurtulurken sesini yükseltti. “SAKIN! BU İŞİ KURCALAMAYA KALKMA SERHAT!” Neden bu kadar öfkelendi merak ederken devam etti. “Sana hakkımı haram ederim, beni duydun mu! Fırat’ı öldürdüm, cezasını çekmeye de razıyım, bitti.” Sanki ölmeye hevesli gibi onu kurtaracak tüm yolları kapatırken vicdan yükü yüzünden olduğunu düşündüm. Babam karıncayı bile incitmezken bir insanı genç yaşında öldürmüş ve şimdi de bedelini ödeyerek ruhunu temize çıkarmaya çalışıyor olmalıydı. Onun bu inadı annemi ve beni daha çok gözyaşına boğarken kapıdaki adamların başı muammer abi, koşturarak içeri geldi. “Ağam destur var mı?” Babam duruşunu düzeltip cevap verdi. “Söyle Muammer.” Muammer abi başını yerden kaldırmadan konuştu. “Arhat ağanın adamları geldi, konağı kuşattılar ağam.”
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD