Arhat ağadan, Hocalar geldi, kardeşimin kanlı bedeni kefenlendi, selalar okundu ve ben onu kendi ellerimle babamın yanı başına yatırdım. Bu memleketin görmediği güzellikte düğününü yapıp, ellerimle damatlık giydirecekken şimdi üzerine kürek dolusu toprak attım. Canım feci şekilde yanıyor, ona biçilen bu sonu kabul etmek ağrıma gidiyordu. Karım Esra da bu yaşlardaydı öldüğünde ama onunla her şeyi dolu dolu yaşamıştık. Bir dediğini asla iki etmemiştim. Bir koca olarak her şeyi yapmıştım ona. Fırat öyle değildi. Babamdan sonra tüm yük benim omzuma kalınca peşine koruma takıp, cebini doldurmaktan başka abilik edememiştim. Bir şeye ihtiyacı var mıydı, kimlerle vakit geçiriyor, Ferzan ağa ile dağ başında ne arıyor bilmiyordum. İyi bir abi olamamanın ağırlığı şimdi her şeyden çok belimi b