Dudaklarım duyduklarıyla şaşkınlıktan aralanırken ne demek istediğini anlayamamıştım. Ay kurabiyelerimle Yekta’nın başka bir kadına dokunması arasındaki bağı çözemiyordum. O kadar saçma gelmişti bu söylediği benim için bahaneden öteye gidemezdi. “Bu kurabiyeleri bir tek annem yapardı bana. Dün sen yapınca kötü oldum. Bir anda kafam allak bullak oldu. Gidip bir iki kadeh içip gelecektim aslında. Nasıl o kadar içti ben de bilmiyorum.” Açıklamasında zihnimde yankılanan tek cümle başta öylesine geçiştirir gibi söyledikleriydi. Şayet bilseydim annesinin yaptığını ona yapmazdım. Ay kurabiyelerini görmek ona acı vermiş olmalıydı. Annesini özlemişti belki de. Annesizliği bilmesem de babasızlığı biliyordum. Her zayıf anda saldırırdı o acı. Öylesine agresifti ki dur durak bilmezdi. Anne yokluğu