16/Part 2

2226 Words
Yiğit de ondan ayrılınca arabasına binerek uzaklaştı. Ben de, arkasından kısaca baktıktan sonra yüzümde gülümsemeyle içeriye girdim. Arkamı döndüğümde teyzemin bana imalı bakışlarıyla karşılaştım. Yüzünde muzip bir gülümsemeyle bana bakıyordu. Bende kaşlarımı çatarken, '' Ne? '' dedim. Teyzem elimden tutarak '' Gel otur şöyle. '' diyerek, beni masaya oturttu. Ben de şaşkınlıkla ona baktım. Teyzem fısıltıyla bana, '' Anlat bakalım bu Yiğit bey, nasıl biri? '' diye sordu. Ben niyetini anlamamış olacaktım ki, hülyalı hülyalı, ' 'Yakışıklı, boylu poslu. Her kızın rüyalarını süsleyen, aşık olacağı biri. '' dedim. Teyzem de bozuntuya vermeden, '' Hım, demek öyle '' 'diye, beni dinledi. Ben hayal ülkesinde yolculuğa çıkmışken, teyzem de fırsat bu fırsat 'Rüya'cım acaba diyorum, sen patronuna aşık olmuş, olabilir misin?' ' diye beni dinledi. Bende kendime gelerek, sinirle '' Ya, ne alakası var teyze? Saçmalama. Biz sadece; çok yakın arkadaşız. Yok, öyle bir şey. Hem; o bana bakmaz bir kere. O, bana bir iki konuda yardımcı oldu o kadar. '' dedim. Teyzem de şaşkınlıkla, '' Ay, tamam canım. İyi ki, bir soru sorduk, ne kızıyorsun? '' dedi. O zaman anlamıştım, teyzem benim ağzımdan laf almaya çalışıyordu. Ama ben, buna pabuç bırakır mıydım. Asla! Ondan sonra kırk yıl mahallenin dilinden düşmezdim. Hele, o Semiha teyzenin... Aman Allah korusun! Ben de ayağa kalkarak bir şeyler yapma bahanesiyle oradan uzaklaştım. Teyzem de arkamdan gelerek, '' O zaman neden kızardın? Adama nasıl baktığını gördüm. Adam, sana teşekkür edince yanakların domates gibi oldu. '' dedi. Ben de, ellerimi yanaklarıma koydum. Gerçekten sıcacıktı. Olayı değiştirmek için, '' Hava sıcakta ondan. '' dedim. Teyzem de, '' Tabii canım! '' diye yanımdan uzaklaştı. Teyzem bir yandan, '' Sen çoktan aşık olmuşsun da, haberin yok. '' dedi. Ama ben duymamıştım. Ben de, o uzaklaşınca elimdeki tencereyi bırakarak derin bir nefes aldım. Teyzem kızına, '' Hadi, annecim. Artık gidelim. Daha; yemek yapacağım. '' dedi. Cansu da, oyunu bırakarak, ayağa kalktı. Kapıdan çıkmadan önce, '' Görüşürüz, Rüya abla. '' diye bana el salladı. Bende kibarca gülümsedikten sonra teyzemler oradan ayrıldı. Ben de, işime devam ettim. İşimi bitirince, Nazlı'nın yanına gittim. Onun yanına oturarak, '' Ne yapıyorsun bakalım, sıkıldın mı? '' ' diye sordum. O da bana, '' Oyun oynuyorum, Rüya abla. '' Diye cevap verdi. Ben de, saçından öperek, '' Sen, oyununa devam et. Ben de, anneni arayayım. Bakalım neredeymiş '' ' diye cevap verdikten sonra telefonu aldım. Konuşmak için içeriye gittim. Seray 'ın numarasını tuşlayarak beklemeye koyuldum.  O sırada Seray da, oğluyla hastaneye gelmişti. Oğlu yolda giderken iki de bir, '' Anne, nereye gidiyoruz? '' diye sordu. Seray da, yolun yarısında onu durdurup derin bir nefes aldı. Onun meraklı gözlerinin içine bakarak, '' Şimdi, biz bir ablaya gideceğiz. Ama korkma o abla, sadece; seninle konuşacak. Sana, bazı sorular soracak. Sen de, içinden geldiğin gibi cevap ver tamam mı, annecim? Kendini hiç sıkmana gerek yok. '' Dedi. Oğlu, '' Ama. '' diyecekti ki, Seray '' Merak etme ben, yanında olacağım. En ufacık anda anne, diye bağırdığında ben, hemen geleceğim. Tamam mı? '' Diye sorusuna cevap verdi. Oğlu da, ona kocaman sarıldı. Seray yüzünde gülümsemeyle oğluna sarıldıktan sonra elinden tutarak '' Hadi bakalım. Gidelim. '' diyerek içeriye girdi. Burası; kocaman, güzel , şipşirin bir hastaneydi. Kapıdan girişte; hemen ayrı ayrı kocaman kırmızı renk koltuklar vardı.Onun karşısında ise; danışman bulunuyordu. Seray oğluna bakarak, '' Sen, beni burada bekle. Ben, ablaya bir soru sorup geliyorum. '' dedikten sonra oradan ayrıldı. Oğlu da, koltuğa oturdu. Meraklı gözlerle etrafı incelemeye koyuldu. Seray da danışmadaki kızın yanına gitti. Gülümseyerek, '' Ben, Özge hanımdan randevu almıştım. '' Diye cevap verdi. Karşısındaki; kumral saçlarında sarı gölgeleri olan, kısa boylu, genç kız da gülümseyerek, '' Evet. Gözde hanım da sizi bekliyor. Buyurun, bu taraftan '' ' diye önden ilerledi. Seray da, oğlunun yanına gitti. Ona bakarken, '' Hadi, annecim. '' diye elinden tutarak kızın peşine takıldı. Oğlu, elini o kadar sıkıyordu ki, Seray korktuğunu anladı. Yıllar önce; dişi çok ağrımıştı. Seray da onu, tedavi için hastaneye getirmişti. O zaman da, oğlu böyle korkmuştu. Seray düşüncelere dalmışken, kız koridorun sonundaki kapıyı açarak içeriye baktı. '' Seray hanım geldi, efendim. '' dedi. İçeriden de, '' Gelsin. '' diye cevap gelince kız kenara çekildi. Seray' a ' ' Buyurun.' ' diye cevap verdikten sonra Seray da kibarca başını salladı. İçeriye girdiklerinde burası; kocaman güzel, kırmızı ağırlıklı bir odaydı. Kapıdan girişte hemen; kahverengi kocaman bir masa, onun karşısında iki adet siyah koltuk vardı. Çocukların oynaması için de, kocaman bir raf üzerine oyuncaklar konulmuştu. Gözde hanım masasında oturuyordu. Onları görünce, '' Buyurun. Hoş geldiniz. '' dedi. Seray da, '' Hoş bulduk. '' dedikten sonra onlara yardımcı olan kız kapıyı arkalarından kapattı. Gözde hanım; uzun boylu, omuzlarında siyah uzun saçları olan, esmer tenli, çok tatlı bir kadındı. Ayağa kalkarak Berk 'in yanına geldi. Elini uzatarak, '' Merhaba, ben Gözde. Sen de, Berk olmalısın? '' Diye sordu. Seray da, bu anı gülümseyerek izledi. Berk de başını sallarken elini uzattı. İkisi tokalaştıktan sonra Gözde hanım ayağa kalkarak tekrar yerine geçti. Serayla oğlu da koltuğa oturdu. Gözde Hanım, Berk 'e bakarken, ' 'Evet Berk'cim. Bana ne olduğunu anlatmak ister misin? '' Diye tatlı sesiyle sordu. Berk de bir an annesine baktı. Seray da, oğluna sorun yok dercesine gülümsedi. Gözde hanım Seray 'a döndü.' 'Annesi rica etsem, bu yakışıklıyla bizi yalnız bırakır mısınız?' ' diye sordu. Seray da, başını sallarken, ayağa kalktı. '' Ben, dışarıdayım. '' dedikten sonra kapının önüne çıktı. Gözde hanımda Berk 'e döndü. Berk 'e bakarken, ' 'Korkmana gerek yok Berk'cim. İstersen, sana bir kağıt vereyim. Sen, resim yaparken anlat ne dersin? '' diye sordu. Sonra da çekmeceden bir kağıtla, boya kalemi çıkararak, Berk 'in önüne koydu. Seray da kapının yanındaki banka oturmuş, stresle bekledi. İçeriden Gözde hanım 'ın konuşmaları geliyordu. Ama ne dediği anlaşılmıyordu. Sadece; fısıltıdan ibaretti. Bir yarım saat sonra Gözde Hanım'ın odasının kapısı açıldı. Önde Berk arkada, Gözde hanım göründü. Gözde Hanım, Berk 'e bakarken,' 'Berk' cim sen bizi burada bekle. Biz, annenle biraz konuşacağız. Olur mu? '' diye sordu. Berk de başını salladıktan sonra banka oturdu. Seray da, oğlunun saçından öptükten sonra, '' Geliyorum, birazdan. '' ' diyerek Gözde hanımla odaya girdi. Odaya girdiğinde bastırdığı stresi yeniden artmıştı. Gözde hanım Seray 'a bakarken, ' 'Oturun, lütfen' '' dedi. Seray da karşısına oturdu. Meraklı gözlerle Gözde hanıma baktı. Gözde hanım derin bir nefes alarak, ' ' Berkle konuştum. Daha doğrusu; ondan resim çizmesini istedim. O da, böyle bir şey çizdi. '' diyerek oğlunun çizdiği kağıdı Seray 'a uzattı. Seray kağıdı eline alarak baktı. Kağıtta, anne baba ve çocuk vardı. Anne baba ve çocuk el ele tutuşmuşlardı. Seray gözleri dolarken, ağlamamak için kendini zor tuttu. Gözde hanım '' Berk kaygı bozukluğu yaşıyor. Çok mutlu bir ailesi olsun istiyor. Ona neden üçünün yan yana çizdiğini sorduğumda, çünkü annemle babam ayrılar. '' dedi. '' Arkadaşlarım, benimle alay ediyorlar. Bana, senin baban kötü adam diyorlar. Dedi. Bu yaşta, böyle bir olay, çocuk için çok ağır bir durum olsa gerek.. ' ' dedi. Seray da başını salladı. Gözde hanım da '' Bakın, anlıyorum babası bir hata yapmış olabilir. Ama en azından, oğlunuzun ruh sağlığı için tavsiyem, arkadaş kalmanız. Babasıyla dilediği gibi; gezsin tozsun, ne bileyim canı ne istiyorsa onu yapsın. Aralarda aile olarak yemeğe gidin. Bu, Berk 'e iyi gelecektir. '' Diye cevap verdi. Seray da Gözde hanım 'a bakarken,' ' ' Teşekkürler.' ' diye cevap verdi. Kadın başkaları gibi onu kınamıyordu, arkadaşça sohbet ediyorlardı. Çok iyi bir kadındı. Kocasının ailesi de, bu duruma çok üzülmüştü. Çünkü Seray 'ı kendi kızları gibi seviyorlardı. Annesi melek gibi; kadındı. Seray ayağa kalkarken , Gözde hanım da ona, ' ' Bir sonraki randevuda görüşmek üzere. Haftaya görüşürüz. '' dedikten sonra Seray odadan çıktı. Oğluyla hastaneden ayrılınca aklı Gözde hanım 'ın söylediklerindeydi. Oğlu da, heyecanla annesine, '' Anne, biz Gözde ablayla şarkı söyledik biliyor musun? '' Diye cevap verdi. Seray da, oğlunu ilgiyle dinledi. Oğlu da, ' ' Sonra Gözde ablayla resim çizdik. Güldük, eğlendik. Oyun bile; oynadık. '' dedi. Seray oğluna, '' Çok sevindim annecim. '' ' diye cevap verdi. O sırada eve gitmek için yoldan bir taksi çevirdi. İlk önce taksiye oğlunu bindirdikten sonra kendi de bindi. Taksiciye, gideceği yerin adresini söylediği anda, telefonu çaldı. Kim olduğunu görmek için telefonunu çıkardığında, oğluna, '' Bak, Rüya ablan arıyor. '' diye cevap verdi. Sonra da telefonu '' Alo. '' diye açtı. Bende, '' Alo, Seray neredesiniz? Merak ettim. '' diye sordum. Karşıdan arabaların gürültüsü eşliğinde Seray boğuk sesiyle '' Geliyoruz, yoldayız. '' dedi. Ben de, '' Tamam, canım. Bekliyoruz. '' ' dedikten sonra telefonu kapattım. Gülümseyerek Nazlı'nın yanına gittim. Ona bakarken, '' Annenler birazdan geliyorlar dedim. Birkaç dakika sonra da taksi evin önünde durdu. Taksiden Serayla oğlu indi. Pastahaneye girdiklerinde, Berk hemen, ' ' Biliyor musun? Rüya abla, ben Gözde ablaya gittim. Birlikte oyun oynadık. Şarkı söyledik. Hatta; resim bile çizdim. '' dedi. O kadar heyecanla anlatıyordu ki, ben de gülümsemeden edemedim. Ona bakarken, '' Öyle mi? '' diye sordum. O da başını salladı. Seray da Nazlı'ya bakarak, '' Hadi, annecim! Gidelim. Hem, Rüya ablanın işi vardır. '' Diye cevap verdi. Nazlı da, ayağa kalkarak annesinin elinden tuttu. Seray bana bakarken, '' Sana da, çok zahmet oldu. Görüşürüz sonra. '' diye cevap verdi. Bende, '' Ay, ne zahmeti! Aşk olsun! '' Dedim. Sonra da Nazlıya gülümseyerek, ' ' Biz, Nazlı'yla çok güzel vakit geçirdik değil mi, Nazlı? '' diye sordum. Nazlı da başını salladı. Seray 'a ' Görüşürüz.' ' dedikten sonra oradan ayrıldılar. Ben de, mutlulukla eve gittim. Yarın, Yiğitle buluşacaktık. O yüzden; içim içime sığmıyordu. Ertesi gün.. Heyecanla yataktan kalktım. Hemen elimi yüzümü yıkamak için banyoya gittim. İşimi hallettikten sonra odama geri döndüm. Dolabımı açıp şöyle bir ne giysem, diye göz attım. Bugün hafta sonuydu, Yiğitle buluşacaktık. Acaba; Yiğit beni nereye götürecekti. Gerçi ipucu da, vermemişti, insan bir ipucu verirdi değil mi? Kaç kere sorduğum halde, Nuh demiş peygamber, dememişti. İnatçı keçi ne olacak! En sonunda üstüme; beyaz bluz, altına da siyah deri kotumu giydim. Üstüne; de her ihtimale karşılık ne olur ne olmaz diye, deri ceketimi aldım. Saçlarımı salık bıraktım. Hafif bir de; makyaj yaptıktan sonra aynaya baktım. Bugün için gayet güzel görünüyordum. Çantamın içine telefonumu ve cüzdanımı da koyduktan sonra aşağıya indim. Annemler güzel havayı fırsat bulmuşlar, pastahanenin önünde kahvaltı ediyorlardı. Onları görünce en tatlı sesimle, '' Günaydın, sevgili ailem! '' Diye cıvıldadım. Annem çayından içerken '' Sana da, günaydın yavrum! Nereye böyle sabah sabah? '' diye sordu. Ben de ona bakarken masaya oturdum. Bir yandan tabağıma kahvaltılık koyarken, bir yandan da ona, ' ' Bugün, Yiğit bey beni gezdirecekmiş. Her hafta sonu seni, bir yere götüreceğim.'' dedi. ''Malum; ben de, işten güçten gezmeye fırsat bulamıyorum, biliyorsunuz. O, bana rehberlik edecek '' ' dedim. Annem ' ' A ne güzel! '' Diye cevap verdi. Babam da, '' Bayram değil, seyran değil. Bu, adam seni niye gezdiriyor? Aranızda bir şey mi, var yoksa. '' diye konuştu. Bende gülümseyerek, '' Arkadaşım olarak baba! Ben anlatınca o da, ben seni gezdiririm dedi. Yoksa; başka bir şey yok '' ' dedim. Babam pek ikna olmamış olacak ki, bir şey demedi. Ben de saatime baktım. Saat öğlene geliyordu. Ağzımdaki lokmayı yutarken ayağa kalktım. '' Ben, gidiyorum. '' Dedim. Sonra da Melisa'ya dönerek, '' Melisa, pastahane sana emanet. '' dedim. O da, gülümseyerek, '' Merak etme, abla. '' diye gülümsedi. Bende babamın yanağına öpücük kondurarak, '' Çantamda her ihtimale karşılık biber gazı var. Hem, ben Ekrem Soylu'nun kızıyım. '' diye takıldım. O da gülerken, '' Deli, kız. '' dedi. Bende arabaya yürümeden önce, '' Hadi hoşça kalın. Sizi, seviyorum. '' ' diye öpücük attıktan sonra mahallenin aşağısına yürüdüm. Yiğit çoktan gelmiş, arabasının önünde duruyordu. Üstünde; mavi gömlek, mavi pantolon vardı. Saçları jöleli bir halde havaya dikilmişti. Bu haliyle oldukça yakışıklıydı. Ona bakarken, '' Günaydın. '' ' dedim. O da beni baştan aşağıya süzerken '' Günaydın. '' dedi. Sonra da ' ' Gidelim mi? '' diye sordu. Ben de, başımı salladım. Binmem için arabanın kapısını açtıktan sonra kendi de, yan koltuğa geçti. Araba mahalleden çıktıktan sonra da yol boyunca kimi sessiz kaldık, kimi de, konuştuk. Bir ara Yiğit 'e ' 'Nereye gidiyoruz?' ' diye sordum. O da, elini ağzına fermuar çekercesine yaptıktan sonra, '' Sürpriz. Ama çok isteyip de, göremediğin bir yere.'' ' diye göz kırptı. Bende gözlerimi kısarak şöyle bir düşündükten sonra aklıma bir şey gelmedi. Yiğit 'e heyecanla dönerek, '' E, benim gitmek istediğim bir sürü yer var. '' diye cevap verdim. Yiğit te omzu silkti. Söylemeyecekti belli! Bende, ona gözlerimi kısarak, '' Çok kötüsün. '' diye cevap verdim.. O da güldü. Şurada tanışalı daha ne kadar olmuştu. Ama sanki; yıllardır tanışıyor gibiydik. Onun yanında kendimi hiç olmadığım kadar rahat hissediyordum. Yiğit, o sert görünüşünün aksine; oldukça eğlenceli bir adamdı. Bu özelliğiyle benden artı bir puan almıştı. Onu hiç tanımadığımı fark ettim. Gerçi tanışmamız biraz kötü başlamıştı ama olsun. Gideceğimiz yere daha mesafe olduğu için konu açmaya karar verdim. Aklıma gelen ilk soruyu sordum. Yiğit 'e dönerek,' 'Hiç kardeşin var mı? Yoksa; tek çocuk musun. '' diye sordum. O da bir yandan yola bakarken, bir yandan da, '' Var. Benden 2 yaş küçük bir kız kardeşim var. Adı; Didem. Kendisi; bir stilist'. ' ' dedi. Mesleğini duyunca çok şaşırdım. Şaşkınlıkla, '' Ne güzel modayla ilgileniyor demek. '' dedim. Tanışmayı çok isterdim. Yiğit başını sallarken, '' Evet, hatta; Nişantaşı'nda bir moda evi var. Orayı işletiyor. Ayrıca; defileler düzenliyor. Hatta; önümüzdeki ayda defilesi var, istersen beraber gideriz. '' dedi. Ben de, '' Çok isterim. '' diye cevap verdim. Yiğit de, '' Ailemle de, tanışırsın. Onlar da çok merak ediyor seni. '' diye cevap verdi.Demek, Yiğit ailesine benden bahsetmişti. En sonunda gideceğimiz yere varmıştık.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD