18/Mucize

2422 Words
Yolda giderken de, ikimiz de sessizdik. Evin aşağısına geldiğimizde Yiğit arabayı durdurdu. Gülümseyerek bana baktı. Ben de ona bakarken '' Teşekkür, ederim. ' ' dedim. Sonra da bir anda onun yanağından öptüm. Kendim de, buna şaşırdım. Yiğit de, bunu beklemiyor olacak ki, bana bakıp gülümsedi. Yüzündeki muzır gülüşü görünce utanarak arabadan indim. Arabanın camından ona bakarken '' Görüşürüz. '' dedikten sonra eve doğru yürüdüm. O sırada ' ' Selam. '' diyen bir ses duydum. Dönüp kim olduğuna baktığımda bana seslendi. Komşumuz, Neriman teyzenin oğlu, Nuri olduğunu gördüm. Nuri aynı zamanda; çocukluk arkadaşımdı. Simsiyah düz saçları esmer teni, uzun boyuyla, genç kızların dönüp bir daha bakacağı yakışıklı bir delikanlıydı.  Ben de, ona '' Selam. '' dedim. Nuri, göz ucuyla arabaya baktıktan sonra bana döndü. '' Bu saatte nereden böyle? '' diye sordu. Hiç kimsenin bilmediği sırlarımı o bilirdi, onun kileri de ben... Her şeyimizi anlatırdık. Birbirimize akıl verirdik. O, genellikle kızlarla ilgili tüyo alırdı Ben de arabaya baktıktan sonra Nuri'ye döndüm. Yiğit de, gitmemiş bizi izliyordu. Yiğit 'i kast ettiği çok belliydi. Yüzümde gülümsemeyle '' Şey, patronumla biraz gezdik. Kendisi bana rehberlik etti. Dün de, malum; çok yağmur yağdı, o yüzden; eve gelemedim. '' dedim. Yiğit de, arabadan inerek yanımıza geldi. O sırada konuşmamız yarıda kaldı. Nuri ona dik dik bakarken Yiğit elini '' Ben, Yiğit. '' ona diye uzattı. Nuri de, uzattığı eline bakarken ben de olacakları izliyordum. Neyse ki, Nuri son anda Yiğit 'in elini tutarak, '' Bende Nuri. '' dedi. Yiğit '' Memnun, oldum.'' dese de, Nuri cevap vermedi. Yiğit bu sefer bana '' O zaman, haftaya görüşürüz. '' dedikten sonra tekrar arabasına bindi. Oradan ayrılmadan bana el salladı. Bende el salladıktan sonra Yiğit gözden kayboldu. Nuri'yle baş başa kaldık. Nuri 'ye bakarken ''O zaman ben de, eve geçiyorum.'' dedim. Tam arkamı dönüp gidecekken Nuri'nin '' Bir saniye. '' demesiyle donakaldım. Şaşkınlıkla arkamı dönerek ona baktım. Ne söyleyeceğini merak ediyordum. Nuri bana doğru bir adım attı. Tam önümde durarak bana '' Sen yine de, ne olur ne olmaz, bu, adama güvenme. Böyleleri seni beni harcar, ardında nasıl bir halde bıraktığına hiç bakmaz. '' Diye cevap verdi. Bir an düşününce çok kötü oldum. Ama yine de, Nuri 'ye' '' Yiğit bey, öyle biri değil. '' dedim. O da, omuz silkerek, '' Ben, yine de söyleyeyim de. Bir dost tavsiyesi. '' diye uyardı. Ben de, buruk gülümsememle ona '' Hoş çakal. '' diye cevap verdikten sonra eve girdim. Kapıyı ardımdan kapattım. Kapının arkasında durarak sakinleşmeye çalıştım. Kalbim Nuri 'nin söyledikleriyle sıkıştı. Aklımda onun dedikleri bir bir döndü. '' O, seni de beni de, harcar. '' ' diyordu. Saatlerce orada durduğumun farkında değildim. O sırada annemin '' Sen mi, geldin kızım? '' diyen sesini duydum. Boğazımda koca bir yumru vardı sanki. Yutkunarak zar zor, '' 'Evet, anne. '' dedim. İçeriye doğru ilerlediğimde salondan gülüşme sesleri geldi. Salonda koca bir kalabalık vardı. Annemler koltukta oturuyordu. Karşılarında ise amcamlar vardı. Annem beni görünce gülümseyerek '' Hah geldin mi, amcamların sana, güzel bir haberi. var. '' dedi. Kaşlarımı çatarak onlara baktım. Amcam yüzünde gülümsemeyle ayağa kalkarken, yengem de, koltukta oturmuş bir halde bizi izledi. Amcam yanına gelerek '' Bir kuzenin daha oluyor.'' deyince şokla yengeme baktım. Yengem de, başını salladı. Mutlulukla ' ' Ya, çok sevindim, tebrik ederim. '' diyerek amcama sarıldım. O da, bana sımsıkı sarıldı. Sonra da koltukta oturan yengemin yanına giderek ona da sıkıca sarıldım. O konuşmadan sonra bütün stresim bu haberle uçup gitmişti. Yengem bana bakarken, '' Sağ ol, canım. Biz de, aslında; yeni öğrendik. '' dedi. Ben de annemlerin yanına oturdum. Hala inanamıyordum, '' Ailemiz büyüyor, desenize. '' dedim. Onlar da güldüler. Onlar öyle konuşurken ben de bahaneyle mutfağa gittim. Annemlerin bir sürü soru soracağını biliyordum. Bahaneyle burada biraz oyalanır, ne söyleyeceğimi düşünürdüm. Derken annem yanıma geldi. Bana dik dik bakarken kollarını göğsünde birleştirdi. İşte anlamıştım. Bundan kaçış yoktu. Annem bana '' Anlat bakalım, neredeydin? Amcanlar burada diye, soramadım. Ama merak ediyorum. '' diye konuştu. Ben de oflayarak ona '' Dün, biliyorsunuz Yiğit, yani Yiğit beyle diye düzelttim. Sonra da '' Gezmeye gittik. Saatin nasıl geçtiğini anlayamamışız. Bir anda yağmur bastırdı. Ben de eve dönemedim. '' Dedim. Annem daha da soracaktı ki, o sırada kapı çaldı. Ben de, kurtulmuş olmanın verdiği rahatlıkla gözlerimi kapattım. Derin bir oh çektim. Annem bana bakarken, '' A, kapı çalıyor. '' diye kapıya koştum. Kapı durmadan art arda çalıyordu. Telaşla '' Geldim geldim. '' diye kapıyı açtığımda karşımda halamı buldum. Elinde kocaman bir bavul arkasında kuzenlerimle kapıda duruyordu. Onu görünce şok oldum.  Bende onlara '' Halam geldi. '' diye cevap verdim. Annemler de, kapıya geldi. Babam halama bakarken '' Tülay! Ne oldu, ne bu halin? '' diye sordu. Halam da babama bakarken '' Ağabey, içeride konuşalım.'' Diyerek içeriye geçti. Bende kapıyı kapatınca onun peşinden ilerledik. Amcamlar da, halamı görünce şok oldu. Amcam şaşkınlıkla ayağa kalkarken '' Abla. '' diye konuştu. Burada ne aradığını merak ediyordu. Halam da buruk bir gülümsemeyle '' Merhaba, Mustafa. Sizi de, görmek ne güzel. '' diye cevap verdi. Sonra da tam karşılarına oturdu. Amcam tedirgin bir ifadeyle halama baktı. Kaşları çatık bir halde '' Ne oldu? '' diye sordu Biz de koltuklara oturduk. Halam da amcama '' Hiç, sizi özledim. '' dese de, amcam inanmadı. Ama üstelemedi de. Yengeme bakarken '' Hayatım, kalkalım mı, ne dersin? '' diye sordu. Yengem de, başını sallayarak bize iyi akşamlar.'' diledikten sonra evden çıktılar. Amcam gitmeden bize '' Halime'yi eve bırakıp geliyorum. '' Diye fısıltıyla konuştu. Halam da, başını salladı. Söyleyecekleri şey çok korkutucuydu, yengemin duymasını istemedi. Hem iyi de olmuştu, yengem korkudan düşük yapabilirdi. Ondan sonra da kapıdan çıktı. Bizde halamı merakla dinlemeye koyulduk. Bir yarım saat sonra da amcam kapıdan içeri girdi. Telaşla koltuğa otururken bize '' Halime'ye biraz gecikeceğimi söyledim, o da kabul etti. Malum; bugün güzel bir haber aldık da. '' Diye halama baktı.. Biz konuyu bildiğimiz için gülümsedik. Ama halam ilk kez duyacaktı, o yüzden merakla bir bize bir de amcama bakıyordu. Amcam da, derin bir nefes alarak '' Halime, hamile. Baba, oluyorum abla! '' Dedi. Halamın da yüzündeki o tedirgin ifade gitmiş yerini büyük bir şokla karışık mutluluk almıştı. Ayağa kalkarak '' Ay, çok sevindim. Allah sağlıkla doğurmayı nasip etsin. '' diye amcam sarıldı. Bir süre kucaklaştılar. Kucaklaştıktan sonra halam yerine oturarak '' Rahmetli babam da, çok istiyordu. '' Diye konuştu. O öyle söyleyince hepimiz hüzün sardı. Ara ara aklımıza gelince bir yanımız buruk oluyordu. Bir yanımız bahar bahçeyken, diğer yanımız yaprak döküyordu. Babamda '' Nur içinde yatsın. '' dedi. Halam göz yaşını silerken '' Ay, tamam. Ben, başka bir şey diyecektim asıl. '' dedi. Hepimiz merakla onu dinlemeye koyulduk. Halam derin bir nefes alarak ' ' Konu, kocam Mesutla, ilgili. '' diye konuştuğunda kaşlarımı çattım. Eniştemle ne ilgisi olabilirdi. Halam 20 yıldır eniştemle evliydi. Eniştem özel kuvvetlerde çalışıyordu. Şu sıralarda; emekli olmuştu. Kendini hobilere adamıştı. Arkadaşlarıyla buluşmayı, ara ara, balık tutmayı çok severdi. Halam '' Mesut, emekli olunca birtakım bir yerlere borç yapmış. Yaptığı kişiler de, öyle senin benim gibi insanlar değil. Bildiğiniz mafya.. Böyle sakallı filan.. O zamanlar, biraz elimiz sıkışıktı. '' diye konuştuğunda babam'' Ah, be Tülay! Bize niye söylemedin, biz verirdik. '' diye sordu. Halam da, babama bakarken '' Ben de, çok borcumuz olduğunu bilmiyordum ki ağabey. Mesut bana böyle durumlardan çok bahsetmezdi. Ben de, üstelemedim. En sevmediği konular... Hem; sizin de bayağı borcunuz vardı, nasıl olacaktı ki. '' diye konuştuğunda babam bir şey demedi. Kardeşlik böyle zamanlarda gerekliydi. Kardeşlik zor anlarında birbirine koşmaktı. Halam '' Neyse. Ne diyordum ben? Hah, işte, daha sonra Mesut borcu ödeyemediğini anlayınca bizim babadan kalan arsamızı borcun silinmesi karşılığında satmış. Ama tabii böyleleri ikna olur mu? Olmaz! '' Dedi. Ara ara yüz ifadesi şekilden şekle giriyordu. Kimi kaşlarını kalkıyor, kimi de kaşlarını çatıyordu. Halam, '' Adamlar borcunun 1 milyon olduğunu söylemişler. Bizimkine dünya kadar senet imzalatmışlar. Tabii bizimki ödeyememiş. Bu, bir ara markete gidiyorum.'' diye evden çıktı. Çıkış, o çıkış, bir daha yok! Meğerse; adamlar bunu, yolda paketleyip, böyle dağ başında ıssız bir depoya götürmüşler. Orada bunu bir güzel dövmüşler. Bu, tabii '' Yapmayın, etmeyin. '' diye bas bas bağırmış. Ama adamlar bayağı benzetmişler. Sonra da, buna, ' ' Eğer; borcunu ödemezsen, ailene zarar veririz.'' diye tehdit etmişler. Sonra da, bizim evin önüne atmışlar. Ben de, salonda oturuyordum. Evin önüne siyah kocaman camları filmli bir minibüs yanaştı. Merakla ne olduğuna baktım. Arabanın kapısı açıldığında bunu aşağıya ittiler. O kadar korktum ki, hemen kapıya koştum. Kapıyı açtığımda kapının önünde yatıyordu. Bayılmıştı, o kadar kötüydü ki... Hemen alıp içeriye zar zor taşıdım. Kendine gelene kadar başında bekledim. Bu, ayıldığında da, ne olduğunu sorduğumda geçiştirdi. Geceleri kabus görüyordu. '' Dedi. Bir an nefes almak için durduğunda bize baktı. Hepimiz anlattıklarıyla dehşete düşmüştük. Halam '' Daha sonra uyandığımda bir baktım, bu yanımda yok. Gitmiş, bir de, giderken mektup bırakmış. Mektupta '' Özür dilerim, bu işleri yoluna koyduğumda size almaya geleceğim.'' yazıyordu. Adamlar tabii bunun ortadan yok olduğunu anlayınca evin önüne sürekli gelmeye başladılar. Hatta; bir keresinde pazardan dönüyordum. Yine; aynı arabayı evin aşağısında gördüm. Arabanın dışında da, bir adam. Böyle; kaba saba, gardiyan tipli, kirli sakallı bir adamdı. Gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Sonra da, beni fark edince araba oradan uzaklaştı. O kadar korktum ki, hemen '' Siz, kimsiniz hey? '' diye bağırıyor, bir yandan da, arabanın arkasından koştum. O, panikle çocukları bile; sokağa salmadım. Kapıları sımsıkı kilitledim. Perdeyi usulca aralayarak her gece yolu izledim. Bazı geceler yine aynı arabayı evin önünde park etmiş halde buldum. Kiminde izlerken yakalandım. Aynı adam bana baktığında korkuyla perdeyi çektim. Işık bile yakmadım. Buraya gelmeden bir gün önce kapım çalındı. O kadar hızlı çalıyordu ki, panikle belki Mesuttur, diye kapıyı açtığımda aynı adamlar karşımdaydı. '' Dedi. Babam halama ' ' Peki, kaç kişiydiler? '' diye sorduğunda halam şöyle bir düşündü. Gözlerini kısarak '' 3 ya da, 4... Bir de ele başları vardı. Bana korkutucu bir ifadeyle bakarken yanındaki adamlara bir baş işaretiyle '' Ev, arayın. '' diye emir verdi. Adamlar da, paldır küldür eve girdi. Ben de, korkuyla onları izledim. Elebaşları bana, Mesut nerede? '' Diye sordu. Ama ben bilmiyordum ki, adam birkaç kez aynı soruyu sordu. Ben cevap veremedim. Adam da, '' Sana Mesut nerede dedim? '' diye kükredi. Onun kükremesiyle korkudan sıçradım. Sesimin güçlü çıkmasına özen göstererek '' Bil, bilmiyorum. Burada değil. '' dedim. Adamlardan biri salona gelerek elebaşına başını olumsuz anlamda sallarken '' Evde yok. '' dedi. Elebaşı da, elindeki senetleri yüzüme doğru fırlatırken, '' Kocan, bunları ödemedi. Çok borcu var, ama o kaçtı. Ona söyle. Eğer, hemen ödemezse; sevdiklerinin canını yakarım. '' ' diye konuştu. Ses tonu öyle buz gibi keskindi ki, tüylerim ürperdi. Yutkundum. Elebaşı etrafı göstererek ' ' Dağıtın şurayı! '' diye emir verdikten sonra adamlar ne var ne yoksa kırdı döktü. Sonra da, kapıdan çıkıp gittiler. Ben de, çocukları alarak buraya geldim. Ne yapacağımı bilemiyorum ağabey! Çok korkuyorum. '' dedi. Gerçekten anlattıkları dehşet vericiydi. Babam dehşet dolu bir ifadeyle '' Polise gitmeliyiz! Hemen! '' diye konuştu. Amcam da '' Dur, bir ağabey! Böyle adamlar polisten anlamaz. Hiç, film izlemedin mi? Polise gidersek ailemize daha çok zarar verirler. '' diye konuştu. Haklıydı da. Amcam '' Hadi bizi geçtim, çocuklar var, ya, Cansu'ya zarar verirlerse? '' diye devam etti. Annem de '' O zaman ne yapacağız peki? Bu adamlar sizi takip etmiş bile olabilir. '' diye sordu. Onun da korktuğu her halinden belliydi. Halam da, belki dercesine omuz silkti. Hepimiz ne yapacağımızı düşünmeye başladık. Herkes bir öneri sundu. Konuşmalar o kadar yüksekti ki, herkes gergindi. Havada bir panik havası vardı. En sonunda babam '' Sakin olun! '' Diye konuşunca herkes bir anda sustu. Hepimiz ona baktık. Babam bize '' Ne yapacağımızı buldum. Çocukları okula göndermeyeceğiz. Hepsi internetten Online ders alacak. '' dedi. Sonra bana bakarken, '' Sen de, pastaneyi bir müddet kapatacaksın. En azından bu tehlike geçene kadar! Hiçbiriniz zorunlu olmadıkça dışarıya çıkmayacaksınız, sorarlarsa geçiştireceksiniz, Anlaştık mı? '' diye sordu. Düşününce başka çaremiz yoktu. Hepimiz başımızı salladık. 1 ay boyunca evden hiç çıkmadık. Ara ara, Cansu '' Dışarıya çıkabilir miyim? '' Diye sordu. Teyzem de ona '' Hayır, bir tanem. '' diye en sakin yola anlamaya çalıştı. Ama Cansu '' Niye? Yoksa; kötü adamlar mı, var peşimizde? ' ' diye sordu. Teyzem de '' Evet, bir tanem. Onlarla saklambaç oynuyoruz. Onlar bizi ebelemesin diye, saklanıyoruz. '' dedi. Cansu her ne kadar mızmızlansa da, sonunda bu duruma alıştı. Onun dışında 1 ay genellikle sakindi. Peşimizdeki bu bilmediğimiz adamlardan nasıl kurtulacağımızı düşünüyorduk. Ara ara Yiğit bana mesaj atıyordu. Onunla bu 1 ay boyunca; hiç konuşmamıştık. Hafta sonu gelmişti. Evde ailecek otururken bir anda telefonuma mesaj geldiğini bildiren bildirim sesi duyuldu. Kim olduğuna bakmak için telefonu elime aldım. Mesaj Yiğit'tendi. '' Bugün buluşalım mı? '' Diye yazmıştı. Ne diyeceğimi bilemedim. Ne yazabilirdim ki. En sonunda bir bahane bularak, '' Bugün, pastahane çok yoğun. Başka zaman olsa olur mu? '' Diye sordum. O da, '' Tamam. '' yazmıştı. Neden böyle yazdığımı sorguluyordu belki de. Ama ona nasıl anlatacaktım ki. Eniştem mafyaya borç yapmış, onlar da, bizim peşimiz de mi, Diyecektim. Ondan sonra da Yiğit hiç mesaj yazmadı. Ben de, içten içe bu gizemli halini merak edip durdum. Derken bir akşam kapımız çalındı. Ben de, telaşla '' Ben, bakarım.'' diye kapıya koştum. Açtığımda karşımda Yiğit 'i bulmayı hiç beklemiyordum. Onu görünce şaşkınlıkla '' Yiğit! '' diye sordum. O da, bana sinirle bakarken '' Benden ne saklıyorsun? '' diye sorduğunda donakaldım. Gözlerimi kırpıştırırken ona bakıyordum. Yiğit de endişeyle yüzümü elleri arasına alırken bana '' Senin, için endişeleniyorum. Anlat bana. Hadi bir tanem, ne oldu? '' diye sordu. Ben de, bu 1 ay boyunca kaçacağım kadar kaçmıştım. Artık; yolun sonuydu. Yiğit 'e bahçedeki masayı işaret ederken,' 'Tamam, sana, her şeyi anlatacağım. Oturalım şöyle. '' dedim. Yiğit'le masaya oturduk. Yiğit kollarını göğsünde kavuşturmuş bana baktı. Gözlerinde merak dolu bir ifade vardı. Benden bir cevap beklediği belliydi. Ben de, ona bakarken bir süre sessiz kaldım. Nereye kadar kaçabilirdim ki. En sonunda yutkunarak ona ' ' Peşimizde birileri var. Bize zarar verecekler. '' dedim. Yiğit de, kaşları çatık bir halde '' Kim bunlar peki? '' diye sordu. Ben de bilmiyorum diye omuz silktim. Sonra da ne var ne yoksa Yiğit 'e anlatmaya karar verdim. Kısaca; Yiğit 'e ' 'Eniştem, yani halamın kocası, birilerine borçlanmış. Halamın anlattığına göre; böyle mafya tipli, kılıksız adamlarmış. Eniştem borcu ödeyemeyince kaçmış. Adamlar da, evde ne var ne yoksa dağıtmışlar. '' dedim. Sonra da ne söyleyecek diye Yiğit 'e baktım. Kaşları çatılmış, yüz ifadesi gerilmişti. Oldukça düşünceliydi. Birkaç dakika sonra bana '' Hadi hazırlanın gidiyoruz. Evdekilere de, haber ver, ben sizi bekliyorum. Acele edin.'' dedi. Onun demesiyle şok oldum. Şaşkınlıkla '' Nereye? '' diye soracaktım ki, Yiğit '' Sorma, Rüya. '' dedi. Yanıma gelerek yüzümü elleri arasına aldı. '' Buradan daha güvenli olacağınız bir yere. Sadece; bana güven olur mu?'' Diye sordu. Öyle samimiydi ki sonuna kadar güveniyordum.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD