Tek Arkadaşım

1264 Words
Pırıl o akşam eve döndükten sonra sözlenecek olan kendisi değilmiş gibi her şeyi unutup hayatına devam etti. Günler geçerken artık Yunus’u da bir daha göremeyeceğine emin oldu. Bengü’ye mesaj çekip sorabilirdi, ama cesaret edemiyordu. O günden sonra kimseyle konuşmadığı için neler oldu bilmiyordu. Bir şey dediği anda herkes anlayacakmış gibi diken üstünde günlerine devam ediyordu. Teyzesinin evinden geleli de bir hafta olmuştu ve babasının sayesinde bazı şeyler yavaşlamıştı. Zaten iki abisi de oğlanla görüşmek yok diye uyarıp duruyordu. Ben evlenmek istemiyorum demek istese de buna da cesaret edemiyordu. Artık Rıdvan’a verilmişti ve evlilik gününü bekliyordu. Ya da ölüm gününü mü demeliydi. Aklına geldikçe nefesi tıkanıyordu. -Pırıl kapıya bak. Annesinin sesiyle kendine geldi. Kapı bir kere daha çalınca elini yıkayıp koşturdu. Otomatiğe bastığında annesi de geldi. -Bu saatte kim geldi? Yengeleri dese genelde akşam üstü geliyordu. Komşular olsa haber vermeden gelmezdi. Merdivende yaklaşan seslere kulak verdi. Sonunda Bengü’yü görünce de uzun zaman sonra ilk defa gülümsedi. Onu burada görmek mucize gibiydi. Gittiler derken neden geldiğini merak etti. Bengü yengesinin bakışlarını görse de elinde ki poşetleri kuzenine uzattı. “Yardım eder misin canım?” Isparta'ya geleli bir hafta oluyordu. Yerleşme ve iş ile ilgili belgeleri tamamlama derken ancak gelebilmişti. Pırıl’ı ziyaret etmek kolay olmadığını içinde bir fikir bulmuştu. Annesi artık birlikte yemek yaparız sende öğrenirsin dediğinde Pırıl ile yapacağını demişti. Böylelikle görmek için mazereti olurdu. Yoksa yengesi gelmesini istemediğini belli ederdi. Pırıl sevinçle elinde ki eşyaları alırken “Hoş geldin.” dedi. Arzu neden geldiğini merak edip “Sen Alanya'ya dönmedin mi?” dedi. Yine gelmişti ve kızının aklını karıştıracaktı. Okumaya gittiğinden beri uzaklar diye seviniyordu. Onun içinde uzun uzun birlikte olmalarını istemiyordu. Bengü içeri girip kapıyı kapattı. Yengesini baktığında zevkle “Amcam söylemedi mi yenge? Ben artık buradayım.” dedi. Pırıl mutluluktan sarılacaktı ki annesinin bakışlarını görünce ellerini çekti. Tek arkadaşı ve her şeyini konuşabildiği Bengü artık buradaydı. -Söylemedi. Nereden çıktı bu? -Burada ki üniversiteye atandım. Arzu bundan hiç memnun olmamıştı. Belli etmekten çekinmediği için de “Bende de bir çay içmeye geldin sandım.” dedi. Bu işini bitir git demekti. Bengü anlıyordu, ama umursayacak değildi. Kuzeni için yengesine katlanacaktı. Babasından öğrenmişti. Rıdvan askere gitmeden önce söz yapılacaktı. Dönünce de düğün olacaktı. En son evinde olanları hatırlayınca Pırıl’ın neler düşündüğünü öğrenmesi gerekiyordu. Bir de Alanya'ya gidince Yunus numarasını istemişti. O anda vermişti, ama şimdi de yanlış mı yaptım diye tedirgindi. Bir şey oldu mu öğrenmesi gerekiyordu. -Yok Pırıl ile yemek yapmaya geldim. Yengesi şok olmuş baksa da Pırıl çok mutlu olmuştu. “Yaparız tabi.” Yine annesi araya girmeden Bengü “Çok iyi olur kuzen. Beni biliyorsun hiç anlamıyorum. Sen bana yardımcı olursun değil mi?” dedi. Pırıl kabul etmek istese de annesinin bakışları yüzünden konuşamıyordu. Arzu hiç hoşlanmadığı için “Annen ya da baban da yardım ederdi. Buraya kadar yorulmasaydın.” dedi. -Çok doğru dedin yenge ama onlar hemen yoruluyor. Malum artık gençte değiller. Hem Pırıl ne kadar güzel yemek yapıyor sende biliyorsun. Bengü her şeye hazırlıklı geldiği için gülümseyerek yengesine baktı. Annesine ve babasına biraz yaşlı demiş olabilirdi, ama yapacak bir şey yoktu. Kadın git demenin her türlüsünü söylüyordu. Arzu kurtuluş olmadığını anlamıştı. “İyi yapın madem.” İçeri girmeden önce de “Senin düğün ne zaman?” diye sordu. Bu kadar hazırlık yaptığına göre sonunda evleniyor olmalıydı. -Şu anlık bir tarih yok, ama olunca haber veririm. Bengü kuzenin kolunu tutup mutfağa sürüklediğinde yengesinin bakışlarını görmese de tahmin edebiliyordu. Kapıyı kapattığı gibi “Annen benden nefret ediyor.” dedi. Pırıl o kadar mutluydu ki tekrar sıkıca sarıldı. Bu kadar kötü olay içinde kuzeni nefes almak gibi gelmişti. -İyi ki geldin. Bengü geri çekildiğinde anında dolan gözleri gördü. “Sakın ağla kızarım. Sen iyi ol diye geldim. Bak yemek yapmayı bile öğreneceğim.” Gülümsediğini görünce de “İşte böyle.” dedi. Pırıl elinde ki poşetleri tezgaha koyup “Ne yapacağız?” diyerek konuyu değiştirdi. Bengü de farkında olduğu için elinden tutup sandalyeye oturtturdu. Yanına yerleştiğinde “O gün konuşamadık.” Diyerek konuya giriş yaptı. Pırıl söylediklerini hatırlayınca utançla yüzünü sakladı. Bengü ağzından laf almanın kolay olmadığını biliyordu. Çenesini tutup kendisine bakmasını sağladı. “Bana da mı anlatmayacaksın?” Zorlamazsa konuşmayacağını biliyordu. -Anlatacak bir şey yok ki.. -Yunus hakkında söyleyecek bir şeyin yok yani. Pırıl korkuyla kalkıp “Hadi yemek yapalım.” dedi. Adını duyduğunda bile kalbi çıkıp gidecek gibi oluyordu. Kuzeninin o gün söylediklerinin peşini bırakmayacağını bilse de olamayacak bir şeyi konuşamazdı. Kaderine razı olmak zorundaydı. Bengü elleri titreyerek çıkardığı malzemeleri yıkamasını izledi. Sonrada bir şey demeden yardım edip yemek yapmaya çalıştı. Ocağa koyana kadar tarif dışında bir şey konuşmadılar. Sonunda pişmesini beklerken Pırıl çay koyduğunda tekrar masaya oturdular. Bu sefer konuyu kendi üstünden açmak için “Enes’i bırakıp gelmek çok zor oldu.” dedi. Birkaç gün önce ayrıldıkları için bu hafta gelme demişti, ama çok pişman olmuştu. Pırıl ne kadar üzgün olduğunu görünce “Hep böyle mi devam edecek?” dedi. Kuzeni çok şansıydı. Sevdiği adam gözlerinin içine bakıyordu. Hatta evlenmek istediğini de biliyordu. -Şimdilik böyle olacak. -Neden evlenmiyorsun? Başkası sorsa kızardı, ama kuzeninin niyetini biliyordu. Gülümseyerek “Yaşım daha küçük ve evlilik istemiyorum.” dedi. Pırıl hiçbir şey anlamamıştı. “Onu sevmiyor musun?” -Seviyorum, ama hemen evlendirme dayatmasına karşıyım. Kendimi hazır hissettiğim de olmalı. Evlilik demek sorumluluk demek. Baksana yemek yapmayı bile bilmiyorum. Temizlik desen bugüne kadar gerek olmadığı için pek umursamadım. Ablam ve abilerim hep yardımcı oldu. Şimdi birden bir evin sorumluluğunu almam mantıklı gelmiyor. Pırıl söylediklerine hak verirken Bengü’nün kendine emin tarzına hayran kaldı. Ailesine göre yaşın geldiyse evlilik şarttı. Zaten okumasına da izin vermemişlerdi. Şimdi de hazır mısın ya da istiyor musun bile demeden yuvası kuruluyordu. Ev işleri ile ilgili problemi yoktu, ama evlenmek sadece bu değildi. Bengü sessizlik oluşunca “Sen istiyor musun?” dedi. Aslında cevabı biliyordu, ama konuşsun istiyordu. Pırıl düşüncelerini söylemekten o kadar korkuyordu ki bu canını sıkıyordu. -Benim ne istediğimin önemi yok. Rıdvan ile evlendirileceğim. -Neden istemiyorum demiyorsun? Kuzeni yine konuşmayınca “Bunu yapma. Babam araya girin dedim, ama amcam izin vermiyor.” dedi. Pırıl korkuyla baktığında “Sakın yapmasın. Babamı biliyorsun.” dedi. Bu onu daha çok sinirlendirirdi. -Lanet olsun ki biliyorum. Amcam nasıl bunu sana yapar? Annen kardeşine vermek istiyor diye tamam diyor. Tabi oğlan tarafı da zengin, her şeyleri var sözde rahat edeceksin. Yengesinin düşünce yapısını biliyordu. Mutluluk sadece paraydı. Hem tanıdık olduğu içinde kafasının rahat olacağını sanıyordu. -Ben aslında Rıdvan ile konuştum. Pırıl ne yaptığını birine anlatmak istemişti. Bengü heyecanla “İyi yapmışsın. O da seni istemiyorsa belki kurtulursun.” dedi. -Umursamadı bile. Annesi ne derse onu kabul eden biri. Pırıl ağlamaya başlayınca Bengü sarılıp sakinleştirmeye çalıştı. Çaresizliği onu da üzüyordu. Yine konuyu kapatacağını bilse de “Yunus’tan etkilendin değil mi?” dedi. Hıçkırıklar artarken cevabı da almıştı. Kuzeni çaresi olmayan bir aşka düşmüştü. Yunus’un da ne düşündüğünü öğrenmek zor değildi, ama bu neyi değiştirecekti? Amcasını ve yengesini bu yanlıştan döndürmenin bir yolu olsa hiç düşünmeden ikisini birleşmesini sağlardı. Buna rağmen susmak çok ağırdı. Pırıl geri çekilip durmadan akan göz yaşlarını sildi. Korkuyla kuzenine baktı. “Lütfen söylediklerimi unut. Zaten olmayacak bir şey. O bana bakmaz. Benimki uzaktan hayran olmak gibi.” Bir heves olduğunu sansın istiyordu. Adını duyduğunda bile bedeninde deprem etkisi oluşturan adamı kuzenine anlatamazdı. Sesini duyduğu, bakışlarını yakından gördüğü adamı hatırladıkça yüreği yanıyordu. Keşke hiç yakından görmeseydi. Bengü dilinin ucuna kadar gelen ‘o da senden etkilendi’ kelimelerini zorla yuttu. Bu ona iyilik yapmak değildi. Hem Yunus numarasını alıp hiçbir şey yapmadığına göre belki de vaz geçmişti. Sonuçta evlenecek demişti. Amcasını da anlattığına göre yapabileceği bir şey yoktu. Kuzeni ayağa kalkıp yemeğe bakarken onu izledi. Hayatında ilk defa içinde tutmak çok ağır gelmişti. O adamı sevme ihtimali var mıydı bilmiyordu, ama tek istediği Pırıl’ın mutlu olmasıydı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD