Çaresizlik

1427 Words
Günler geçerken hafta sonları Bengü’nün yemek öğrenme bahanesiyle gelmesi dışında hayatında değişiklik yoktu. Kuzenin de sevgilisi her hafta geldiği için çok kalamadan gidiyordu. İlişkileri hayranlıkla dinliyordu. İkisi de birbirini çok seviyordu. Enes’in bıkmadan her hafta gelmesi de büyük fedakarlıktı. Pırıl böyle sevilmeyeceğini biliyordu. Zaten sevdiği adamla değil başkası ile evlenmek üzere olduğu içinde mümkün değildi. Alp abisinin düğününden sonra söz kesilecekti. Rıdvan da askere gideceği için köyde büyük bir yemek verilecekti. Günler geçtikçe canı sıkılsa da eli kolu bağlı bekliyordu. -Pırıl hazırlan çıkacağız. Yemek hazırlarken annesinin sesiyle kapıya baktı. Görününce de “Nereye gidiyoruz?” dedi. -Eşya bakmaya gideceğiz. Son zamanlarda konuşulsa da Rıdvan askerden dönünce alınır diye çok takmamıştı. Elini yıkayıp annesine yaklaştı. -Şimdi mi alacağız? Ayten oğlan gitmeden halledelim, askerdeyken de evin diğer eksiklerini biz tamamlarız demişti. Hem tek sebep de bu değildi. Mahmut izin vermediği için gençler görüşemiyordu. Ablası bunlar evlenecek birbirlerine alışmaları lazım da demişti. Kardeş gibi büyüdükleri için bunu değiştirmeleri lazımdı. Ablası ile aynı düşündüğü için birlikte alışverişe gideceklerdi. -Evet şimdi gideceğiz. Evin büyük eşyalarını halledelim. -Anne erken değil mi? Pırıl sanki ertelese kurtulacakmış gibi korkuyla annesine baktı. O eve eşya almak istemiyordu. Gitmek, evlenmek hatta Rıdvan’ı görmek bile istemiyordu. -Kızım bugün ya da yarın ne fark eder. Hem oğlan yokken ne istersen alırız, geldiğinde eksik kalmaz. -İstemiyorum. Pırıl’ın gözleri dolunca annesi sinirlendi. “Yine başladın. Bunları konuştuk. Alış artık.” Arzu uzatmasın diye de “Git üstüne düzgün bir şey giy. Sonrada gidelim.” dedi. Ablasına bundan dolayı da hak veriyordu. Kızı bir an önce Rıdvan’a karşı tavrı değişmeliydi. Yoksa evlilik sonrası baş ağrıtırdı. Naz yaptığını düşündüğü için odasına geçip üstünü değiştirdi. Pırıl annesinin arkasından bağırmak istese de ona bile gücü yoktu. Gerçi duyan olur muydu? Göz yaşlarını silip odasına girdi. Hazırlanmak istemese de üstüne bir elbise geçirip her zaman ki gibi saçlarını topladı. Masanın üstünde duran telefonunu baktığında zaten arayanı soranı olmadığı için kapatıp bıraktı. Liseden sonra arkadaşlarının birçoğu dağılmıştı. Üniversiteyi kazananlar gitmiş diğerleri de tekrar hazırlanıyordu. Birkaç kere buluşalım davetlerini de geri çevirmek zorunda kaldığı için neredeyse kimseyle görüşmüyordu. Zaten yakın arkadaşı da olmadığı için haftada bir gelen Bengü dışında konuştuğu kimse yoktu. Yani merak edip arayacak biri yoktu. Odadan çıktığında kapıda bekleyen annesinin yanına yürüdü. “Sana düzgün bir şey giy dedim. Gelin olacaksın az özen artık.” Daha on dokuz yaşında bunlarla uğraşmak istemiyordu. Arzu umursamadığını görünce “En azından saçlarını aç” dediğinde Pırıl geri çekildi. Bugüne kadar yatma dışında pek açmamıştı. Zaten böyle bir şey içinde süslenmeyi düşünmüyordu. -Böyle kalsın. Arzu sinirle kapıyı açıp yürüdü. Kızı da takip etti. Aşağı indiklerinde Rıdvan ve Ayten bekliyordu. Pırıl artık teyzesinden de nefret ediyordu. Sizin kızı alalım demiş olmasaydı şimdi bunları yaşıyor olmayacaktı. Gerçi babası Rıdvan olmasa yine kendi seçtiği birine verecekti. Yani bir şey değişmeyecekti. Kimle geldi diye baktığında sırıtan Rıdvan’ı görünce şaşırdı. Hani söze kadar konuşmaları yasaktı. Annesinin bakışlarını görünce mecburen yaklaşıp teyzesinin elini öptü. -Nasılsın kızım? -İyiyim teyze. Siz nasılsınız? Ayten bir türlü değiştiremediği şeyi tekrar hatırlatıp “Anne de kızım.” dedi. Sonra da oğluna bakıp çık işareti yaptı. Rıdvan’ı annesi evde tembih ettiği için arabadan inip yanlarına geldi. Önce teyzesinin elini öpüp “Nasılsın anne?” dedi. -İyiyim oğlum. Bugün geldiğin iyi olmuş. Mahmut gerekli olanları alın dedi, ama yanımızda bir erkek olması iyi olur. -Birlikte oturacaklarına göre gelmesi gerekirdi. Hadi gidelim. İki kardeş arabaya doğru yürüyünce Pırıl takip edecekti ki Rıdvan önünü kesti. Yüzüne bile bakmayı düşünmediği için dursa da dönmedi. -Bir selam yok mu sözlüne? -Daha sözlü değiliz. Rıdvan artık uğraşmaktan hoşlandığı için “Yakında olacağız. Hem sen bana neden telefonunu vermiyorsun? Arada görüşürüz.” dedi. Anında dönen şaşkın bakışlara gülerek baktı. Diğer çiftler gibi olmasalar da arada belki arardı. -Olmaz! -Neden? Pırıl daha fazla konuşmak istemediği için yanından geçip arabaya yerleşti. Tabi ki de numarasını vermeyecekti. Bir de aramaları ile uğraşamazdı. Rıdvan gülerek şoför koltuğuna yerleşti. Annesinin daha önce dediği gibi Isparta'nın en büyük mobilya mağazasının önünde durdu. İndiklerinde bilerek Pırıl’ın yanına geçti. Yine kaçan halile gülerken durumdan baya zevk alıyordu. -Burada başlayalım. Beğendiklerine bakmasınlar, sonra olmazsa babaları da bakar. Arzu mağazaya bakarken “Mahmut’u biliyorsun karışmaz. Zaten beni karıştırmayın diye de uyardı.” dedi. Aslında bu durum işine de geliyordu. Birlikte gelseler bir sürü şey söylerlerdi. -Neşat da bize bıraktığına göre beğenirsek alırız. Anneler önden yürüyünce Rıdvan elini uzattı. Tutmayacağını bilse de gıcıklık yapmak istemişti. Beklediği gibi de oldu. Pırıl kaçarak önden yürüdü. Çalışanlar karşıladığında anneler neler istediklerini söylediler. İlk salon takımı ile başlamaya karar verdiler. Bir üst kata çıktıklarında sıra sıra dizilmiş koltukların önünde durdular. Pırıl ne görevlinin anlattığı şeyleri ne de annesinin bak dediği şeyi anlıyordu. Hepsi koltuk değil miydi? Birini seçip seçebilirlerdi. -Bu da iyi de başka varsa bakalım. Pırıl sen ne diyorsun kızım? Rıdvan yine boş boş bakan bakışları görünce “Bakalım anne.” dedi. Nasılsa hepsine bakmadan karar vermelerine izin vermeyeceklerdi. Hem onun içinde hangisi olduğu fark etmiyordu. Oturacak bir şey olduktan sonra herhangi biri olabilirdi. Geliş amacı farklı olduğu için de Pırıl’ın yanına yaklaştı. -Biraz ilgili olsan iyi olur. Pırıl zaten her şeye zor sabrettiği için Rıdvan üstüne geldikçe sinir oluyordu. “İstemiyorum diyorum. Neyi anlamıyorsun?” -Ben anlıyorum, ama neden annene anlatmıyorsun? Hatta annem de buradayken iyi olur. Alay ettiğini sırıtışından anlıyordu. Daha çok öfkelenirken ağlamamak için kendini tuttu. Çaresizliğini bildiği için keyfini sürüyordu. Böyle biri ile evlenmek demek ölmek demekti. -Doğru ya sen annenin sözünden çıkmıyorsun? Senin için ben ya da bir başkası fark etmiyor. Rıdvan yumruğunu sıkarken “Benimle düzgün konuş!” dedi. Yaptığı aynen bu olsa da Pırıl haddini bilmeliydi. -Konuşmazsam ne olur? Gemileri yakmış kavga çıkarmaya çalışıyordu. Rıdvan başlarım ben böyle işe diyerek giderse belki kurtuluşu olurdu. Teyzesi araya girip “Bunlar nasıl çocuklar?” demese iyi gittiğine emindi. Rıdvan yumruğunu daha çok sıkarken gözünü ayırmadan “Bu olsun anne. Alıyoruz.” dedi. Madem damarına basmak istiyordu o zaman neler oluyor görecekti. Ayten oğlu bakmadığı için “Emin misin oğlum?” dedi. Pırıl işkence çekerken dışından güçlü durmaya çalışıyordu. Çekip gitmesini beklerken bu hiç iyi olmamıştı. -Eminim, Pırıl rengini seçsin. Başka bakmaya gerek yok alıyoruz. Gözleri ile buyur seç dediğinde ağlamak üzere olduğunu görse de umursamadı. Bunu kendi istemişti. Pes edeceğini sanıyorsa çok yanılıyordu. Pırıl mecburen adamın uzattığı kumaşlara baktı. Annesi ve teyzesi bir sürü rengi sunarken birine olsun deyip çekildi. İnsan yuvasına alacağı eşyaları heyecanla seçerdi. Sevdiği adamın gözlerine bakıp birlikte karar verdi. Yaşadıkları bunun yanında bile geçmiyordu. Salon ve küçük odanın koltukları seçildikten sonra yatak odası takımlarının olduğu yere geçtiler. Pırıl’ın ayakları geri geri giderken Rıdvan durumdan gayet memnundu. Adama dönüp “En iyi olan hangisi?” dedi. -Oğlum hepsine baksaydık? Sevgili sözlüsüne dönüp “Olur mu anneciğim. En iyisini ve pahalısını almalıyım ki karım rahat uyusun. Renk konusunda sıkıntı olacağını düşünmüyorum.” dedi. İki anne bunu sevgi gösterisi gibi algılayıp sevinirken Pırıl sinir etmek için yaptığını biliyordu. Başarılı da oluyordu. Tüm sistemi çökerken adamın gösterdiği tarafa doğru yürüdü. Gösterilen takım annelerinin onayından geçerken Rıdvan sözlüsünün bir şey demesi için bekliyordu. Paraya kıyıp en iyisini almıştı. Artık memnun olurdu sanırım. -Farklı renkleri de var. Bakmak ister misiniz? Pırıl işkenceden kurtulmak için “Gerek yok.” dedi. Bir an önce gitmek istese de yemek masası da vardı. Rıdvan her anı değerlendirip gıcıklığa devam ederken önüne gelene olur diyerek geçiştirdi. Mağazadan çıktıklarında gitmek için umutla baksa da daha halılar ve perdeler var denmişti. Omuzları çökerken bitmeyeceğini de anladı. -Bence boşuna acele etme. Malum söz alışverişi de var. Arkadan yaklaşan Rıdvan’ı fark etmesiyle yana kaydı. “Şunu yapmayı kes artık.” -Ben bir şey yapmıyorum. Kocan olarak her istediğini alıyorum. Bundan hoşlanman gerekiyor. Gitmek için adım atmıştı ki Rıdvan anneleri kontrol edip bileğini yakaladı. Çekmeye çalışsa da yakınına çekti. Kendine dönen bakışlara “Bana arkanı dönüp gidemezsin.” dedi. Pırıl elinden kurtulmaya çalışsa da başarılı olamadı. Daha çok sıktıkça canı da acıyordu. Zaten ağlamamak için saatlerdir kendini tutuyordu. Gözleri yine dolarken ağlamamak için dişlerini sıksa da olmadı. Rıdvan ağlayan kadından nefret ettiği için sinirle bıraktı. “Yolun ortasında sızlanma. Seni bir kere daha uyarmam.” Sonra da beklemeden içeri girdi. Pırıl göz yaşlarını silip nefes almaya çalıştı. Bileği acısa da içeri girip ne seçilirse olur diyerek eşlik etti. Saatler süren koşuşturma sonunda bir restoranın önünde son buldu. Eve gideriz artık derken teyzesi yemek yiyelim demişti. Oğlunu övecekti ya en iyi yere giriş yapmışlardı. Bir süre sonra önüne gelen yemek gözünde büyüyordu. Zaten son zamanlar da yemek de yiyemiyordu. İyice zayıfladığını biliyordu, ama iştahı yoktu. Ayten hep sessiz olan yeğenine bakıp “Kızım ye daha düğüne çok var. Hem sen zayıfsın.” diye takıldı. Dediğine bir tek Arzu gülümsemişti. Pırıl kafasını kaldırdığında Rıdvan ile göz göze geldi. Yine aynı sırıtışla izliyordu. Onunla evlenene kadar hasta olacağına emindi. Bekli öyle kurtulurdu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD