Pırıl mecburen dışarı çıktığında Rıdvan ile konuşmaya karar verdi. Hiç yalnız kalmadıkları gibi onun da bu evliliği istemediğine emindi. Seviyor olsa bugüne kadar bir şey hissederdi. Teyzesi istediği için kalkıştığını biliyordu. Madem kendi bu saçmalığa engel olamıyordu o zaman Rıdvan’ın bitirmesini sağlamalıydı.
-Evi görmek ister misin?
Annesi kalacağınız evi göster dediği için teklif etmişti. Pek anlamasa da bir şey isterse annesine iletirdi. Zaten baştan beri de evin her şeyini biliyordu.
Pırıl, Rıdvan’a döndüğünde gösterdiği eve baktığında yabancı bir yere bakıyor gibiydi. Gezmeyi düşünmediği içinde “Önce bizim konuşmamız gerekmiyor mu?” dedi. Büyükler karar verdiği için bir şeyler dönüyordu, ama Rıdvan da sanki her şey normal gibi hiç sorgulamıyordu.
-Ne konuşacağız?
Rıdvan aslında bir önce işe gitmek istiyordu. Bunlar zaman kaybı gelirken neden annesinin ilgilenmediğini de anlamıyordu. Pırıl ile paylaşacağı bir şeyde yoktu.
-Farkındaysan bizi evlendirecekler.
-Farkındayım. Bir sorun mu var?
Pırıl rahatlığına inanamıyordu. Sakin kalmaya çalışırken “Biz birbirimizi sevmiyoruz.” dedi. Devam edemeden de güldüğünü gördü.
Rıdvan’a göre hayatta en saçma şey sevmekti. Ne işe yarardı ki? Zamanı gelince evlenirsin ve yuvanı kurup devam edersin. Evlilik bundan öte olmadığı için sevmek kelimesi komik geliyordu.
Pırıl karşısında ki adamı hayal kırıklığı olarak görüyordu. Böyle biriyle hayat geçiremezdi. Eğer bir şekilde evliliğe engel olamazsa olacaklar da belliydi. Gösterdiği evde akşama kadar temizlik yapacak ve çocuk bakma dışında bir şe yaramayacaktı. Kocasına hizmet eden ama sevgisiz bir evde ömrü geçecekti.
-Söylediğim komik mi?
-Evet öyle.
Sinirlense de derdini anlatmak zorundaydı. “Bak bunu sen durdurabilirsin. Benimle evlenmek zorunda değildin. İstemiyorum dediğin anda ben hiç sıkıntı çıkarmam.”
Rıdvan ellerini cebine koyup sırıtarak döndü. Bu evlilik ile bir sürü kazancı olduğu için hiçbir şeyi bozmayı düşünmüyordu.
-Neden durdurayım? Benim evlenmeye itirazım yok.
-Anlamıyorsun sanırım biz olmayız.
-Bak Pırıl beni yorma. Benden bir şey istiyorsan söyle alayım. Ev orada. İçine gir ve ne istiyorsan söyle.
Gideceğini anlayınca kolunu tuttu. Gözleri elini bulunca da hemen çekti.
-Rıdvan yapma…
-Ne yapıyorum ben? Çok istiyorsan içeri gir ve kendin söyle. Bir şey değişmez, ama denemek istersen buyur dene. Sonunda yine benim karım olacaksın.
Çekip giden adamın arkasından bakarken gözleri doldu. Sırf annesi seçti diye körü körüne evet demesini anlamıyordu. Arabaya binip gittiğini görünce geri içeri girdi. Bütün bakışlar dönünce “İşe gitti.” dedi. Yoksa bir sürü soru sorarlardı.
-Evi gezdiniz mi?
Teyzesinin öğrenmeden bırakmayacağını anlayınca “Gezemedik.” dedi. O eve girmek istemiyordu. Bunu anlayan da duyanda yoktu.
-Hatice hadi gidin bakın. Alınacak bir şey varsa konuşursunuz.
Büyük oğlunun hanımı hemen kalkarken Pırıl hiç istekli değildi. Arzu gelinlerine “Siz de gidin bakın isterseniz. ”dedi. En azından biraz akıl verirlerdi. Kızı asık suratla gezdikçe herkes sormaya başlamıştı. Sonunda alışacağını bildiği için üstünde durmak istemiyordu.
Emine ve Rabia da kalkınca yine çıktılar. Sonunda görmek istemediği eve girdiğinde Hatice’nin anlattıklarını boş gözlerle dinledi.
-Salonu benim evin ki gibi geniş. Mutfak yeni döşendi. Yatak odasına bakacak mısın?
Rabia dalıp gittiğini görünce “Pırıl sana soruyor.” dedi. Sanki burada değil gibi etrafa baktığını görünce dikkatini çekmeye çalıştı.
-Boş evi neden geziyoruz?
-Ne istiyorsun karar ver diye.
Sessizce ‘sanki dinleyen var.’ dedi. Emine ortam değişsin diye eşyalarını yerleştirme tavsiyesi vermeye başladı. Rabia ve Hatice de heyecanla anlatsalar da Pırıl hiç konuşmaya katılmadı. Daha sonra da yemek hazırlamak için döndüler. Akşam kalabalık olunacağı için işe giriştiler.
“”””
Pırıl akşama kadar konuşulan konulardan çok sıkılmıştı. Yemek boyunca da köşesinde sessizce dinlemişti. Sonra da çay koyulduğunda bardakları hazırlama bahanesiyle mutfakta zaman geçirmeye çalışmıştı. Herkes ne kadar hamarat olduğunu konuşsa da kaçmak için iş yaptığını anlamıyorlardı.
Çayları dağıtıp annesinin yanına oturduğunda bir an önce bitmesini ve eve gitmek istiyordu. Ayten ise tam vakti olduğunu düşünüp “Çocukların durumunu nasıl yapalım enişte?” diyerek konuya girdi.
Mahmut, oğulları baba bu iş olana kadar ikisi yan yana gelmesin dediği için biraz düşünmüştü. Onun içinde Rıdvan’a bakıp “Askerlik ne zaman?” dedi.
Neşat araya girip “Oğlan dört ay sonra yaşına giriyor. Sonra da gider zaten.” dedi. Ona kalsa gitmeden kızı gelin almak istiyordu, ama hanımı aceleye getirmek istemiyorum demişti. Büyük oğluna yaptığı gibi Rıdvan içinde her şey tam olmasını istiyordu.
Pırıl konu kendi olsa da kimsenin yüzüne bile bakmamasını hayretle izliyordu. Babasını “Gitmeden önce söz kessek yeter.” demesine saçma olsa da sevindi. Gündüz annesi ve teyzesi konuşurken hemen yapalım dediklerini duymuştu. Bu Rıdvan ile daha çok görüşmek oluyordu ki bunu istemiyordu.
-Enişte geç olmaz mı? Rıdvan askere gitmeden önce biraz hazırlık yapsınlar.
Poyraz ve Mehmet yine rahatsız olduklarını belli edince Mahmut “Anneler olarak aranızda halledin. İkisi bir arada görünmesin.” dedi. Oğulları gibi kendi de askerlik öncesi laf olsun istemiyordu. Oğlan döndüğü gibi düğün yapacaklarına göre en iyisi buydu.
Arzu kocasını ikna etmenin zor olduğunu bilse de “Sonra işler zor yetişir. Ev döşense, diğer hazırlıklar da yapılsa iyi olurdu.” dedi. Kardeşi ile göz göze geldiğinde onun da erken istediğini biliyordu. Oğlan askerden dönünce hiç vakitleri olmayacaktı.
Pırıl oturduğu yerde hayatı hakkında karar verenleri izlerken babasının kabul etmemesini bekliyordu. Bu bir şeyi değiştirmeyecekti, ama şimdilik kurtaracaktı.
-Kızı alın alınacakları hanımlar ile halledin. Oğlan gitmeden isteme yapalım ve söz kesilsin.
Mahmut son noktayı koyunca Neşat uzatılmasın diye “Sen nasıl istersen öyle olsun. Rıdvan gitmeden yemek de vereceğimize göre sözü orada yapalım. Hem herkes katılmış olur hem de duyururuz.” dedi.
-Olur.
Pırıl kararı duyunca sessizce odadan çıktı. Dışarı çıktığında gecenin karanlığında gök yüzüne baktı. Sevdiği kişiyle olsa mutluluktan uçacağı zamanda gözleri dolmuş ağlamamak için dişlerini sıkıyordu. Oysa bu günler için ne hayaller kurmuş ne mutluluklar yaşayacağını düşünmüştü.
-Bakıyorum konuşamamışsın.
Rıdvan’ın sesini duyunca arkasını döndü. Uzak durmak istediği için içeri girmek istedi, ama kapının önünde durmuştu. Çekilmesini beklerken cebinden sigarasını çıkarmasını beklemek zorunda kaldı. Sanki umurunda değilmiş gibi yakmış ağzına götürmüştü. Her hareketinde daha çok sinir oluyordu.
-Çekilir misin?
Rıdvan dumanı yüzüne doğru üflediğinde geri çekilişini izledi. Bu yola annesi Pırıl’ı gelin seçtiği için girmişti. Onlara göre saygılı, becerikli ve tamda gelin alınacak kızdı. Bugünkü konuşmaya kadar hiç sorgulamamıştı, ama anlıyordu ki uğraştıracaktı.
-Farkındaysan az önce sözleneceğimiz tarihi bile konuştular.
Pırıl bunları dinlemek istemiyordu. Yanından geçecekken kolunu tutmasıyla durdu. Sıktığı içinde bakmak zorundan kaldı. Sinirli gözler yaklaşırken geriye çekilmeye çalıştı, ama arkasında kapı olduğu için çok kaçamadı.
-Beni öfkelendirme. Bana bir an önce alış yoksa ikimiz içinde zor günler başlar.
Konuşmak istemediği için kolunu çekmeye çalıştı, ama daha sıkı tutunca canı acıdı. “Bırak!” Çekmeye çalıştıkça üstüne gelmesinden korktuğu kadar iğreniyordu.
Rıdvan yakınında ki ela gözlere ve yüze yaklaşırken korktuğunu bilse de hoşuna gittiği için devam etti. Sonuçta ileri de karısı olacağı için öpmesinde bir sıkıntı yoktu.
-Pırıl!!
Poyraz’ın sesi ile el gevşeyince Pırıl kaçtığı gibi içeri koşturdu. Korkudan titrerken abisi önüne geçti.
-Çıkacağız neredesin sen?
Poyraz arkasından gelen Rıdvan’ı görünce sorusunun cevabını aldığı gibi de yanlış anladı. Kardeşinin kolunu tutup “Yürü gidiyoruz.” dedi.
Pırıl derdini yine anlatamadığı gibi abisinin sinirli bakışları arasında herkes ile vedalaşıp arabaya bindi. Poyraz kardeşi bindikten sonra Rıdvan’ın yanına yürüdü. Mehmet de kardeşinin neye sinirlediğini merak ettiği için takip etti.
-Seninle bir konuşalım.
Herkes arabaya yaklaşırken üçü kenara çekildi. Poyraz uzatmadan “Nikah kıyılana kadar kardeşimle yalnız kalmayacaksın.” dedi. Yüzüne yumruğu indirmiyorsa teyzesine saygısındandı.
Mehmet bir şey yaptığını anlayınca “Neler dönüyor?” dedi.
-Sadece konuştuk bunda ne var?
-Konuşmayacaksınız. Varsa bir şey bizim yanımızda konuşacaksınız.
Rıdvan ikisi üstüne gelince sinir olsa da sakin olmaya çalıştı. Annesi ve teyzesi izlediği için dişlerinin arasında “Ben onun kocası olacağım. Buna alışsanız iyi olur.” dedi.
Mehmet adım atıp yakasına yapışacağı anda Poyraz elini tutup durdurdu. Gereksiz öz güven yapıyordu. İzleyen büyükler olmasa boyunun ölçüsünü alırdı, ama yeri değildi.
-Bırak abi. Rıdvan’ın bizi anladığını düşünüyorum. Bundan sonra dikkat edecek.
Abisini alıp giderken Rıdvan arabalar gidene kadar öfkeyle izledi. Onlara kim olduğunu elbet öğretecekti.
Nadir kardeşinin hala içeri girmediğini görünce yanına gelmişti. Kendine dönen gözlerin sinirli baktığını görünce “Ne oldu?” diye sordu.
-Akılları sıra bana ayar vermeye kalkıyorlar. Teyze oğlu demem sıkıntı çıkarırım.
-Sakin ol ve ne oldu anlat.
-Saçma saçma konuşuyorlar. Kardeşleri ile evleneceğim hala konuşma diye uyarıyorlar.
Nadir sıkıntıyı anlayınca “Bunun senle alakası olmadığını biliyorsun. Kızın babası ve abileri fazla tutucu. Sende biraz dikkat ediver.” dedi.
-Neden ediyorum?
Kardeşinin bir şeyi inadına yapma huyunu biliyordu. “Akrabayız ama artık aile olacağız. Kızı nikahına alana kadar idare et.”
-Neyi idare ediyorum ben abi? Pırıl gündüz biz birbirimizi sevmiyoruz diyor. Konuşmaya çalışıyorum kaçıyor. Abileri desen bir cins. Ben neden bunlar ile uğraşıyorum?
Rıdvan öfkeden her şeyi dökerken Nadir şaşkın dinlemişti. “Pırıl seninle ne konuştu?” Kız istemiyorum demesi ona göre sıkıntıydı.
-Bunun bir önemi yok. Biz evleneceğiz o kadar.
Annesi istediği için yaptığını biliyordu. “Rıdvan sen bu kızı seviyor musun?” Kendi de ailesinin seçtiği kızı almıştı, ama karısı ile sıkıntı yaşamamıştı. Pırıl ile Rıdvan birlikte büyümüş sayılırlardı. Bir noktadan sonra Pırıl ailesi sebebiyle uzak kalmış olsa da ikisi de birbirini iyi tanıyordu. Buna rağmen istemiyorsa ilerde sıkıntı çıkabilirdi.
-Abi senden başlama gözünü seveyim. Evlenince severiz.
-Yani sevmiyorsun.
Rıdvan bunu hiç sorgulamıyordu. Pırıl güzel kızdı. Karısı olması da iyi olurdu. Öyle aşk gibi bir şey yoktu. Gerek olduğunu da düşünmüyordu.
Nadir cevap alamayınca “Bak kız da istemiyorsa annem ile konuşalım.” dedi.
-Konuşacak bir şey yok. Anlattığıma pişman etme. Pırıl da bana alışacak ve bu evlilik olacak o kadar.
Kardeşi çekip giderken bu evlilikte mutluluk göremiyordu. Kardeşi bu gözle baktıkça ve Pırıl sevmedikçe bu iş çok zordu. Annesi istediği için ve vaat ettikleri yüzünden bir yanlışa sürükleniyor gibiydiler.