Deniz Sezgin;
Mekânın dışında bekliyorduk. Yanımdaki ezgi sabırsızca davranıyordu ve bu da sinirimi alt üst etmeye yetiyordu. Heyecanla bağırdı;
"İste. Bu o. Bak bak kapıdan giriyor."
Gözlerimi kapıya çevirdim ama çoktan geçmişti. Sıkıntıyla göz devirdim. Kaan;
"Bu Ezginin merakı nereden geliyor anlamadım gitti."
Ezgi;
"Ya boş bir merak değil. Kadını gerçekten övüyorlar ve kadınsal konular da var işin içinde."
Kaan şaşırarak;
"Nasıl yani?"
"Yani ortada dolaşan dedikoduya göre birçok erkek onunla görüşmek istemiş ama hiçbirini kabul etmemiş. Kimseyle görüşmüyormuş. Sadece birimindekilerle iyiymiş. Erkekler bu yüzden sevmiyor kadınlarda ukala diyor. Ama ben bunlardan daha çok nasıl biri olduğunu merak ediyorum ne var bunda Kaan?"
Sesi sitemli çıkarken Kaan'a baktım. Her zamanki gibi Ezgi'ye bakakalmıştı. Ona sırıttım. İkisi tartışmaya devam ederken telsizden anons gelmişti bile. Bizden önce narkotik peşlerinden de biz girdik. İçeri girdiğimizde polis baskınıyla herkes bir yana fırlamıştı. Bu sırada koşan bir adam ve peşinden koşan kadını gördüm. Önümüzdeki Kemal komiser hedefin adam olduğunu söyleyince bizde peşlerine takıldık. Hepimiz adamı kovalarken barın arka kısmına geçti. Açılan kapıyla beraber kadına baktım. Adam gibi o yüksekten atlamayacaktı. Adam da düşündüğümü yapmayım merdivenlerden koşarak inmeye başladı. Tam bu sırada benim beklemediğimi yaptı. O yükseklikten adamın üstüne merdivene atladı! Ezgi çığlık atarken Kaan hızlandı. Bende hızla olay yerine koşarken kadın çoktan adama kelepçe geçirmiş dizini ovalıyordu. Şaşkınlıkla baktım. Siyah saçları ve üzerindeki kıyafetlerle çok güzeldi. Kafamı sağa sola salladım. Ezgi;
"İyi misin?"
Kadın kafasını kaldırdığında içim gitti. Gözlerinin rengi yeşildi. Ama koyu bir renkti ve bu kadar yakışabilirdi. Ezginin uzattığı eli tutacakken engel oldum
"Dur kalkma. Sağlık ekipleri bir baksın sana."
Bana bakıp uysal biçimde kafa salladı. Ezgi'ye;
"İyiyim ama dizimi fena çarptım."
Meriç anons ederken narkotiğin koşarak geldiğini gördüm. Hepsi kızın üstüne titriyordu. Ah bu oydu. İz! Kemal komiser;
"İyi misin Sena?"
"İyiyim komiserim. İyiyim. Alt tarafı iki üç kat. Bir şey olmaz."
Kaan;
"Adamın üstüne atladınız!"
Kadın kafasını salladı. Ama ses çıkarmıyordu. Hep böyle miydi? Kemal komiserle aynı şeyi düşünmüş olacağız ki.
"Sen iyi değilsin. Berkay 112 nerede kaldı!"
"İyiyim Komiserim."
Berkay denilen polis;
"Değilsin devrem. Şimdiye başardığın için mutlu olup sevinmen lazımdı. Hiç sevinmedin. Üstelik karşında yunuslar duruyor ona bile mutlu olmadın."
Bize dönüp devam etti;
"Kafasını mı çarptı?"
Meriç;
"Uzaktaydık."
Kadının konuşmasına izin vermeden kafasını inceledi. Hani bu kadın kimseyle sevgili olup görüşmüyordu? Sağlık ekibi koşarak geldiğinde hiç sesini çıkarmadan onların kendisine bakmasına izin verdi. Sedyeye geçerken;
"Ne gerek var sedyeye? İyiyim ben."
"Kafanıza darbe alıp almadığınıza bakmalıyız ayrıca ayağınızda da bir sıkıntı var film olmadan anlayamayız o yüzden sağlığınız için lütfen"
Kafa salladı. Komisere bakıp;
"Babama haber vermeyin lütfen!"
Adamda kafa sallayarak onayladı. Babasından mı korkuyordu? Neden haber verilmemesini istemişti ki? üstelik bize babasını anlatanlar olurdu. Hep çok iyi biri denilirdi. Ambulansa götürüldüğünde bizde bizimkilerle rapor verip motorlara döndük. Hepimiz ihbar ya da olay gelene kadar beklediğimiz yere geçtik. Tabi Meriç;
"O nasıl bir cesaretti ya."
Kaan;
"Valla hayran kaldım. Anlatıldığı kadar varmış üstelik."
Ezgi;
"Ben demiştim. Üstelik çok güzel değil mi ya?"
Kaan;
"Allah sevdiğine bağışlasın."
Kaan'ın bu cevabına sırıttım. Ezgi de güldü. Meriç;
"Hiç öyle burnu havada biri gibi de durmuyordu."
Lafa atladım.
"Kafasını vurdu ondandır. Duymadın mı herkes onun durgun oluşundan laf etti."
Ezgi;
"Evet ya ama nasıl endişendiler. Onu çok sevdikleri belli."
Ona göstermesem de haklıydı. Ona bakışlarındaki sevgi gözle görülebilir derecedeydi. Onu gerçekten seviyorlardı. Bizimkilere çaktırmadan telefonumdan i********:ını açıp kızın adını yazdım. Hesabı gizliydi ve biyografisinde sadece 'İz' yazıyordu. Madem o ismini seviyordu neden herkes Sena diyordu ki? telsizden anons gelirken Meriç ile göz göze geldim. Bana bakıp kafasını sağa sola salladı. Sanki düşüncelerimi duyabiliyor gibi. Bende ona katıldım. Boşa kürek çekmemeliydim.
İz Sena Yunat;
Hastanedeki işlemlerim bitmiş şimdi Berkay ile şubeye dönüyordum. Üstelik saat 11'i geçmişti. Ayağımın üstüne sadece 2 gün basmamam yani ağırlık veremem gerekiyordu onun dışında herhangi bir sıkıntım yoktu. Ben demiştim. Ama yine de o şekilde atlamak beni bir n düşündürmüştü. Yani o an ne yaptığımın farkında bile değildim. Ama bu davranışım yunuslara gitmeme engel olabilirdi. Kafamı salladım. Yine başaramamıştım.
"Ne düşünüyorsun?"
"Yine başaramadım."
"Neyi? Daha ne yapacaksın Sena? Senin sayende yakaladık adamı. Tabi biraz zor oldu ama."
"Bilmiyorum. Sadece olmadı."
"Oldu. Sıkma canını. Ayrıca yunuslar orada seninle ilgilenirken o kadar durgundun ki korktum gerçekten."
Ona dönüp kolunu okşadım. Benim her zaman yanımda olan devrem. Tek sıkıntısı sürekli benimle yemek yemek istiyordu ve bende reddediyordum.
"Yunusların heyecanıydı o. Bir an hepsi bana odaklanınca ne yapacağımı şaşırdım."
Aklım bana bakan yunuslara gitti. Kız çok sevili davranırken aralarından birinin bakışları o kadar tuhaftı ki. Belki bu yüzden konuşamamıştım. Elinde su olsa beni boğacak gibiydi.
"Sen tanıyor musun hepsini?"
"Evet. Meriç var onunla arkadaşım."
"Anlatana bana kim kimdi?"
Berkay bana bakış atıp anlatmaya başladı;
"Aralarındaki kadın Ezgi. Mükemmel biri, çok iyi kalpli ve asla surat asmak gibi bir huyu yoktur. Kaan, boyu uzun ama yapılı olan. Kaan da bildiğimiz kadarıyla Ezgi ile aralarında bir şey var ama ne olduğunu bilmiyorum. Meriç en büyükleri ve evli. Geriye kalan da Deniz. Onun hakkında Meriç çok konuşmaz. O başkasının kendisini tanımasını çok istemiyormuş. Bilmiyorum nasıl istekse artık bu."
Deniz. İsmi güzeldi. Kendine tezat bir şekilde. Aynı davranışı da kendi gibi soğuktu. Anlaşamayacağım her halinden belliydi. Kafamı salladım. Şubeye gelince derin nefes aldım şimdi bir sürü azar yiyecektim. Berkay koluma girip yardımcı olurken beklemediğim bir şey oldu. Alkışlandım. Şaşkınlıkla onlara baktım. Beni alkışlıyorlardı! Üstelik Kemal amca bile. Onun yanına gidince;
"Tebrik ederim Sena. Adamı yakalamayı başardın. Ve tabi ki tüm ekibi tebrik ediyorum."
Tekrar alkış yükselirken gülümsedim.
"Ve bu alkışla beraber bir şeyler eklemek istiyorum. Herkes Sena ile aramdaki bağı bilir. O benim kızım gibi. Ve her zaman da öyle kalacak. Onu burada tutmaya çok çabaladım. Ama artık tutamıyorum. Bugün ki hareketinden sonra artık kaçınılmaz sonun geldiğini fark ettim."
Gözlerim dolduğunda konuşmama izin vermeden devam etti;
"Artık Sena bizimle çalışmıyor."
Herkes şaşkınca bakarken bende mutluluk içindeydim. Gözlerim Berkay ile kesişti. En çok üzülen oydu sanırım.
"Sena o çok istediği hayaline kavuştu. Artık bir yunus polissin."
Alkış artarken göz yaşlarımı tutamadım. Kemal amcama sarıldığımda hıçkırmamak için zor duruyordum. Herkesle el sıkışıp onlara döndüm.
"B-ben ayrılmanın bu kadar zor olacağını tahmin etmemiştim ama kızmayın çünkü çok mutluyum. Hayalimi gerçekleştiriyorum. Siz de üzülmek yerine benimle birlikte mutlu olun."
Tekrar beni alkışladıklarında Kemal amca kapıyı işaret etti. Oraya döndüğümde birçok yunus polis vardı. Gözlerim bu gece beraber olduğumuz polisleri buldu. Herkes gidip onlar kaldığında kalakaldım. Ekibim bu muydu? Kemal amca;
"Sen ve şehir dışından gelen bir polis Meriç ile birlikte çalışacaksın. Tanışabilirsin. Zaten bugün beraberdiniz."
Elini uzattığında hemen elini sıktım.
"Meriç."
"Sena."
"Memnun oldum Sena ve lütfen motorla da birinin üstüne atlama!"
Herkes kıkırdarken bende güldüm.
"Kaan."
"Sena."
"Memnun oldum ve şefe katılıyorum. Aman deyim."
Ona da güldüğümde bana ellini uzatan kıza baktım. Bugün yanımda olmuştu. İçimdeki bu mutlulukla ona sarıldım.
"Çok memnun oldum, beraber çalışacağımız için."
"Bende. Çok mutluyum. Ezgi bu arada."
Kafamı salladım. Ve onunla göz göze geldim. Elini uzattığında o bakışlar hala aynıydı.
"Deniz."
"Sena."
Cevaplamadı. Bir şey demedi. Öylece bana bakmaya devam etti. Bu kadar mı? Hoş geldin, beş gittin, memnun oldum falan demeyecek miydi? Gerçekten kendini beğenmişin biriydi. Ve benim işim zordu. Özellikle de bu adamla aynı ekipte.
BÖLÜM SONU- KÜBRA