#Ceylin
Polisler bizi alıp emniyete getirirken Cezmi pisliği yediği dayaktan ötürü hastaneye götürülmüştü. Beni de kontrol için hastaneye götürmeleri gerektiğini söylediklerinde, bana dokunamadığını sadece darp ettiğini söyledim. Bu seferde darp raporu için hastaneye getirildim. Ardından da ifade için emniyete getirildim.
Polis ifademi alıp diğer adamları tanıyıp tanımadığımı sorunca tanımadığımı söyledim. Onlardan şikâyetçi olup olmadığımı sorduklarındaysa; bana dokunmadıklarını, kurtardıklarını söyledim. İfadem tamamlanınca adamlara teşekkür etmek istesem de polis ifadelerinin alınması gerektiğini söyleyince evde bekleyen annem olduğu için sadece teşekkür edeceğimi belirttim. Onay çıkmayınca ısrar etmeyip emniyetten çıktım ama yanımda ne cüzdan ne de bir şey vardı.
“Cüzdan olsa içinde para var mı?”
Eve nasıl gideceğimi düşünürken polislerden rica etmekten başka çarem yoktu.
“Olmadı birinden borç alırım!”
Başka yol yoktu. Arkamı dönüp emniyete girdim. Girişten geçip ikinci kata çıktım. Doğrudan ifademi alan polisin yanına gittim. Polis memuru başını masasından kaldırıp bana baktığında nasıl söyleyeceğimi bilemedim.
“Bir şey mi oldu Ceylin Hanım?”
Başımı öne eğip “Evden getirilirken yanıma ne cüzdan ne de telefon alabildim!” dedim zar zor.
“Rahat olun Ceylin Hanım.”
Kibar sesiyle başımı yerden kaldırıp yüzüne baktım. Ayağa kalkmıştı.
“Birazdan polis memur arkadaşlarımız sizi eve bırakacaklar.”
Gülümsedim.
“Çok teşekkür ederim!”
Masasının önünde kalan koltuğu gösterip oturarak beklememi söyleyince sandalyeye oturdum. Ellerimi dizlerimin üzerinde kavuşturup hafif eğilirken karşıdan gelen adamları fark etmemle gözlerimi adamlara diktim. Cezmi pisliğini döven adamla göz göze geldiğimde ne yapacağımı bilemedim. Polis memuruyla birlikte bana doğru gelirken önümde durdular.
“İsmail Başkomiserim gelene kadar burada bekleyin!” diyen polis memuruyla Cezmi pisliğini döven adam geçip karşımda otururken diğerleri polis memurunu onayladı.
Gözlerimi adamdan çekip yerimde dikleştim. Diğer adamlara baktığımda önlerine baktıklarını görünce konuşmaya başlamadan önce hafif öksürerek boğazımı temizledim.
“Yardım ettiğiniz için teşekkür ederim.”
Hiçbirinden ses çıkmazken karşımdaki adam parmaklarıyla masada ritim tutturdu. Cevap veremeyeceğini anlayınca gözümü adamdan çekip önüme baktım.
“Ceylin Hanım.”
Gelen sese döndüğümde başkomiser yanındaki polis memurunu işaret ederek “Mehmet sizi evinize kadar bırakacak.” dediğinde mahcubiyetle ayağa kalktım.
“Çok teşekkür ederim.”
“Rica ederiz.”
Başkomiser yerine geçince, Mehmet komiserin gösterdiği yolda beraber yürümeye başladım.
★★○★★
Polis memuru beni eve bıraktığında evin önünde toplanan mahalleliyi görünce, mahalleliyi evin etrafından dağıtıp bir şey olduğunda direkt ihbar etmemi istedi.
Polis memuru yanımdan ayrılınca eve girip kapıyı sımsıkı kilitledim. Annemin yanına vardığımda bıraktığım gibi durduğunu görünce gözyaşlarımı tutamadım. Anneme her şeyi anlayıp iyi olduğumu söyledim. Tepki olarak sadece dolan gözleriyle cevap vermişti.
Annemi üzmek istemediğim için yanından kalktım. Dağılan etrafı toplayıp akşam yemeğini hazırlamıştım. Anneme yemeğini yedirirken, bir yandan da ayyaş abimin ne zaman geleceğini düşünüyordum.
“Abim adam olsaydı belki daha az zorlanırdım!”
Ya da babam yaşamış olsaydı bu hâle düşmeyecektik! Duyduğum kırılma sesiyle birlikte evin içine giren taşa şaşkınlıkla bakarken dışarıdan yüksek bir ses duyuldu.
“Kocamı baştan çıkarıp sonra polise verdi!”
Hüsniye abla avaz avaz bağırırken elimdeki tepsiyi bırakıp ayağa kalktım. Arka arkaya cama indirilen taşlarla annemi nasıl koruyacağımı düşündüm. Kafama gelen taşla acıyla bağırıp telefonumu elime aldım. Telefonu elime alıp direkt numarayı çevirdim.
“Lütfen çabuk gelin! Mahalleli evimi bastı. Beni taşlıyorlar!”
Polis memuru ne olduğunu tane tane anlatmamı istedi. Vurulan ikinci taşla çığlığımı bastırıp olayı anlattım.
“Sakın dışarıya çıkmayın ve cevap vermeyin! Biz hemen orada olacağız!”
Telefonu kapatıp korkuyla etrafıma baktım. Cama taşlar inmeye devam ederken, Hüsniye abla da bağırmaya devam ediyordu!
“Oruspu dışarıya çık!”
Daha fazla dayanamayıp polisin uyarısına rağmen yerimden kalkıp cama yürüdüm. Kırık camdan dışarıya bakarken etrafta toplanan mahalleliye acıyla baktım. Hepsi Cezmi sapığının ne mal olduğunu bilmesine rağmen şimdi birlik olmuş üç maymunu oynuyorlardı!
“Senin kocanı baştan çıkarmadım! Senin kocan tacizci pislik!” diye bağırdım.
Hüsniye abla elindeki taşlarla arkasında duran kadınlara ve genç erkeklere dönüp “Bu oruspuyu mahallede barındırırsak gün gelir önce sizin kocanızı sonrada oğullarınızı baştan çıkarır!” diye haklıymış gibi bağırdı.
Onu dinleyen mahalleli, Hüsniye ablanın söylediklerine kafalarını sallarken Hüsniye abla bana dönüp “Abisi de kızlarınıza göz diker!” dedi.
“Abim ayyaş olsa da şimdiye kadar senin ayık şerefsiz kocan gibi kimsenin ırzına, namusuna göz dikmedi!”
Hüsniye abla elindeki taşı bana doğru fırlatınca geri çekilmeye çalışsam da geç kalmıştım. Kafama gelen ikinci taşla yere çökerken Hüsniye abla bağırmaya devam ediyordu.
“Burada kalamayız!” diye kendi kendime korkuyla konuştum.
Gözümden yaşlar akarken duyduğum bağırtı sesiyle birlikte vurularak açılan kapıyla korkuyla annemin yanına gittim. İçeriye giren adam etrafına bakarken göz göze geldiğimizde gözlerimi kırpıştırdım. Sabahki adam! Gözlerini yüzümde gezdirirken bana doğru yaklaşmasıyla gelmemesini söylercesine başımı sağa sola salladım. Karşımda durup önümde eğilince “Dokunma!” diye bağırdım.
Artık sapık olduğunu düşünüyordum! Elini başıma götürdüğünde bileğini yakalasam da elini çekip saçıma dokundu. Dışardan gelen siren sesiyle yüzünü cama çevirip bir şeyler söylerken bana döndü. Elindeki kanı görünce yok saydığım acımı yeniden hissetmeye başladım.
★★○★★
Emniyette ifademi verirken gözümü karşımdaki adamın üzerindeydi. İsmi Kağan Emir İLTER idi ama kendisiyle daha önce bir tanışıklığım yoktu. Öyle biri hayatımda yer almadığına emindim. Buz mavisi gözleri üzerimde gezinirken gözlerimi çekmedim.
“Ceylin Hanım, Kağan Emir Bey’den şikâyetçi misiniz?”
Polis memuruna dönüp “İlkinde denk geldi ve beni korudu ama ikinci defa evimin etrafında dolaşmasına mantıklı açıklama yaparsa şikâyetçi olmayacağım!” dedim.
“Abisini bekliyorduk!”
Yanındaki adam, Harun Bey konuşurken kendisiyse ağzını açmadı. Gözümü yanındq oturan Harun Bey’e çevirip “Abim mi!?” diye hayretle sordum.
Harun Bey başını sallayıp polis memuruna döndü.
“Kağan Emir Bey’in Engin’le işleri olduğu için oradaydı.”
Abimi tanıyanlardan hayır değil şer gelirdi ama ilk kez yardımları dokunmuştu.
“Abimle ne işiniz var?”
Harun Bey bana dönüp “Kendisine sor.” dediğinde içimi bir korku sarmıştı. İnşallah borç para işi değildir.
“Tamam, sağ olun.”
Polis memuruna dönüp “Şikâyetçi değilim.” dedim.
Polis memuru elindeki kâğıdı önce bana, sonra ikisine uzatıp imzaladık. Ayağa kalktığımda “Ceylin Hanım mahallenin tepkisi devam ederse dava görünene kadar sizi koruma altına alacağız.” dese de evde annem vardı.
“Anneme ne olacak?”
“Anneniz kötürümdü değil mi?”
Başımla onayladım.
“Onu da sizle beraber koruma altına alırız.”
Duyduğumla sevinirken sarılmamak için kendimi tuttum.
“Çok teşekkür ederim.”
Kafasını sallayıp “Bir şey olduğunda direkt arayın. Biz burada işlemleri başlatırız.” dedi.
Tekrardan teşekkür edip arkamı döndüğümde Harun ve Kağan Emir Bey gitmişlerdi. Bir daha karşılaşmayız inşallah! Polis memuru tekrar beni bırakmayı teklif edince cebimde beş kuruş olmadığından kabul edip polis memurunun peşinden emniyetten çıktım...