X - VAHŞİ OYUN

865 Words
Deponun içi karanlıktı, Dolunay boğazını temizleyerek, -"Işıkları açın! Beyler hatta kırmızı ışığımızı açın, biraz eğlenceye kim hayır der ki!" Dolunay hala beni sürüklüyordu, deponun içi parlak bir kırmızı ışıkla aydınlanmıştı. İçerisi çok genişti, kepenkler büyük bir gürültüyle kapanmıştı. Kolilerden hiçbir şey görememeye başlamıştım, elimi bırakıp uzun bir masaya metal çantayı bırakmıştı. Masadaki iskambil kağıtlarına bakıp, -"Papaz kimde oynamaya ne dersiniz?" Dediğinde adamları hep bir ağızdan, -"Kim hayır der ki efendim?" Kahkaha atmıştı, sorgulayan gözlerle ona bakıyordum. Sandalyeye oturmuştu, -"Papaz kimde oynamayı biliyor musun sevgilim?" Boğazımı temizlemiştim, -"Daha önce hiç oynamadım." Sırıtmıştı, parmağını şıklatıp, -"Evet oyuncaklarımız nerede?" Dediğinde kolilerin hepsi çekilmişti, duvarın önünde sandalyelere bağlı kafalarında siyah bez olan on tane adam vardı! Kollarının sımsıkı bağlandığı aşırı belliydi, Dolunay parmaklarını kütürdetip, -"Klimayı açın, oyuncakların hepsi ayılsın ha?" Beni süzüyordu, kaşlarımı çatarak ona bakıyordum, -"Neler oluyor!" Dolunay dudağını kıvırıp, -"Asıl mesleğimi hatırlayacaksın güzelim? Seç birini." Dudaklarım aralanmıştı, -"Neyi seçmemi istiyorsun?" Su bardağını masaya koyup, ceketini çıkartmak için ayağa kalkmıştı. Tişörtünü çıkartırken kaslı vücudunu sergilemekten kaçınmadığını belli etmek istercesine bana bakıyordu. Dövmelerini incelediğim sırada, -"Burada olmaz sevgilim. Şimdi konumuza odaklanalım." Göz devirmiştim, pantolonunu düzeltip çantayı açtığında bağrışlar başlamıştı, -"Bizi öldürün artık! Dayanamıyorum!" -"Daha neler yapacaksınız öldürün beni!" Başımı çevirdiğimde ağlama sesi duyulmuştu, -"Kesin sesinizi! Oyuna başlayacağız." Dolunay elime bir silah uzatmıştı, -"Bu Taurus PT 2, yarı otomatik Brezilya üretimi bir silah. Rahat kullanamazsan değiştiririz, al bunu." Elime tutuşturmuştu, kendisine de bir silah seçtikten sonra, -"Ortadaki piçten başlayıp, hepsinin başındaki kumaşı çıkartın!" Sırayla arkalarına geçip, başlarındaki kumaşı çıkartmışlardı. Ortadakinin başındaki kumaş açıldığında gözlerim sonuna kadar açılmıştı, -"B-Bu Sarp!" Titremeye başlamıştım, Dolunay burnunu çekip bana doğru gelmişti. Alnımdan öpüp, -"Şş, sana bakamayacak bile. Hiçbiri sana zarar veremez sevgilim ben buradayım. Saçlarımı okşayıp, -"Hepsini uyandırın!" Adamların hepsi sandalyedekilere teker teker yumruk geçiriyordu. Elimle ağzımı kapatmıştım, Dolunay elimi çekip dudağımdan öpmüştü. Beni masanın üstüne oturtup, -"Kart oyunu oynamayı epey özlemişsinizdir ha?" Sandalyedekilerin yüzü tanınmaz haldeydi, kırmızı ışık olsa bile yüzlerindeki kan belli oluyordu. Dolunay elindeki kartları gösterip, -"Papaz kimde oynayacağız ama bize özgü olarak! Haldun, sence papaz kimde olmalı?" Haldun gömleğini düzeltmişti, -"Bence hepsinde olmalı efendim." Dolunay kahkaha atmıştı, -"Hayır, biricik sevgilim de oyuna dahil. O yüzden papaz kimde oyununu uzatacağız eğlenmek için." Haldun ceketini ilikleyerek bana yönelmişti, -"Ne içersiniz? Bütün gece buradayız onun için seveceğinizi düşündüğüm her şeyi aldım." Duraksamıştım, tüm gece burada mıyız?" -"Kahve alayım şimdilik." Haldun, arka tarafa doğru yönelirken Dolunay, -"Bana bira uzat Haldun, sinirlerimi yatıştırmam gerekiyor." İleri geri yürüyordu, sandalyedekilerin hepsinin kafası eğik şekildeydi. Haldun bana kahve ve kurabiye getirmişti, -"Şekerinizi düzeltmek için tatlı yemelisiniz. Epey kanamış elleriniz." Yanaklarım kızarmıştı, masaya koyduğu kahve fincanını elime alıp tebessüm etmiştim. Elindeki bira şişesini Dolunay'a verip kenara geçmişti. Silahı masaya bırakıp, kremalı kurabiyeden almıştım. Dolunay şişeyi kafasına dikip yere atmıştı. Elindeki iskambil destesine bakıp, masaya doğru yürüyordu. Desteyi sayıp, otuz iki tanesini masaya atarken, kağıtları karıştırmaya devam ediyordu. Elinde tuttuğu kartları gösterip, -"Yirmi tane kartımız var beyler, sağ baştan teker teker gelin ve çekin. Çektiğiniz kartlara en son bakacağız." Bana bakarak, -"En son sana çektireceğim hayatım." Kahvemden bir yudum alarak onları izlemeye başlamıştım. Tüm adamları teker teker kartlardan çekip yerlerine geçiyorlardı. En son iki tane kart kaldığında, Dolunay bana yaklaşıp, -"Seç güzelim, ilk elin galibini bulalım." Sağ elindeki kartı almıştım. Dolunay sırıtmıştı, -"Kartlara bakalım, papaz kimde?" Karta baktığımda papaz bendeydi! -"Sanırım bende...Kaybettim." Dolunay kafasını sallamıştı, -"Hayır kaybetmedin bizim oyunda kaybetmek yok." Elimden tutup çekmişti, -"İstediğinle başlayabilirsin...*sandalyedekileri gösterip* bu on kişiye istediğini yap." Yutkunmuştum, elime silahı tutuşturup, -"Hadi sinirini çıkar, bana vahşi tarafını göster!" Silahı Sarp'a yöneltmiştim. Ellerim titriyordu, -"Korkma! Sana bakamaz bile!" Derin bir nefes almıştım, beynime doğru bir sıcaklık gitmeye başlamıştı. Ellerimin titremesi durmuştu, dudağımı ısırarak sadece başı eğik olan Sarp' bakıyordum, -"Hadi bebeğim! İkinci eli oynayacağız vursana!" Dolunay ikinci birasını içiyordu, bana göz kırpıp adamlarına dönmüştü, -"İntikam...Soğuk yenen bir yemek sanırım." Diye fısıldamıştım, gözlerimi kısarak Sarp'ın omzuna ateş etmiştim. İnlemişti, Dolunay alkışlayıp, -"Onu öldürmemen çok iyi bebeğim, en sona kalsın." Kartları tekrar karıştırmaya başlamıştı. Herkes kart seçip tekrar yerlerine dağılırken, en son yine ben seçmiştim. Dolunay elindeki karta bakıp, -"Papaz bende!" Diye bağırdığında Haldun, -"Havalandırmayı açın ilaç kokusu yayılmasın!" Diye emir vermişti, kaşlarımı havaya kaldırmıştım. Dolunay vahşi bir hayvan gibiydi! Sarp'ın sağında oturan adama doğru gelip, -"Sen benim biricik sevgilime iğneleri hazırlayan şerefsizlerdensin...Adın ne!" Adam ağlamaya başlamıştı, -"Be-ben suçsuzum...Bana söylenen-" Dolunay ağzına sertçe yumruk geçirmişti, -"Sana adın ne dedim!" Ağzından kanlar akıyordu, -"M-Mert..." Dolunay bir kez daha yumruk atmıştı, yüzümü buruşturmuştum. Elleriyle adamın yüzünü kavramıştı, boğazını sıkmaya başladığında, -"Haldun, iğneleri getir!" Haldun koşarak çantayı götürmüştü, Dolunay adamı bırakıp, -"Bakalım bunlar ne işe yarıyor?" Diyerek eline kalın bir şırıngayı almıştı, adam çığlık atmaya başlamıştı, -"Hayır! Hayır lütfen yalvarırım yapmayın!" Dolunay iç çekmişti, -"Haldun tut şunun ağzını, her yerim salya oldu!" Haldun sandalyenin arkasına geçip adamın boynunu ve ağzını tutmaya başlamıştı. Dolunay çantaya bakıp bir tane daha şırınga almıştı. İkisinin de ucundaki plastiği çıkartıp, boynunu kütürdettikten sonra, -"Evet! Beyler papaz kimde oyununun en güzel kısmına geldik!" Adam çırpınmaya başlamıştı, elimi ağzıma götürüp Dolunay'ı izliyordum. Aniden iki iğneyi de adamın boynuna saplamıştı. Yutkunmuştum, etrafa kanlar fışkırıyordu. Şırıngaların ikisini de boynunun içine kadar sokup, -"Bunu arka tarafta halledin, burası çok kirlenmesin daha oyun bitmedi!" Diye bağırmıştı, yüzünü bana döndüğünde yanağındaki kanı eliyle silip, -"Acımasız yönünü görmek istiyorum! Bana bunu gösterene kadar buradan çıkmak yok!" __________________________________________________________________________ yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın <3
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD