9
Onur cezalı olmasına rağmen bir şekilde ailesini ikna ettiği Ezgi’yi de yanlarına getirmeyi başarmış birlikte ormanın içinde ilerliyorlardı. Aras onu nereye götürdüklerini sorsa da ikisi de ısrarla sabretmelerini söylemişti. Önce Ezgi’nin evine gidip kızı almış sonra da Üçü birlikte ilçenin sınırlarına doğru ıssız yollarda arabayı sürmüş en son da bir kenara park edip ormanın içinde yaya olarak devam ediyorlardı .
“ Allah aşkına nereye gidiyoruz biri bir şey söylesin.”
Ezgi “ Neden şimdi olduğunu anlamadım ama Onur seni eski tesise götürüyor” dedi. Aras Ezgi’ye bakıp “ Ne tesisi ?” diye sorduğunda Onur parmağı ile görünmeye başlayan tesisi gösterdi.
“ İşte orda. Herşeyin başladığı yer.”
Aras ileride görünen terk edilmiş duran harabeye baktı. Yaklaştıkça yer yer yanmış yerleri , yıkılmış duvarları fark etti. Çöktü çökecek gibi duruyordu. Ama yine de halen bir aradaydı.
Onur yıkıntının önüne geldiklerinde konuşmaya başladı.
“ Burası 50 küsur yıl önce gizli bir tesismiş. Burada yapılan deneyler çok gizliymiş. Ayrıntılar değişiyor. İnsanlar farklı farklı şeyler anlatıyorlar . Ama sonuç aynı. Bir yangın çıkmış ve deneyler için kullanılan ilaçlar gazla havaya karışmış. Bir gece de bütün ilçeye yayılmış.”
Aras kaşlarını çatarak Onurun ne anlatmak istediğini düşünürken Onur “ Gazdan etkilenen insanlarda bazıları ölmüş o gece. Kalanlar ise kimisi hiç bir şey olmamış gibi hayatına devam etmiş. Ama bazılarının üzerinde değişik etkiler olduğu söyleniyor. “ diye sözlerine devam etti.
Aras oğlanın anlattığı ütopik hikayeyi dinlerken Ezgi sonunda lafı devralarak Arasa baktı.
“ Yani diyor ki bu ilçe de bazı insanların özel güçleri var. Bunun sebebi de bu yangın .”
Onur “ Aynen öyle . Ve sende onlardan birisin .” dediğinde bu sefer Ezgi şokla “ Ne ?” diye sordu.
Aras ise sadece arkadaşlarına baktı. Anlattıkları hikaye fazla uydurmaydı. Ama özel güçleri olduğu gerçekti. Annesinin kullanmasını yasakladığı ve asla izin vermediği güçlerdi. Nedenini hiç bir zaman öğrenmemişti ama annesinin sözünü tutmuş ve asla kullanmamaya dikkat etmişti. Çok çok zor durumda kaldığı zamanlar haricinde .
Ezgi “ Bi dakika . Bu gerçek mi ? Yani sen -“ diye kekeledikten sonra cümlesini tamamlayamayan kızın omzuna kolunu attı Onur.
“ Kesinlikle doğru tatlım. Aras ta bizden .”
Aras İşte bu lafla daha da şaşırdı. Bizden demişti.
“ Sizden ?”
Ezgi sırrını bilen tek arkadaşına yan gözle bakıp “ Emin misin ?” dediğinde Onur başını olumlu anlamda salladı.
“ Onu gördüm Aras da bizden .”
Ezgi bu sefer Arasa daha bir ilgiyle baktığında Aras kafasına birden yüklenen bilgilerden allak bullak olmuş bir şekilde karşısındakilere baktı.
“ Bakın ben anlamıyorum. Doğru düzgün anlatın şunu. Ne demek sizdenim ? Burda neler oluyor ?”
Onur sonunda ciddi bir ifade ile dikleşti ve Ezgi’ye sardığı kolunu geri çekip Arasa bir adım yaklaştı.
“ Bu ilçe de özel güçlere sahip insanlar var. Ancak bu çok gizli. Ezgi de ben de onlardan biriyiz. Ve tabi ki sen de .”
Aras şaşkınlık , inanamazlık ve biraz da heyecan ile bir Onura bir Ezgi’ye baktı.
“ Nasıl ?”
Onur arkasına dönüp etrafına bakındı. Biraz ileride gözüne kestirdiği hedefine doğru ilerledi. Aras Ezgi’nin yanına gelip “ Ne yapıyor o ?” diye sordu. Ezgi ise gülümseyerek “ İzle “ dedi ve Onura bakmayı sürdürdü.
Onur neredeyse boyu kadar olan ve çapını hesaplayamadığı bir Kaya parçasının önünde durdu. Yavaşça eğilip kayayı tuttu ve sanki sandalye kaldırır gibi kolaylıkla kayayı kaldırdı. Aras gördüğü manzara ile ağzı şokla açıldı. Onur koca Kaya parçasını sanki ağırlığı yokmuş gibi kucaklamıştı. Sonunda kayayı yerine bırakıp ellerini çırparak onların yanına geldi.
“ Sen bunu nasıl yaptın ?”
Onur omzunu silkerek “ Küçüklüğümde keşfettim. Benim için ağırlık diye bir şey yok.” dedi. Arasın bakışları Ezgi’ye kaydığında sarışın kız da ona baktı.
“ Benim ki bu kadar afilli değil. Ben çok uzaklardaki sesleri , konuşmaları duyabiliyorum. Halil abinin kütüphanesine saldıranları bu sayede duydum . Kendi aralarında kokuşuyorlardı. “
Aras en az iki cadde ileride konuşan serserileri hatırladı. Hayranlıkla kıza baktı. Sonra da aynı heyecan ile Onura döndü. Onur ise Ezgi’ye bakıp “ Aras telekinezi yapıyor. Koskoca kitaplığı elini sallayarak yerden kaldırdı bu gün .” dediğinde kız ağzı şokla açılmış bir şekilde ona baktı. Bu muhteşemdi.
“ Gerçekten mi ?”
Aras ilk defa korkmadan sıkılmadan annesinin ona kızacağını düşünmeden rahatlıkla başını salladı. Evet . Onun bir özelliği vardı. Tıpkı Onur ve Ezgi gibi. Üçlü sırıtarak birbirine bakarken o dakikalarda paylaştıkları bu sırrın aralarındaki dostluğu perçinlediklerinin de farkındalardı.
&&
Yanmış tesisin yanında daha fazla kalmak istemeyerek ormanda yürümeye başlayan gençler bir yandan da sohbet ediyordu. Aras sırf Ezgi istediği için bir kaç taşı yerden kaldırıp fırlatmıştı. Tabi ki özel yeteneği ile. Bu yaşına kadar toplasa , bu gün ki kadar kullanmamıştı bu güçleri. Bu gün sanki Aras için bir başlangıçtı. Değişimin başlangıcı.
“ Peki neden bu kadar gizli? Madem buradaki herkes böyle . Neden insanlar saklıyor?”
Onur Arasa bir bakış atıp “ Kimse deney faresi olmak istemediği için tabiki .” dedi. Düşünüldüğünde elbette haklıydı. Devletin bu özel güçler için neler yapabileceğini asla bilemezlerdi.
“ Ve tabi birde avcılar yüzünden “
Ezgi’nin sözleri ile Aras “ Avcılar mı ? diye karşılık verdi.
“ Avcılar. Kim olduklarını bilmiyoruz. Ama bu ilçede kendilerine Avcı diyen bir grup var. Tek amaçları da bu yangında yayılan gazdan etkilenen insanları tek tek avlamak.”
Aras dehşetle Ezgi’ye dönüp “ Avlamak derken ? “ diye sordu. Ama cevap Onurdan geldi.
“ Avlamak . Öldürmek . Kaçırmak . Ne anlarsan. Eğer birinin özel yeteneği olduğu ortaya çıkarsa o kişi ertesi gün kayboluyor. Ya hiç bulunamıyor Ya da cesedi bulunuyor .”
“ Polis ne diyor bu avcılara ?”
“ Bu özel güçler bütün ilçenin bildiği ama yok saydığı bilgi. Polis bu vakalarla ilgilenmiyor. Onlar için normal bir kaçırılma ya da cinayet oluyor. O yüzden asla gücünü insanların gözü önünde kullanma.”
Aras başını sallayıp arkadaşlarını onayladığında düşüncelerle önüne döndü. Yine bir engel çıkmıştı. Annesi haklıydı. Bunlar güç değil sadece bir cezaydı. Bu yüzden asla kullanmamışlardı. Aklına düşen başka bir düşünce ile arkadaşlarına döndü.
“ Bu güçler. Herkeste mi var ? Yani yaşlılarda da ?”
Ezgi “ Zeliha teyzeyi mi kastediyorsun ? Onun hiç güç kullandığına şahit olmadım .” dedi. Onun susması ile Onur sözü devraldı.
“ Her zaman güçler açığa çıkmıyor. Yani ilk etkilenenler nasıl desem taşıyıcı olabiliyor. Onların çocuklarında çıkıyor, ya da onlarında çocuğunda. “
Aras birden durdu. Onun durması ile Onur ve Ezgi de durdu ve oğlana baktılar .
“ Ne oldu ?”
Arasın yüzündeki şüphe arkadaşlarını endişelendirmişti.
“ Siz bütün bunları nerden biliyorsunuz ?”
Bu sefer Onur sıkıntı ile bir kaç saniye sessiz kaldı. Ezgi ise arkadaşına güç vermek ister gibi bakıyordu.
“ Büyük annem. O yanan tesiste çalışanlardan biriymiş. Yangını , öncesini , sonrasını bana anlatırdı. Uzun yıllar araştırma yaptı. İnsanları maruz kaldığı gazın etkilerinden kurtarabilmek için. Ama başarılı olduğu söylenemez.”
Aras bir kaç saat içinde öğrendiği bilgilerle bir kez daha şaşkınca kaldı. Kafasını artık arkalarında kalmış olan boş binaya çevirdi. Sonrasında ise tekrar arkadaşlarına baktı. Daha konuşacakları çok şey var gibiydi.
&&
İdil akşama doğru Arzu ile oturmuş eskiden çalıştığı dergi ile ilgili bir şeyler anlatırken Gencay elindeki kremi Ali’nin gözüne sürüyordu. Bir yandan ona halen söylenip bir yandan da çocuğun yüzüne baktıkça üzülüyordu. Ali ile aynı yerde oturuyorlardı ve Gencay burayı açtığında Ali onun ilk çalışanı olmuştu. Tabi karısın dan sonra. Hatta kardeşi Sinan bile polislikten ayrılmasaydı onun yanında çalışmazdı. Gencayın gözleri bir an bir köşede oturan Sinan’a kaydı. Adamın Bakışları telefonundaydı. Ona yapılan haksızlık halen canını sıkıyordu. Mesleğine aşık bir adamı iftira ile işinden edenlere duyduğu öfke tekrar yükseldi. Önüne dönüp elindeki kremin kapağını kapatıp Ali’ye uzattı.
“ Birazdan çıkalım da sen de dinlen. Biz götürürüz bu gün seni .”
Ali onu onaylarken gazetenin kapısı açıldı. Herkesin başı kapıya döndüğünde içeri girmiş olan Aras da onlara baktı. İdil “ Aras “ diye kardeşine yerini belli ettiğinde oğlan direkt ona doğru yürüdü.
“ Ne oldu ?”
“ Beraber gidelim eve. Bu ayakla nasıl gideceksin ?”
Arzu iki kardeşe gülümseyerek yanlarından ayrılıp kocasının yanına gittiğinde İdil kardeşine eğilerek “ Sinan ile gideceğim. Sabah beraber geldik Ya.” diye fısıldadı. Aras ise gözlerini devirip “ Sevmiyorum o herifi. Bende gelirim sizinle işte . Yalnız kalmazsın .” dedi. İdil ise başını iki yana sallayarak oradakilere kısaca kardeşini tanıştırıp çıkışı beklemeye başladı .
“ Abla ?”
“ Hı ?”
“ Sana anlatacaklarım var .”
“ Anlat .”
“ Burda olmaz . Evde konuşuruz . “
İdil kardeşinin üzerinden akan gerginliği fark ettiğinde aslında buraya geliş amacının da her ne anlatacaksa o yüzden olduğunu fark etti. Hem heyecanlı hem de endişeli gibiydi.
“ İyi misin ?”
Aras ablasına başını sallayıp Ali’ye baktı . Onunla sabah tanışmıştı.
“ Sen işini bitirene kadar Ali ile konuşayım.”
Aras İdilin yanından kalktığında İdil şaşkınca kardeşinin arkasından baktı. Oğlan çoktan Ali’nin yanına oturmuş gözünü soruyordu .
“ Allah Allah . “
Ofiste yankılanan telefon ile dikkati dağılan idil başını çevirdiğinde Sinan’ın telefonu kulağına götürdüğünü gördü.
“ Efendim Simay ?”
İdil o kızın adını duyunca gözlerini devirdi. O ikisi kesinlikle çıkıyor olmalıydı. Bir an kriz anında da olsa Sinan’ın ona sarıldığını duysa Simayın yüzünün alacağı şekli merak etti. Sonra da kendi kendine saçmaladığını düşünüp önüne döndü. Herhangi bir işi yoktu. Öyle boş boş duruyordu . İlk günden yeterince olay yaşamıştı bu yüzden de Gencay onu zorlamıyordu .
“ Hadi gençler dağılalım. Yarın görüşürüz. “
Gencayın sözleri ile herkes ayaklandığında İdil de ayağa kalktı. Masanın ardından hafif topallayarak çıktı. İlk bir kaç adımı başarılı olsa da sıradaki adımında tekleyince birden düşecek gibi oldu ama kendisine doğru atılan iki kişi onu yakaladı. Bir kolundan Aras diğer kolundan Sinan tutmuş kısa bir an birbirlerine bakmışlardı. Tabiki tutuşunu geri çeken Sinan olmuş ve iki kardeşi yalnız bırakarak “ Arabada bekliyorum .” diyerek önden gitmişti.
Aras onun arkasından kötü kötü bakarak “ Ne ayak bu Ya “ dediğinde İdil gözlerini devirerek kardeşinin koluna girdi.
“ Yürü hadi yürü.”
&&
Eve geldiklerinde İdil arabadan inmiş ve Arasın koluna girmişti. Sinan kısa bir “ İyi akşamlar “ dedikten sonra cevap bile beklemeden kendi evine giden merdivenlere yönelmişti. İki kardeşi ise evde bir sürpriz daha bekliyordu. Kapıyı açıp girdiklerinde Simay elindeki tabaklarla mutfaktan çıkıp onlara sahte bir gülücük göndermişti.
“ Bu her gün gelecek mi böyle Ya “
Aras sinirle söylenirken İdil de bu konu hakkında rahatsız olmuş bir şekilde kardeşine baktı. Ananelerinin eviydi sonuçta . Eve giren çıkana karışlamazlardı ama yine de onlar da artık burada yaşıyordu ve sevmediği insanları sürekli burnunun dibinde görmek istemiyordu.
“ İdil . Kızım ne oldu sana ?”
Zeliha hanım onları fark ettiğinde hemen kızın yanına gelmiş endişeli gözlerle ona bakmıştı.
“ Küçük bir kaza oldu. Önemli değil.”
“ Yemek hazır “
Simayın bağıran sesi aralarına girdiğinde Zeliha hanım “ Çok geçmiş olsun kızım. Canın yanıyor mu ?” diye sordu. İdil başını iki yana salladığında tekrar Simayın bağıran sesi duyuldu.
“ Ay hadi yemekler soğuyacak .”
Aras “ Ya sabır “ derken Zeliha hanım “ Hadi üzerinizi değiştirip gelin . Sofrada konuşuruz “ diye onları odalarına gönderdi. Dakikalar sonra iki kardeşte üzerini değiştirip masaya geldi. Simay kısa bir geçmiş olsun sözünden sonra yemeğine başlamış bir daha da kardeşlerle ilgilenmemişti. Ancak Zeliha hanım torununun haline epeyi üzülmüş ve bunun üzerine de bolca konuşmuştu. Sonrasında da Arasın iş yerinde olanları duymuş ve kendisinin de yardım etmek istediğini söylemişti. Yemek bitmek üzereyken Simay “ Bu gün gazetedeki haberi okudum da. Gerçekten de korkunç bir şey “ diye konuyu açtığında Zeliha hanım direkt üzüntü ile konuştu.
“ Gerçekten de öyle. Alev daha çocuktu. Nasıl böyle bir şey olur anlamıyorum.”
Simay da yaşlı kadına katılırken Zeliha hanım tekrar konuştu .
“ Neyse ki işe Sinan ile gidip geleceksin . Gözüm arkada kalmayacak .”
Simayın yüzü bir an kasıldığında bu durumu tek fark eden İdil gibi durdu. Birden içinde hissettiği tatmin duygusu ile çenesini kaldırdı.
“ Gerçekten de öyle. Bu gün de sürekli beni taşıdı durdu sağolsun. O olmasa yürüyemeyecektim. “
Simayın daha da gerildiğini görünce ise gülümseyerek önüne döndü. Adamı halen çok sevdiği söylenemezdi. Ama ona yardım ettiği gerçeğini de görmezden gelemedi.
“Aras sen de bir daha gece çıkma dışarı. Katili de bulamamışlar .”
Aras birden kaşlarını çattı. Şu ortamı bozmayayım diyordu ama kadın bir laf ediyordu Arasın sinirlerini zıplatıyordu.
“Tabiki . Sizin eviniz sizin kurallarınız . “ dedikten sonra ayağa kalktı ve “ Afiyet olsun . Ben doydum .” diyerek odasına gitti. Sofra da sessizlik oluştuğunda Zeliha hanım üzüntü ile yerinden kalkıp mutfağa geçti ve Simay yüzünde ki kibir ile İdile baktı.
“ Neden geldiniz ki siz ?”
İdil kızın sirke satan suratına bakarak sessizliğini koruduğunda Simay tekrar konuştu.
“ Kadının parasına geldiniz değil mi ? Duydunuz zengin olduğunu -“
“ Sus .”
İdilin ani çıkışı ile susan Simay yüzündeki şaşkın ifade ile öylece kaldı . İdil ise tamamen öfkelenmiş bşr şekilde ona bakıyordu. Zaten Arasın sözleri yüzünden gerilmişti . Bir de üstüne Simayın çirkin imalarını çekemeyecekti. Bileğinin izin verdiği ölçüde ayağa kalktı.
“ Bizi kendinle karıştırma Simay. Bizi tanımıyorsun. Canını yakarım .”
Başka kelime etmeden topallayarak Arasın odasına doğru gitti. Sofra da tek başına kalan Simay ise sinirden kızarmış bir şekilde öylece kaldı. Yıllardır emek emek ördüğü planları bozuluyordu. Ama buna öyle kolay izin verecek değildi.
&&