17

3318 Words
17 İdil bir pazar sabahına daha mutlu başladı. Yine erken uyanmıştı ama kendini hiç yorgun hissetmiyordu. Odasından çıkıp ailesine kahvaltı hazırladı. Bu gün Simay yoktu. Hafta içinde bir çok kez gelmiş olsa da ananesi bir gece önceden kızı bu gün torunları ile baş başa kahvaltı yapacağı konusunda uyarmıştı. Ve Simay gerçekten de gelmemişti. Hatta Sinan’a hiç bir şey söylememişlerdi ama o da gelmemişti. Gerçi onu düşündüğünde bir an içini sıkıntı kapladı. Çünkü Sinan hafta boyunca bedenen İdilin yanında olsa da zihnen uzaklarda gibiydi. Sanki kıza hem yakın hem de uzaktı. İdilin dikkatini çeken bir diğer şey ise adamın her sabah sigara içerek onu beklemesinin ardından sürekli olarak ağzına attığı naneli sakızlardı. İdil sabahları kapının önüne çıkıyor . Görmekten hoşlandığı manzarayı bşr kaç saniye izliyor. Adamın onu fark etmesi ile yanına yaklaşıyor ve adam sigarayı söndürüp nefesini dışarı vermeden sakızı ağzına atıyordu ve gerçekten de o kötü koku azalıyordu . İdilin suratında oluşan gülümseme ile kız ailecek yaptıkları kahvaltının bulaşıklarını toplarken Arasın arkadaşlarının geldiğini gördü. Onlara kısaca selam verdikten sonra saatine baktı. Bu gün Harun ile görüşecekti. Hafta başında ona görüşme sözü vermişti. Ama kararlaştırdıkları saate henüz daha vardı. Hafif bir müzik mırıldanarak kendine kahve yapmaya girişti. Çardakta oturup kahvesini yudumlamak istiyordu. Bunu kesinlikle bir rutin haline getirecekti. Evin en sevdiği kısmı bahçedeki çardaktı. “ Benimki şekersiz olsun .” İdil arkasında duyduğu ses ile bir an boş bulunup irkildi. Sesin sahibini tanımıştı. Bir elini kalbinin üzerine koyarak arkasını döndü. Bütün hafta kendisine uzak duran Sinan kollarını kavuşturmuş mutfağın kapısında kendisini izliyordu. Bir omzunu kapının kirişine dayamış tek kaşı hava da ona bakıyordu. İdil pes ederek önüne döndü ve kahveye ilave yaptı. İşi bittiğinde de kahveleri tepsiye koyup “ Bahçede içecektim ?” diyerek ona baktığında adam sadece başı ile onu onaylayıp önden gitmesi için yol verdi. İdil önden giderek bahçeye çıktı ve çardağa tepsiyi koydu. Sandalyeye oturacağı sırada Sinan’ın uzattığı poları gördü. Teşekkür ederek aldıktan sonra polara sarınıp oturdu. Adam onun yüzüne bir kaç saniye baktıktan sonra karşısına geçti. Kendi kahvesini alırken İdilin sorgulayıcı bakışları ile karşılaştı. “ Ne oldu ?” İdil sadece omzunu silkerek kahvesini yudumladı. Sinan bu gün bir farklı görünüyordu. Aslında her zaman ki gibiydi. Kıyafetleri hafta içine göre daha sportifti. Saçları aynı dağınıklıkta yüzü aynı ifadesizlikte. Onun gülümsediğini çok az görmüştü. Bir kaç kere denk gelmişti ve gerçekten de ona yakıştığını düşünüyordu. Sinan ise kahvesini içerken izlenildiğinin farkında olarak kıza döndü. Bir haftadır girdiği düşünce girdabından her gece baş ağrıları ile uğraşıyordu. Hayatında birden fazla şey oluyordu ve Sinan kendini çok yorgun hissediyordu . “ Ellerine sağlık “ İdil gülümseyerek karşılık verdiğinde Sinan kızın kıvrılan dudaklarına hızlı bir bakış atıp tekrar gözlerine baktı. Halen onun işaretini görmemişti. Bir şekilde bunu teyit etmeliydi. Ama havalar soğuduğu için kızın kıyafetleri hep uzun be vücudunu örten türdendi. Ayrıca bu işaretler belirli bir yerde olmuyordu. Her insanda farklı bölgelerde oluyordu. Annesinin işareti mesela göbeğindeydi. Babasında ise işaret yoktu. Gencay da da yoktu. Kendisinin işareti ise omzundaydı. Ancak İdilin görünen bir yerinde işaret yoktu. Adamın gözleri kızın vücudunu hızla taradı. O işareti bulmanın tek yolu kızı soymaktı. Sinan bir an gözlerinin önüne gelen görüntüler ile dern bir nefes alıp başını çevirdi. Zihninde beliren çıplak İdil görüntüleri ile yerinde rahatsızca kıpırdandı. Başını iki yana sallayıp kafasını toplamaya çalıştı. Bunları düşünmenin sırası değildi. Odaklanmalıydı. Ne kadar beraber çalışsalar da İdil ile aralarında halen bir mesafe vardı. “ Selam “ İdil duyduğu ses ile yüzünü buruşturdu. Simay sırıtarak onlara doğru geliyordu. “ Ben de nerde kaldı diyordum .” Onun fısıltısını duyan Sinan gülmemek için yanaklarını ısırırken Simay çoktan yanlarına gelip Sinan’ın hemen yanına oturdu. “ Kahve mi içtiniz ? Bilseydim erken gelirdim. İdilciğimin elinden bir kahve içmek nasip olmadı.” Simayın sırıtan sahte suratına kaşlarını çatarak bakan kız “ Hayırdır ? Neyin peşindesin ? “ diye sordu. Simay ise yapmacık bir tavırla alınmış gibi yaparak dudaklarını büzdü. “ Aşk olsun İdil ya. Tamam kabul ediyorum . İyi bir başlangıç yapmadık ama bence bundan sonra daha iyi geçinebiliriz .” Simay gözlerini kırpıştırarak bakarken İdil onun sözlerindeki hiç bir kelimeye inanmayarak elini kendisine uzatmasını izledi. “ Anlaştık mı ?” İdil bu anlaşmanın altından ne çıkacağını düşünerek kızın yanında oturan Sinan’a baktı. Sesini çıkarmadan ikisini izliyordu. Yüzündeki ifade tam okunmasa da dikkatli bakan biri için gözlerindeki merak belli oluyordu. İçini çekerek Simayın oyununa katılmaya karar verdi ve havada ki elini sıktı. Gerçi çekildiğinde Simay kısa bir alkış tutarak kıkırdadı. “ Bak göreceksin çok iyi anlaşacağız .” “ İdil ?” İdil Simayın sahte suratına bakarken duyduğu ses ile bahçede kendisine yaklaşan adama baktı. “ Harun ?” Telaşla ayaklanarak çardağa adımını atan adamı izledi. Onu ilk defa sivil görüyordu ve gerçekten yakışıklı olduğunu kabullendi. Üstelik neredeyse Sinan kadar uzun boyluydu ve İdil uzun boylu erkekleri severdi. Harun’u incelerken bir anlık da olsa düşüncelerine sızan Sinan ile irkilen İdil boğazını temizleyerek konuştu. “ Ben saati fark etmedim. “ İdil ceplerine bakarak telefonunu aranırken Harun gülümseyerek konuştu. “ Hayır . Merak etme. Ben erken geldim.” İdil adama gülümseyerek “ Ben hazırlanayım o zaman .” dedi ve oturan diğer çifte döndü. Sinan kaşlarını çatmış ikisine bakıyordu. Yanında ki Simayın yüzünde ise sinsi bir sırıtma vardı. Sanki mutlu olmuş gibiydi. İdil önüne dönerek “ Hemen geliyorum .” dedi ve hızla bahçeden çıktı. İdilin kaybolduğu kapıya bir kaç saniye bakan Harun önüne döndüğünde kendisini izleyen iki kişi ile göz göze geldi . Simay “ Otursana Harun .” dediğinde ona gülümseyerek İdilin kalktığı sandalyeye yerleşti. Sinan’a baktığında onun ifadesiz bakışları ile karşılaştı. Bir an geçen senelerdeki halini düşündü. Sinan her daim gülümseyen , şakalar yapan bir insanken artık hep ifadesiz birine dönüşmüştü. Harun’un Sinan’a karşı her hangi bir düşmanlığı yoktu. Onunla beraber çalışırken çok bir samimiyeti olmasa da onun altında çalışmaktan memnundu. Şimdi ki komiserinin yerine Sinan’ın daha adaletli olduğu bir gerçekti. Ama yine de Sinan’ın yaptığı yanlıştan sonra ona karşı tamamen bir soğukluk hissetmişti. Karakoldakilerin onunla dalga geçmelerine kendisi de katılıyordu ve bundan hiç utanmıyordu. Ancak İdilin yanındayken bu durum değişiyordu. Onun kendisini yanlış tanımasını istemiyordu. Simaya döndüğünde ise kızın kendisine sırıtarak bakmasından rahatsız olarak önüne dönecekken kızın sesi ile ona bakmak zorunda kaldı. “ Nasılsın Harun ?” “ İyiyim Simay teşekkürler .” “ Aman iyi ol. İlçemizin sizlere ihtiyacı var .” Harun çocukluğundan tanıdığı Simayın samimiyetsiz hareketlerine sadece başını sallarken onun yanında oturan Sinan’ın yumruklarını sıktığını fark etti. “ Ee söylesene İdil ile beraber misiniz ? Ay valla nasıl sevindim. Çok yakışıyorsunuz .” Simay kıkırdayarak konuşurken Harun onun sözlerine içtenlikle gülümsedi . Tabiki isteği İdil ile beraber olmaktı. O kızı gördüğünden beri ondan etkileniyordu. Şimdiye kadar gördüklerinden farklıydı. “ Hayır Simay. Ama neden olmasın . Zaman gösterecek .” Sinan konuşulanları sessizce dinlerken derin dern nefesler aldı. Harun’un İdil ile beraber olması mümkün değildi. İdil’den hoşlandığını inkar edecek değildi ve kesinlikle başka bir erkeğin varlığını istemiyordu. Gözleri ileriye bakarken kızın giyinmiş bir şekilde acelece yaklaştığını gördüğünde kendisini hazırladı. Bu gün onların istediği gibi geçmeyecekti. “ Hazırım ben. “ Harun ayağa kalkarken Sinan da ayaklandı. Onun da kalkması ile diğerlerinin bakışları Sinan’a döndü. Adam ise omuzlarını dikleştirip ellerini ceplerine sokarak “ Ee nereye gidiyoruz ?” diye sorduğunda ona bakan üç kişi de şaşkınlıkla kalakaldı. Kendisini ilk toparlayan İdil “ Pardon ? “ dediğinde Sinan yarım bir gülüşle kıza baktı. “ Nereye gidiyoruz dedim. Ona göre hangi arabayla gideceğiz onu seçeriz. Bu gün hava güzel. Açık alana mı gitsek. Bana da iyi gelecek. Çok sıkılmıştım .” Harun şaşkın bir ifade ile İdile döndü ancak kız başını iki yana salladı. Onun da bundan haberi yoktu. “ Biz Harun ile gidiyoruz Sinan. “ Sinan ise onaylamaz bir şekilde kıza dik dik bakmaya devam etti. “ Sen o işi unut İdil. Zeliha teyze seni bana emanet etti. Boşuna tartışmayalım . Zaman geçiyor.” Başka bir şey demeden çardaktan çıkarken arkasında şaşkın üç insan bıraktı. && Sinan arabayı çalıştırmış onları beklerken yanındaki kapı açıldı ve gülümseyen suratı ile Simay hızla arabaya bindi. “ Geldim canım .” Simay eli ile saçlarını düzeltirken adam şaşkın bir şekilde kıza baktı. İdili beklerken Simayı görmek onu şaşırtmıştı. O daha ne olduğunu sormadan çantasından telefonunu çıkaran kız konuştu. “ Sağolsun Harun davet etti beni. Şimdi onlar çift Ya. Sen yanlarında yalnız kalma diye. “ Simay çapkınca adama göz kırptığında Sinan hemen camdan dışarıya baktı. Harun’un arabasına binen ikiliye sinirle bakarken derin bir nefes aldı. İşler planladığı gibi gitmemişti. Simay ile bir derdi olmasa da kızın kendisine olan ilgisini her zaman hissetmişti ve bundan rahatsızdı. Üstelik son zamanlardaki artan ilgisi Sinan’ın hiç hoşuna gitmiyordu. Sinirle gaza basarken Simay ani sarsıntı ile kapıya tutundu. İki araba arkalı önlü ilçe dışına doğru giderken İdil yanındaki Harun’a göz ucuyla baktı. Bu buluşma ikisi arasında olmalıydı ama hiç düşünmediği şekilde dört kişiye çıkmışlardı. “ Lütfen kusura bakma. Sinan neden böyle yaptı anlamadım.” Harun kıza gülümseyerek önüne döndü. “ Önemli değil. Sinan hep böyle biriydi zaten . Kafasına koyduğunu sorgulamadan yapardı. “ İdil adama başını sallarken meraklı bir şekilde tekrar konuştu . “ Sinan’ın neden ihraç olduğunu biliyor musun?” Harun sadece onaylayarak başını salladı. Elbette biliyordu. Tüm emniyet biliyordu. “ Bana anlatır mısın ?” Adam kaşlarını çatarak kıza bir bakış attı. Kararsız gibiydi. “ Kendisi anlatmadı mı ?” “ Hayır . Daha doğrusu sormadım. Sanırım biraz çekimdim .” Harun bir süre daha sessiz kalıp konuşmaya başladı. “ İki sene önce buraya bir amir atandı. Bizi denetlemek için. Ailesi ile birlikte . Amirin bir kızı vardı. 17 yaşında. Sinan’a aşık olmuş.” İdil kaşlarını çatarak Harun’u dinlemeye devam etti. “ Sinan kızı reddetmişti. Kız zaten çok küçüktü. Ama olay öyle değilmiş. Meğer gizlice sevgili olmuşlar. “ İdil inanamayarak “ Sinan . 17 yaşında bir çocukla. Emin misin ?” diye sordu. Harun başını sallayarak onu onayladı . Ancak İdil bunu kabullenmedi. “ Mümkün değil. Sinan böyle biri değil.” “ Onu ne kadar tanıyorsun ?” “ Bir çocukla aşk yaşamayacağını bilecek kadar .” Harun bu söz üzerine susarak önüne baktı. İlk duyduğunda kendisi de aynı düşünceler içindeydi ama gerçek ortadaydı işte. “ Sonra ne oldu ?” Harun İdilin sesi ile kıza kısa bir bakış atıp tekrar yola döndü. “ Duymak istediğine emin misin ?” İdil olumlu anlamda başını salladı. “ Sen ne kadar inanmasan da o kızcağız ve Sinan sevgiliydi. Üstelik bunu da 6 ay kadar saklamayı başarmışlar. Sonra bu duyuldu tabi . Kız reşit olmadığı için Sinan önce açığa alındı. Bir hafta sonra kız öldüresiye dövülmüş bir şekilde bulundu. Sinan yapmış. Hemen ihraç oldu. “ İdil duyduklarından sonra şaşkın bir şekilde konuştu. “ Ama bu çok saçma .” “ Nesi saçma ?” “ Sinan asla bir çocuğu dövmez .” Harun burnundan soluyarak direksiyonu sağa çevirdi ve toprak yola girdi. “ Nerden biliyorsun ?” “ Çünkü yapmaz işte. O öyle biri değil. Ayrıca nerden belli onun yaptığı ?” “ Kız kendine geldiğinde söyledi .” “ Ve Sinan ?” “ inkar etti tabi . Ama kızın sözlerine karşılık Sinan’ın ki pek önemli değildi. Üstelik amirin kızı birde. Sadece ihraç olduğu için şanslı sayılır .” İdil kabul edemez bir şekilde başını iki yana salladı. Bu işin içinde başka bir şey vardı. Harun arabayı durdurduğunda İdil çevresine baktı. Ormanlık alandaydılar. Arabadan inerken arkalarına park eden Sinan ile bakışları kısa bir an ona kaydı. Simay sırıtarak hemen adamın dibinde yerini alınca gözlerini devirdi. “ Bu taraftan .” Harun’un sesi ile hızlı adımlarla onu takip etti. Arkalarından gelen Sinay ve Sinan’ın farkındaydı ancak konuşmuyordu. Simay “ Ay küçüklüğümden beri gelmemiştim buraya ya “ diye konuştuğunda İdil daha da merak ederek yürümeye devam etti. Ağaçların arasından izledikleri patika yol bittiğinde bir açıklIğa çıktılar. İdil geniş alana bakarken gülümsedi. Büyük bir doğal parktı. Etrafta çeşitli alanlar vardı. Daha çok piknik alanı gibi duruyordu ama gezilecek şekilde de tasarlanmıştı. Harun etrafı izleyen İdile gülümseyerek elini uzattı. İdil onu fark ettiğinde bir an duraksadı. Elini tutmak o an için yanlış bir hareket gibi geldi ancak karşısındaki adam beklenti ile ona bakıyordu ve yavaşça ona doğru elini uzattı. Tam Harun’un elini tutacakken omzundan aldığı darbe ile dengesi bozuldu ve bir kaç adım yana doğru sendeledi. “ Pardon .” Sinan çarptığı kıza yalandan bir özür dilerken Harun çoktan elini indirmiş İdile endişe ile bakmıştı. “ İyi misin ?” “ Evet .” Simay abartı bir sesle “ Ay Sinann şuraya bak. Çiçeklerin olduğu yere oturalım .” diYe konuşarak seke seke uzaklaşırken arkada kalan üçlü de onu takip etti. Harun koluna astığı poşetlerl piknikçiler için konulan masalardan birine koyarken Simay çoktan yerine kurulmuştu. İdil de onun karşısına geçerken Harun hızla İdilin yanına çöktü. Nedense Sinan’ın bu gün onların arasına girme çabası var gibi duruyordu. Dörtlü karşılıklı birbirine bakarken garip bir sessizlik oldu . İdil Simay ile herhangi bir sohbet etmek istemiyordu. Harun ise İdil ile Özel konuşmak istiyordu . Simay ise sadece Sinan odaklıydı. Sinan’ın tek derdi ise İdili buradan uzaklaştırmaktı. Hepsi kafasında bir şeyler düşünürken Harun uzun bir nefes verdi. Gözleri Sinan’a takıldı. Adam direkt İdile bakıyordu. Kaşları çatıldı . “ Sinan ?” Sinan kendisine seslenen Harun’a döndü. Adamın gözlerinde gördüğü düşmancıl kıvılcım nedense hoşuna gitmedi. Yine canını sıkacaktı. “ Senin dava ne oldu ? Sonuçlandı mı ?” Sinan sakinleşmek için derin bir nefes aldı. Harun her zamanki harundu işte. Bir kaç kere ona iyi davrandı diye özünü unutmamalıydı. “ Hayır. Devam ediyor. “ İdil merak ile “ Ne davası?” diye sorduğunda Sinan’dan önce Harun cevapladı. “Meslekten atıldıktan sonra İtiraz için dava açmıştı. Bir yılı geçti sanırım . Ama sonuç yok tabiki . “ Simay yorum yapmazken İdil de bu konudan rahatsız oldu . Üstelik Sinan’ın bozulan suratından onun da üzüldüğünü anladı. Konuyu değiştirmek istedi. “ Bundan sonra çalışma saatlerim çoğalacak sanırım .” Harun ilgi ile “ Neden ?” diye sorduğunda İdil gülümseyerek “ Arzu hamile. Her ne kadar daha çok erken de olsa Gencay karısının çalışmasını artık istemiyor. “ diye açıkladı. Bu konu ile Sinan’ın az önceki sıkıntılı hali değişti. Yengesinin bebek haberini verdiği gün aklına geldi. Kardeşi baba olacaktı ve bu haber ile ayakları yere basmıyordu. Sinan da çok sevinmişti . Amca olacaktı. Bu dünyada akrabalar konusunda pek şanslı değillerdi ve aile diyebileceği tek kişi kardeşi idi. Sonrasında da yengesi Arzu hayatlarına girmişti. Şimdi ise yeğeni ile aileleri çoğalacaktı. “ Sinan. Hadi beni salla. “ İdil Simayın ne dediğini anlamayarak ona baktığında kızın Sinan’ın koluna yapıştığını ve umutla ona baktığını gördü. Sinanın ise bir anlık gözü ileride bir yere kaydı ve bıkkın bir ifade ile Simaya döndü. İdil adamın baktığı yere kafasını çevirdiğinde büyük bir ağacın dalına asılmış salıncağı gördü. Çocuklar için olamayacak kadar büyüktü. Sevgililer için olmalıydı. “Ayağımı burktum sabah Simay. Biraz oturmak istiyorum. “ “ Ya Sinan kırma beni. Çok istiyorum .” Sinan gözlerini devirmemek için kendisini zor tuttu. Harun’un İdile kayan gözlerini fark ettiğinde onun İdili sallamak isteyeceğini anladı. Daha Harun ağZını açamadan “ Ayağımı zorlamak istemiyorum. Harun . Sen Simaya eşlik eder misin ?” diye hızla konuştu. Harun şaşkın bir şekilde Sinan’a bakakaldığında Simay yüzünü asarak sessiz kaldı. O Harun’u değil Sinan’ı istiyordu. Ama Harun yüzündeki pek de gönüllü olmadığı belli olan ifade ile oturduğu yerden kalktığında Simay da el mahkum ayaklandı. İkisinin de hayalinde ki farklı düşünceler ile salıncağa doğru yürümelerini izleyen İdil kaşları çatık bir şekilde Sinan’a döndü. Ancak döndüğü anda onun dik bir şekilde kendisine baktığını gördü. Gözleri birbirine kitlendiğinde İdil bir an ne diyeceğini unuttu . Sahi ne diyecekti ? “ Kalk .” Sinan birden ayaklanarak İdile elini uzattı . Kız aralarındaki bakışmayı kesip önce kendisine uzatılan ele sonra da tekrar o gözlere baktı. “ Ne oldu ?” “ Sana bir şey göstereceğim .” İdil kaşının birini kaldırarak konuştu. “ Ayağın acımıyor muydu ?” “ Yalan söyledim. Hadi .” Sinan’ın dürüst ve aceleci sözleri ile İdil heyecanlandığını hissetti ve ayağa kalktı. Sinan onun uzatmasını beklemeden kendisi uzanıp kızın elini tuttu ve hızlı adımlarla Harunlara kısa bir bakış atıp aksi istikamette yürümeye başladı. Sık ağaçların olması sayesinde görüş açısından çıktklarında Sinan biraz yavaşladı ve peşinden sürüklediği kıza baktı. İdil kaşlarını çatmış bir şekilde ona itaat ediyordu. Sessiz sessiz yürüyordu. Ancak bakışları birleşmiş ellerindeydi. Sinan da onun elini tuttuğu eline bakıp önüne döndü. Şu an da doğaçlama yapıyordu ve hiç bir şeyi sorgulamak istemiyordu. On dakika kadar yürüdükten sonra yine bir açıklığa çıktıklarında İdil beğeni ile etrafını süzdü. Burası oturdukları yerden daha güzeldi. Biraz ileri de akan *çay vardı. Hızı sakindi ve etraftaki çam kokusu ile sakin bir huzur yayıyordu. Sinan eğilip ayakkabısını çıkarırken İdil onu izledi. Adam çorabını da çıkarıp pantolonun paçasını sıvadı. İdil adamın çıplak ayak karşısında duruşuna bakıp kalırken işini bitiren Sinan dikleşip “ Hadi sen de çıkar ayakkabını .” dediğinde İdik otomatik eğilip aynı işlemi kendi tekrarladı. Toprağa basan ayakları ile şimdiden vücudunun rahatladığını hissetti. Bedeninden akıp giden elektriği sanki somut bir şekilde hissedince irkildi. Sinan kızın hareketlerini dikkatle incelerken “ Ne odlu ?” diye sordu. İdil sadece omzunu silkince yavaşça suya doğru adımladı ve kenarında oturup ayaklarını suya soktu. İdil de yavaşça adamın yanına yaklaştı ve aralarında biraz boşluk bırakarak oturdu . Ayaklarını suya soktuğunda soğukluğu ile irkilip hızla geri çekti. Onun hareketi ile Sinan kahkaha atıp elini kızın bacağına koydu ve yavaşça bastırarak suya indirmesine yardım etti. Onun kahkasını duyan İdil ise şaşkınlıkla adamın yüzüne bakakalırken bir de temasını hissedince nefesini tuttu. Bir hafta önce Sinan’ın evinde hissettiği etkileşim yine oradaydı. TaptAze duruyordu ve yeniden açığa çıkmıştı . Ayağının soğuk suya değmesi ile kendine gelen İdil hemen bakışlarını çekti. İki ayağı da sudaydı. Sinan elini yavaşça geri çekmişti. İdil hissettiği ferahlık ile gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı. Ciğerlerine dolan doğanın temiz kokusu ve yanında biraz da olsa duyumsadığı Sinan’ın parfüm kokusu ile gözlerini geri açtı. “ Burası çok ımm huzurlu.” Sinan ona katıldığını belli ederek başını aşağı yukarı salladı. “ Yeni hayatına alıştın mı ?” İdil adamın merak kokan sorusu ile biraz durdu. Alışmış mıydı ? “ Sanırım . Evet .” “ Zeliha sultan ile aranız nasıl ?” “ Aslında iyi. Yani buraya ön yargılarla geldiğim doğru. En iyi sen bilirsin tabi .” İdil yan gözle adama bakıp gülümsediğinde Sinan da kıza gülümsedi. Onun ilk geldiği zamanlarda ki davranışları yüzünden kendisini tehdit ettiği anları düşündü. Şimdi gerçekten komik geliyordu. Üstünden fazla bir zaman geçmese de çok geride kalmış gibiydi. “ Doğru. Zeliha sultan için yapmayacağım şey yok.” İdil merakla başını yan tarafa çevirdi. Adamın karşıyı izleyen çehresine hayranlıkla baktı. Sinan gerçekten yakışıklıydı. “ Ananemi neden bu kadar seviyorsun ?” Sinan duyduğu soru ile İdil gibi başını çevirdi ve yine göz göze geldiler. Bu gün kaçıncı defa bu tutulmayı yaşadıklarını bilmiyordu ama bu durumdan memnundu. İdil’den etkilendiğini zaten geçen hafta kendine itiraf etmişti. Duygularından kaçacak yaşı da çoktan geçmişti. Ancak kızın ona karşı ne hissettiğini bilmiyordu. Bazen kendisinden etkilendiğini anlıyordu ama yine de emin olamıyordu. Bu gün eğer Sinan işi bozmasaydı İdil ve Harun buraya başbaşa geleceklerdi. Ve bu Sinan’ın kafasını karıştırmıştı. Üstelik bir de şu işaret olayı vardı ki halen kızın işaretini görememişti. “ Amcamın miras için yaptıklarından sonra bana çok destek oldu. “ İdil anlayışla başını salladı ancak adamın gözlerinden kopamadı. Yine aynı şey oluyordu. Sinan’ın evinde olan hisler onu yine sarmalıyordu. Üstelik aynı etkiyi Sinan’ın da hissettiği bariz bir şekildeydi ki adam konuşmayı kesmiş sessizce onu izliyordu. İdil boğazının kuruduğunu hissetti ve yutkunma ihtiyacını baskılayamadı. Sinan’ın gözleri direkt İdilin boynuna kaydı . Bir kaç saniye orada oyalandı ve sonra da kızın dudaklarında kaldı. Bu hareketi ile kızın nefesini tuttuğunu fark edince ise başını ağır ağır salladı. Sonunda ise dudaklarını araladı ve konuştu. “ Pekala. Bunu yapmak aklımda yoktu ama sanırım dayanamayacağım .” İdil adamın ne söylediğini anlamayarak kaşlarını çatarak “ Ne ?” dediğinde Sinan aralarındaki kısa farkı kapattı ve kızın dudaklarını esir aldı. İ İdil ilk anın şoku ile dudaklarının zorlayan baskıya cevapsız kalsa da adamın ısrarcı tavrı ve dudağında hissettiği dişleme ile hafifçe inleyerek ağzını açtı. Sonunda amacına ulaşan Sinan ise kızı gerçekten öpmeye başladı. && Çay, coğrafi terim olarak dereden büyük, ırmaktan küçük akarsuya denir. Bu sınıflandırma akarsuyun uzunluğu, genişliği ve taşıdığı su miktarına göre belirlenmektedi
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD