7

2734 Words
7 İdil rüyasının ortasında zırıl zırıl çalan telefonu ile gözlerini açtı. Önce ne olduğunu algılayamayan beyni bir kaç saniye kendisine gelmeyi bekledi. Ancak baş ucundaki telefon durmadan çalıyordu. Kaşlarını çatarak pencereye doğru baktı. Hava halen karanlıktı. Sonra da uyuşukluk ile kolunu telefona uzattı. Ekranda yazan ismi görünce ise şaşırmadan edemedi. Akşam yemekten sonra çay içip bir kaç durağan sohbetlerinden sonra evlerine dağılmışlardı. Dağılmadan önce de Sinan sabah onu işe götürebilmek için telefon numarasını istemişti. İdil de mecburen vermişti. Şimdi de onu arıyordu. Saate baktığında ise sabaha karşı dört olduğunu gördü. “ Efendim .” Uykulu bir şekilde cevaplandırdığı telefona karşıdan gelen tok ses eşlik etti. “ Hazırlan işe çıktı .” İdil sert sözler ile gözlerini kapatıp açtı. Halen tam uyanmış değildi. Adamın emir verir sesi de hiç hoşuna gitmemişti. “ Bu saatte mi ?” “ Evet . Beş dakikan var. Kapı da bekliyorum .” Ve telefon kapandığında İdil sinirle öylece kaldı. Bir kaç saniye sonra sessiz bir çığlık atarak yataktan kalktı. Sinan sonuçta patronun kardeşiydi. Yarı patron gibi birşeydi. Üstelik Gencay beyi kızdırmak da istemiyordu. Hızla giyinip çantasını alarak evden çıktı. Sinan söylediği gibi kapıda bekliyordu. Onu görünce elindeki sigarayı son bir nefes çekerek yere attı ve ayağının ucuyla ezdi. “ Günaydın .” İdil kaşları çatık bir şekilde ona yaklaştı. Sabahın bu saatinde adam gözüne bi karizmatik görünmüştü. Ama konuştuğu anda bütün büyü bozulmuş ve gıcık herif geri dönmüştü. “ Geç kaldın .” İdil gözlerini devirerek adamın gösterdiği arabaya bindi. Sinan da yanına binerek motoru çalıştırdı. “ İş her gün bu saatte değildir herhalde ?” İdilin sözleri ile Sinan başını iki yana salladı. Direksiyonu ilçe çıkışına doğru sürerken konuştu. “ Gencay aradı. Ormanlık alanda ceset bulunmuş . “ İdil gözlerini açarak ellerini ağzına götürdü . “ Nasıl yani ?” “ Ceset işte . Öldürülmüş bir insan. Polisler yarım saat önce bulmuşlar . Gencay Seni alıp gitmemi istedi. Makinen yanında mı ?” İdil çantasına tıkıştırdığı fotoğraf makinesini gösterdi. Çıkmadan önce yanına almıştı. Sinan yan gözle kızın gösterdiği makinaya bakıp önüne döndü. “ İyi. İlk iş gününde büyük haber yakaladın İdil hanım. Bakalım neler olacak.” İdil yorum yapmadan adamın yanında sessizce oturdu. Ceset haberi onu oldukça sarsmıştı. Böyle bir yerde cinayet işlenmesi kızı korkutmuştu. Geçtikleri yollar da ıssız olunca aslında böyle şeyler için ne kadar da müsait bir alan olduğunu düşünmeden edemedi. İlerledikçe polis arabalarının ışıkları ile aydınlanmış yol göründü ve İdil içindeki endişe ile dikleşti. Ormanlık alanın içine doğru ışık yayılıyordu. Sonunda olay yerine yaklaştıklarında Sinan arabayı durdurdu ve motoru kapattı. “ Hadi bakalım.Polislerle konuşmayı bana bırak .” İdil sessizce kendisine denileni yaparken Sinan ondan itiraz gelmeyince kaşları çatık bir şekilde kıza baktı. Onun kendisine diklenmesine alışmıştı şimdi kendisini kuzu kuzu dinlemesi Sinanı şaşırttı . Kızın arabanın önünde dikilip durması ile düşüncelerini bir kenara bırakan Sinan hareketlenip yanına geldi. Beraber polislere yaklaşırken “ Kameranı hazırla. “ diye söylendi. İdil çantasından çıkardığı kamerasını çoktan boynuna asmıştı bile . “ Oo Sinan bey. Nerden haber aldınız hemen.” İki polisin yanında durduklarında adamların Sinan’la açık açık alay eden bakışları İdilin dikkatinden kaçmadı. “ Yoksa halen polis telsizini mi dinliyorsun? Bak sana telsizleri geri vermeni söylemiştik. Yoksa sıkıntı yaşayacaksın.” Sinan yanağındaki bir kasın seğirdiğini hissederek “ Telsizlerin hepsini geri verdim .” dedi. İki polis ise ona inanmadığını belli ederek birbirlerine bakıp başlarını iki yana salladılar . “ Dostum. Artık polis olmadığını kabullenmen gerek. “ Sinan sabrının sınırında gibi hissederken hemen konuştu. “ Bizi Gencer gönderdi Harun. Biliyorsun ki bu cinayet yerel haberlerde yayınlanmak zorunda.” İki polis sıkkınca onlara baktı. Harun denen adamın gözleri İdile kaydığında yüzünde ki beğeni ifadesini görmemek imkansızdı. Sinan dişlerini gıcırdatarak sabır dilendi. “ Merhaba . Sen yenisin galiba ? Daha önce Sinan’ın yanında Arzu olurdu hep .” İdil adamın bakışlarının farkında olarak sadece başını salladı. “ Yeni başladım . “ “ Pekala . Fotoğrafları sen çekeceksin galiba . Benimle gel . İsmin neydi ?” “ İdil “ “ Bende Harun “ Adam kıza yolu gösterirken Sinan sinirle derin bir nefes aldı. Harun şöyle bir günde bile güzel bir kız gördü mü çapkınlıktan geri kalmıyordu. İkisinin uzaklaşmasının ardında çalan telefonu ile dikkati dağılan Sinan kardeşinin ismini görünce hemen cevapladı. && İdil yanındaki polis memuru ile olay yerine geldiğinde cesedin halen orada olacağını tahmin etmemişti. Birden durduğunda yanındaki adam da onunla birlikte durdu . “ Ne oldu ?” İdil olduğu yerden kıpırdamadan ileride şeritle çevrilmiş karenin içinde yatan cesete baktı. Vücudu garip bir açı ile bükülmüş gibiydi. Üzerindeki kıyafet yok denecek kadar kısaydı ve açıkta kalan bacakları kan doluydu. Sanki ayaktayken ölmüş te kan yukarıdan aşağıya doğru akmış gibiydi. İdil’i en çok etkileyen ise cesedin gözlerinin açık olmasıydı. Yerde yatan zavallı şey genç bir kız hatta çocuk gibiydi. Ve gözleri açıktı. Doğrudan İdilin gözlerine bakıyordu sanki . “ İyi misin ? “ İdil kulağına gelen yabancı ses ile bakışlarını ölü bedenden çevirip dibinde duran Harun’a baktı. Kendisine açık bir ilgi ile bakan adam dikkatle onu izliyordu . “ Daha önce ceset görmemiştin sanırım .” İdil başını iki yana sallayıp tekrar cesete bakacakken Harun’un yanağına uzanan parmakları onu engelledi. Adamın parmakları kızın çenesine inip kendisine çevirdi. “ Bence daha fazla bakma. Zaten maktulün fotoğrafını çekmen yasak. Bir kaç dakika içinde de adli tıpta incelenmeye gidecek. “ Harun parmaklarını yavaşça geri çekerken adamın sadece gözlerine baktı. Az önce Sinan’la dalga geçen polis değildi şimdi. İdilin korktuğunu anlayan anlayışlı bir erkekti. İdil bu kısa zaman diliminde adamın yüzünü inceledi. Siyah saçlarının altında kahverengi gözleri ona bakıyordu . Yakışıklı bir yüzü vardı. “ Götürdüler .” Adamın sözleri ile İdil ne yaptığını fark edip utanarak başını çevirdi. Az önce cansız kızın yattığı yerde şimdi sadece boşluk vardı. “ Daha önce olay yeri fotoğrafı çekmiş miydin ? “ “ Hayır. Ben magazin muhabiriydim .” Harun kendini tutamadan kısa bir kahkaha attığında İdil bozularak kaşlarını çattı. “ Tamam tamam kızma . Magazinden buraya kadar gelmek. Şaka gibi. Ben sana kuralları anlatırım. Yayın yasağını içeren bazı kurallar var. Katili bulmamızı engelleyecek durumları gazetede yayınlayamazsın. Burada her ne kadar gençler interneti aktif kullansa da gazete okuma oranımız da yüksektir. “ İdil gözlerini etrafta gezdirerek adamın söylediklerini dinlerken gözleri ileride duran Sinan’a takıldı. Diğer polisin yanındaydı. Elindeki cihaza polisin söylediği şeyleri kaydediyordu. Tekrar önüne dönüp boynundaki kamerayı kavradı. Harun’un söylediklerine göre buradaki hiç bir görüntüyü kullanamayacaklardı. O zaman Gencayın İdil’i neden burada istediğini düşündü. Adam onu buraya gönderdiğine göre istediği, fotoğraftan daha fazlası olmalıydı. Gözlemlemeye başladığında Harun’un yanından ayrıldı. Başka bir polisle konuşan adamı arkasında bırakıp etrafı gezinmeye başladı. Bastığı her adımda ayağının altında ezilen dal parçalarının çıkardığı sesler İdilin tüylerini ürpertirken gördüğü her ayrıntının fotoğrafını çekti. Aslında ürpermesine neden olan şeyin dakikalar önce ortada genç bir kızın cesedinin olmasıydı. Geri geri yürüyerek olay yerine uzaktan bakmak isteyen İdil ne kadar uzaklaştığını farketmeden durdu. Bütün olanlara uzaktan bakmak bazen göremediğiniz ayrıntıları görmenizi sağlardı. Dizlerini kırarak uzaktan bir fotoğraf daha çekti. Sonra da dikleşip makineyi kaldırdı ve çektiği son kareye bakmak istedi ancak tek bir adım atması ile ayağı bir engele takıldı ve yere düştü. Ancak bulunduğu yerin eğiminden dolayı kısa mesafe de olsa aşaĞı doğru yuvarlandı. Bir kaç saniyenin ardından sırtı yere çarptığında nefesinin kesildiğini hissetti. Neler olduğunu kavrayamayan İdil başına gelenlere inanamayarak sırtında ve bacağında hissettiği acıyla hafifçe inledi. “Off ya . “ İdil yavaşça doğrulup üzerinde hissettiği ağırlığın ne olduğunu görmek için oturduğu yerde ayaklarına baktı. Gözleri bacaklarına dolanmış ölüm solukluğunun hakim olduğu bedene takıldığında bir kaç saniye sessiz kaldı. Sonrasında ise güçlü bir çığlık attı. && Sinan karşısındaki adamın anlattıklarını not almış incelerken duyduğu çığlık sesi ile hızla yerinden doğruldu. Sesi tanımıştı. İdilin sesiydi. Etrafına bakındı ama onu göremedi. “ Ses nerden geldi ?” Ormanda yol kenarında bulunan polisler birbirine bakarken aralarından birinin “ Bu tarafta “ diye bağırması ile diğerleriyle birlikte ormanın içine doğru koşturdu. Aşağı doğru inen polislere katılıp biraz ilerlediğinde yerde çırpınan kızı gördü. Henüz aydınlanmamış olan havada onun biri ile mücadele ettiğini gördüğünde ise hızını artırdı ve saniyeler içinde yanına vardı. Onunla birlikte gelen polisler kızın üzerindeki kişiyi çekip aldıklarında bile İdilin kollarını sürekli savurması yüzünden onun sakinleşemediğini fark etti. Arkasına geçip sırtından sarıldığı kızın kollarını tutmaya çalıştı. O İdil ile cebelleşirken yakınlarındaki bir ağaçtan büyük bir çatırdama sesi duyuldu. Orada bulunan adamların hepsi korku ile neler olduğunu anlamaya çalışırken başka bir ağaçtan daha çatırdama sesi geldi . Sanki ağaçlar kökünden sökülüyormuş gibiydi. Sinan neler olduğunu anlamaya çalışırken İdilin bir kolu adamın elinden kurtuldu ve hızla burnuna doğru savruldu. Sinan hissettiği acı ile tekrar kıza döndü ve onu tutmaya çalıştı. “ Sakin ol. Gitti . Kurtuldun .” İdil görmeyen gözlerle görünmez saldırganını kendinden uzaklaştırmaya çalışırken içinde bir deniz olduğunu ve kaynama noktasına gelen suyun bedeninden taştığını hissediyordu. Tek istediği kendini korumaktı. Önüne çıkan kim olursa olsun. Sinan kızı kendine daha sıkı bastırdı ve çenesini omzuna dayayarak kollarını sıkıca tuttu. Onun çırpınmasını engellemeye çalışırken kulağına gelen “ Bir ceset daha bulundu “ anonsu ile kızın neden bu kadar çırpındığını anlamış oldu. Onun yaşadığı korkuyu tahmin edemezken elinden geldiğince onu sakinleştirmeye çalıştı. Kulağına sürekli “ Sakin olmasını , güvende olduğunu “ fısıldayarak kıza sımsıkı sarıldı. Bir süre sonra sakinleşip hareketleri duran kız bu sefer de olduğu yerde titremeye başladı. “ İdil. İyi misin güzelim . Sakinleş artık. Güvendesin.” İdil içindeki üşümeyi durdurmaya çalışırken kulağına gelen seslerin anlam kazanması ile Sinan’ın ona sürekli tekrarladığı sözlere karşılık vermeye çalıştı. İyiyim, demek istedi ama sesini bulması zamanını aldı. Önce yavaş yavaş titremesi durdu. Sonra da etrafında dönen olayları algılamaya başladı. İlk önce kendisine dolanmış ve kollarından sımsıkı tutan adamın sıcaklığını hissetti. Sırtını tamamen ona yaslamıştı. Adamın yüzü hemen kendi yüzünün yanındaydı. Ve hiç durmadan ona bir şeyler fısıldıyordu. Yanlarında birden fazla hareketlilik vardı. Etrafı kalabalıklaşmıştı. Gözleri biraz ileriye kaydığında ise onu gördü. Ölü gözleri sanki kendisine odaklanmış gibiydi. Elinde olmadan gerilemeye çalıştı. Onun gerildiğini fark eden adam ise daha da sıkı sarıldı. Bu sefer de kulağına “ Bakma “ diyordu. İdil gözlerini cesetten ayırıp başını önüne eğdi. Artık sakindi. Az önceki gibi bir krizi tekrar yaşamak istemiyordu. Ama birden üzerine düşen ceset ile kalbinin yerinden çıkacağını sanmış ve delicesine korkmuştu. “ O iyi mi ?” İdil yakınlarından gelen sesi tanımıştı. Harundu. Daha sonra da daha yakından Sinan’ın sesini duydu. “ Krizi durdu .” Çırpınmayı bıraktığı için Sinan’ın kolları geri çekildi. Onun gideceğini sanan İdil yine korku hissedecekken sırtındaki sıcaklığın halen kalması ile rahatladı. Bir kaç saniye sonra ise önüne düşen saçları çeken parmakları yüzünde hissetti. Sinan onun yüzünü açığa çıkarmıştı. “ Daha iyi misin ?” İdil sadece başını salladığında Sinan Harun’a döndü. “ Onu götüreyim. Burası ona iyi gelmiyor. “ “ Cesedi o buldu. İfadesini almamız lazım.” “ Gerçekten mi Harun ? Onu kaçıracak halim yok. Kendine geldiğinde gelir karakola verir ifadesini.” Harun sıkıntı ile yerde öylece duran kıza baktı. Onu gördüğünde ondan hoşlanmıştı. Saf ve iyi birine benziyordu. Başını olumlu anlamda salladı. “ Öğleye kadar karakola gelmiş olsun .” Sinan onu onaylayıp yavaşça ayağa kalktı. Kendiyle birlikte kızı da kaldırmıştı. “ Hadi eve gidelim İdil. “ Kızın adım atması ile bağırması bir olunca onun ayağını sakatladığını fark etti. Zaten ne bekliyordu ki. Buraya yuvarlanarak düşmüş olmalıydı. Bir hamlede onu kucağına aldığında İdil şaşırarak kollarını adamın boynuna doladı. “ Anlaşıldı önce hastaneye gidiyoruz .” İdil ağzını açmadan büyük adımlarla yukarı doğru yürüdü ve ormandan çıkarak kızı arabaya oturttu. Kendisi de direksiyona geçerek yola koyuldu. && İdil ayak bileğindeki sargıya bakarken Arzunun uzattığı kupayı teşekkür ederek aldı. Sıcak kahveyi yudumlarken saatler önce olanları düşündü. Hiç kimse ikinci bir ceset olduğunu düşünmemişti. Zaten ikinci cesette ilk olay yerinden epeyi uzaktaydı. İdil oraya yanlışlıkla düşüp yuvarlanmasaydı belki de bulunmayacaktı. Ama bu şeref İdile ait olmuştu. Mesafesi kısa da olda yuvarlandığı küçük uçurumun dibinde ceset ile burun buruna gelmek onu krize sokmuştu. Neler olduğunu fazla hatırlamıyordu. Arada duyduğu büyük çatırdamalar, sonrasında da Sinan’ın bedeninde hissettiği sıcaklık. Bir gün önce tanıştığı ve öldüresiye gıcık olduğu , ananesi söz konusu olduğunda kendisini tehdit dahi ettiği adam ona yardım etmişti. Ona sımsıkı sarılmış ve krizi geçene kadar hiç bırakmamıştı. Sonrasında da onu kucaklayıp hastaneye götürmüş daha sonra da aydınlanan hava ile eve götürmeyi teklif etse de İdil işe gelmek istemişti. Tabi bir de kriz sırasında adamın burnuna dirsek atmıştı ama onu hiç hatırlamıyordu. Neyse ki bir şey olmamıştı. “ Canın yanıyor mu ?” İdil ayağına bakıp cıkladı. İlk zamanki gibi değildi. Zaten ciddi bir şey de değildi. Hafif bir burkulmaydı. “ Sana gerçekten inanamıyorum . İlk iş gününde başına gelene bak. “ Arzu hissettiği ürperti ile titrerken kapıdan Sinan ve Gencay girdi. İki kadın da onlara döndüğünde Sinan yorgun , Gencay ise dinamik görünüyordu. Yüzündeki heyecan ise tamamen büyük bir haber yakalamanın etkisiydi. Arzu ayaklanıp kocasının yanına gittiğinde Sinan yengesine bir baş selamı verip ilerleyerek Gencayın ofisine girerek gözden kayboldu. Arzu ve Gencay konuşurken Ali ellerini kurulayarak tuvaletten çıktı. “ Basıma yetiştiniz mi abi ?” Gencay Ali’yi onaylayarak heyecanla konuştu. “ Yetiştirdik çok şükür.” Gencay bir kaç adımda İdilin yanına geldi. Yüzünde gülümseme vardı. İdilin çektiği fotoğraflardaki ayrıntılar ve Sinan’ın polislerden aldığı bilgilerle Gencay mükemmel bir haber yapmıştı. “ Seni ilk gördüğümde anlamıştım . Gerçekten içinde gazeteci ruhu vardı. “ İdil bu iltifata sevinse mi üzülse mi bilemedi. Sonuçta Gencayın sevinci bir cinayet haberiydi. “ Halen inanamıyorum. İkinci cesedi nasıl bulabildin ?” “ Sadece tesadüftü.” “ Ama neden o kadar uzaklaştın? Orada ne işin vardı ?” İdil gözlerini kaçırarak o anı düşündü. “ Ben sadece resme uzaktan bakmak istemiştim. Kaçırdığım bir şeyler var mı diye ?” Gencay iki elini çırparak bir kaç kere alkışladı. Gözlerindeki parıltı ile İdile bakıyordu. “ İşte bu yüzden sen kesinlikle doğru seçimsin .” Arzu kocasının hareketlerine sadece başını sallarken Ofisten çıkan Sinan’ın keskin sözleri yankılandı. “ Abartma Gencay. İki tane genç insan öldürüldü. Üstelik vahşice. “ Gencay yüzünü asarak kardeşine döndü. “ Hoşgeldin sevimsiz insan Sinan. Seni konuşmadığın zaman daha çok seviyorum.” “ Sadece gerçekleri duymak istemiyorsun ?” Gencay kardeşine yüzünü asarak eşine döndü. “ Bir kahvede bana yapabilir misin ? Kahvaltı yaptınız mı ?” “ Yok. İdile bir şeyler yedirmeye çalıştım ilaçlar için ama yemedi.” Kendi isminin geçmesi ile İdil oturduğu yerden lafa karıştı. “ Canım istemiyor. Daha doğrusu midem almıyor. O görüntüden sonra bir süre yemek yiyebileceğimi sanmıyorum .” İdil tekrar titrerken Gencay Ali’yi bir şeyler alması için fırına gönderdi. Sonra da karısı ile beraber ofisine girdi. İdil oturduğu yerde önünde açık olan laptopa baktı. Gencayın hazırladığı haber yazısı masa üstündeydi. Gözleri yazılanları okurken sanki tekrar o anları yaşıyor gibi hissetti. Ölen kızın ismi Alevdi . Henüz 18 yaşında bir genç kızdı. Nasıl öldüğü anlatılmamıştı ama bir cinayet olduğu söyleniyordu. Diğer ölen kişinin adı ise Aykut’tu. 20 yaşında bir gençti o da. Büyük ihtimalle de sevgiliydiler. Gecenin bir saatinde orada ne işleri vardı? Onları kim öldürdü? Henüz bilinmiyordu . Ama bu haberin bütün ilçe sakinlerini panikleteceği bir gerçekti. “ Nasıl oldun?” Sinan’ın sesini duyması ile gözlerini ekrandan çeviren kız yanına kadar gelip oturmuş olan adamı fark etti. Daha bir kaç saat önce yaşadığı dehşet yüzünden halen pek kendine gelmiş de değildi. “ İyiyim . Sanırım .Sen ?” “ İyiyim.” Sinan düşünceli bir şekilde kızın sargılı bileğine baktı. “ Zeliha teyze çok üzülecek.” İdil de kendi bileğine bakıp iç çekti. Ne diyeceğini bilmiyordu . “Bana da kızacak .” İdil bu sefer kaşlarını çatarak baktı adama . “ Sana neden kızsın ?” “ Seni bana emanet etmişti.” “ Koskoca kızım. Benden kimse sorumlu değil. Hem her şey bi kazaydı. “ Sinan ikna olmamış gibi yüzünü buruşturdu. İki eli ile yüzünü sıvazlayıp kızın yüzüne baktı bu sefer. Düne kadar ondan hiç haz almamış ve yalancı hatta dolandırıcı olabileceğini bile düşünmüştü. Ama evine çıktığında yaptığı kısa araştırmada onun ve kardeşinin gerçekten de Zeliha teyzenin torunları olduğunu öğrenmişti. Yine de iki kardeşin o kadıncağıza sergiledikleri tutum hiç hoşuna gitmemişti. Bu yüzden de onlarla asla anlaşamayacaklarını bile düşünmüştü. Ama bir kaç saattir onunla yan yanaydı ve hiç kavga etmeden geçmişti. Üstelik kızın geçirdiği sinir krizi sırasında yaşananlar Sinan’ı çok üzmüştü. “ Her neyse. “ Sinan başka bir şey söyleyecek gibi oldu ama vazgeçti. Anlamadığı birşey vardı. Ama emin olmadan da ortalığı karıştırmak istemiyordu. Karşısındaki Kıza biraz daha baktı. Sonra da bir şey demeden kalktı ve Gencayın ofisine girdi. İdil ise aklındaki sorularla baş başa kaldı. Mesela o kriz anında hissettiği güçlü akım ve vücudundan taşan enerji onun hayal ürünü müydü ? Ya da kulağına dolan çatırdama sesleri gerçek miydi ? Yoksa yıllardır hayalini kurduğu şey gerçek miydi? Annesinin anlattıklarını düşündü. Ve daha bir sürü soru daha doldu kafasına. &&
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD