Berceste’den Çağrı ile evine geldiğimizde salonu inceledim. Salon hiç değişmemişti. Elinde iki kahveyle yanıma geldi. “Hiçbir şeyi değiştirmemişsin,” dediğimde bardağı bana uzattı. Elinden aldım. “Senin gelip gittiğin bu evdeki anılarıma saygısızlık yapmak istemedim,” deyip kafasını koltuğun başına yasladı. Bana öyle güzel bakıyordu ki gülümsedim. “Çok güzel bakıyorsun,” diye fısıldadım. Elimdeki kahve elime sıcaklık verse de benim ısınan yerim kalbimdi. Onun bakışları benim içimi ısıtıyordu hatta kavuruyordu. “Seni sevmekten asla vazgeçmedim. Öldüğünde bile başkasına bakamadım. Sana ihanet ediyor gibi hissediyordum,” deyip bir elini, yanağıma götürdü. Okşarken eli, dudaklarıma geldi. Başparmağıyla alt dudağımı okşayınca gözlerim istemsiz kapandı. Eskiden de biz sevişmeden önce böyle