Yemyeşil çimenlerin içinde bembeyaz bir elbiseyle koşuyordum ve o kadar mutlu hissediyorum ki kendimi. Sürekli gülümsüyordum. Çimenlerin üzerine uzandım. Gökyüzünde tek bir bulut yoktu ve güneş sıcaklığıyla kavuruyordu. Başımda dikilen ablamı görmemle gülümsemem yüzümde dondu. Heyecanla kalbim kasıldı. Ablam buradaydı. Bana gülümseyerek bakıyordu. Üzerinde benim gibi bembeyaz bir elbise vardı fakat yüzünde çok farklı bir güzellik vardı. Ayağa kalkıp ablama sarıldım. Onu hissediyordum. Sıkıca hiç bırakmak istemiyor gibi sarılmıştım. Hıçkırdım. Geri çekildiğimizde o hâlâ gülümsüyordu. “Ağlama, Belemir,” dedi. Burukça gülümseyip gözyaşlarımı sildim. Ellerini, yanağıma koydu ve “Hayatını yoluna koy, Belemir. Mutlu olmak senin elinde,” dediğinde iç çektim. “Nasıl?” diye sordum. Arkasını dön