İkidir, hislerim hakkında çok kesin konuşuyordu. Sanki kalbimin sahibiymiş gibi konuşup beni her davranışta biraz daha şüphelendiriyordu fakat hiçbir iz yoktu. “Nasıl bu kadar eminsin?” diye sordum. Güldü. “Davranışlarından,” dedi. Kafamı iki yana salladım. Emin olduğu tek şey bu değildi. Bana yalan söylüyordu. “Sebep bu değil, Kutay. Bana yalan söylüyorsun. Zaman diyorsun. Ya o an geldiğinde istediğin gibi sonuçlanmazsa ne olacak?” diye sordum. Sorularım onu geriyordu. Bunu anlamamak için salak olmak gerekiyordu. “Belemir, onu da o zaman düşünürüm,” dedi. Onun için bu kadar kolaydı işte. “Sürekli kaçmandan sıkıldım ama tehditlere gelince atıp kesiyorsun!” diye diklendim. Kendimi, onunla dolabın arasında buldum. Dişlerinin arasından “Yeter! Sana karşı yumuşak davranmam seni şımartmaya