Giriş - Bekarlığa Veda
Yuvarlak bir masanın etrafında benim için toplanmış insanlara bakıyorum; kimi ile kreşten, kimi ile ilkokuldan, kimi ile de liseden beri arkadaşız. Evet, maalesef üniversite arkadaşlıkları pek yürümüyor. Çok kurcalamayalım şimdi oraları. Neyse, ne diyordum? Evet, bir gel çağrıma masanın etrafına sorgusuz sualsiz toplanmış dostlarıma bakıyorum. Birazdan söyleyeceklerim normal bir insana deli saçması gelebilirdi belki ama onlara gelmeyecek biliyorum. Onlar beni anlayacak. Hepsi ile son bir tur daha göz göze geliyorum, hafifçe boğazımı temizleyip masada cızırdayan meraka bir son veriyorum.
"Evleniyorum."
Ağızları açık kalakalıyor hepsi bir an, başka zaman olsa bunun bir videosunu çekmek isterdim ya sırası değil şimdi. Hayır, bu kadar da imkansız değil ama aşk olsun yani. Ben de her sıradan Türk vatandaşı gibi iki şahit ve bir memur eşliğinde evlenebilirim. Derken Hilal aniden öksürmeye başlıyor. Ay gidiyor kız! Ay, dur! Daha düğün yapacağız. Pınar kalkıp sırtına vuruyor hiçbirimizden hayır gelmeyeceğini anlayınca. Tam Hilal de kurtuldu açıklamaya devam edeyim diyorum, Kaan gülmeye başlıyor.
"Güzel şaka."
O gülünce diğerlerine de bir rahatlama geliyor, hepsi bir ağızdan kahkahalar atmaya başlıyor. Ah benim şeftalili turtalarım. Aramıza kabul ettiğimiz tek erkek diye bu Kaan'ı gözünüzde çok büyütüyorsunuz. Bu ne bilsin, ne şaka ne gerçek? Erkek sonuçta.
"Şaka değil." Yeniden derin bir sessizlik oluşuyor. Biraz da ciddiyet, çok şükür.
"Eren'den önce-"
"Ne demek şaka değil?!"
Pınar ile aynı anda konuşuyoruz, yalnız o baya sinirli. E bir müsaade etmiyorsun ki açıklayalım kardeşim, neyse şimdi sinirlendirmeyelim seni daha fazla. Belki mümkündür neme lazım.
"Şöyle-"
"Şaka bu ya, bırakın yiyor bizi. Şaka olmasa böyle durabilir mi? Şakadır bu, şaka." Ay ama Gamze!
"Değil diyor-"
"Hee değil, he. Şaka değilmiş. Kiminle evleniyorsun acaba, iki günde yıldırım çarptı da Thor'a mı tutuldun?" İrem... Yorma be, kızım.
"Henüz değil."
"He daha aşık da olmadın! Kafan mı güzel kızım senin, demlendin de mi geldin?" Ama bir müsaade etseniz?
"İçmiş de gelmiş ya bırakın, tamam. Tamam evleniyorsun aşkım, hatta hop evlendin bile şu an. Uçuyorsun Maldivler'e, balayına!" Yaso'm, iyisin hoşsun ama bir yokuşsun.
"Ya içmedim hiçbir şey, gel kokla!" Aniden yüzüne hohlayınca nihayet ikna oluyor.
"Temiz. E ne o zaman? Ne saçmalıyorsun da buraya gelmiş, yok Eren'den önce evleniyorum ama elimizde damat kalmadı bilmem ne?"
Heh! Dönelim konumuza bence de. Derin bir nefes alıyorum, "Eren ve Simay evlenme kararı almışlar. Bahar düğünü istiyorlarmış, nisan gibi falan. Yani neredeyse yedi ay var elimde. Ben de... Ben de bekar abla-görümce olmak istemediğime karar verdim. Bu yüzden evleneceğim, ilk siz duyun."
Bu seferki sessizlik öncekine benzemiyor, ölüm sessizliği dediklerinden daha çok. Hiç ses yok ama bir şekilde kulaklarım da tırmalanıyor sanki. Bu işkenceye daha fazla dayanamayacağımı hissedince aklımda ne varsa, gerekli gereksiz bakmadan dökülüyorum.
"Önce eskilerden başlayacağım, olmazsa artık çevrenizde evlenmek isteyen kim varsa görüşmeye hazırım. Uygulamalar da çok popüler hem, belki oradan uygun biri çıkar. Kim bilir? Bekar son birkaç ayım kaldı yani... Bugün de sizi buraya bekarlığa vedamı birlikte yapalım diye çağırdım aslında. Üzülecek, endişelenecek bir şey yok; belki biraz özleyeceğiz o kadar... O çok sevdiğim bekarlığımla artık vedalaşma vakti. Duyduk duymadık demeyin; Hale Özkaraca bekarlığa veda ediyor, gelin olmuş gidiyor. Hadi şerefime içelim!"
Tatlı olsun diye sonunda kadehimi de kaldırıyorum ama nafile bir çaba olduğunu görmem için çok da bir zaman geçmesine gerek kalmıyor. İlk tepki beni popomda bezle tanıma şerefine nail olmuş Pınar'dan geliyor. Elindeki kadehi hızla masaya çarpıyor,
"Kafayı yemişsin sen!"
İrem de geride kalmamaya yemin etmiş, "Eskiler falan diyor bir de ay! Sanki bir tane düzgün adam girmiş hayatına..."
"Uygulama dedi, değil mi o? Kürtaj için beni arama sakın Hale ÖZKARACA!"
Ayyy, sana kalmıştım Kaan Bey.
"Allah'ım sen aklıma mukayyet ol! Vazgeçtim, vazgeçtim; dua iptal! Benimkine değil şununkine mukayyet ol! Evlenecekmiş! Sen beni hiç görmüyor musun?" Gamze ama boşanmış da yorumunu içinde tutamıyor tabi ki.
Sessizliğini koruyan Hilal'e dönüyorum, bir umut.
"Sen bir şey demeyecek misin?"
Önünde duran yarısı dolu bardağını alıyor, kalktığı gibi tüm içkiyi yüzüme çarpıyor.
"Belki böyle ayılırsın! Aptal ya!"
E ama normal insan çıktı bunlar.
*
İkimize karşı bu dünya, bizi anlamayacaklar be Hale!
Merhaba,
Hale'yi ben çok severek çok büyük umutlarla getirdim, umuyorum ki siz de çok seveceksiniz.
Beğenirseniz yıldız çakmayı, yorumlarınızla hikayemize uğur getirmeyi unutmayın!
Sevgiler, saygılar, yaldızlar ve yıldızlar :*