Şu an karşımda babamı mı görüyorum, yoksa bana mı öyle geliyor? Bir an göz göze geldikten sonra başka yere baktı. Bu adam beni görmüyor mu? Şu an kızı kaçırılmış bir adamın elinde,ama hiç tepki vermiyor.
Gökhan bana doğru adım atıp "Ho şgeldin...."dedi ve durdu. Benim gözüm hala babamda olduğu için neden durduğunu anlamadım. Gökhan'a bakınca "Adın neydi?"dedi. Aklım karma karışıktı.
-Hazan
Gözüm yine babamı bulmuştu. Bu adamlarla ne işi vardı? Ben nerede diye merak ederken o da mı kötü şeyler yapıyordu? Günlerce eve gelmediğinde burada mıydı?
Hala bana bakmayan babama bakmayı bırakıp Gökhan'a döndüm. Koltuğu gösterip "Oturalım Hazan"dedi. Gösterdiği yere bir şey demeden oturdum.
Gökhan dönüp "Sedat, Hazan hanım için bir şeyler hazırlasınlar. Kendisi zor bir gece geçirdi."dedi. Babam başıyla onaylayıp hızla odadan çıktı. Beni tanımıyormuş gibi davrandı. O zaman bende aynı davranmak zorundayım anlaşılan.
Asıl konumuza gelirsek bu adam neden bana bu kadar iyi davranıyor? Benim bakışlarımı fark etmişti ki "Bir şey mi oldu?"dedi.
-Neden bana böyle davranıyorsun?
Yüzünde ki yine belli belirsiz gülümseme oldu. "İçimden geldi. Sence nasıl davranmalıyım?" Aklıma Tarık'ın yaptıkları gelince "Gelirken gözlerimi bağlayıp, beni boş bir odaya atmalıydın." dedim. Camları gösterip "Böyle havadar değil, camı bile olmayan bir odaya."diye devam ettim.
Yine gülmeye başlayınca yüzüne baktım. Yine stresliyim ve yine fazla konuşmaya başladım...
-Bunları yaşamış gibi anlattın.
"Aynen öyle" geriye yaslanıp etrafa baktığımda hala bana bakıyordu. Neden öyle bakıyor derken"Aynen öyle derken?" dedi.
Sessiz söylediğimi düşündüğüm şeyi sesli söylemiştim. Bir kaç günde ne yaptığımı bilmiyorum zaten. Merakla benden cevap beklese de konu bu değildi.
-Tamam bu kadar konuşma yeter ,benden ne istiyorsun? Bak çantan bende değil. Zaten öylece ortada kaldım. Benim gerçekten bir şeyden haberim yok. Sadece istediğim...
Dedim ve devamı gelmedi. Oturmuş burada adama her şeyi anlatacağım. Bazen fazla kaptırıp gidiyorum.
Ciddi bir ifadeye bürünüp "Sadece istediğin ne Hazan? Bak seninle açık konuşacağım. Bana yardım edersen bende sana yardım ederim.Tarık'ın nerede olduğunu söyler misin?"dedi. Bu kadar kibarlık bu adamlara fazla açıkçası.
Derin bir nefes alıp "Bilmiyorum..." dedim. Yüzünün değiştiğini görünce "Bak gerçekten bilmiyorum. Tarık beni ve kardeşimi kaçırdı."dedim. Ne olacaksa olsun artık.
-Bu ne demek oluyor?
-Tamam sana her şeyi anlatacağım. Benim ve kardeşimin bu işlerle hiç alakası yok. Sevgilisi Kuzey yüzünden geldi her şey başımıza. Tarık ile arasında bir borç meselesi varmış. O borç için bizi kaçırdı. Sonra kardeşimi rehin alıp, bizi bu işe gönderdi. Eğer dün dönebilseydik ben kardeşime kavuşacaktım.
Polise anlatamadığım şeyleri neden burada anlatıyorum değil mi? Orada anlatsam köyü şeyler olabilirdi ,ama şimdi kendi canımı da kurtarmak zorundayım.
-Yani bu işi zorla yaptın ve hiç bir şey bilmiyorsun.
Heyecanla "Evet gerçekten bilmiyorum. Hatta şimdi benim eve dönmem lazım. Tarık'ın adamları biz seni buluruz dedi."dedim. Bana inanması için tüm samimiyetimle baktım. Yüzünde hafif bir gülümseme oluşunca rahatladım resmen.
-Tamam sana inanıyorum Hazan. O zaman ben sana yardım edeceğim. Ya da birbirimize yardım edeceğiz.
Şaşkın şekilde "Sen bana neden yardım ediyorsun?"dedim.
-Benim Tarık ile bitmemiş bir hesabım var. Şimdi adamlarım onu arıyor. Malum çanta onda. Madem onu bulacağım kardeşini de alabilirim....
-Bunu yapar mısın?
Fazla heyecan yaptım anlaşılan. Adamın konuşmasını böldüm. Şimdi bana öylece bakıyordu. Gülmeye başlayınca bende güldüm. Nasıl tepki vereceğim bazen karıştırıyorum. Bir bakıyorum çok ciddi. Bir bakıyorum iyi gibi. Sonuç olarak kardeşimi alacaksam iş birliği yapabilirim.
-Sakin ol, bu kadar heyecana gerek yok. Tarık ve adamları benim gibi saklanmıştır. Eğer onları ben bulmadan önce seninle irtibata geçerlerse sen bana yardım edeceksin. Anlaşma bu Hazan.
Konuşmanın sonu ciddi biterken düşünmeye başladım. "Ya sana yardım ettim diye Damla'ya bir şey olursa?" Gökhan'a da yanlış yapamam yoksa bir daha ki sefere bu kadar iyi konuşmayacağı kesin.
-Olmayacak merak etme. Hadi şimdi yemeğe gidelim.
Ayağa kalkınca bende kalktım. Kapıda iki adam vardı. Biz çıkınca bize eşlik ettiler. Bahçenin ön tarafına geçip evin içine girdik. Nereye bakacağımı şaşırdım. Ev müthiş döşenmişti. Geniş odaya girdiğimizde masa hazırdı. Odanın dört bir tarafında yine adam vardı. Gözüm masanın başında duran babama takıldı. Benimle saniyelik göz göze gelince yine başka bir yere baktı. Bu yaptığının bir açıklaması olmalı. Bir baba bu kadar olay içinde bu kadar soğuk kanlı olabilir mi? Tamam normalde aramız iyi değil ama şu an olanlar onun önünde oluyor. Hem neden babam olduğunu gizliyor?
Önümde çekilen sandalyeyle kendime geldim. Açıkçası stresten bir şey yememiştim ve gerçekten acıkmıştır. Gökhan masanın başına oturup babama döndü.
-Sedat adamlara söyle işleri hızlandırsınlar. Tarık bulunduğu gibi bana haber verin.
-Tabi Gökhan Bey. Bu arada babanız sizden telefon bekliyor.
-Tamam, ben hallederim.
Babam giderken arkasından bakmamak için kendimi tuttum. Gökhan ile göz göze geldiğimizde "Afiyet olsun."dedi. Bir şey demeden yemeğe başladım.Yemekten sonra "Ben artık gidebilir miyim? Malum evde olmam lazım."dedim. Cebinden bir kart çıkarıp uzattı.
-Bir şey olursa beni arıyorsun.
Kartı alırken tutmaya devam edince ona bakmamı sağladı."Hazan sana inandım. Eğer...." Araya girip "Gerçekten doğru söylüyorum. Benim tek derdim kardeşim. Bir şey olursa seni arayacağım."dedim. Sonunda kartı bıraktığında aklıma telefonum olmadığı geldi.
-Ben seni nasıl arayacağım abi?
Şaşkın bakışlarla bana dönerken ne dedim diye düşündüm. Yani benden baya büyük gözüküyordu. Abi demem yanlış mı oldu? Gökhan diyemem ya...
-Abi?...
-Benden baya büyüksün ondan yani...
Yanıma yaklaşınca korktum. Zaten boyum küçüktü, böyle uzun adamlar yaklaşınca iyice küçük kalıyordum. Gözlüğümü düzeltip "Sen bana abi deme bence."dedi. Geri dönüp gidince toparlanıp takip ettim. Kapıdan çıkınca araba hazır bekliyordu. Yanında ki birine elini uzatınca telefon verdi. Telefonu bana verdi ve "Beni aramayı unutma. Numara bizde var."dedi. Bir şey demeden telefonu aldım. Sonuçta ihtiyacım vardı.
-Arayacağım ve teşekkür ederim.
-Bir şey değil küçük kız.
Arabaya binerken Gökhan'ın söylediği şeyden çok etrafa baktım. Babam neredeydi? Kapı kapanırken siyah cam arkasından bakmaya devam ettim. Her şey daha da mı karışıyor yoksa bana mı öyle geliyor?
-Sizi nereye bırakalım?
Eve kadar gitmem dikkat çekeceği için "Yamanlar mahallesine yakın bir yerde indirin."dedim. Yol boyunca sessizlik hakimdi. Sonunda araba durduğunda kapı açıldı. Bildiğim bir yere sonunda gelmiştim. Arabadan inince ön kapı da açıldı. Teşekkür etmek için baktığımda babam karşımda duruyordu. Ben kafamı kaldırıp öne bakmamıştım. Demek ki o da gelmişti. Şoföre dönüp "Ben Hazan hanımım gittiğine emin olup geliyorum. Sen beni ilerde bekle."dedi. Şoför bir şey demeden giderken sonunda baş başa kaldık. Yüzü anında değişmiş sinirli bakmaya başlamıştı.
-Senin Gökhan ile ne işin var?". Soğuk adam gitmiş sinirli adam gelmişti.
Bana hesap soran babaya bak. Sakin olmaya çalışıp "Senin ne işin var baba? Hem beni neden tanımıyor gibi davrandın?"dedim. Tekrar soğuk bir ifadeye büründü.
-Benim kızım olduğunu bilmemeleri daha iyi olur. Hazan bir daha o adamla görüşmeyeceksin.
-Senin tek derdim bu mu? Kızım başına ne geldi ,neden oradaydın diye sormayacak mısın? Ben dün geceyi karakolda geçirdim, hani merak edersen söylemiş olayım. Üstüne Tarık denilen adam tarafından kaçırıldım ve şimdi Damla onun elinde....
Anlatmaya devam edecekken araya girip "Fazla vaktim yok Hazan. Dediğimi unutma..."dedi ve öylece yolun ortasında bırakıp gitti. Sinirden neye vuracağımı şaşırdım. Adam umursamıyor bile. Ya kaçırıldım diyorum, karakoldaydım diyorum hiç umurunda değil. Bu nasıl babalık?
Gözden kaybolup gitmişti bile. Madem sen beni dinlemiyorsun bende seni dinlemeyeceğim. Eğer Gökhan bana gerçekten yardımcı olacaksa onunla görüşeceğim.
Sinirle evin yolunu tuttum. Her adımda babama saydım. Kuzey'e saydım. Olanlara saydım, ama değişen bir şey yoktu. Sonunda ev görüş alanına girdiğinde kapının önünde bekleyen kişiyle göz göze geldim.Bir sen eksiktin zaten, geldin tam oldu. Anlaşılan herkes anlaşma yapmış. Hep birlikte gidelim Hazan'ı deli edelim diye.