Sinirli gözlerle karşı karşıya kalınca attığım adım yarım kaldı. Durup öylece izledim. Tabi ben hareket etmeyince sinirli komiser dayanamayıp bana doğru yürüdü. Evet yanlış görmüyorum sabah kurtuldum diye düşündüm adam karşımdaydı. Önüme gelince ne diyecek diye bekledim.
-Neredesin sen?
Şaşkınca güldüm. Adam bana hesap soruyor ya. Nereden geliyor bu öz güven acaba?
-Özel hayat diye bir şey var diye hatırlıyorum komiserim.
Patlamaya hazır komiserimiz "Konuşmamız lazım."dedi. Adam beni duymuyor resmen. Beni bir rahat bırakın diye bağıracağım şimdi sokak ortasında.
-Benim konuşacak bir şeyim yok.
Adım attığım anda kolunu uzatıp engel oldu. Yüzüne baktığımda yine uzun biri ve ben yine küçücük bedenim. Bundan sonra topuklu ayakkabı filan mı giysem.
-Benimle konuşmadan bir yere gidemezsin.
-Bakın komiser abi. Ben ifademi verdim, şimdi serbest kaldım. Bırak eve gideyim.
-Nasıl çıktığını ikimizde biliyoruz. Oyun oynamayı bırak ,benimle gel Hazan.
Sinirden deli olacağım. Hayır diyecekken "Eğer gelmezsen seni burada tutuklar götürürüm. Bir gece daha demir parmaklıklar arkasında kalırsın."dedi. Aslında hiç umurumda olmazdı, ama şimdi içeri tekrar giremem. Ortalıktan kaybolmamam lazım. Mecburen "Tamam konuşalım."dedim.
Kollarımı bağlayıp konuşmasını beklerken "Beni takip et"dedi ve yürüdü. Ne yapacak diye bekledim. Arabasının kapısını açıp "Bin, gidiyoruz."dedi.
-Burada konuşalım.
-Hazan fazla uzattın. İstiyorsan....
-Tamam geliyorum. Aynı şeyi söyleyip durma.
Binince kapımı kapattı ve o da bindi. Araba hareket edince"Nereye gideceğiz." dedim.
-Gidince görürsün.
Biri bu adama gıcık olduğunu söylesin. Hayır zorla götürüyor bir de kabalık yapıyor. İnsan biraz kibar olur. Hazan bunu düşüneceğine sana soru sormaya başladığında ne söyleyeceksin onu bul. Bu Deniz komiser seni çiğ çiğ yer.
-Adliyeden çıkınca nereye gittin?
Sessizliği bozan komisere baktım. "Abimsiniz de benim mi haberim yok acaba?" Hala sorgudayız sanıyor anlaşılan. Sırıtıp "Nereye gittin Hazan?" dedi.
-Gezdim...!!
Kollarımı bağlayıp kafamı çevirdim. Bu artık soru sorma demek oluyordu. Yani anlarsa. Araba durunca etrafa baktım. Bir şey demeden indi. Beklemeyi bırakıp benden indim. Bana bakmadan cafeye girip bir masaya oturdu. Görende ben zorla konuşmak istiyorum sanacak. Beni tehdit etmemiş olmayacaktın ben sana ne yapacağımı bilirdim. Bende içeri girdim ve karşısına oturdum. Garson gelince "İki çay"dedi.
-Evet, seni dinliyorum.
Arkama yaslanıp "Ben sizi dinliyorum komiser abi. Neden benimle konuşmak istiyorsunuz?"dedim. Çaylar hızla gelirken garson gidene kadar zaman kazanmış oldum. Çaya şeker kattım. Yavaşça karıştırarak resmen kaçıyordum. Elimden kaşığı çekince komisere baktım.
-Yeter artık Hazan. Asıl konuşmamıza dönelim. Bana her şeyi anlat ,bende seni koruyayım.
Bu gün herkes de bana yardım etme peşinde. Ciddi bakan komiser beni ne kadar korkutsa da yapamam. Çayıma bakıp "Ben bir şey bilmiyorum."dedim.
Sakin kalmaya çalışıyordu. "Hazan düzgün giden hayatında bir an yasa dışı iş yapmaya mı karar verdin? Ne oldu da oradaydın? Biri seni tehdit mi ediyor?" Polis olmak bu galiba, adam her şeyi çözdü resmen. Gözlerine bakmamaya çalıştım. Yoksa bir şey anlayabilir. Sessiz kalınca "Konuşmadığın her dakika doğru tahminde bulunduğumu düşüneceğim." Bir çıkmazın içine girdim resmen. Aslında en iyi yardımı belki ondan alırım, ama kafam çok karıştı.
Gökhan'dan mı yardım almalıyım, yoksa karşımda ki polisten mi? Sessizliği bozan telefon sesi nefes almamı sağladı. Komiserin telefonu çalmıştı. Konuşmasına hiç kulak misafiri olmadım, ama en son olduğumuz yeri birine tarif ettiğini duydum.
-Kardeşim geliyor. Bak istersen senin için ondan da yardım isterim. Kendisi avukat. Ne diyorsun benimle iş birliği yapacak mısın?"dedi.
-Hayır neden ben? Orada tutuklanan tek ben değilim? Neden benim peşindesiniz?
Artık sabrım kalmadı ve bir çıkış yolu arıyorum. Sinirli komiserimiz hala sakin o da ayrı konu.
-Hazan hepsinin sicili ortada. Orada olmaması gerek tek kişi sensin. Bu iş benim için çok önemli o suçluları yakalamam lazım. Tamam sana biraz sinirli davranmış olabilirim.
Biraz mi bakışımı görünce "Tamam fazla sert davrandım, ama sende beni anla. Operasyon elimde patladı. "dedi. Komiser oturmuş burada benimle dertleşiyor. Samimi olmaya mı çalışıyor, yoksa bu da mı bir taktik? Bu günlerde kime güveneceğim anlayamıyorum.
-Ben hayatıma devam etmek istiyorum komiserim.
Cevabım hoşuna gitmediği yüzünden belliydi. Cebinden bir kart çıkarıp bana uzattı.
-Ben yinede senden haber bekleyeceğim.
Alalım bakalım karttı.Artık gidebilir miyim diyecektim ki masanın başında biri belirdi. Dikkatle ikimize bakıp gülümseyen bu sırık da kim?
-Selam..
Takım elbise içinde ki bu yakışıklı adam komiserin kardeşi mi? Ela gözler, açık kahve saçlar ve uzun boy. Elinde ki çanta ben avukatım diyor resmen. Komiser ayağa kalkıp "Hoş gelsin Buğra. Seni Hazan ile tanıştırayım."dedi. Şu an tepemde iki adam ve ben kendimi kaybolmuş gibi hissediyorum. Yan yana duran abi kardeşe baktım. Buğra kesinlikle abisine benzemiyor. Tamam gözler ve saçlar aynı olabilir ,ama bir kere Buğra gülümsüyor. Elini uzatınca kendime geldim.
-Tanıştığımıza memnun oldum.
Resmen adamı ilk gördüğümde etkilendim. Bu normal bir şey mi?
-Bende...
Ağzımdan tek çıkan bu olsa da aslında çok şey demek isterdim. İkisi masaya oturunca biraz rahatladım. Yukarı bakmaktan boynum ağrımıştı.
-Bir şey alır mısın?
-Söyledim abi.
Masaya çay gelirken ben hala Buğra'yı izliyordum. Komiser "Hazan bana bir konuda yardım edecek, tabi kabul ederse. Belki sana da işimiz düşebilir." dedi. Komiser hala ısrar ediyor. Anlatamam komiser abi. Bu güzel yüzlü kardeşin bile olsa anlatamam.
-Tabi abi ,yardım edebileceğim bir şeyse yaparım.
Komiserin yine telefonu çalınca "Kusura bakmayın"dedi ve telefonla ilgilendi. Buğra tamamen bana dönünce bu kadar yakından görmek baya değişik geldi. Hazan kendine gel istersen, şu an karşında ki adama hayran olmak yerine daha önemli bir işin var.
-Okuyor musun Hazan?
-Hayır ,çalışıyorum.
Aklıma iş gelince keyfim kaçmıştı. Artık bir işimiz olmadığı kesin. Kaç gündür ortada yokuz. Komiser telefonu kapatıp ayağa kalktı.
-Benim gitmem lazım. Buğra, Hazan'ı evine bırakırsın.
Cevap bile veremeden gitti. Buğra ile öylece kaldık.
-Ben kendim giderim ,size zahmet olmasın.
Kibarlıkta rekor kıracaksın kızım bu nasıl konuşma? Buğra gülünce yüzünde iki tane gamze oluştu. Direk dikkatimi çekmişti.
-Sıkıntı değil, ben bırakırım.
Daha fazla saçmalamamak için "Kalkalım mı?"dedim. Eve gitmem gerekiyor dedikçe gidemiyorum. Zaten bu yakışıklı abiyi de bir daha göremiyeceğim. Evet abi diyorum, onunda benden baya büyük olduğu ortada.Dışarı çıkınca onu takip ettim. Arabaya binince "Ne taraftan gidiyoruz?"dedi.
-Siz devam edin, ben tarif ederim.
-Yaşın baya küçük geldi bana, okula devam etmedin mi?
-Liseden sonra çalışmaya başladım.
-Anladım...
Tüm cesaretimi toplayıp "Siz kaç yaşındasınız?"dedim. Evet sordum ne düşünürse düşünsün. Ben ne kadar gergin isem Buğra o kadar rahattı.
-Sana göre baya yaşlıyım küçük kız. Otuz üç yaşındayım.
Araba kullandığı için yüzümü görmediğine şükrettim. Benden tam on yaş büyük. Bana küçük kız diyor. Peki ben dakikalar önce gördüğüm bu adama neden bu kadar hayran kaldım?Yolun geri kalanı sadece yolu tarif ettim. Evin yakınına gelince "Ben burada ineyim" dedim.
-Evin hangisi?
Evi gösterip "Şu ev"dedim. Nasılsa bir daha buraya yolun düşmez. Belki bir kaç saate beni unutacaksın.
-Tamam, sana kartımı verdim. Sende bana numaranı verecek misin?
Buğra telefonu çıkarmış, beni bekliyordu. Telefonda, hatta yeni olduğu aklıma geldi. En son Gökhan verince cebime atmıştım. Çıkarıp açmaya çalıştım. Kafam karışınca uzattım.
-Sen yaz istersen.
Çünkü ben daha hiç bakmadım ve şüphe çekmek istemiyorum. Gülümseyerek telefonu aldı ve numarasını kayıt edip kendini çaldırdı. Kendi telefonuna da kayıt yaptıktan sonra "İşte bu kadar. Eğer yardım edeceğim bir şey olursa beni arayabilirsin."dedi.
-Abinizin dediği konuda diyorsanız....
Araya girip "Hayır sadece onun için değil"dedi. Abi sen bana bu kadar iyi davranma. Bir kız kardeşe ihtiyacın olabilir, ama ben sana kardeş olamam. Artık gitmek zorunda olduğum için "Beni bıraktığın için teşekkür ederim. İyi akşamlar."dedim.
-İyi akşamlar.
Arabadan inince son kez baktım. Şu an bana en saçma gelen şeyi yapıyorum. Bir erkeğe hayran hayran bakıyorum. Bunu yapan her kızla bir zamanlar alay etmiştim. Ne diye içine düşecek gibi bakıyorsunuz diye. Şimdi onların hepsini anlıyorum.Eve doğru giderken derin bir nefes alıp asıl konuya odaklanmaya çalıştım. Damla'yı bulmak. Polis ve kardeşinden uzak dur. Bunu unutma Hazan...