-Kalk... Kaldır ellerini.
Arkamda kim var bilmiyorum ama sesi ile beni dövecek gibiydi. Ellerimi kaldırıp ayağa kalktığımda "Yürü!!"dedi. Herkesin olduğu yere beni getirdi. Şu an etrafımız polislerle çevrili olduğuna göre arkamda ki kişi de polisti. Gökhan ortalıkta gözükmüyordu. Adamların bazıları yaralı bazıları tutuklanmıştı. Anlaşılan o da kaçmıştı.
Polislerden biri bize yaklaşıp "Komiserim burası tamam."dedi. Ellerim havada öylece beklerken bileklerimden tutup kelepçe takılınca sonunda beni kimin yakaladığını gördüm. Bir şey desem anında patlayacak bu adama hiç bulaşmamak en iyisi. Gözlerini bana diktiğinde kendimi çok kötü hissettim.
-Yanında ki nereye kaçtı?
Kuzey'i sorduğunu biliyorum. Kardeşimi kurtarması gerektiği için "Benim yanımda kimse yoktu."dedim. Cevabım onu daha da sinir etmişti. Ela gözleri her an patlayacak bir alev gibi bakıyordu.
-Yalan söylemeye devam et bakalım. Alın bunu arabaya.
Gelen polise beni teslim ettiğinde sadece ayak uydurdum. En azından Kuzey kaçmıştı ve iki çanta da ondaydı. Damla kurtulacağına göre, şimdi ben nasıl kurtulacağım onu düşünmem lazım.Ekip arabasına bindiğimde Gökhan'ın ve Tarık'ın adamları ile yan yana oturdum. Kimseden çıt çıkmıyordu. Sakin olan hayatımın iki günde geldiği hale bak. Karakola vardığımızda o kargaşada biri yanıma yaklaşıp "Sussan iyi edersin" dedi ve devam etti. Bir an kalınca memur "Devam et."diye uyardı.
Hepimizi içeriye sokup sıraya dizdiler. Polis diğeri ile bir şeyler konuşunca biri önümüze geçip "Beni takip edin."dedi. Etrafımız polis ile doluydu. Bizi yönlendirmeleri ile aşağı indik. Sıra sıra nezarethaneler vardı. Erkekleri bir yere koyduktan sonra üst baş kontrolü yapıldı ve beni de demir parmaklıklar arkasına koydular.Resmen yakalanmıştım ve şimdi kimsenin ismini vermeden kendimi buradan kurtarmak zorundaydım. Tabi bu nasıl olacak onu da bilmiyorum. Oturup düşünmeye başladım. Olanları anlatamam kardeşim ellerinde. Bu adamların eli uzundur hemen öğrenirler. Konuşursam kötü şeyler olabilir. İki çanta da Kuzey ile gittiğine göre polislerin elinde delilde yoktu. O zaman bu işi bilmiyormuş gibi davransam olur mu? Bu da saçma ama aklıma gelen başka bir şey yoktu. Buradan kurtulmam için mucize lazımdı.
Dakikalar sonra ayak sesleri geldi. Parmaklıklar arkasında beni yakalayan komiser vardı. Bakışları ve yüz hatları hala sinirli olduğunu gösteriyordu. Benim suçum yok abi diyesim geldi.Sert bir şekilde "İfaden alınacak"dedi.
Beklemeden kapıya yaklaştığım da diğer memur tekrar kelepçe taktı. Aslında hem korkuyordum hem heyecanlıydım. Sanki çıkmak istedikçe saçma bir durumun içine çekilip duruyordum.
Sorgu odası yazan odaya girdiğimizde beni otutturdu ve memur çıktı. Çıkarken sinirli komiser giriş yaptı. Kapıyı kapatırken tekrar açıldı. "Deniz komiserim dosya." Adını da sonunda duydum. Her an dövecek gibi bakan abimizin adı Deniz'miş. Dosyaya bakarak karşıma geldi. Ne diyecek diye merakla beklerken önüme dosyayı atınca bir an sıçradım. Dosyaya göz ucuyla baktığımda benim bilgilerin vardı. Tekrar komisere baktığımda ellerini masaya koymuş sinirle bana bakıyordu. Tabi onun açısından suçlu biriydim.
-Beni yormadan konuşacak mısın? Gökhan nerede? Sen kimin adına oradaydın?
-Ben kimsenin adına orada değildim. Sorduğunuz kişiyi de bilmiyorum.
Yalan değil, zorla yaptım bu işi. Gökhan'ı da tanımıyorum. Tarık'ı da hiç sormaması da dikkatimi çekti.
Tabi inanmadığını belli eden bir şekilde sırıttı. Daha da yaklaşıp "Benimle oyun oynama. Çantalar nerede?"Sesi git gide fazla çıkıyordu. Tamam korkuyorum, ama bir şey söyleyemem. Kendimden emin "Ben bir şey bilmiyorum. Zaten çanta yok bende değil mi?"dedim.
Sinirle "Böyle mi kurtulacaksın?"dedi. Aklıma bir şey gelsin diye bekliyorum, ama sinirle bana bakan gözler işimi zorlaştırıyordu. Kapı çalınca nefes aldım resmen. Kapıdan giren memur "Komiserim avukat geldi."dedi. Bu bilgi neden geldi anlamadım derken içeri elinde çanta ile biri giriş yaptı. Ne olduğunu anlayama çalıyordum. Adam bana yaklaşıp elini uzattı . "Hazan hanım ben avukatınız." Elimi uzatırken şaşkın şekilde baktım. Avukat nasıl geldi? Sinirli komisere bakıp "Sorguya benim de girmem gerektiğini biliyorsunuz sanırım."dedi.
Komiser daha da sinirlenirken bana bir bakışı vardı kaybolmam gerekiyor gibi hissettim. Bu adam bana bakmasın mümkünse. Avukat yanıma otururken önüne bir dosya açtı. "Muvekkilimi suçladığınız suçlarla bir alakası yoktur. Zaten üzerinde bir şey olmadığı gibi sağlık kontrolü yapılırsa kendisi temiz çıkacaktır. "
Bu adam ders çalışmış gelmiş resmen. Bir sürü terimler ve anlamadığım cümleler söylerken komiser sinirden bir şeyleri yıkacak gibiydi. En son avukat susunca sinirle kapıdan çıkıp gitti. Ben hala şaşkın olmaları izlerken avukat ayağa kalktı.
-Bu iş sabaha çözülür, sen sadece sus.
Cevap bile beklemeden gitti. Biri de bana ne oluyor anlatsa da bende bilsem. Kapı bir kere daha açıldı ve beni aynı demir parmaklıklar arkasına götürüp koydular. Olaylar benim dışında gelişiyor ya hadi hayırlısı.
Sabahın ilk ışıklarında hastaneye gittik. Bir sürü test yapıldıktan sonra sonuçlar beklendi. Adliyeye giderken diğer adamlardan ayrı arabada götürüldüm. Sessizce olanları izlerken olanlar artık acayip gelmiyordu.
Kelepçeli girdiğim adliyeden elimi kolumu sallayarak çıktım. Bu adamlar böyle mi iş yürütüyor? Resmen pazarlığında ortasında yakalandım, şimdi ise hiç bir şey yokmuş gibi çıkıyorum. Tamam kardeşim için yaptım, ama bunu benden başka kimse bilmiyordu.
Tarık'ın adamlarından birini görünce hemen yanlarına gittim. Diğerleri çıktığı gibi kaybolmuşlardı. Adını bilmediğim adama "Şimdi ne olacak?"dedim. Kardeşim nerede ve ben ne yapacağım?
İfadesiz bana bakıp "Şimdi git ,biz seni buluruz"dedi. Gidecekken "Kardeşim."dedim. Dönüp bana bakıp "Sana git dedim. Şu an polis tarafından izleniyor olabiliriz. Öylece peşimizi bırakacak değiller."dedi ve gitti. Adliyenin önünde öylece kaldım. Ben kardeşim olmadan mı eve gideceğim? Telefon yok, yardım isteyecek biri bile yok.
Yapacak bir şey olmadığı için beklemeyi bırakıp evin yolunu tuttum. Arabaya binmek yerine yürümeyi tercih ettim. Zaten kafam çok doluydu ,belki yürümek iyi gelirdi.
Ayaklarım beni nereye götürdüğünü bilmeden yürüdüm. Geçip giden insanlara baktım. Herkesin hayatı bizim gibi mi diye merak ettim. Böyle karışık, böyle yalnız. İçimde ki ağlama isteğini geri atıp devam ettim. Yanımda duran araba ile durdum. Artık korku yerine merak duygum ağır basıyordu. İnsan ne acayip bir varlık,daha dün bilmediğin olaylara karışıyorsun. Sonra o olaylara alışıyorsun. Hatta biri gelsin seni alsın diye bekliyorsun.
Açılan kapıdan Tarık ya da adamlarından biri çıksın diye bekledim. Arabadan inmeden bana bakan adama baktım. Yüzünü zar zor hatırladım. Bu Gökhan'ın yanında ki adamdı. Beklediğim bu değildi. Bütün umutlarım gitmişti. "Bizimle geliyorsun."
-Neden seninle geliyorum? Benim daha önemli bir işim var.
Tarık beni almaya gelebilirdi. Şimdi bunlarla gidersem kardeşim için iyi olmazdı. Hem iki çantanın da Kuzey'in alıp gittiğini biliyor mu? Bence adamları elini kolunu sallayarak çıktıklarına göre biliyordur. Bu ihtimali düşünürsek bence hiç gitmemeliyim.
Karşımda ki adam sert bir şekilde bana bakıp "Bence hayatın için gelmelisin."dedi. Ön kapıdan inen biri silahı arkama dayayınca "yine mi" demeden kendimi alamadım. Zorla arabaya binmiş oldum. Kapı kapanıp hareket ettiğinde gözlerimi kapatmasını bekledim. Karşımda ki adam telefonu ile ilgileniyordu. Kafasını kaldırınca "Gözlerimi bağlamayacak mısın?"dedim. Yine stresliyim ve yine konuşmaya başladım. Bana anlamayan gözlerle bakıyordu. "Nereye gittiğimizi görüyorum." Etrafa bakıp tekrar bana baktı. Yüzünde ki sırıtış hiç iyi değildi. Birden bana yaklaşıp "Bu bilgiyi söylemeyecek kadar beynin olduğunu düşünüyorum."dedi. Benden cevap bekler gibi bir hali vardı. Geri çekilirken "Bana ne sizin nerede olduğunuzdan " dedim. Benim tek derdim belli,ama yanlış yerdeyim o kesin.
Tarık'ın evine benzer bir eve giriş yaptık. Duvarları baya yüksek çevrilmiş , demir kapından içeriye giriş yaptık. Geniş bahçe için de iki ev vardı. Bahçesi güzeldi. Şu an olduğum durumu bırakıp etrafa bakıyordum. Bunu kafamı dağıtmak için yapsam da bu gerçeği değiştirmiyordu.
Eve doğru gideceğimizi düşünürken evin arkasına doğru yürüdük. Adım başı adam vardı. Nereye baksam siyah takımlı tipler. Arkaya geçince karşımıza cam mekan bir oda çıktı. Önümüzden giden adam kapıyı açıp beni içeri aldı. Girdiğim de etrafa baktım. Güzel döşenmiş bu odada ne işim vardı? Yani beni yine depo gibi ya da camı olmayan bir odaya koymaları gerekmiyor mu?
-Otur ve yanlış bir şey yapma.
Kapı kapanırken etrafa bakmaya devam ettim. Dışarıdan içeri çok net görünüyordu. Dışarısı adam dolu olduğuna göre burada zaten bir şey yapmam mümkün değildi. Duvarda ki resimlere bakarken kapı açıldı. Sonunda Gökhan bey teşvik etti diye arkamı döndüğümde gözüm direk arkasında ki kişiye takılmıştı. Ben rüya filan mı görüyorum.!!!