Eve girdiğimde sessizlik karşıladı. Işığı açıp içeri girdim. Kardeşim olmadan ev sanki yabancı gibiydi. Odama geçip telefonu ve üç kartı çıkarıp karşıma koydum. Şu an beklemek zorunda olmak kadar sinir bozucu bir şey yoktu. Umarım bir an önce Tarık ortaya çıkar. Deniz komiser işin peşini bırakmadığı da ortadaydı. Bunu bildikleri için çıkmama ihtimalleri beni daha çok korkutuyordu. Hayır iki çantayı aldın madem, neden kardeşimi bırakmıyorsun?Bunları düşünmek bir şey değiştirmeyeceği için kıyafet alıp banyoya girdim. Leş gibi koltuğum kesin.
Banyodan çıkınca mutfağa girdim. Dolapta bulduğum kahvaltılıklar çıkarıp bir şeyler yedim. Ne iştah kalmıştı ne kafa. Aklım hala komisere anlatmalı mıydım kısmındaydı. Aklımda ki düşünceleri atıp mutfağı toplayıp odaya geçtim. Yatağa kendimi atarken rahat bir yerde uyumayı özlediğimi fark ettim. Her yerim ağrıyordu. Kafamı koyduğum gibi gözlerimi kapattım.
Üç gün sonra...
Evde oturmaktan patlayacağım.Ne telefon çalıyor ne de gelen biri var. İşe de gidemiyorum. Hayır ev hapsindeyim de haberim mi yok. Üç gündür sadece ekmek almaya çıkıyorum. Biri gelir korkusu ile evden dışarı adım atmadım. Gökhan aramadı. Tarık ortalıkta yok. Yani tam kafayı yeme vakti geldi. Sabah kalk kahvaltı yap ve yine boş boş otur....
Kapı çalınca yerimden sıçradım. Kalbim heyecandan çıkacak gibiydi. Hızla kapıya yaklaşıp açtım. Tarık'ın adamlarından birini beklerken karşımda komiseri görünce hayal kırıklığı ile omuzlarım çöktü.
-Başka birini mi bekliyordun?
-Hayır....
Yüzümü gösterip "Bakışların öyle demiyor. Hala beni aramadın? Kartımı kaybetmiş olabilir misin?"dedi. Bir git başımdan abi demek istiyorum. Zaten üç gündür evin içinde kafayı yiyeceğim.
-Hayır kaybetmedim, içeride duruyor. Size diyecek bir şeyim olamadığı için aramadım.
Sinirim her dakika artıyordu. Bunun sebebi, beklemenin gerginliğinden başka bir şey değildi. Kollarını bağlayıp "Üç gündür ne yapıyorsun Hazan? Hayır ekmek almak dışında bir yere de gitmiyorsun?"dedi. Söylediği şeyle şaşkınlıkla baktım. Beni takip etmiş. Tarık'ın adamları da belki bu yüzden gelmiyordu.
-Bu kadarı fazla ama... Benim anlatacağım bir şey yok. Beni takip etmeyi bırakın.
Şu an içinde ki korku büyüyordu. Bu polis buradan ayrılmadıkça ben kardeşime kavuşamam.
Deniz komiser hiç istifini bozmadan beni dinliyordu. Artık tüm samimiyetimle "Lütfen beni rahat bırakın..."dedim.
-Hazan ne saklıyorsun?
Panikle "Ben bir şey saklamıyorum." dedim. Kollarını çözüp elini beline atınca kelepçe sesi duydum. Panik,heyecan ve korkuyla komisere baktım. Kelepçeyi çıkarıp "Benimle geliyorsun o zaman" dedi. Geri adım atıp "Hayır, ben evden ayrılamam."dedim.
Bir an durup "Neden ayrılamazsın?"dedi. Yine çenemi tutamamıştım işte. Kelepçeyi gösterip "Benimle konuşacak mısın? Yoksa benimle mi geleceksin?" dedi. Köşeye sıkışmıştım. Bir kelepçeye bir komisere baktım. İnşallah daha sonra kendime kızmam. Pes edip "Tamam konuşacağım."dedim. Kelepçeyi beline tekrar takarken içeri girdi. Yanımdan geçip evin içine adım atmış oldu. Bana bakıp "Nereye oturuyoruz?"dedi. Çoktan pişman olmuştum bile. Komiserin keyfi yerine gelmiş benden cevap bekliyordu. Kapıyı kapatıp odayı gösterdim. Önden geçip koltuğa oturdu. Karşısına geçip bende oturdum.
-Seni dinliyorum.
Ellerimi stresten oynarken nereden başlayayım diye düşündüm.
-Hazan hadi, korkma anlat bana.
Komisere bakıp "Sana güvenmek istiyorum, ama korkuyorum. Bu anlattıklarım onların kulağına giderse kardeşimin hayatı tehlikeye girer." dedim. Birden toparlanıp "Bir dakika, senin kardeşin mi var?"dedi.
-Öz değil ,ama kardeş gibi diyelim. Birlikte yaşıyoruz.
-Anladım, şimdi devam et.
-Bizim bu işlerle hiç alakamız yoktu. Kardeşim yani Damla'nın bir sevgilisi var. Onun bu karanlık adamlara borcu varmış. İşte onun o borcu yüzünden kaçırıldık.
-Sizi kaçıran kimdi?
-Adının Tarık olduğunu öğrendiğim biri. Onun dışında gerçekten tanımıyorum. Borcuna karşılık Gökhan ile alışverişe gönderdi. Bizi Damla ile tehdit etmişti. Kuzey ve benim elimizden sadece bir çanta vardı. Eğer o alışverişten gönderdiği çanta ve Gökhan'ın verdiği çanta ile dönersek gitmemize izin verecekti.
-O gece yanından kaçan Kuzey miydi?
-Evet oydu. Çantanın ikisi onda olduğu için kaçmasına izin verdim. Bende kaçacaktım,ama...
Sessiz kalınca "Ben yakaladım."dedi. Anlattıklarıma inanacak mı diye bekledim. Hala şüpheli bakıyordu.
-Peki neden sorguda anlatmadın? Biz sana yardım edebilirdik.
-Kardeşim elinde diyorum size. Bu adamları siz bizden daha iyi bilirsiniz. Ben kardeşimi kaybedemem.
Sesim haddinden fazla sert çıkmıştı. Bakışlarını görünce kendime geldim.
-Tamam ,sakin ol.
-Sakinim, ama sende beni anla. Hala kardeşim onların elinde ve sen beni takip etmeye devam ettikçe belki kavuşamayacağım.
-Peki ben gidersem kavuşacağına emin misin?
-Bilmiyorum, ama denemek zorundayım.
-Tamam Hazan ,o zaman bir şartla buradan polisleri çekerim. Eğer Tarık sana ulaşacak olursa benden yardım isteyeceksin.
Tarık bana ulaşırsa komiser haber bekliyor. Gökhan haber bekliyor. Peki komiser bunu biliyor mu? Hayır....
Sessiz kalınca "Hazan cevabını duyamadım. Bak ben sana güvenip istediğini yapacağım. Peki sen istediğimi yapacak mısın?"dedi. Bu gün ellerimi sıkmaktan morartacağım.
-Bir şey daha var...
Bunu söyledim, ama kendime sayarak ve korkarak. Komiser merakla bana bakıp devam etmemi bekledi.
-Dün ben Gökhan'ın yanındaydım.
Bakışları anında değişirken hemen devam ettim. "Bak adliyeden çıkınca önümü kestiler. Onlarla gitmek zorunda kaldım. Gökhan da beni Tarık'ın adamı sandı. Ona olanları anlatınca o da bana yardım etmeye karar verdi. Tabi önce Tarık beni bulursa ona haber verme şartı ile.
Şok içinde ayağa kalkıp evin içinde dolaşmaya başladı. Bir şey söylemek istiyor, ama söyleyemiyor gibiydi. Sonunda yanıma oturup "Hazan sen ne yaptın?"dedi. Ben ne yaptığımı biliyor muyum? Hayatım bir anda alt üst olmuştu. Bilmediğim adamlarla bilmediğim işler içindeyim. Haaa bir de babam vardı. O konuya hiç girmeyelim.
-Sen bana anlatmayıp Gökhan'a mı anlattın? Üstüne onun yanına gittin. Bak sen bu adamları bilmezsin. Bunlar karşılıksız yardım etmez.
-Evet gittim, ama ne yapsaydım? Onun elinden kurtulup eve dönmek için anlattım. Ben ne yaptığımı biliyor muyum?
Komiser sinirine hakim olmaya çalışıyordu. "Tamam sakin olacağım. Bunu iyi yönde kullanabiliriz o zaman."
Kafasından ne geçiyor bu adamın?
Benim bakışlarımı görünce "Eğer Gökhan, Tarık'ı bulursa bende gelmek istiyorum diyeceksin."dedi. Acayip bakmam normal. Adam beni dinler mi?
-Bana öyle bakma Hazan. Bende geleceğim diyeceksin. Sen o buluşmaya giderken bizde orada olacağız.
-Başka davet edecek biri var mıydı?
Stresten saçmalamaya yine başladım ve komiser bana uzaylıymışım gibi bakıyor. Bende olsam kendime öyle bakarım. Acaba çok sakin bir hayatım var diye şikayet filan mı ettim?
-Tamam anladım. Zaten önce Tarık bana ulaşırsa Gökan'a haber vereceğim. Gökhan bulursa bana haber verecek. Bir de siz varsınız.
Devreler yandı zaten. Peki biz bu kargaşa arasında sağ çıkacak mıyız? Biri de bununla cevabını versin. Tarık bilirse bizi bitirir. Gökhan bilirse bizi bitirir. Polisin istediği olmazsa sonumuz nasıl olacak orası belli en azından. Demir parmaklıklar arkası ve bu sefer bizi kurtaran da olmaz.
-Bak ne olursa olsun bana haber vereceksin. Benden habersiz bir adım atmak bile yok.
-Tamam abi anladım.
Artık sıkıldığım için böyle cevap verdim. Tabi bakışlarını görünce yine "Tamam" dedim.
-Sana güveniyorum Hazan, ama senin de bana güvenmen lazım.
Tüm cesaretimi toplayıp "Bu benim için çok karışık bir iş. Elimden geleni yapacağım, ama sende lütfen kimseye bu anlattıklarımı anlatma. Bu adamları biliyorsun, eğer benim sana anlattığımı anlarlarsa...."dedim. Devamını söylemek beni korkuttu.
-Merak etme kimse bilmeyecek. Sadece amirime anlatmak zorundayım. Sen bana haber verdiğinde hazır olmak zorundayız.
İnşallah kötü bir şey yapmamışımdır hissi vardı içimde. Komiser ayağa kalkınca bende kalktım.
-Ben gidiyorum o zaman. Vakit kaybetmeyelim.
Sadece "Tamam"diyebildim. Kapının yanına kadar gelince komiser durdu.
-Olmazsa çekiyor gibi yapıp ,bir kaç sokak öteye koyayım adamları.
Panikle "Olmaz, gerçekten haber vereceğim. Lütfen kimse kalmasın." dedim.
İsteksiz "Tamam bakalım."dedi. Kapının kolunu tutunca bir kez daha durdu. Bu sefer ne söyleyecek diye bekledim. Bana baktığında "Bu arada dikkatli ol küçük kız "dedi. İşte bu biraz acayip geldi. Sonunda bana iyi bir şey söyledi galiba.
-Tamam komiser abi.
İkimizde gülmüştük. Sonunda komiseri gönderince derin bir nefes aldım. Korku, karmaşa,huzur ya da gerginlik şu an hepsini aynı anda hissediyor gibiydim.
Boş evin içinde telefon sesi ile yerimden sıçradım. Bir an nereden geldiğini bilmedim. Aklıma Gökhan'ın verdiği telefon gelince hızla odaya koştum. Numaraya bakıp yanında ki kartlardan birine baktığımda elim ayağım titremeye başlamıştı. Neden arıyor şimdi bu.....