8.

1247 Words
Daha fazla beklemeden telefonu açtım. Kulağıma koyduğum gibi "O polisin evde ne işi var?"dedi. Sinirini burada bile hissediyordum. Evet Gökhan aradı ve anlaşılan polisin burada olduğunu biliyordu. Dışarda ne dönüyor gerçekten merak ediyorum. Ben adımımı bile atmıyorum, ama herkes beni gözetliyor. Sakin olup "Konuştuk."dedim. -Hazan ne konuştunuz? Polisler üç günüdür kapından ayrılmıyor. Ne oluyor orada? Onu şüphelendirmemem lazım. Bunun için önce sakin devam etmem gerekiyordu. -Bende bilmiyorum. Zaten evden çıkmıyorum. Kapımı çalıp konuşunca burada olduğunu öğrendim. Derin bir nefes alıp "Derdi neymiş?"dedi. -İşte aynı soruları sordu ,bende aynı cevapları verdim. Benden bir şey öğrenemeyeceğini artık anlamıştır sanırım. Saniyelik beklemeden sonra "Yani inandı artık diyorsun."dedi. Ben hanginizi idare edeceğim bilmiyorum. -İnandı sorun yok. -Tamam bende sana inanayım bakalım. Asıl konumuza dönelim. Tarık sana ulaşmadı anlaşılan. Zaten o polisler oradayken bu iş zor. -Evet ulaşmadı. -Biz bir iz bulduk gibi... Heyecanla araya girip "Nasıl, neredeymiş?"dedim. Yine kaptırdım kendimi. -Sakin ol Hazan. İz bulduk dedim. Adamlarımdan haber bekliyorum. Komiserin dediği aklıma gelince "Bende gelebilir miyim?"dedim. Gelecek tepkiyi heyecanla beklerken "Neden gelmek istiyorsun?"sorusu ile karşılaştım. -Bir an önce kardeşime kavuşmak istiyorum. Lütfen bende geleyim. Bana inanması için daha ne kadar dil dökmem lazım bakalım. Gökhan "Tamam ben sana haber vereceğim. Şimdi kapatıyorum."dediğinde bu kadar çabuk olacağını beklemiyordum. Sevinçle "Tamam"dedim. Telefon kapanırken resmen yerimde sıçradım. Kabul etmişti. Tabi sevincim bittiğinde olacaklar aklıma geldi. Şimdi bu bilgiyi komisere söylemem lazım. Telefonda anlatırsam tehlikeli olabilir. Gidersem takip edilebilirim. Ben bu bilgiyi nasıl ulaştıracağım? Tekrar kartlara baktığımda aklıma Buğra geldi. Tabi ki de onu görmek için değil. Amacım sadece abisine haber göndermek. Tamam kabul ediyorum onu da görmek istiyorum. Elime aldığım telefon ile aramak yerine mesaj çekmeye karar verdim. Konuşursam heyecandan elim ayağım karışabilir. Mesaj kısmını açıp "Selam nasılsın? Uygunsan buluşabilir miyiz?"yazdım. Gönderdiğim mesaja bakarken kendime sövdüm. Böyle mesaj mı çekilir Hazan? Damdan düşer gibi buluşalım ne? Kabasın kızım sen. Selam Hazan. Mesaj çekmen beni mutlu etti. Tabi buluşalım. Almaya geleyim mi? Cevap gelmişti, sevinçten yerimde duramıyorum. Sanki sevgilimden mesaj almış gibi heyecan olur ya işte öyle bir şey. Şimdi sakin olup odaklanmam lazım. "Sen sahilde iskeleye yakın bir yerde ol ben seni bulurum. Gelince anlatırım." Cevabı görünce hakkımda ne düşünecek  merak ediyorum. Kesim bu kız ne saçmalıyor demiştir. Neyse en azından mazeretim var. Mesaj sesi gelince hemen açtım. Tamam, bir saat sonra sahildeyim. Cevabı gördüğüm gibi saate baktım. Hemen hazırlanmam lazım. Hazan sakin ol ,sen beş dakika da hazırlanan kızsın. Tabi ki de bunu telaş etmiyorum. Hemen çıkıp dikkatlice gitmek zorundayım. Takip edilmediğime emin olmam lazım. Hızla hazırlanıp kapıdan çıktığımda heyecandan bayılacak gibiydim. Dikkatli olmak zorunda olmanın heyecanı ya da Buğra'yı tekrar görmenin heyecanı. Artık hangisi ise şu an kalbimin sesini çok rahat duymamı sağlıyordu. Etrafa bakıp yola koyuldum. Gözlerimi dört açıp dikkat çekmeden yürümeye devam ettim. Sahile kadar karışık yollardan giderek takip ediliyor muyum edilmiyor muyum baktım. Bana göre kimse yoktu, ama emin de olamıyorum. Sonunda sahile varınca iskeleye doğru yürürken Buğra'nın arabasını bulmaya çalıştım. Buraya gelmem bir saati bulmuştu. Büyük ihtimal gelmiştir bile. Arabaların park ettiği yerde gözümü gezdirirken sonunda görmüştüm. Ona doğru yürürken etrafa bir kez daha baktım. Kapısının açık olması duasıyla hızla açıp içeri daldım. Buğra şaşkın bana bakarken ben heyecandan ölecektim. Gizli iş yapmak ne kadar zormuş. Bir de hayran olduğun insanı tekrar görmek. -Hazan iyi misin sen? Yüzünün rengi gitmiş. Nefes alıp tekrar etrafa baktım. Gelen geçenler, güzel hava, hayat devam ediyordu. Tabi ben burada can çekişiyorum bunu bilen yoktu. -Tamam kimse takip etmiyor. Buğra etrafa bakıp "Biri seni takip mi ediyor? Neden ve kim?"dedi. Korkudan adama adam akıllı selam bile veremedim. Oysa şurada güzel güzel buluşsak olmaz mıydı? Başladım yine saçmalamaya. Kafamı toplayıp " Orası çok karışık bir konu. Seni de olaya dahil ettim,ama abin ile direk konuşamam. Sen bana yardım eder misin?"dedim. Olayı hala anlamaya çalışır gibi bakıyordu. -Tabi ederim. İstediğim cevabı alınca nereden başlasam diye düşündüm. Tabi önce "Nasılsın?"dedim. Buğra bir an kaldı sonra da kahkahayı patlattı. Tamam şu an çok güzel gülüyor ama ne oldu? Sonunda sakinleşince "Hazan gerçekten değişik bir kızsın. İyiyim de konu bu değil galiba"dedi. Değişik kızsın derken ne demek istedi şimdi bu? İyi bir şey mi kötü bir şey mi? Tamam bu kısmı geçiyorum. Buna kafa yoracak vaktim yok. -Evet bu değil. Ben sana bir şey söyleyeceğim sende onu hemen abine ileteceksin. Şu an direk onunla iletişime geçemiyorum. Etrafa bakıp "Tamam seni dinliyorum. Konu tam olarak ne?"dedi. Keşke vaktim çok olsa da uzun uzun anlatsam. Biraz daha çok vakit geçirmiş olurduk. -Bu konu biraz karışık. Kısaca ben Gökhan ile konuştum. Kim diye sorma, abin anlatır. Onunla gitme fikrimi kabul etti. Bana dönüş yapacaklar. Nasıl ilerleyeceğiz bana haber versin yeter. Tabi ki de anlayamayan gözlerle bana bakıyordu. -Hazan Gökhan kim? Sen onunla nereye gidiyorsun? Başın belada mı senin? Hem de öyle bir belada ki ben bile sonu mu göremiyorum. Sessiz kalınca "Abim daha iyi bilir, ama tehlikeli bir işe tek başına girişmen ne kadar doğru?"dedi. Beni düşünmeni sevsinler. Tabi karşısında ki küçük kızı düşünüyor, ama o kız hayran onu bilmiyor. -Bunu yapmak zorundayım. Kardeşim için. Benim gitmem gerekiyor, hemen abine iletir misin? Tedirgin şekilde"Tamam hemen ileteceğim."dedi. Gitmek zorundayım, ama nedense gidesim gelmiyordu. Yapacak bir şey olmadığı için "Ben gideyim."dedim. Arabadan inecekken "Hazan"dedi. İsmimi bu kadar güzel söyleyen başka biri var mıdır acaba diye düşündüm. Sesimi ayarlayıp "Efendim" dedim. -Lütfen dikkatli ol ve bir şey olursa beni arayabilirsin. Sadece gülümsedim. Sabah mesajdan sonra mesajları sildim. Zaten numarayı kayıt etmemiştim. Gökhan ile buluştuğumda tehlike olsun istemiyorum. Bir tek cebimde komiserin kartı vardı. Belki onu da almamam lazımdı.  Beklemeyi bırakıp arabadan indim. Hızla uzaklaşırken inşallah en yakın zamanda tekrar görme umuduyla yürümeye devam ettim. Eve vardığımda artık akşam olmak üzereydi. Bir şeyler yemek için mutfağa girdim. Telefon çalınca cebimden çıkarıp baktım. Buğra'nın numarasına benzetmiştim. Açıp kulağıma koyunca "Hazan benim."diyen Deniz komiserin sesini duydum. -Efendim. -Biz hazır bekliyoruz. -Tamam. -Görüşürüz ve kendine iyi bak. Telefon kapanırken bunun haber bana geldi demek olduğunu anlamıştım. Şimdi ikinci kısma geçip Gökhan'ın beni aramasını bekleyeceğim. Korkum büyüse de cesaretli olmaya çalışıyordum. Madem bir işte girdik, sonunu getirelim bakalım. ~~~~~ Saat gece yarısını gösterirken yine telefon çalmaya başladı. Bu saatte arayan kim diye baktım. Artık Gökhan kayıtlı olduğu için ekranda ismini görünce beklemeden açtım. -Efendim. -Hazan hazır ol. Seni alması için birini gönderiyorum. -Şimdi mi? Gece gece... Bu iş gündüz gözüyle neden olmuyor? Ayağa kalkıp Gökhan'dan cevap bekledim. -Fazla vaktimiz yok. Gelmek istiyorsan hazırlan ve sokağa in. -Tamam, hemen çıkıyorum. Telefonu kapatıp hızla odaya koştururken komiserin telefonu tuşlayıp aramaya başladım. Bir yandan hazırlanırken bir yandan açsın diye dua etmeye başladım. Sonuna kadar çalan telefon açılmamıştı. Telefonu koyup hazırlanmaya devam ettim. Bir kere daha aradım yine açmadı. Vakit daralıyor ama komiser cevap vermiyordu. 'Hadi komiser şimdi gelecekler. Aç şu telefonu.' resmen kendi kendime konuşuyorum. Üçüncü kez telefon çalmaya başladığında kapanacakken açıldı. Heyecanla "Deniz"dedim. Bunun sebebi ne diyeceğimi bilememek. Komiser desem sıkıntı olur mu diye düşündüm. Acelem olduğu için abide diyemedim. -Buyurun, ben yardımcı olayım. Karşıdan kadın sesi gelince heyecanım strese döndü. Bana komiser lazımdı. -Kendisi nerede?Önemli bir konu ve onunla konuşmam lazım. Karşımda ki soğuk ses"Şu an telefona gelemez. Bana söyle ne söyleyeceksen." dedi. Sinirden bağırmak istiyorum. Tam lazım olduğu zaman bu adam nereye kayboldu? Bu kadında beni dövecek gibi konuşuyor. -Tamam, gerek yok. Gıcık  şekilde"Sen bilirsin."dedi ve kapattı. Elimde telefon kaldım öylece. Yapacak bir şey olmadığı için evden dışarı çıktım. Karanlık ve sessiz sokakta yola çıktığım gibi araba önümde durdu. Binmeden önce etrafa baktım. Sanki Deniz abi beni duysun istedim. Eve bir kere daha baktıktan sonra bindim. Araba hareket ederken tek isteğim kardeşim ile eve sağlam dönebilmekti. Biliyorum komiser çok kızacak ama şu an burada durup onu bekleyemem.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD